Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Evrim bîyolojisi karşı çıkan başka bir kurama göre bu, doğuştan gelen genetik yaşlanma pro gramının bir parçasıdır ve bu program, yaşam sürelerinin belirli bir sınırın altında kalmasını sağlar. Evrim biyologlarının pek çoğu bu doğal "ölüm programı"nı kabule yanaşmaz. Her şeyden önce, bu kişiler yaşlılık nedeniyle ölen hayvanların, apoptotik hücrelerde olduğu gibi tek bir rotayı izleyerek değil, çok farklı şekillerde öldüğiine dikkat çekiyor. Yaşlılığı evrimin çöplüğü gibi gören bu guruba göre, doğal ayıklama ileri yaşlarda ortaya çıkan sorunlara çözüm bulmaya yanaşmaz, çiinkü çok az sayıda insan ileri yaşlara kadar yaşama şansına sahiptir. Ancak son yıllarda insanlar üreme yeteneklerini yitirdikten sonra da yaşamaya devam ettikleri için, evrimin bu icadı bizim aleyhimize işliyor. rıyor, ancak yaptıkları işte çok başarılılar" diye konuşan Tennessee Üniversitesi'nden çevre bilimci Daniel Simberloff, "Evrimi büyük ölçüde yönlendiren parazitlerdir. Eşeyli üremenin devamı konusunda çok önemli bir rol oynarlar" diyor. Evrim üzerinde en fazla etkisi olan asalaklar en küçükleridir. Bakteriler, protozoanlar ve virüsler konakçılarının evrimini şekillendirirler, çünkü en dayanıklılar enfeksiyon karşısında hayatta kalır. Konakçılar de asalaklarının evrimini etkiler. Sözgelimi insandan insana bulaşan hastalıklar giderek ölümcül olma özelliğini yitirir. Böylece bir asalağı taşıyan insanın en azından bu asalağı bulaştıracak kadar uzun yaşaması garanti alüna alınır. evrimi tetikleyen en güçlü itici gücü oluştururken, evrim buna karşılık olarak yeni sembiyotik ilişkilerin yeşermesine izin verir. En temel eşleşme karmaşık ökaryotik hücrelerde görülür. Ökaryotlar mitokondriya ve kloroplast adı verilen küçük, özel organlar yardımıyla yiyecek veya güneş ışığından enerji toplarlar. Bu organlar ilk başta daha basitti. Bunlar olmasaydı, çok hücrelilik gibi yaşamın temel oluşumları vücut bulamayacaktı. Avustralya'da Melbourn Üniversitesi'nden Geoff McFadden "Bunlann dünyasında iki önemli şey vardı. Biri soluk alma, diğerı ise fotosentezdi. Ökaryotlar bunları sembiyoz aracılığı ile prokaryotlardan (karyot öncesi) ödünç almış olmalıydılar" diye konuşuyor. Sembiyoz evrim boyunca o kadar sık ortaya çıkmış ki, bunun bir istisna değil, kural olduğu düşünülüyor. Okyanusun derinliklerinde yaşayan fenerbalığı, ışık saçan bir bakteriyi ağzının çevresinPortekiz denizanası denilen bu yaratık çok sayıda tek deki uzantılarda barındırır. hücreli organizmanın biraraya gelmesinden Bunlann ışığına gelen küoluşmuştur. çük balıklar fenerbalığı nca birlikte düşmanlarına karşı kendileriiçin kolay bir av oluşturur. Okyanusun ni daha iyi savunabiliyorlar; çevresel felayüzeyinde mercan polipleri, fotosentez yaketlere karşı daha iyi direnebiliyorlar; yepan yosunlar için ideal bir barınaktır. Poni bölgeleri istila edebiüyorlar. Kısaca lipler, inorganik atık maddeleri, organik Portekiz denizanalan aslında bir süper orkarbon bileşimi karşılığında değiş tokuş ganizmadır. eder. Besin açısından yoksul tropik denizlerde bu kadar fazla canlının bulunmasıEvrimin bu süper organizmaları nanın nedeni de buna bağlıdır. Yosunlar aysıl yarattığı konusunda ilk ipuçları koloni rıca morötesi ışığı emen ve mercanları kohalinde yaşayan böcek türlerinin incelenruyan kimyasal bir madde üretir. mesi sonucu elde edilmiş. Bu hayvanlarda dişiler döllenmiş yumurtalardan çıkarken, Bitki türlerinin yüzde 90'ından fazerkekler döllenmemişlerden çıkar. Seksin lasının sembiyotik eşleşme faaliyeti içinde bu şekilde belirlendiği yöntemlerde kız bulunduğu tahmin ediliyor. Orkide tokardeşler, çocuklarından çok birbirleriyle humlarının en ufak bir besleyici özelliği daha yakın akraba konumundadırlar. Bu yoktur. Toprakta filiz vermek ve gelişmek koşullarda genlerinin geleceğini garantiye için tohumları etkileyen bir mantarı sinalmanın en kestirme yolu, yumurüamakdirirler. Avustralya'daki Teknoloji Ünivertan çok birbirılerine destek olmaktır. An sitesi'nden Ursula Munro, "Tohumların kovanlarında tanık olduğumuz işbirliği ve yayılmasında etkili olan kuşlar, hayvanlar desteğin altında yatan neden budur. ve böcekler sembiyozun en önemli örnek., Cerçek komün hayatı termit ve kanncalarda görülür. Ancak en gelişmiş şekli anlarda yaygındır. Bu küçük topluluklar bugün dünya üzerinde ütopyaya en yakın sosyal ilışki örneklerini oluştururlar. leridir. Bunlar olmasaydı bugün çiçek açan çiçekler olmazdı" diyor. Bir tür karınca, yeraltındaki yuvalarında büyüttükleri bir mantara gübre oluşturması için biçilmiş yapraklardan yararlanır. Karıncalar bu yapraklan yemez, ancak bunlardan beslenen mantarlar, yapraklardaki toksinleri parçalayarak şeker ve nişastadan oluşan çok lezzetli bir yiyecek üretirler. Ayrıca bağırsaklarımızda yaşayan ve yiyecekleri sindirip, vitamin üreten bakteriler olmasa bizler de yaşaya. mazdık Reyhan Oksay ASALAKLIK A salaklık, çalma, kandırma ve kötülük yapmak ile eşanlamlıdır. Ancak asalaklar ile bunların konakçıları arasındaki savaş, evrimin en önemli itici güçlerinden biridir. Bu mücadele olmasaydı yaşam çok farklı olurdu. Virüslerden tenyalara, midyelerden kuşlara, asalaklar gezegenin üzerindeki en başarılı organizmaların başında gelir. Bunlar acımasızca bilinen tüm yaratıklardan yararlanmaya bakar. Sö'zgelimi tenyaları ele alalım. Bunlar bağırsakların içinde, besin açısından zengin bir ortamda, başlarının üzerindeki kancalarla yaşama tutunurlar. Ortalama 18 yıllık ömründe insan tenyası 10 milyar yumurta üretir. Karaciğer üzerinde yaşayan küçiik parazit kurdu gibi çok sayıda asalak, konakçının davranışlarını yönlendirme becerisine sahiptir. Beyinleri asalaklı karıncalar, genellikle otların uç kısımlarına tırmanma eğilimi içindedir. Çünkü karıncanın burada, asalağın nihai konakçısı olan koyunlar tarafından yenme olasılığı çok yüksektir. "Bu iğrenç yaratıklar mide bulandı SÜPER ORGANİZMALAR .ok sayıda bireyin yaşam yükunü paylaşarak, işbirliği yaparak uyum 'içinde bir yaşam sürmesi herkes için darft kaliteli bir yaşam anlamına gelir. Bu yaşam şekline ütopya denir ve insanoğlu dara k tarih boyunca bu amaca ulaşmak için gayret sarf etmiştir. Ne var ki insanoğlunun bu çabaları sonuç vernıemiş. Ancak evrim insanlardan daha becerikli çıkmış. Portekiz sularında yaşayan bir denizanası türünü ele alalım. İlk bakışta sıradan bir denizanası gibi görünen bu yaratık, aslında tek hücreli organizmaların oluşturduğu bir kolonidir. Bu koloni içindeki iş bölümü o kadar mükemmel bir düzen içinde yürütülür ki, bazı bilim adamları bu işbirliğini sanatsal bir eylem olarak değerlendirir. Bu tek hücreli yaratıklardan bazıları hareketten sorumlu iken, bazıları beslenme, bazıları ise besinlerin dağıtımından sorumludur. Komün şeklindeki bu yaşamın avantajları saymakla bitmez. Tek başlarına olsa, deniz tabanına yayılacak olacak organizmalar, birlikte özgürce yüzebiliyor. Ay c V SEMBİYOZ S embiyozun pek çok tanımı vardır. Ancak genış anlamda bu sözcük, iki farklı türün fıziksel olarak, karşılıkIı yarar sağlamaya yönelik bir dayanışma içine girmesi anlamına gelir. Hepsinde ortak payda yiyecek bulmaktır. Sembiyoz, Kaynak: New Scientist, 9 Nisan 946/15 7 Mayıs 2005