05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Zümrütten akisler A. M. C. Şengör lağanustu hassas şekılde odaklanmış bır ışık huzmesıyle ne yapılabüır kı ? Mukemmel bır süah uretılebılır ya da Sean Connery'nın oynadıgı "Goldünger" filmındekı gıbı James Bond'a ışkence yapan bır aygıt halıne getırılebüır Fümlerdekı lazer sılahlan asla taklıt edılemedı, ancak lazerlerden başka şekılde yararlaruldı Lazer, bugun neler ıçın kullanılmıyor kı: Dış operasyonlan, hassas goz amelıyatian, CD'lenn çalınması ve kaydedilmesı, hologramlarm yaratdması, Ay'a olan uzaklıgımızın olçulmesı, kaynak ya da kesme ış lemlerı, fıber optık kabloların ıçinden ya da havadan ses ve ven aktarımı, yollann ve inşaat alanlarının araştınlması, kontrollu nukleer fuzyon deneylennde enerji uretimi, lazer yazıcılar, konferanslarda konuşmacüarın kullandıgı"poınter'laı" . Ne var kı ordu, lazerı sılah halıne getırmeye çalısmaktan vazgeçmedı Ronald Reagan'ın, duşman fuzelerını Xışınlı lazerlerle yok etmesı ıçin tasarlanan "Yıldız Savaşlan" programı başansız oldu Ancak ordu hâlâ savaş meydanlarında kullanılabilecek lazerler uzerıne deneyler yapıyor. Duşmanlan ıkıye bölemeseler de, en azından onları geçıci sureyle kor edebıliyorlar. Lazerler O Anında görüntü H arvard'dan uzun yıllar once aynlan Edwin Land, ba şarüı bır şırket kurdu Ikıncı Dunya Savaşı'ndan sonra, anında goruntu alınabüecek bır fotograf teknıgı gekştirme çabası ıçine gırdı ve bırçok icat yaptı 0 gune dek, fotografçılar çektıklerı fotografı gormek ıçın, fîlmı once banyo edıp ardından kagıda basmak ya da profesyonel bır laboratuvara gondermekzorundaydı. Land, her şeyi kendi başına yapan bır fo tograf makınesı ıcat edıp, karanlık oda ışlemlennı kestırmeden halledebılecegine inanıyordu 1947 yılında bunu başardı Polaroıd Land Fotograf Makı nesı'ne, sıradan fılmlerın aksine, uzerı ısıga duyarlı kımyasallarla kaplı bir fotograf kagıch takı lıyordu. Fotografçı deklaşore bastıktan yalnızca 60 sanıye sonra, çektigi resım elınde oluyordu Ük polaroıdler sıyah beyazdı; şırket, 1963 yılında renkhsını de urettı Land'ın buluşu fotografçıbga yenı bır boyut kazandırdı, ancak bu onun içm yalnızca uzun bir büımsel yolculuk sırasında verdıgi kısa bır molaydı Gorme uzerine temel bılimsel araştırmalarla yoluna devam ettı ve beynın renklerı nasü algıladıgına ilişkin onemlı goruşler ortaya koydu Bu köşeye arada bir, tanıdığım, bilime hizmetlerinden veya bilimsel düşünme becerilerinden dolayı kendilerine hayranlık duyduğum insanian konu etmişimdir. Hem kendilerine olan şükrân hislerimi dile getirmek, hem de başkalanna örnek olmalartnı sağlayabilmek için. Daha önce gene burada yazdığım gibi, toplumun iyi örneklere, kendisine güven, kıvanç, iştiyak verecek idollere ihtiyaa vardır. Bir de toplumun genelllkle tanımadığı ancak tanıması çok gerekli olan örnek insanlar vardır. Onlar olmadan ötekiler olamaz. Olağanüstü insanlar belleğimizde hep biiyük bilim adamlan, yaratıcı sanatçılar, kudretll hükümdarlar, dâhi askerler, etkili politlkacılar olarak kalırlar. Düşünmeyiz kibu kişilerin yapmayı başardıkları büyük işlerin pek çoğu, hatta hepsi, onların yaşamın gündelik sorunlarından uzak durabilmeleri sayesinde yapılabilmiştir. Yemek, içmek, geçinmek, çocuk, aile, dostlar, bir evde, bir toplulukta yaşamak, ve daha bir sürü gündelik, sözde "ufaktefek" sorunlar çözülmek zorundadır. Bu sorunlar çözülürken, kendini bunlardan soyutlamak durumunda olan kişiden genelllkle büyük bir yardım beklenemez. Bunun da dışında, "büyük" soıvnlarla uğraşan kişinin muhtelif ihtiyaçları arasında en önemlilerinden biri paylaşmak ihtiyaadır. Bunun da halledilmesi gerekir. Paylaşılacak şeylerin pek çoğu mahrem olabilir, o zaman bunlar payfaşanın sırtına yığılır. "Büyük işler" yapan bazan onlardan geçici bir süre kaçarak kafasını dinlemek istediği zaman, ona dinlendiria, eğlendirici, huzur veren bir çevre açmak da lazımdır. Bunu da birileri temin etmelidir. Bu ve benzeri sayısız işler hükümdarlar, etkili politikaalar, büyük zenginler, hatta bazı popüler sanatçılar için genlf ve Imkdnlan bol bir çevre tarafından sağlanır. Yaptıklarının topluma katkısı genelllkle kendileri artık olmadıkları zaman tam etkisiyle anlaşılabilen bilim adamlan o denli şanslı değillerdir. Onların gündelik yaşamlannın ihtiyaçları ve en mütevâzı insani gereksinimleri en yaygın halde aileleri, aile içinde de en çok eşleri tarafından sağlanır. O esler onların sırtından yaşamın pek çok yükünü alırlar, onlara içinde mutlu bir şekilde çalışabilecekleri, en önemlisi takıntısız düsünebilecekleri bir ortam hazırlarlar. Onlar aslında iki hayatı bir arada yasamak zonında olan, toplumun kendilerine çok şey borçlu olduğu fakat pek az tanıdığı fedakâr ve kahraman bireylerdir. Benim yaşamımda önemli yer tutan âbidevî bilim adamlanndan biri İTÜ'nün dünya çapında büyük mimarî hocası, Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli entellektüellerden olan Prof. Doğan Kuban'dır. Doğan Hocanın Doğan Hoca olmasındaki en önemli etken hiç kuşkusuz kendi keskin zekâsı ve muhteşem aklından sonra bu ayın 3'ündeyitirdiğimiz eşiSabiha Kuban'dır. Doğan Bey'e es olmak demek, Doğan Bey'i anlamak, O'nun yaptığı işi takdir edebilmek, onlar için bir ömrün bile fedâya değer olduğunu bilebilmektir. Sabiha Kuban, 1930'ların Anadoluhisarı'nda büyürken geleneksel değerlere bağlı bir aile ile o değerlerin tamamlamasına izin vermediği Arnavutköy Amerikan Kız Koleji tahsilini bir araya koymuş, Osmanlı Istanbul'undan miras aldığı terbiyesiyle Atatürk Türkiye'sinin akla ve bilime, gelismeğe, modernliğe duyduğu inancı bir arada yoğurarak Mustafa Kemöl'in görmeği arzu ettiği kişilikii, inançlı bir genç kız olmuştu. O kişilikii kız, genç mühendismimann gönlünü çaldı ve kendisine hoca olacağını, para kazanmak niyetinde olmadığını açık açık söylediği halde, onunla evlendi. O evlilikte Sabiha Hanım kendini tamamen, üç kıt'ada, ailesine ve kocasının bilimsel kariyerinin yücelmesine adadı. Evini O'nun yeşerebileceği bir bahçe yapmakla kalmadı, güçlü kişiliği, alttn yüreği, hiç eksilmeyen 17 ytl pençesinde kaldığı ve sonunda O'nu aramızdan söküp alan kansere rağmen hiç sönmeyen gülümsemesiyle Doğan Bey'in çevresindeki yaşlı, genç, kadın, erkek herkesin gönlünü fethetti. O kadar ki, Doğan Bey bir keresinde bana "Biz öldükten sonra, beni değil Sabiha'yı hatırlayacaklar" dediydi. Son derece akılcı bir insandı. Eşim Oya'nın en büyük şanslanndan biri gelin olduğunda Sabiha Teyze'ye komsu gelmesi olmuştu. Sabiha Teyze hiç hissettirmeden O'nu akademik dünyada eş olmanın kuralları hakkında eğittibeni de bir akademisyen olarak eşime ve aileme karşı olan görevlerim konusunda. O'ndan öğrendiğimiz en önemli şey yardım, paylasma ve fedakârlığın şahsiyetten feragatle değil, bilakis şahsiyeti yücelterek değer kazanacağı idi. Bir ömür boyu bir devle dans eden Sabiha Kuban da kendi başına bir devdi. O Mustafa Kemâl'in kızlanndandı. Mustafa Kemâl'in bir oğluyla evlendi, O'nun parlak aydınlanma meş'alesinin desteği oldu, iki tane Mustafa Kemâl torunu büyüttu ve tüm dünyada sayısız dostun gönlünün kraliçesi oldu. Ceçen gün Hoca O'nun resimlerine bakarken bir ara isyanla "Neredesin bel" diye bağırmış odasında. Bu büyük, bu örnek Hanımefendi'yi doğduğu köyun kabristanına uğurlarken hiç kuşkusuz Boğaz ve Göksu sahilinde tabutunu izleyen kalabalığın her ferdi kalbinde aynı isyanı hissed'ıyordu. 664/5 veya bir devle bir ömürlük dans Sobiho Kubon 00.10.19313.12.1999)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear