29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Tahir M. Ceylan Bazen dokuz doğursan yazamazsın, boş camdan dışarılara takılır go zun, saatler geçmış kafanda yeni bır tılsımdan ız yok, oyle 'andavallı', oyte avanak kalakalırstn, ekranında ılaç ıçın tek sattr yok Oradan taktınp, buradan sokturup lafı gedığıne sokacak olursun ama, gel gor kı yazdığını beğenmedığın gıbı, okuyucuların karşısında, sonradan ortaya çkacak rezıllığını bugunden yaşamaya başlayarak, tarıft guç ışkencelerın ıçıne duşersın Yazıyı, orasını ıttırerek, burasını çekıştırerek bır hale yola koymaya çalışırsın belkı ama, gene de oradan eklenıp, buradan yamandığı o kadar bellı olur kı, du zeltmek ıçın bıle okumak zoruna gıder Oysa en çok zaman hep o tur yazılar da harcanır, en çok emek onlara venlır, gene de en berbatı onlar olur Bazen de, sankı 'tebareke' suresı okurgıbı, oylesıne ezbere, yarılmış bır gonulden aşağı dokulur gıbı yazar gıdersın Duşuncelerın bır %e\ baskını gıbı yazıyı basar, onu da soyleyeyım, aman şunu da eksık bırakmayayım derken, bu sefer de bakmışsın ortaya koşe yazısı değıl, orta boy bır kıtaba, orta boy bır bolum çıkmış Kımı zaman da, yazacakların kafanda, tek sıra bır asker boluğu olup dızılır Oyle tane tane, oyle nağme nağme mer kı ekrana, şaşar kalırsın Sankı bırısı daha onceden kafana konuyu ınce ınce yazmıştır da, sen oradan ekrana dıkte edıyorsundur Hanı oyle terzıler vardır, Nuh nebı'den kalma, adamı endamından gozuyle olçup, elbıseyı bedenıne, provasız şıp dıye oturtan Işte oyle, kırk yılda bır de olsa, koşeye 'cuk' dıye oturan bıçılmış kaftan mısalı yazılarda çıkar bazen Okudukça, hızlı akan bır nehrın kenarında kalmış gıbı (erahladığımız o yazılarda, sankı kelımeler, canlı balıklar gıbı metınden çıkıp sıçrarlar, yazarla rıtmık bır oynaşa dururlar Aslında uslup oturdukça, her bır konuda kalem oynatmak pek kolaylaşır Fakat bu sefer de, ınsan kusar gıbı yazmak alışkanlığına tutuluverır Her konuda kalem oynatmak, sonunda yazan, butun konularda aynı şeyı soylemek çıkmazına ıter ve bunca renklı dunyayı, beynınde hep aynı sıyah beyaz kareye doldurmak zorunda bırakır Neyw ışte, oyle ya da boyle bır şekılde yazaru Nasıl yazdığımız konusunda bıraz once soylenenler mısalı, az çok bır bıldığımız varsu da, neden yazdığımız konusunda yıne de ortak bır fıkır yoktur Yazmak, hele edebı bıçımde yazmak, aslında asosyal biçimde konusmaktır Dıkkat edılırse, butun yazarlar şu ya da bu şekılde hep kendılerını yazmışlardır Bu da, aslında ınsanın kendısını sosyal bıçımde anlatamamasından kaynaklansa gerektır Eğer ınsan yazdıklarının hepsını konuşabılseydı, belkı de yazmaya o kadar gerek kalmayacaktı Yazar yazdıklannı, bır grup ınsan ıçınde konuşmaya kalksa, asla rahat edemez Her yonden sığ bır karşı çıkış başlar hemen Dmleyenler, ioylenenlerı anlamak ıstemez ya da ılla kı, kendı yetersız fıkırlerını ne yapıp edıp araya sokmaya heveslenır Sonunda hıçbır konuşma, elle tutulur bır sonuca ulaşamayıp kalır Halbukı aynı dınleyıaler, yazarın yazdıklannı okuduğunda, neredeyse tum fıkırlere katılır, yazan tum kalbıyle destekler ve neredeyse hemen yanı başında saf tutarlar Çunku okuyan kışının yanında, yarışmayı gerektıren sosyal bır atmosfer yoktur Yazarken olduğu gıbı, okurken de ınsan tek başınadır nıhayet Halbukı dınlerken oyle mı ya, yanmızdakılere karşı kendınızı one çıkartma mecburıyetınız vardır, onun ıçın konuşmacıya karşı bır ıkı 'orijinal' fıkır ıllâkı ortaya atmanız gerekır1 Çoğu yazarın, yazmaya başlaması ıçın en temel durtu burada yatar Soyleyecek çok şeyı vardır belkı ama, bunu dınletecek ağzında ustalıkla donen bır dılı yoktur Netıce olarak 1yı konuşmak ve 1yı yazmak bıraz bırı bırıne ters durumlardır ve ozellıkle ıkınasının gelışmesı, bıraz da bırmasının eksıklığıne bağlıdır. Retorık yapan adamlar gormuşumdur çok defa ve dıkkat kesılmışımdır daıma. Bakarsınız başlangıçta adamın kafasında, konuyla ılgılı hemen hıçbır şey yoktur Lafa 'aslında' dıye başlar ve urettıkçe uretır konuyu Bır oncekı soyledıklerı, bır sonrakı soyleyeceklerının yolunu aydınlatır Adam konuştukça duşunmekte, duşundukçe sonrakı konuşmalan hızlanarak ılerlemektedır Duşunce ve konuşma bırı bırının ıçıne gırmekte, bırı bırıne sınerji vermektedır Konuşma, dınleyenlerın konuşmacıya, koşulsuz destek verdığı durumlarda, ınanılmaz boyutlara varmakta ve tam bır sozel gosterı, hatta cumbuşe donmektedır Adamın ağzında kelımeler, sevışen denızatları mısalı, done done bır burgaç yapmakta ve dınleyenlerı negatıf bır boşluk gıbı ıçıne almaktadır Tersıne dınleyıalerın, ağzı kor bır testereden çıkan akortsuz sesler gıbı, konuşmaayı tırmalamaya hazır bekledığı durumlarda ıse, adamın dılı boğazına sıklanır, ıkı kelımeyı bır araya getırıp soyleyemez olur Çoğu yazar da, ne yazık kı hep ıkına tıptendır Roland Barthes, yazarın sozu ıle ınsanlann sozunun sonunda barışacağından bahsetmıştır Şuphesız Barthes, yazarın yazıdakı sozunu kastetmış, ama ben ınsanlann gene de oradakı sozle barışık olduklarını, yazarın ağzından çıkan sozle, somut anlamdakı sozle barışık olmadıklarını soyluyorum ve yazarın dınleyıcı ıle banşmak ıçın, yazıdakı soze başvurmak zorunda kaldığını duşunuyorum Bır ıkı ıstısnayı dışarıda bırakırsak butun yazarlarda asosyal ve içedonuk bır kışılık yapısı vardır Bu yapı, yazarın spontan(yapılandırılmış olmayan) sosyal ortamlarda, coşkulu, ınteraktıf ve uretken konuşmasını engellemektedır Yapılandırılmış ortamlarda, orneğın bır roportaı ya da bır konferans sırasında, bu kışılerın konuşması çok dolu dolu olabılmektedır Yazıyı da, bır çeşıt çok uzun surmuş ve asosyal bıçımde soylenmış tek kışılık bır soylev olarak olarak gorebılırız pekalâ Onun ıçın yazmak, sosyal bıçımde yapılamayan konuşmayı, asosyal bıçımde aktarmaktır aslında <[email protected] http //www ruhhastalıkları.qb net Yazmak Ölümüne yarış Gıderek çok daha fazla sayıda atlet per formdnsldrırıı yasal olmayan yollarla artırmak amdcıyld uıt>ukn alıyor olabılır Dopıng testlerın de ınfaulınm saptanması hemen hernen olanak sızdır Daha da kotusu bu hormon yanlış kulla nıldıgında oldurucu olabılır Şekeı hastalannın yaşamlannı kuıtaıan ırısulmın atletler arasında gıdpıek daha yaygın bır bıçımde kulldnılnıası tıp çevıelerını kaygılandınyor Insulını ılk kez bııkaç yü once beden gelıştırenler yasadışı ola rak kullanmaya başladılar Aııcak bu alışkanlıgın başka spoı daUaıınd da yayıldıgı yonunde ye teılı karııl yoktu Şırrıdı Kuzey Ingılterede aıle dokloı u Rob Dawson taraftrıdan yurutulen be den gelı^tunıe ve otekı spoı dallarındaıı spoıcu laı ıçın yapüan gı/lı bıı ıgne değışım pıojesı m sulının sporda kotuye kullanıldıgı yonunde somut kanıtlaı oı taya koydu Dawson a gore kerı dısıııe duzcnlı gelen 150 hastanırı en az °o 10 u ılacı kullandıgını ıtıraf ettı Burılanrı buyuk bır bolumu beden gelıştırmenın dışında bır spor dalıyla ılgılıydı Dawson ço£[unun ınsulını şeker hastası olan aıkadaslarından sagladıklarını be.lııtıyoı Yanlış kiıllanıldıgında olumcul bıı etkı ya tattıgı soylenılen ınsulın atletleıde ıkı açıdan ışe yanyor Beden gehştıı rnede testosteron ya da buyunıe hotmonu gıbı metabolızmada yapıu etkılerı olan steroıllerle bırlıkie kas dokulaımı guçlondırıyor Insulın orta rnesafe koşuculan ve otekı atletlerde kaslarırı glıkojen yakatıyla" dol masına olanak vererek dııencını artırıyor Bunun ıçın atletleı m ınsulın ve glukozu bırkaç saat bo yunca bııkkte almalan gerekıyor Anabolık ste roıtleıın sagaltım dışı amaçlarla kullanılması uzun erımde saglıga zaıaı verebılıyoı Gelgele lım aşırı dozda ınsulm kandaka şekerı yok edıp beynı enerjı ve oksrjenden yoksun küaıak anırı da olumcul bır etkj yaratabılıyor Insulının sporcular ardsında bu denlı ılgı gormesmın rıptlprıı açıkça oıtada Bu madde bedenderı hızla düldıgından dopıng testlerınde belırlense bıle bunu bıeyın kendındekı ınsulın den ayııt etmek neredeyse olanaksız Insulm 1998de Uluslararası Olımpıyat Komıtesı tarafin dan yasaklandı Ancak bu yasak şeker hastalıgı olan atletlpr ı kapsamıyor Şekerlı hastaların atlet dostlanrıa ınsulm veııyor olmaları olası ancak bunu engellemenm bır yolu yok Şımdılık tek çozum üaçtan ellerı kızarmış kışüerı yakalamak rı bu tur zaıaıa kaışı çok daha duyaılıdır Kalp lenahlaıı atan organ uzerınde çalışmak guç ol dugu ıçın amelıyat sıra.sırıda kalbı duıduıuılaı Bu da kalp hucreleıı oLsıjen ekfaiUığuıdcn otu nı yok olmadan once amelıyatm tamamlanması gerektığı anlamma gelıı Hucrelerdekı oksıjen yok olrnaya ba^lddı guıda ıçerdıklerı asıt duzeyı ve potasyum lyon lannda hızlı bır degışırn meydana gelır Ceırah ları gecıkmeden bu degışımden habeıdar et mek amacıyla Barselona Ulu sal Mıkro elektromk Merkez ı' n d e n Abdelhamid Errachid ve ehbı uzunlugu bır santımetre, enı bır mıhlıtreden az olan ve amelıyat sırasında kdlp dokusuna yerleştırüebılen silikon iğneler geliştirdi. Igneler duşuk duzeyleıdekı potasyum ve hıdrojen ıyonlannı tam olaıak olçebılen ıkı tran sıstor ıçerıyoı Uzmanlar boylesı bır denetımırı ozellıkle uzun surelı amehyatlardd çok yaraılı olabılecegıne hucrpler bıı kez yok olducjunda bıı daha yenılenmedıklermden en ufak bıı bozuklugun bıle uddı bıı etkı yaratabıleregıne dıkkdt çekıyoılaı Daha güvenli bir cinsel yaşam Hucrelerın yu/pyleımden kolesteıolun sıyrılması sayesırıde c ııısel ılışkı sııasında hur relerp HIV vıı usunun bulaşmasına engel olabı lecvk etkılı bu kımyasal prezervatıf uretılebı lıı Johns Hopkıns Unıvprsıtesı Tıp F'akultpsı nden James Hildreth ve ekıbı tum hucıelerde zaıla rm bır bolumunu olusturan kolesterolun A1DS vı rusunun hucreleıe gıımesıne yardımcı oldugu rıu ortaya koydu Soz konusu kolesterolun yok eddmesıyle AIDS hastalıgının bulaşrna duzeyı run en az % 90 oranında azaltılabılecegı belırtı lıyor Insan hucresınde yerıı oluşmuş bıı vırus ortaya çıktıgında uzerı hastalıklı hucrenın yaglı zarıyla bır mıktar ortuludur Araştırmacdar vıru sun zarı gehşıguzel parçalara dyıtdıgmı sanıyor lardı Ancak Hildreth ve başkalaıı taıafından ya Kalbe saplanan iğneler Kalp dokuouna saplanan mrnık sılıkon ıgrıeleı kalp amelıyatı sırasında cerrahlan zarar goıen hucrolor konusundd uydrdbılıı Amelıyat snasında kalp (iuıduıuldugundan, kalp hucrele pılan son arastırmalar durumun gerçekte hıç de oyle olmadıgını ortaya koydu Aıaştırmalaıa go ıe vııusler kaçışlannı lıpıt yıgmlaıı adı veıüen ve yapışık molekulleı adlı pıotcınleı ıçeıen bel lı bolgeleıden geıçekleştırıyorlaı Bu protemleı ı barmdıkları yerden çalmak suretıylp HIV başka hucrelere çok daha kolay ılışebüıyoı Lıpıt yıgın larınm HIV m hucrelerderı kaçmasmda boylesı ne onemlı bıı rol oynadıgma tanık olan Hildreth ekıbı, bunlann hastalıgın bulaşmasında da 764/6
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear