Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BESLENMEİLAÇ ARAŞTIRMALARI EĞİTİMSINAV şlev görürken, vücutta kan tarafından emildiği zaman metabolize edilip edilmediği bilinmiyor. Sözgelimi resveratrol –kırmızı şarapta bulunur denilen flavonoid’lerin yüzde 95’i kan dolaşımına girmeden önce sindirim sistemi tarafından yok ediliyor. SONUÇ Sonuç giderek netleşiyor. Meyve ve sebzelerin içindeki yararları maddeleri, saflaştırılmış ekstrelerden veya vitamin haplarından almamız söz konusu olmayabilir. NIH uzmanlarından Paul Coates, "İçinde spesifik bir bileşim olan yiyeceklerin insan sağlığı için yararlı olması, içinde o bileşimi içeren hapın da yararlı olacağı anlamına gelmez" diyor. Ancak C vitamini, E vitamini, polifenol ve caratenoid açısından zengin yiyeceklerle beslenen insanların kalpdamar hastalığı, diyabet ve kanser gibi hastalıklara daha az yakalandığı görülüyor. Bunun bir açıklaması da bu insanların genellikle daha sağlıklı bir yaşam tarzını –daha hareketli bir yaşam, sigara içmemek gibi benimsemiş olmalarıdır. Ancak şimdilik bunun kesin nedeni bilinmiyor. Bu konuda Halliwell’in bazı öngörüleri var. Meyve ve sebzelerde polifenoller, karotenoidler ve vitaminler sert, fiberli malzemelere bağlanmakla birlikte, mide ve bağırsaklarda serbest dolaşıyorlar ve serbest radikalleri nötr hale getiriyorlar. Sindirim sistemi, sürekli olarak –yiyeceklerden reaktif oksijen türleri üretir. Büyük bir olasılıkla haplar, çok çabuk sindirildikleri için bu etkiyi yaratamıyor olabilir. İngiltere’de Liverpool Üniversitesi’nden biyokimyacı Malcolm Jackson, serbest radikallerin doğru miktarda oldukları zaman yararlı olduğunu, hâttâ hücrelerimizin kendi iç savunma mekanizmalarını harekete geçirdiğini ileri sürüyor. Jackson bu konuda şöyle konuşuyor: "Hücreler kendilerini minör streslere karşı koruma konusunda çok beceriklidir. Ancak stres yükselince yardım almak zorunda kalırlar. Burada soru şu olmalı: Serbest radikalleri tamamen bastırmak acaba doğru mudur?" Yiyeceklerin içindeki antioksidanların yararlı olmalarının nedeninin doğru miktarlarda serbest radikal üretmeleri olduğu varsayımı doğrulanırsa, bu çok ironik bir gelişme olur. Bunun doğrulanması durumunda hapların ve ekstrelerin niçin yarar sağlamadığı da açıklanmış olur. Çünkü bunların dozu çok yüksek geldiği için çok fazla miktarda serbest radikal üretiyor olabilirler. Halliwell, bu konu netliğe kavuşuncaya kadar ne yapmamız gerektiği konusunda şu tavsiyede bulunuyor: "Flavonoid açısından zengin yiyeceklerle beslenin. Aşırıya kaçmadan kırmızı şarap, ve yeşil çay için, bol bol taze meyve, sebze yiyin. Bu konu netleşmeden antioksidan hapları almaya başlamayın." Reyhan Oksay New Scientist, 5 Ağustos 2006 Başarı beklentisi öğrencilerde sahtekârlığı körüklüyor Günümüzün başarıya endeksli öğrencileri, dikkati arttıran ilaçlardan intihaleaşırma dek türlü hilelere başvurarak akademik üstünlüklerini kanıtlamaya çalışıyor. Öğrencilerin yüzde 70’i hileye başvuruyor. osyologlara göre, okullardaki bu sahtekârlık toplumdaki genel kültürel davranışların bir yansıması. İnsanlar artık sahtekârlığı ve aldatmayı kabul etmenin yanı sıra, takdirle karşılıyor. Uluslararası arenada başarı kazanmış işadamları piyasaya müdahale ve "üç kâğıt ile" kıskanılacak boyutta servetler kazanıyorlar. Aslında bütün bu yozlaşmanın altında yatan gerçek suçlu rekabet. Çalışanların ve üniversite mezunlarının sayısı arttıkça, saygın üniversiteler başarıya giden tek adres olarak algılanıyor. Sınav salonlarında ve kurallarında yepyeni çok sıkı önlemler geliyor.. İşte son rapor! Genç öğrenci kimseyi aldattığını düşünmüyor. Oysa son dört yıl boyunca Kaliforniya’nın en saygın üniversitesinde son sınıfta okuyor, sınıflarını geçmek için her türlü hileye başvurduğunu saklamıyor. Bunların başında başkalarının çalışmalarını olduğu gibi kullanmak (intihal), konsantrasyonunu artırmak için reçete ile satılan ilaçları yasadışı yollardan ele geçirmek, sınav sorularına sınav öncesi erişmek, cep telefonları ile sınavdaki arkadaşlarına kopya vermek geliyor. Ama o bütün bu uygulamaları normal karşılıyor. Çünkü ona göre herkes bunu yapıyor. S ÇİNLİ YETKİLİLER sınavdaki öğrencileri çok sıkı denetliyor HERKES BUNU YAPIYOR! Pekin’den New York’a kadar son 10 yılda akademik sahtekârlıkta büyük bir artış izleniyor. ABD’de Duke Üniversitesi’ne bağlı Akademik Dürüstlük Merkezi’nin 50 bin üniversite ve 18 bin lise öğrencisi üzerinde yürüttüğü geniş kapsamlı bir araştırmada, öğrencilerin yüzde 70’i hileye başvurduğunu itiraf etti. Oysa bu oran 1993 yılında yüzde 56, 1963 yılında yüzde 26 civarında seyrediyordu. Söz konusu araştırmaya göre Internetten yararlanılarak yapılan intihaller son 6 yıldır dört katına çıkmış durumda. CBT1014/14 25 Ağustos 2006 SORULAR ÇALINIYOR Son beş yıldır, Hindistan’da aşırı rekabetçi bir yapı içeren giriş sınavları sorularının hemen hemen tümü çalınıyor. 2004 yılında Tıp Fakültesi’ne giriş sınavlarının kişi başına 15 bin dolara kadar alıcı bulduğu bildiriliyor. Çin’de 1996 yılından bu yana üniversite öğrenci sayısının üçe katlanarak 16 milyona ulaştığı bildiriliyor. Geçen yıl Çin polis teşkilatı, "qiangshou" (kiralık tabanca) denilen bir çeteyi çökertti. Üniversite giriş sınavlarına öğrencilerin benzerlerini sokmakla suçlanan çete, 19 eyaletteki 1.000 öğrenciden 212 bin dolar aldığını itiraf etti. Ayrıca 2005 yılında Güney Kore’de bir yıl önceki üniversite giriş sınavlarının ülke bazında en az 20 grup tarafından çalındığı anlaşıldı. "Aldatmaya Odaklı Kültür" isimli kitabın yazarı David Callahan, "Bizler kandırmaca ve aldatmanın sosyal bir norm olarak kabul gördüğü bir noktaya geldik" diyor. Öğrenciler niçin sahtekârlığa yöneliyor? Her şeyden önce teknolojik ilerlemelerin sahtekârlığı kolaylaştırdığını kabul etmemiz gerekiyor. Öğrenciler www.gradesaver.com, www.rentacoder.com gibi web sitelerinden bir öğle yemeği parasına en yüksek notu alacak bilgilere ulaşabiliyorlar. Aynı zamanda cep telefonları ve MP3 çalıcılar sınava girenlere yeni olanaklar sunuyor. Bunlar, sınıfın dışında konuşlanan işbirlikçilere sınav kâğıdının resmini çekip gönderebiliyorlar. Aslında bütün bu yozlaşmanın altında ya