05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Erkeklerde geçiş dönemi Erkeklerde herşey iktidar azalması üzerinde dönüp dolaşıyor. 4560 yıllarında "Klimakterium virile" başlar ve çok değışiklik belirtileri var. Klimakterium virile sırt ve eklem ağnst, terleme, moral bozukluğu ve konsantrasyon bozukluğuyla kendini gosterir. Erkeklerin üreme verimliliği ileri yaşlara kadar sürer. Gerilemenin belirtileri de kadtnlarda olduğu kadar belirgin değildir. Ancak, böbreküstü bezinde görülen hormonal değişiklikler erkeklerde de bazı değişikliklere ve rahatsızlıklara yol açıyor. Yıllar geçtikçe böbreküstübezinde önemli hormonlann ve kortizon üretilmesinde görevli olan enzimler etkisini kaybediyor. Erkeklerin seks hormonu testosteronun belirli bir bölümüyle, Progesteron ve Aldosteron da böbreküstü bezinde oluşuyor. Enzim ve hormonlann dengesinin bozulmasıyla erkekler de fiziksel ve nıhsal anlamda olanlardan etkileniyor. Kadınlarda olduğu gibi onlarda da kemikler zayıflıyor. Osteoporoz görülen 10 hastanın Tierkek. Doktoriar, daha sağlıklı beslenme ve nareket etmeyi önerirken, enerjiyi arttıran testosteronu oluşturan maddelerden Androstendion içeren ve reçetesiz satılan hormon ilaçlannı da beslenmeyi dengeleyici ilaç olarak öneriyorlar. Uzmanlar, testosteronun takviye edilmesiyle erkeklerde prostatta ur ve kanser nedeni olabileceği konusunda uyanyorlar, Aynca, erkeklerin değişim yıllarına karşı tedavi uygulanırken normal erkeklerdeki değerlere göre tedavinin yapılması da anlamsız. Zümrütten akisler A. M. C Şengör Bilgiye duyulan ihtiyaç 1 Nisan'dan itibaren ABD'nin fen ve mühendislik bilimlerinin en önde gelen üniversitesi California Institute of Technology'nin (CalTech) davetlisi olarak bir yıllığına Amerika'ya gidiyorum. Davet kelimenin tam anlamıyla damdan düşer gibi geldi. ABD Ulusal Bilimler Akademisi üyesi jeofizikçi ve jeolojik bilimler bölumü başkanı Ed Stolper imzalı mektup, CalTech'in jeolojik bilimler bölümünde bir yıla kadar istediğim bir süreyi geçirip geçirmek istemediğimi soruyordu. Telefonu açarak Ed'e davetln maksadını sordum. "Bir müddet aramızda olursan mutlu olacağız" cevabını aldım. Karşılığmda ABD Cumhurbafkanının maaşınm dörtte üçüne eşit bir maaş, bir ev ve bir de araba tekllf ediyorlardı. "Peki, benden ne istiyorsunuz?" dedim. "Koridorlanmızda dolaş, yeter!" demez mil Nedir CalTech'in benden beklediği ve karşılığmda bu denli yuksek bir fiyat ödemeye hazır olduğu şey? Söyleyeyim: Kendi ülkemin benden hiçbir zaman beklemediği bir hizmet! Düfüncelerimi onlara nakletmem, onlarla blrlikte düşünmem, oradaki eleştirel düşünce ortamına katkıda bulunmam. Bu faaliyetten ureyecek düşünce kırıntılarının karşılığının bu denli değerli olduğu düşünuluyor uygar dünyada. Kısa süreli hoca değiştokuşu uygar dünya üniversitelerinin en önemli programlan arasındadır. Ben daha CalTech'in teklifini kabul etmeden Fransa ve Avusturya'dan iki teklif daha geldi; bunları sıraya koymak icap etti. Bu gidişler benim için de çok cazip. Parasal yönünü düşünmem gerekmeyecek durumda olmam bunların cazibesini daha az kılmıyor. Çunku bu misafirlikler bana Türkiye'nin veremediğini bol bol veriyor. Cittiğim yerde bilim konuşuluyor, bilim çalışılıyor, bilim solunuyor. Kahve aralannda, yemeklerde, akşam davetlerinde bilimsel problemler tartışılıyor. Insan aklına gelmeyen bazı ipuçlannı oğreniyor, bilmediği kaynaklardan haberdar oluyor. Arkadaşlarıma yıllardır soylerim: Kendi konusundakı gelişmeleri yalnızca bilimsel dergileri okuyarak izlemek zorunda kalanlar çağdışı kalmaya mahkumdurlar. Bilim, unversite koridorlarında, akşam partilerinde, yemekhane masalarında, telefonda, elektronik postada yapılan lâklâkla gelişir. Bilim herşeyiyle toplumsal bir faaliyettir, bilim topluluğu içinde yapılır. Bu topluluk iliklerine kadar aristokratik özelliklere sahiptir (yanlış anlaşılmasın: Yalnız meritokratik demek isteyip aristokratik kelimesini bu bağlamda sık sık karşılaştığım gibi yersiz kullanmıyorum. Gerçekten aristokratik demek istiyorum!). Eğer Cambridge gibi, Oxford gibi, Paris (eski Sorbonne)gibi, CalTech, MIT, Harvard gibi bilim dünyasının ileri gelen "ailelerinden" birine mensup olmayı becerdiyseniz önünuz açıktır. Yerbilimlerinde ABD akademisine seçilmek için "Ivy League'lerden birine veya CalTech'e git, ya jeokimyaya veya tektoniğe sap" adresi verilirdi bir ara. Ingiltere'de Royal Society veya Fransa'da Bilimler Akademisi uyeliği için benzer "adresler" vardır. Bu "adresler" kollanır, korunur. Bunların zafiyete düşmesine izin verilmez. Kendileri çöküş emaresi gösterirlerse dışandan müdahale edilir, tekrar ayağa kaldınlıriar. Bunlar hem devletin, hem özel kuruluşların desteğinden her zaman aslan payını alırlar. Peki bu denli elitist, aristokratik tutumun nedeni nedir? Sebep basittir: Bilimin gerektirdiği insan kapasitesi de, finans desteği de her zaman çok yuksek olmuştur. Bunların pek çok merkeze dağıtılması, kapasitenin ve desteğin yoğunluğunu azaltır, bilimi olanaksız hale getirir. Uygar toplumlarda amaç, en iyi insan kapasitesini sürekli en az sayıda noktaya toplamak ve o noktaları olabildiğince cömertce desteklemektir bilim politikasında. Binlerce üniversitesi olan ABD'de kaç üniversitenin adı dünyaca bilinir? Ingiltere, Fransa, Almanya, Rusya için durum değişik midir? Bu "aileler" içinde değerlendirme daha bir hoşgörülüdür. Yarışta koşuya zaten onden başlandığı için insanlar başka yerlerdeki gibi sıkıştırılmaz. Bu tutum bilim insanına huzur içinde düşünme ve çalışma imkânı verir. Buralarda on yılda bir (hattâ dbha da seyrek) yayın yapanlar da görülür. Ama bunlar arasında Nobel ödüllülerin olması o yayınlann değerinin her yıl on yayın yapan bazılarının yayınlarından ne denli üstün olduğunu hatıriatır insana. Üretilen fikirler tüm dunyanın eleştirisine sunulabilmeleri amacıyla en iyi uluslararası dergilerde yayımlanır, en önemli uluslararası kongrelerde tebliğ edilir. Bunları yapamayanlar zaten o "ailelere" giremezler. Işte bilimsel standartlar, gelişmiş dediğimiz toplumlarda böyle gelişir, o toplumlar da bilimin ürünlerini kullanarak dunyanın efendisi olurlar. Bunu yapamayanlar, demokrasi, eşitlik, katılımcılık, hak çığlıklarının arkasına saklanarak, dernekçiliğe sığınarak, adam gibi bilim yapamamtş olmayı, bilim adamlığının sorumluluklarını savsaklamış olmayı, "omur boyu bilimsel ortam için savaşmış" yalanının çarşafına gizleyerek, her turlü standarda saldınr, bilim toplumunu engebesiz, tepesiz, şekilsiz bir düzlüğe çevirip önüne gelenin o savunmasız düzlükte at koşturmasına çanak tutarlar. 734/5 nın kombine edilerek kalp hastalıkları ve dolaşım bozukluklarına karşı venlmesine şuphecı baktılar Ostrojen hayvan deneylerinde gerçı "HDL" olarak bilinen iyi kolestennın kandakı duzeyını artırdıgı ve zararlı kart yagı LDL oranını azaltügı gosterüdı Ancak, 1998'de büımsel olarak en kapsamlı "Hers" (Kalp ve ostrojen takvıyesı) araştırması, hormon alan kadınlarda rıskı azaltmak yenne kalp krızı rıskını az da olsa yukselttığını ortaya koydu Bununla beraber degışık araştırmalar menopoz donerrunde hormon alan kadınlarda pıhtılaşma rıskının ıkıuç katma çıktıgını gostenyor Laboratuvarlarda hayvanlar uzerınde yapılan deneyler ıse hormon takvıyesınm yaşblıkta gorulen Alzheımer ve başka beyın ve akıl sağlıgıyla (demans) ügüı hastalıklara karşı koruduguna ışaret edıyor Ancak, konferansa katüan uzmanlar, bu deneylenn, ruh ve akıl sağlıgıyla ügüı hastalıkların tedavısınde hormona başvumlabüecegı savını kesınleştırmek ıçm yeterlı olmadıgına karar verdıler dınlann en buyuk korkulanndan olan meme kansen nskıru yukseltmenin yarunda çok bır avunma olabüecegıne dikkat çeku. Sonuç bildirgesi Uç gunluk konferanstan çıkan sonuç büdirgesınde bırkaç yıl kullanüdıgı takdırde hormon tedavısının geçıs donemı şıkâyetlerını azalttıgı, bununla beraber kanser, kalp ve dolaşım hastalıklannı ve osteoporoza onleyıcı ya da rıskı yukseltıg bır etkısı olmadıgı vurgulandı Bıldırıde, aynca, bazı kadınlar ıçın uzun suren tedavi sırasında bu hastahklara karşı rıskın arttıgı, kımı kadınlarda ıse terapının menopoz belırtilen konusundakı ıyı etküennın çogaldıgı da belırrıldı Daha kesın verıler elde etmek ıçın araştırmalann • devam ettınlmesıne de karar venldı Jınekologlarm konuyla ügüı daha aydınlatıcı bılgi ve deneyıme sahıp olması gerektıgı de hatırlahlırken, tedavinin uygulanması konusunda hastayla bırbkte karar alınması gerektıgının de altı çızildi Tedavi soz konusu oldugunda ıse her hasta için uygulanacak dozun çok ıyı kararlaşünlması gerektıgı vurgulandı Büdınde, son olarak, her doktorun bu ışı ıyı bümedıgı belırtüdı ve "Hormon ılaçlannın dozunu çıçek sulama ıbrıgı ıle dagıtma yontemıyle ayarlamdmalıyız" ıfadesıne yer venldı Seçil Türesay Kaynak Spıegel Meme kanseri riski Ingılız epıdemıyolog Valerie Beral ıse uzun sure hormon kullanımının meme kanseri riskini yukselttığıru kesın verüerle gozler onune serdı Beral'ın araştırmasına gore 50 yaşından ıtıbaren 10 yıl sureyle hormon kullanan 1000 kadında, kullanmayanlara oranla meme kanserine yakalananlann sayısı 6 fazla sayı 1000'de 45 ıken 51 'e yukselmış Hormon tedavısınden beş Istenen etkllerl: yıl sonra da meme kansen 1 Beyln: vefatatlf slnlrslste riskinın belirgin olçude mlnl, vücut ısısını ve damarlardakl dolafimı etklllyor. duştugu goruluyor 2 Meme: memelerdekl bezleAraştırmanın ortaya rin süt Uretmeslnl sağlıyor 3 Kemlk: kemlk yoğunluğunu koydugu bır başka gerçek koruyor de hormon kullanan kadın4 Rahlm: yumurtanın utervlarda ortaya çıkan meme sa trmuferini îağlıyor ve onu fetusu besleme I kanseri ve endometnyum programlıyor tumorlerı menopoz donemmde ostrojen hıç kullanmamış kadınlarda oluşan tumorlerden daha az zararlı (agresıf) Oueensland Teknolojı Unıversıtesı'nden, Avustralyalı bılım kadını Debra Anderson ise konferansta tumorlerın daha az zararlı olmasının belirli bır yaşa gelmış ka 5 Meme: meme kanserine yol açablllyor 6 Rahlm: ahlm muasında ne
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear