26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

ARKEOLO JI dan kurtulmaya çabaladığını görüyoruz. Evlerindeki izleyiciler ise koltuklarına kurulup, bir tür jşkence yapılan bu insanı, ilgiyle hadi doğrusunu söyleyelim keyifle izliyorlar; kahkahalar atarak izliyorlar. Işte bu çok kötü. Zor durumdaki insanları keyifle izleyenlerı gördükçe, zaten ülkemizde az olan empatik duyarlılığın son kırıntılarının da, ekran yardımıyla süpürülmekte olduğunu düşünerek dehşete kapılıyorum. Biz sosyal bilimciler, eğitimciler, yirmi kişiyi bir araya getirip empati eğitimi, duyarlılık eğitimi vermeye uğraşıyoruz. Ne gereksiz bir çaba. "Kamera şakaları" adı altında ekranlarımızda milyonlara "antiempati, antiduyartılık eğitimi" veriliyor; izleyiciler, zor durumdaki insanları anlamak yerine, onlara gülüyorlar. Oysa empati kurma becerimizi geliştirmeliyiz; sıkıntı içindeki insanların sıkıntısını kendi içimizde hissetmeyi öğrenmeliyiz. Arkeologların düşü gerçekleşti mi? Mısır'da bulunan meza Biiyük İshenden'e mi ait? Özgen Acar Mezarın tahmin edilen şekli G insan onurunu korumalı 4. "İnsan onuru" kavramı, çağdaş insanı tanımlayan önemli nıteliklerden birisidir. Kişinin kendi başına bir meşruiyet oluşturabileceği fikrinden kaynaklanan bu kavram, can güvenliğinden saygı görmeye kadar geniş bir yelpazeyi kapsar (1,2). Eğer bir mizansen hazırlayıp bir insanı zor duruma düşürürseniz ve bunu o kişinin haberi olmadan filme alıp, izni olmadan veya zoraki bir izinle başka insanlara gösterirseniz, o insanın onurunu kırmış olursunuz. "Şaka yaptım" demeniz anlamsızdır. Çünkü, insan onuru şakaya gelmez; hayatlannı tehdit ederek ınsanlarla şaka edemezsiniz; yaşlı insanların tansiyonlarını yükselterek şaka edemezsiniz. "Hoşgörülü olun" da diyemezsiniz. Çünkü, kişisel sınırlarımızı ve haklarımızı tehdit eden şakaları "hoş" görmeye hakkımız yoktur. Insanlarımızın, kameraya alındılar diye, sahip oldukları kişisel haklanndan ve onurlarından vazgeçmeye de hakları yoktur. Bir tek kişinin onurunun zedelendiği toplumda, herkesin onuru tehdit altında demektir. Şaka yapıyoruz diyerek insanların onurlarını zedelersek. sonra da koltuğa oturup bunu gülerek izlersek, onurumuzun yanı sıra empatik anlayışlarından vazgeçmiş insanlardan oluşan bir toplumda yaşamak ister misiniz? Biraz gülme uğruna, onurumuzu ve empatik anlayışımızı kaybetmek, pahalı bir bedel sayılmaz mı? O halde kamera şakaları yapalım; fakat bunlar, içlerinde nükte taşıyan türden şakalar olsun. Şaka yapmadan önce kendimizi şaka yapacağımız kişinin yerine koyalım, yani onunla empati kuralım; eğer söz konusu şaka bızi üzecekse, o kişiye de yapmayalım. Çünkü O'nun onuru, bizim onurumuzdur. Kaynaklar (1) Mardin, Ş. (1991) Türk Modernleşmesi. Istanbul: lletişim Yayın (2) Cüceloğlu. D. (1993). lyi Düşün Doğru Karar Ver. Istanbul: Sistem Yayıncılık. eçen hafta, yabancı haber ajansları Kahire çıkışlı bir haberi dünyaya yaydılar. Haberin ilk cümlesi şöyleydı: "Makedonya Kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan bıri olarak kabul edilen, Büyük Iskender'e ait olduğu sanılan bir mezar, Mısır'ın batısında çölde yeralan Siwa Vahasında bulundu." Makedonya Kralı Büyük Iskender 33 yaşına iki ay kala kimine göre (sıtma) hummadan, kimine göre aşırı içkiden, bazılarına göre de kendisıne düşmanlarınca verilen zehirden l.ö. 10 Haziran 323'te Babil'de ölmüştü. Büyük Iskender'in nereye gömüldüğünü bilen yoktu. Gömü yerini bldiren bir yazıt da yoktu. Bu nedenledir ki dünyanın gelmiş geçmiş en önemli kral ve komutanlarından bin olan "Büyük lskender"ın nereye gömüldüğü oldum olası merak ve varsayımlar konusu olagelmiştir. Günümüz arkeologlarının, özellikle Yunan arkeologlarının ve de define avcılarının düşlerıni süsler, günün birinde Büyük Iskender'in mezarını bulmak... Türkiye'de arkeoloji ve müzeciliğin kurucularından Osman Hamdi Bey bir ihbarı değerlendirerek Lübnan'da Sidon'da Krallar Nekropolünde (ölüler kenti) 30 Nisan20 Haziran 1887'de yaptığı kazıda görkemlı lahitler bulur. Bu mermer lahitlerden bırinin kabartmalarında Büyük Iskender'in öyküleri anlatılmaktadır. Bu kabartmalardan ötürü bu buluntudan "Iskender Lahti" diye sözedilir. Daha sonraki bilimsel araştırmalar lahtin Iskender'e değıl, Sidon'un son prensi Abdalonymos'a ait olduğunu ortaya koyacak biçimde gelişir. Lahit; değil Istanbul Arkeoloji Müzesi'nin, dünya arkeolojisınin başyapıtlarından biridir. Prense yakınlığından ötürü Iskender'in, lahti süsleyecek kabartmalarda kendi yaşamına ılışkın olayların kullanılmasına izin verdiğı söylenir. Daha sonra Atina'da tanıdığım Yunan arkeoloğu Manolis Andronikos 1977'de Kuzey Yunanıstan'da Iskender'in babası Philippos'un (Filip) mezarını bularak dünya çapında başarı sağlamıştı. Ancak bu mezar da, Büyük Iskender'in fildişinden bir portresi dışında, ünlü komutanın gömüldüğü yer hakkında herhangi bir ipucu vermemişti. Bu kraliyet mezarında bir krala yakışır gömütler ile Filıppos ve Iskender'in annesi Olympias'ın (Olumpias okunur) fıldışı portrelerı de bulundu. Iskender'in doğduğu gün olan l.ö. 20 Temmuz 356'da yer yerinden oynamış, dünyanın yedi harikasından biri olan Efes'teki Artemis tapınaığı, "tarihe geçmek isteyen" bir deli tarafından yakılmıştı. I.S. 50125 yılları arasında yaşamış olan Iskender1 in mezarı mı? Yunan tarihçisi Plutarkhos'un yazdığı, Iskender'in doğuşuna ilişkin olay ve söylentileri rahmetli Vahdet Gültekin'in çevirisinden aynen okuyalım: "Derken, evlenecekleri geceden bir gece önce, Olympias bir rüya görüyor: Şimşek çakıyor, gök gürlüyor, karnının üzerıne yıldırım düşüyor. Yıldırımın açtığı yaradan büyük bir ateş fışkırıyor, parçalanıyor, genişalevler halinde dörtbır yana dağılıyor. Ote yandan, Filippos da, evlendikleri gece şöyle bir rüya görüyor: Karısının kamının üzerine mühür basıyor. Mühürün bıraktığı izde bir aslan resmi vardır." Falcılar rüyayı kötüye yorumluyorlar: "Kral evlilık hayatında, karısını çok iyi bir muhafaza altında tutmaya mecbur olacaktır." Değişik yorumlayanlardan birine göre "Genç kadın hamiledir", çünkü "İnsan içi boş olan bir şeyi mühürlemez ve aslan ise doğacak bebeğin cesur bir oğlan olacağının" işaretidir. Günün birinde Filippos, rüyadan dolayı, büyüden korkacak ve "kendisinden daha güçlü varlıklarla ılışkı kurdu" diye Olympias'ın yatağına bir daha girmeyecektır. Bir başka yoruma göre, Olympias hemşehrılerı kadınlar gibi. Orfeus ayinleri ile Dionysos eğlencelerine düşkündü. Bu eğlencelerde ötekı kadınlara kıyasla daha taşkın davranırdı. Anlaşılan biraz fingirdektı. Plutarkhos'a göre, Olympias bu eğlencelerde kendinden geçerken vahşileşır, alıştırdığı yılanlarla dolaşırdı. Kral Filippos, karısının bu davranışları hakkında görüş almak üzere Yunanistan'daki ünlü Deifi Kahinı'ne adamlarını gönderdi. Gelen yanıt özetle şöyleydi: Kral, Mısır tanrısı Sivva'li Ammon'a kurban adamalı ve onu saymalıydı. Yunanlar Zeus'la eşdeğerde tuttukları bu Mısır tanrısına "Zeus Ammon" derlerdi. Kahinin bir de kötü haberi vardı: "Filippos bir gözünü kaybedecektı. Çünkü Makedonya Kralı, karısı ejder haline dönüşmüş olan Ammon'la yatarken.bır gözünün kapının deligine dayayarak içeriyi seyretmişti." Filippos'un kör olduğu tarih kitaplarında yazıhdır. Ayrıca, Yunan arkeoloğu Andronikos, Vergina'da kral mezarında bulduğu kafatasını etlendırdığinde bunun kör bir ınsana ait olduğu da ortaya çıkmıştı. Daha sonra tarihçı Eratostenes'in anlattığına göre, Iskender savaşa giderken, yalnız kaldıklarında annesi oğluna şu gerçeğı açıklamıştı: "Senin gerçek baban Sıwa Vahasının tanrısı Zeus Ammon'dur. Babana layık ol." Bir yerde Iskender'in bu öyküsü; Meryem'in tanrıdan Isa'yı doğurması öyküsüne benzemiyor mu? Pek çok kımse bu oyküye ınanmaz. Pekı, biz bunları neye anlattık? Associated Press Mısır'dan şu haberi veriyor: "Yunan bilimcilerı kıreç taşından yapılmış iki yazıt buldular. Bunlann, Büyük IskenLütfen sayfayı çeviriniz 4729
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear