29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yasa koyma sanatı ve politik giiç Politik gücün, özellikle yirmi yılı aşkın süredir, "güç bende, ben yaptım oldu" inançlanyla yasa koyma işlemini yozlaşt,rdığı bir olgudur. Güce, karş, ç,kmam,z söz konusu değil. Ancak aklm ve bılımın eaemen olmadıâı quç, zorbada da ÜJ j ı ^ • \. ı ı» var; çağdaş devlette ıse guç, hukukta. Çet'm Aşçıoğlu* ir duygunun, tasarının, guzelligın anlatımında, ortaya çıkanlmasında kullanılan yontemlerın tamamı veya böyle bu etkinliÇpn sonucunda ortaya çıkan ustün yaratıcüık" olarak tanımlanan sanat; yalnız yontu, resım, muzık, yazın, tiyatro, sıneırid gıbı çahsmalarla sırurh degüdır. Toplum yaşamırn yakuıdan ilgüendiren zor, tehlıkelı ış ve gorevler söz konusu olduğunda da sanattan soz edüir: Devlet yonetme sanatı, kumandanlık sanatı, hekdmlik sanatı ve yargüama sanaü gibi, Y a s a k o y m a da devletyonetmenin ve polıtık alanın bır paıçası oldugundan sanat olaıak degerlendırilir. Ust duzeyde bılgı, ozel yetenek, ereştirel us ve büımsel dısıplın olmadan ne mteükli ustun bir yaratüıcıktan ne de bir sanattan soz edüebilir. Bu durum, yasa koyma ışlevi ıçın de geçerlıdu. Çunku yasa ça uşması zorlugun ve tehlikelılığin üst duzeyde yogun oldugu bır alan: Bir bıüm daknda, sene ler suren zor çalışmaların urunu olan sorıuca ulasüdığmda (ornegın, hıdrojenden gunluk yaşamda kullanüan yakıt elde etme) bir anlamda ış bıtmıştır; artık bilimsel yasa üe her zaman ayru sonuca ulaşüır. Oysa hukuk yasaları, sureklı degışim ıçindekı toplumsal ılışki ve olaylarla karşı karşıyadır. Yasa kuralının her uygulanısında kışi de, olay da degisrrıektedir; bır de ya salarırı uygulayısıcına ya da zamana göre degışebüen yorumları gozeüldiginde işin tehlikesı daha da beürgınleşır. Iş başına gelerı sıyasal gucun, ken dinden önceki yasalan degısurme egılımı de onemlı, Hangisini yeğleyelim? Kuşkusuz hukukun üstünlüğünü Ne var kj; gerekçesjz bilinç kuşyargıiarda ,djğj Qnda kulu kahr; jjmjze yumuşatır ya dQ yozlaştmz Bu nedenie yasa koyma jşlevjnjn .. .' .. . , , . ozuveamaa uzerınde durmalıyız... ' kulturunun"tam anlamıyla gelişmemış olmasıdır. Politikacı, kendısıne verilen gucun kaynagının hukuk oldugunun bilmcınde olmab; guç ben de demeden "hukuk nedır ve ne ister" sorusuna, başkalannın sesıne de kulak vererek yanıt aıamalı. Tersi duıumda yasa koymanın sanatla ilışkisı kesılır; zorbanın, 'ben yaptım oldu" inancının urunü olan yakı nitelikte ve yozlaşmış bır yapıt ortaya çıkar. Matrix ve Felsefe Hakikatın çölüne hoşgeldiniz... WilliamlxwiııGüncel Yayıncıhk Buyuk reklam kampanyalanyla tüm dünyada merak uyandırarak seyirciyi sinemaya koşturan Matnx filminin üdncisi sinemalarda oynuyor, üçüncüsu de sonbaharda vızyona gırecek. Felsefi gondermelere sahip olan füm üzerine çok tarüşma oldu ve oluyor. Kimisi, fikndeki felsefi arka planı, filme ügiyi arünnak için yapumış felsefi kınnülar olarak görüyor. Kimisi de felsefesını cıddi olarak tarüşıyor. Bu taruşmalara felsefecüer de ügisiz kalmadı. Amerikalı felsefe profesörü Irwın'in edıtorlugunde çeşıtii alanlarda uzrnan felsefecüer Maüix'e el attüar ve farklı açüardan filmi ele aldılar. Editörü Irwin dıyor ki, "Çok az insan Maüix filminin bugüne kadar anlaülmamış en büyük hücâyenın, butün karşı çüoşlara ragmen amacı içın mucadele ederek sonunda soylu davasını kanıyla odeyen düşunür Sokrates'in rukâyesinin bir yeniden arüaümı olduğunu büir" dıyor. Kitabın içindekı kolay okunan ve "Neler büıyoruz; Hakıkat çölu; Ahlakın ve dının tavşan deüginden aşagı; Sanal temalar; Matrix'i yapıbozumuna ugratmak" başüklannı taşıyan 5 "sahne"den oluşan 20 yazı şoyle; Bügisayarlar, mağaralar ve kahinler; Neo ve Sokrates; Şuphecüüc, ahlak ve Matrix; Matrix olanağı; Gormek, inanmak, dokunmak, hakıkat; Matnx'in metafiziği; Makine yapımı t n veya zihin felsefesi; Yeni materyalizm ve oznerun olumu; Kader, özgurluk ve önceden büme; Kaşüc yok: Budist bır ayna; Matı ıx'ın dıni ve çoğulculuksorunlan; Cehaletmutlulukmudur; Hepımiz O'yuz; Yeralünda notlar": Nüıüizm ve Matnx; Acı hapı yuunak; Neoedebiyata tepkı gerçek paradoksu; Gerçek tür ve görsel felsefe; Keanuyanufuz etmek/ grrmek; Maüıx, Maıoc vekalem pü hayat; Matrıx sımelusyonu ve posünodern çağ; Matnx veya sapıkhğuı iki yuzu. Kitap, filmi görun veya gonneyin, ilgınç tartışmalan gundeem geünyor ve fesefe bakış açüannı okura sunuyor. "B! ta" deyıp geçemeyız. Ozelükle şimdilerde oldugu gıbi yogunlaştıgında; devletin başı ya da yargı organı üe politik guç arasındaki üişküerde "yıkım, guvensizlik" devlet duzenine yansır. Bu baglamda Cumhurbaşkanı ve Anayasa Mahkemesı "yer yeı dogıu yargılarla eleştuüse bile"; o da ıncelemeye deger ayrı bır sorun. Ulkemızde, yasalar toplum yaşamına gırdıgınde de sorunlar bıtmez. Çok kısa suıede yardışhklar. egrıükler ve uygulamada zorluklar ortaya çıkai'; yeni yasa ve degisikler gündeme gelır. Bu durum oylesme yerleşıruştu ki, hukuk ve devlet duzenine karşı olusan kararsızhk, guvensızlık göz ardı edile YABANCILAR BELİRLİYORSA Son yülarda polıükacüanmız, bır bolumu IMF ve AB gıbı dış guçlerin onerı ve telkınleıı sonucu, hızlı ve çok yasa çıkarmakla ovunmektedır; Bu ulkenın hangı alanda ne nıtelık ve kapsamda yasalara geıeksuumi oldugunu yabancılar belirlıyorsa baştan savma, ısmarlama bır ışın sonuçlannı dogurur; yasa koyma sanatı yozlaşarak amaçla araç arasındaki bagı kopuk, bıçımsel gorunum agırhkh igri, hatalı yasalar ortaya çıkar. Daha onemlısı ulusal bilinç ve onur yıprarur, Hızlı yasa çıkarma ıse, "trafık canavan olma" üe eşdegerde sonuçlara gebedrr. Insan unsıuomu gozetmeden; usun ve bılmın geregi olan yollan tuketmeden; sorunları, öncelikle yasalarla çozme eğüimi de akçalı alandakı enflasyon gıbı (yasa bollugu, şişkınligi) hukuk alanını olumsuz etkıler. Isvıçre'de Sosyal Demokıatlaı, çoğunluğa dayanarak yasa çücarmamaya kalkışmarnışlaıdır. Bir yasa taslağuu, daha tasarıya donuşturup parlementoya sunmadan once yülarca toplumun her kesımınde tartışüa tarüşala oluşturmuşlardu. Onun içm Isveç'te yasalar çok geç çıkar; kısa surede yasa çıkanlmakla ogunülmez ve bu çok yadırganır. Ama yasa bır kez çıktı mı o artık toplumun malıdır ve bır daha kolay kolay degışmez. Bu açıklama ve değerlerıdırme ulke yönetımınde etkın gorevler yuklenrruş Sayın Bulent Ecevıt' ındır(l). Dogıu söz ve açüdamalar onünde şapka çıkar ülu; ancak eylemlerıyle çelışmemek koşuluyla. Devlet'ı yonetmenın de yasa koymanın da bır hukuk büıncı ve kultur sorunu oldugunu bümeyenlerin "tepetaklak koltuktan duşmeleri" dogaldu; dogal olmayan, onlann koydugu kotu yasalann bedelını bızlenn odemesı. Bırüerının kulagına kupe olur mu dersınız? * Yargıtay Onursal Üyesı; [email protected] (l)Ecevıt' in Gözuyle Isveç Modeli Müliyet 3 Ekim 1984 rek, dogal bir durum gibi surup gıder. Elektro manyetik sorunlar Gunumuz elektromanyetik problemlen matematü<sel bağınülarla çozumlerı bulunamayacak denli karmaşü< hale geldı. Anten tasanmından radar sistenılenne bıyomedıkal mühendisligınden gomulu mayırı buknaya, cep telefonlanndan akülı fuzelere dek geniş bir yelpazede çözumler, ozelhkle hızlı ve yuksek kapasiteL bügisayarlann gehşmesıne paralel olarak, ancak sayısal tekrüklerde aranıyor. Bunun sonucu gunumuz muhendisük eğiüminin onemli bir parçasını bügısayar benzeümleri (simulasyonlan) oluşturmaya başladı. Profesor Levent Sevgi tarafından yazüan ve Uluslararası ElektrikElektroruk Muhendisligı Birügı (IEEE) taraündan basüan bu kitapta sistematik bıçımde temrüeı, tanımlar ve kavramlar ele aündıktan sonra, ahşümışın dışında bır yaklaşunla, değişik ancak temel elektoomanyeük problemlere ve çözümlerine yer verüiyor. Ünlu bir Çin atasözunde beürüldıgı güaı, Prof. Sevgi, okura balık yeruıe olta uzaüyor ve oltanın nasü kullanüacagını gösteriyor. Bu anlamda kitabın bu ilk oldugu bızzat EEE taraündan belirtilmekte. Kitap, konusunda ılk ve şimdüik tek olup bır Turk akademisyen tarafından yazümış olması da aynca onemlidir. Kitapla ılgili iletişim için: Prof. Dr. Levent Sevgi Elektronik ve Haberleşme Mühendjsliğı Bölümü Doğuş Üniversitesi, Aabadem I Istanbul [email protected], [email protected] http:llwww3. dogus. edu. tr/lsevgi İLK ÖNEMLİ ADIM Yasa koymanın ilk onemli adımı, yasanın içerigmm yanı amacın ve bu amaca uygun aracın dogru olarak belırlenmesidır, Bunlar oncelıkle ve ge nelde hukuk felsefesi ve sosyolojısı gıbı bılim dallannın sorunu olsa da; sonuçta bır "dunya goruşu" söz konusudur; yasa koymanın zorlugu ve tehlıkeüligı burada da yogunlaşır. Dünya goruşu (yasa koymanın felsefesi) ıse, yalnız pobtik gucun yeglemelerinın değıl; agulıklı olarak toplumsal uzlaşmanın, ulke hatta evrensel gerçeklerin sonucu olmalıdır. Işte yasa koyucu, yasanın içeriginı ve bu amacı gerçekleştırecek uygun aracı, öncelikle ügilı alanlarda tarüşma ve toplumsal uzlaşma yollarını da kullarıarak; hukukun uç temel amacı olan "adalet, duzen ve toplumsal gereksinimler"i dengeleyerek belırlemek zorundadır. PoLtık guç, yetkisıni kullanırken yalnız Anayasa buyruklanyla degil hatta onun bıle ustunde hukuk ılkelerı ve etik degerlerle bagL oldugunu unutmamalı. Bu baglamda, ülkemizde ışın ozunde yatan agırlıklı sorun; poütik kimligi oluşturacak "hukuk bümci ve YASAMA VE AHLAK Çagdaş hukuk ve devlet duzeni; yasa koyma yetkisinı parlementolara (yasama organı) vermışür. Ancak bu yetki, gizil (potansıyel) bir tehlıkeyı de birlikte taşır. Olası egn ve hatalı kullan malara karşı; kargaşa, kararsızhk, bunalım, guvensızlık kapıda beklemektedir. Bu nedenle yasama yetlasi; hukuk ve etik (ahlâk) açıdan uyulması gereken üke ve kurallarla sınırlandınlmıştır. Ancak ulkemızde yasa koymanın bu sanat oldugu bilıncıne vanlmadıgından; hukuk ve etık kurallar, yasama yetkısinin onünde bir engel olarak gorulerek çıgnenmektedir. Bu nedenle yasalann bir bölümü önce ya Cumhuıbaşkanı'ndan ya da Anayasa mahkemesi'inden donmektedır. Bu durumu, "yetkiler kullanümak846/14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear