Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TartışmaEditöre mektup enstitüsii olan" tuhaf durum oluştıırulmuştur. Oysa, eğitım ve araştırma kurunılarının çeşitlenmesinde yarar vardır. Örneğin bu iki enstitü, kurulıışlarında dile getirildiği gibi "mükemmeliyet merkezleri" olarak gelişebilmeli ve YÖK sistemi içinde değil, özel bir statüde bulunabilnıeliyiler. Yine YZE örneğinde olduğu gıbi, özel alanlara (diyelim saîjlık, fen, sosyal bilimler) yönelmiş üniversite veya benzeri kııruluşlara imkân verilebilirdi. Madde 3. Enstitünün idare uzuvları:l. Rektör, 2. Divan (Senato), 3.Tedris Heyeti (Öğretim Üyeleri Kurulu), 4. Enstitü Büyük Meclisi (Büyük Kurul) 5. Pakülte Meclisi (Fakülte Kurıılu). YZE'nin akademik ve idari yapılanması bugünkü durunıa büyük ölçübunları uygular. Fiili yetkisi en belirgın olan kurul ise "Fakülte Meclisi"dir. Planlama ve uygulama tümüyle demokratikdir, rektör ve dekanları aşırı yetkilendirmek yerine, daha çok s > <rumlu kılmışttr. Madde 7. Rektör, Dekan ve Divan azası olabilmek için Enstitüde en aşağı iki sene ordinaryüs olarak vazife yapmış olmak şarttır. Bu maddenin esası, üstün bilımsel ehliyeti olmayanların enstitü ve organlarını temsil edemeyeceğidir. Öğretim üyesi sayısının binlere ulaştığı günümüz üniversitelerinde durumun gerekliliği ortadadır. Madde 8. Divanı oluşturan orgaıılar Rektör, Prorektör, Fakülte Dekanları ve her Fakülteden bir mümessilden ibarettir. Umumi kâtip (Genel Sekreter) divan toplantılarında bulunursa da rey hakkı yoktur. Protokollerı idare eder. Madde 18. Fakültelerde asli İlim Uzuvları hölümlerdir. Buralarda çalışanların rütbeleri en küçükten başlayarak on basamaktır: I. İkinci sınıf asistan, 2. Birinci sınıf asistan, 3. Baş asistan, 4. Şube şefi, 5. İkinci sınıf doçent, 6. Birinci sınıf doçent, 7. İkinci sınıf profesör, 8. Birinci sınıf profesör, 9. İkinci sınıf ordinaryüs, 10. Birinci sınıf ordinaryüs. Buradaki rütbe ve kadrolar, tahmiıı edileceği gibı kişılerin tecrıtbe ve bilimsel faaliyetlerine göredir. Cünümüzcle, istediği kadroyu bir şekilde aldıktan sonra çalışmayı bırakanlar, üııiversitelerin en ciddi sorunlarındandır. Kadroları buradaki gibi birinci sınıfikinci sınıf diye ayırmamn ciddı bir ç<>züm olduğu ortadadır. lekete ziraatte, ve baytarlıkta yüksek ınühendisler yetiştirecek bir üniversite olarak tanıyoruz. Bu enstitü, memleketi gerek baytari sahada, gerek ziraat sahasında tetkik ve islah edecek tam manasıyla bir enstitü mecmuasıdır. Efendiler, Enstitüyü hükümetin aynı zamanda daima emniyetle istişare edeceği büyük bir Ziraat Erkânıharbiyesı tanıyoruz. Bütün ümit, bu enstitüde çalışacak ve yetişecek adamların iyi öğrenmek ve menılekete hizmet etmek için sarsılmaz bir aşkla ınücehlıez olmalarındadır. Bu beklediğimiz bir ümit, bir teınenni değil kendilerinin burada tahsil ederken yapmaya mecbur oldukları bir vazifedir. Bu vazifeyi ifa etmek, onlar için ne kadar büyük bir zevk olacaksa, bu vazifenin yapıldığını görmek de memleket için o kadar büyük bir teminat olacaktır. Burada yetişeceklerin bundan beş on sene sonra memleketin mukadderatı üzerinde fıkirleriyle, bilgileriyle müessir olacak büyük mütehassıs olduklarını görmek, bütün çekilen emeklerin, zahmetlerin karşılığı olacaktır. Yüksek Enstitünün büyük bayram gününde açılması, manasındaki yüksekliği ve genişliği anlatmaya vesile oldu. Ankara'nın bütün yüksek şahsiyetleri bu cemiyete şeref veriyorlar. Bütün beynelmilel yüksek temsil heyetleri ve diplomatik heyetlerin burada hazır hulunmasından dolayı teşekkür ederız. Bılhassa dost ve çok yüksek Sovyet Heyetinin huzuru ile açılması bizim için bir memnuniyet ve şereftir. Bu enstitüde hoca olarak çalışacaklara candan mııvaffakiyetler dilerim. Bu müessesede talebe olarak çalışacaklara şahsen gıpta ediyorum. Şimdi enstitüyü dolaştığınız zaman müessesenin tertibatından ve kıymetinden zevk duyacağınıza eminim". YZE kuruluşundan itibaren bu yasa ile 13 yıl enstitü olarak çok başarılı hizmetler etti ve 1946'da Ankara Üniversitesi'ne dönüştürüldü. YZE'nin yasası, kuruluşu ve kendisi geçmişteki başarılı yukseköğretim örneklerindendir. Gerekçesi ne olursa olsun, YÖK yasası tartışılıyor ve yenilenecek gibi görünüyor. YZE ve yasası, kendi geçmişimizden güvenilir bir örnektir. Yeni tartışmalarda dikkate almnıası menfaatimize olahilir. Nizamettin Kazancı Beyin göçü ve etik yükümlülük "Bilim toplumu" hedefimizin gerçekleştirilmesi için toplum olarak etik yiikümlülüklerimizi yerine getirdik mi? Eğer "evet" diyebiliyorsak o zaman yurtdışına giden bilim insanlanmızın (etik) ödevlerini yapmadıklarını sö'yleyebiliriz. Yoksa, "beyin göçünden" şikâyet etmeye ve gidenleri etik yö'nden eleştirmeye fazla hakkımız yok gibi görünüyor... ilim olgusu insanlar arası ilişkilerde ve de toplumlar arası ilişkilerde yoğun bir "trafiği" gerekli kılar. Bu trafik yüzlerce yıldan beri sürüp gelmektedir. Bilim tarilıi incelendiğinde bu trafiğin tek bir merkez değil zaman içinde değişen çeşitli yerler arasında sürüp gittiğini gösterir. Bilim insanları deyim yerindeyse bir göçebe ğibi ordan oraya savrulurlar ve ideallerine ulaşmak isterler. Bu trafiğin yönü, bilim insanın kendine çeken merkez ve kişilere g(ire değişebilir. Örneğin tarihteki, İskenderiye Kutüphanesi gibi bir merkez bilim insanlarını çekebildiği gibi, yeni bilim arayışındakiler için cazibe odağı olur. Bu bilim trafığini durdurmak mümkün değildir. B de benzerdir. Madde 4. Rektörü Enstitünün intihap heyeti (seçim kurulu) seçer. Bu heyet, ordinaryiis ve profesörlerle doçentlerden ve şube şefleriyle, asistanlann rektör intihabından evvel aralarında seçecekleri üçer mümessilden teşekkül eder. Rektör seçimlerinin üniversitelerde yarattığı sıkıntılar ile mukayese edince buradakı sisteme gıpta etnıemek mümkün değil. Kendi içinden oluşan bir ekibinseçjm kurulu seçeceği rektörün çalişma rahatlıj^ı herhalde daha fazladır. Madde. 5. Uektör iki sene için seçilır. Seçme nisan aynıda yapılır. Netice divan tarafından Ziraal Vekâletine bildirilir. Kararname ile alitesdika konduktan sotıra tamamlanır. Yeni rektör kabul ve tasdik olunmazsa seçim aynı suretle yeniden yapılır. Madde 6. Rektör Enstitüyü temsil eder ve onu idare eder. Bütçeyi hazırlar. Fakülte meclisinden başka bütüıı meclislere ve divana reislik yapar. Buıılarm kararlarını tatbik eder. Görülduğü gibi Rektör'ün (ve fakültelerde Dekan'ın) asıl görevi temsildir. Kararları kurullar alır ve rektör Bilim insanlarının yurtlarını terk ederek bir başka ülkeye gitmesi, gerçekte, bilim olgusunun doğası içerisinde yer alır. "Bilıme ulaşmak" ideali, haz duygusu içerisinde elbette her gerçek bilim âşığını yollara düşürecektir. Şaşılacak bir şey yoktur bu konuda ve bunun ötesindeki sonuçlar bilim adma birer ayrıntıdır. Ayrıntılardan biri de toplumdaki "önemli" bilim insanlarının bir başka ülkeye yerleşmeleri yani "gidip de dönmemeleridir": F3eyin göçü kavramının anlamı budur. Bu kavramla işarel edilmek istenen "bilim uğruna" bir kayıbm sıkıntısı değil; o bilim insanı aracılığıyla toplum adma elde edilebilecek pratiknesnelmaddi beklentilerdir. Böylesi beklentiyle, beyin göçü bir sıkıntı olarak birçok ulke tarafından dile getirilmektedir. ETİK PERSPEKTİF Bilim adına bilim insanmın nerede çalıştığı, nerede yaşadığı bir ayrıntı olsa da uluslararası rekabet açısında ülkeler adına önemli bir sorunsaldır. Öyleyse bu rekabete giren toplumların bilim insanına karşı tutum ve davranış biçimi konuyu ayrıştırıcı önemli bir çıkış noktası sağlamaktadır, ki bu tutum ve davranışın önemli parçalarından biri etik yönelimle ilgilidir. Burada olaym iki "faili" bulunmaktadır; bir tarafta toplum diğer tarafta bilim insanı... İki tarafın birbirlerinc karşı etik yükümlülükleri ödevhak ekseninde değerlendirilebilir. Bilim insanının yurtdışında yaşamasını ve bilimsel birikimini bir başka ülke smırları içerisinde ortaya koymasını etik yönden nasıl değerlendirebiliriz? Onun, bunu yapmama gibi bir DEVLET YZE'DEN NE BEKLEDİ? Yüksek Ziraat Enstitüsü 30 Ekim 1933 güııü seçkin davetlilerin katıldığı, sade bir törenle açıldı. İlk açılış yılında 22'si kız, 6'sı yabancı olmak üzere toplam 330 öğrenci bulunmakta idi. Başbakan İsmet İnönü'nün açılışta yaptığı aşağıdaki konuşma, devletin bu kurumdan beklentılerini ve kuruma bakış açısını yansıtmaktadır. "Şimdi Yüksek Ziraat Enstitüsünü resmen açıyorunı. Türkiye Cumhuriyeti bu enstitüyü vücuda getirmek için senelerden beri emek sarf etti. Bu enstitüyü, fakülteleriyle birlikte mem Ankara Üniv.Müh. Fak. Jeoloji Müh. BöL 06100 Ankara kazancit@eng.ankara.edu.tr (*) YZE'nm tam hıkâyfbine 1 Hırsch, E., 191)0, "Dunya Unıversıtelerı vu Turkıye'de Unıversıtelerin Celişmesi, Istanbul Unıversitesı Ya yınları. Istanbul" ve 2 Akman, A.. 1978, "Turkıyc'dt Ziraat Yukstk Ogretım Kelormunun Anatomı.sı, A.U Ziraat Kakultesı Yayınları No 739. Ankara" ısinılı eserlerdc, kıs.a bir uzete ısc Pckel, E., 2000, "Yııksek Zıraat Enstitusu'nden Zı raat Fakultesı'ne, Zooteknı F.nstitusu'nden ZooU'kııı Kulunıu'nt: ve Mayvansal Uretim l'rogramı'na Taıılıı (iulı^ını; wwwcuedu.tr/lakulteler zf/'zb Tııljiı/yzetarıh htnı", ısinılı eleklroınk sayfadan ulaşılabilir). Yazının devamı arka sayfada 922/21 20 Kasım 2004