05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

TartışmaEditöre Mektup gücü var mı? Ağustos 2005 gunlu CBT'de yazısı yayımldnan Sn Gökturk Özdoğan, Turkıye'nın hem bılımsel, hem de teknolojık alanda herşeyı yapabılecek guçte olduğunu belırtıyor Burada onemlı bır yanlışlığın bulundugunu duşunuyorum Aramızdan bır Prof. Gazı Yaşargıl (*) ya da başka bır değer çıktığında, "hemen her şeyı bd^ardbılen bır toplum"muşuz gıbı, olçusunu kendımızın de tayın edemedığı duşsel duygular ıçıne gırıyoruz Ancdk hıçbır zdmdn, bınlerce (hatta on bınlerce) Gazi Yaşargil'ı na,sıl yetıştıre bılırız, bunun ıçın neler yapmalıyız, şeklındekı konular uzerınde dsla durmuyoruz Çok §ey yapabilme Fen ve Teknoloji dersi B dan sonra ve ıkıncı dunya savaşı oncesınde, ozellıkle sanayımızın bazı alanlarındakı gereksınımı karşılamak uzere, benzer bır uygulamanın ızlendığını gormekteyız Cumhurıyet kurulalı 82 yıl olmasına karşın ne tanmda, ne sanayîde, ne de eğıtımde 4050 yılı kapsayan, hedefı belırlenmış projelere ne yazık kı rastlanmıyor Planlı doneme geçılmış olsa da (1963'ten bu yana) eğıtımımızde çağdaş ılkelerm uygulanması bır turlu gerçekleştırılememekte 1950'den sonra hıçbır sıyası ıktıdar, kendı adıyla anılacak. reform nıtelıgınde bır eğıtım sıstemı getırmemıştır Şu anda ağır aksak surdurulen 8 yıllık ılkoğretımın bıle, askerlerın zoruyla sağlandığını hepımız bılmekteyız Bu makale MEB TarafınĞan yenı hanrianan 4. ve 5. sınıf fen ve teknoloji taslak programım değeriendirmeyi amaçlamıştır. FarUı noktalar uzerinde duran makale şu konulan içermektedir Bilimin doğası ile yeni hazntanan programın uygunluğu, öğrenme teorilerinin sunum biçimi, konu içeriği, kullanılan referanslar ve ölçmedeğeriendirmedîr. 004'te MEB Talım ve Terbıye Kurulu tardfından hazırlanan Ilkoğretım Fen ve Teknoloji Dersı taslak kıtdbı bırçok yonden ıncelenmış, kıtaptakı eksıklıkler ve taslak kıtaba yonelık onerıler belırtılmıştır Bu taslak kıtabın değerlendırmesıne gırmeden once, Zemelman ve arkadaşlarının "Best practıce new standards Teachıng and learnıng ın Amerıca's school" (1998)'de belırttığı gıbı eğıtım reformlarının bıreysel ısteklerın dışına çıkabıleceğını vurgulamakta yarar vardır Tabıı kı, Zemelman ve arkadaşları bu yaklaşımın doğru olduğunu soylememekte aksıne, eğıtım sıstemıne zarar verdığının altını çızmektedır Adı geçen kıtap Amerıka'dakı okul sıstemını eleştırıyor olsa da, soylenenlerın çoğu eğıtımm evrensel sorunlarıdır Yenı hazırlanan tasldk kıtapta bır tane Almanca basılmış kıtap referans olarak kullanılırken, kaynakların buyuk bır bolumu Bırleşık Devletlerı orıjınlıdır Bu nedenle soz konusu taslak kıtaba yıne ABD'de basılmış bır kıtapla yanıt vermenın gereklı olduğunu duşunuyoruz 2 T Ozdl'm başbakanlığı donemınde çıkarılan bır Kanun Hukmunde Kararname ıle bırkaç yıl ust uste 3 bın dolayında memleket evladı, yurtdışına doktora ogrenımıne gonderıldı Unıversıtelerle fazla goruşulmeden ve hatta yeterınce tartışılmadan oluşturulan bu karar sonucunda, gıdenlerın buyuk bır kesımı gerı donmedı Cerı donenler ıse laboratuvarı, kutuphanesı olmayan ve bınbır araştırma guçluğu bulunan unıversıtelerde ıstıhdam edıldı Yalnızca lıselerdekıne benzer şekılde derslere gırıp, çıkma gıbı bır ışlevı surduren ve ulkenın bunca dovızıne mal olan, bu genç ve yeteneklı kuşak, bana gore harcanmış durumda Boyle bır uygulamanın yerıne her unıversıteden doktora yapmış olanların, ıkı yıllığına, yabancı dıllerını gelıştırmek ve aynı zdmdnda bılgı ve gorgulerını drtırmak amacıyla gonderılmelerı sağlansaydı, bır bakıma 3 bın yerıne 9 bın eleman bundan yararlanmış olurdu ve de gıdenlerın tumu donup ışının başında kalırdı Bu olay o donemde bırçok çevrede seslendırıldı, ama hıçbır şekılde gereğı yerıne getırılmedı Şımdı ıse, yenı unıversıtelerın araştırma gorevlılerıne buyuk kentlerın gelışmış unıversıtelerınde doktora yaptırma uygulamasına geçıldı Sonradan oğrenıyoruz kı, 1416 Sayılı Kanun(**) dururken bır hukumet kararnamesıyle yurtdışına doktora elemanı gondermenın nedenı, meğer Turkıye'ye kredı açan ulkelerın onkoşuluna dayanıyormuş' Uzak Doğu ulkelerının tumunde, hatta Avrupalılarda da eğıtım amacıyla yabancı ulkelere gonderılenler, ya bır projeye dayalı olarak ya da çalışacağı konular ve unıversıtelerı onceden belırlenerek, bır bakıma gudumlu bıçımde seçılmekte ve gerı donuşlerınde ıse kendılerıne mutlaka olanak sağlanmaktadır. Bızde, Cumhurıyet'ın kuruluşun TEKNOLOJİ KONUSU Ulkemızın dışa ıhraç ettıgı tekstıl urunlerınde bır yere gelmesını ve bu konuda, Çın harıç, bazılarının gerıde kalmasını gelışme olarak nıteleyenler, yıne yukarıdd değındığım duşsel duygulara kapılıyorlar Batılının gelıştırdığı makınelerde, aynı zamanda kendılerı tarafından "yarı mamul" hale getırtılmış hammaddeyı ışleyerek elde ettığımız mamulu, (ya da) tekstılı ne kadar kendımızın sayabılmz? Bırkaç yıl once Mersın dolayında bır lımon paketleme ıstasyonunu gezmıştım Hollanda malı olan bır makınenın, lımon sandığını dort yandan telle sarıp bır kenara koyuşundakı hızı gozle ızlemek mumkun değıldı Bu arada makınenın uzerınde duran bır nazarlık dıkkatımı çekmıştı Ilk sıralarda çok verımlı çalışan aletın, sonradan bazı anlarda ınat edercesıne durup tum ısrarlara rağmen yenıden devreye gırmemesının nedenını bulamayan ustalar, makıneye "nazar değdığını" sanmışlar Aynı tıp arıza sık sık tekrarlanınca, konuyu çozmek uzere Hollanda'dan bır eleman getırtılmesıne karar verılmış. Ve gelen eleman, sandıkların bağlanmasında yararlanılan "Turk Malı" kangal demır telın her yerde aynı kalınlıkta olmadığını belırlemış. Yanı makıne, kalın yerlere rastladığında telı çekıp sarma ışını yapamıyormuş. Bu yüzden de firma makınenın kullandığı demır telını de Hollanda'dan ıthal etmek zorunda kalmış. Prof. Dr. Tümer Uraz (uraz(®agrı ankara edu tr) *) Sayın Prof Dr Cazı Yajargıl le ben de gururlanıyorum Kendısını ornek verdıgım ıçın hoşgoru ıle karşılanacagımı umuyorum **) 141b Sayılı Kanun yurtdışmda kendı hesabına ya da Devlet adına lu>ans ya da lısans ustu egıtımlerın esaslarını duzenleyen yasa George Deboer (1991) ıse "A Hıstory of Ideas ın Scıence Educatıon" da her zaman sorulan soruları yınelıyor "Ne, hangı sıra ıle ve hangı metodla oğretılmelı?" Bu bağlamda 19 yy'dan başlayıp 20 yy'a kadar yapılan tum eğıtım reformların nasıl yapıldığı ve bunlara neden gereksınım duyulduğu (endustrıyel devrımden, dünya savaşlarına ve uzay çalışmalarınd kadar) belırtılıyor Doğal olarak bunların hepsının başarılı olmadığının da altı çızılıyor Pekı Turkıye'dekı fen eğıtımı programlarında neden revızyona gerek duyulmuştur? Bu soruya yanıt, taslak kıtapta çok açık bır şekılde verılmıştır: yaşadığımız çağa ayak uydurabılecek; ozgur, demokratık, sorgulayıcı bıreyler yetıştırmek Taslak kıtaba ılışkın değerlendırmeler aşağıda maddeler halınde sunulmuştur. 1 Taslak Kitabın Teorik ve Pratik Olarak Yapılandınalığa Uygunluğu ve Diğer Teorilere Bakışı Taslak kıtabın başlangıcında sayfa 7'de daha ılk paragrafta "Programın tamamı uygulamada baglayıcıdır" denmektedır Bu cumle ılp • >gram, yapılandırıcılığın yaratıcı, araştırıcı, borgulayıcı, ozgurlukçu, hem oğretıcının hem de oğrenıcının profesyonel gelışımıne olan katkısınının yolunu kapatmaktadır. Sayfa 9'da ıse "ozgur bır vatandaş ve demokratık bır toplum uyesı olarak " başlayan ve devam eden duşunce ıle ters duşmektedır Akademık duzeyde hâla tartışma konu968/20 8 Eklm 2005 su olsa dahı yapılandırıcılığın tanımında taslak kıtapta yanlışlıklar bulunmaktadır Kıtapta "Programda oğrenmede yapılandıncı oğrenme teorısı esas alınmıştır" denılmektedır (sayfa 8) Yapıldndırıcılıgın bır oğrenım teorisı değıl, bılışselcılık dıye adlandırılan oğrenme teorısının bır parçası olduğu gozden kaçmıştır veya tartışılmamıştır Ormrod (1999, sayfa 168)'da da belırtıldığı gıbı yapılandırıcılık (constructıvısm) bılışselcılık (cognıtıvısm) altında bır yaklaşımdır Yapılandıncı oğrenım, Kaleıdoscope (Perkıns, sayfa 228, 2004) ddlı Ryan ve Cooper tarafından edıtorluğu ustlenilmış kıtapta "aktıf, sosyal ve yaratıcı oğrenıcı" olarak tanımlanıyor, bu argumanlar yapılandırıcılığı populer hale getırse dahı, gerek yapılandırıcılığın uygulama aşamasında sınıflarda fazla sure gerektırmesı, gerekse profesyonel gelışım surecının oğretmenler uzerındekı yoğun baskısı dıkkate ahnmalıdır. Taslak kıtapta hızmet ıçı eğıtımden ıyımser bır dılle bdhsedılse bıle, yapılandırıcılığın uygulanabılırlığı hakkında şupheler son derece yaygındır Sayfa 23'te yazılanın aksıne, ıskeledayanak anlamına gelen (scaffoldıng) sureçte öğrenenın (ev odevı dahıl olmak uzere) hazırlanırken ebeveynlerden veya profesyonellerden yardım alması kadar doğal bırşey yoktur Bu gereklılık gozardı edılmışür. Bu bağlamda oğretıcının ve öğrenenın rolu yenıden ve tam olarak tanımlanmahdır. Yapılandırıcılığın son derece kalıtelı fen oğretmenlerı gerektırdığı asla unutulmamalıdır. Karakter ıtıbarı ıle yapılandmcılık az sayıda oğrencı ıle (kuçuk sınıflarda), yuksek kalıtelı, profesyonel (gelışıme açık) oğretmenlerle, ve yeterlı aletekıpmanla başarıya ulaşır Aksı taktırde var olan sıstem tamamen alaşağı olur Burada yapılandırıcılığın uygulama aşamasının ne denlı zor olduğunu, oyle "yapalım" dıyınce yapılamayacağı ve ıyı bır şekılde anlaşılması gerektığının altını çızmek zorundayız. Taslak kıtabın 14 sayfasında vurgulanan temel anlayışlarda yapılandırıcılık karşısında davranışcı model dz anlatım olarak adlandırılmıştır, kı bu yaklaşım bılımsel değıldır. Yenı davranışcı modelden hıçbır şekılde yararlanılmamıştır Gozleme, somutlaştırmaya, olçme ve değerlendırmeye dayanan (Schultz & Schultz, 1996), ılk olarak oğrenmenın nasıl gerçekleştığını bılımsel olarak tanımlayan bır teorıye (davranışcılık), bılımsel olmayan bır yaklaşım tasldk kıtabın odağı olmuştur 2 Taslak Kitabın Bilimin Doğası Kavra
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear