Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
OENETİK KİTLE İLETİŞİ Taş devri insanmın mirası çağdaş insanı kaşındırıyor Taş devrinde yaşayan avcı atalanmıztn yaşama uyum sağlamasını kolaylaştıran fizyolojik özelliklenn bugünkü insana miras kaldığı düşünülüyor. Taş devrinın milyonlarca yıl sürmesıne karşın, çıftçi atalanmız birkaç bın yıl, sanayıci atalanmız ise ancak birkaç yüzyıl yaşamışlar. Dolayısıyla taş devrinin baskın olduğu ve insanlar üzerinde daha kalıcı etki bıraktığı ileri sürülüyor. Ağlama, öksürme, hapşırma, kaşınma, kusma ve isrıal gıbi reaksiyonlann, taş devri insanını zararlı maddelere karşı konjmak için vücudun geliştirdigl bir savunma mekanizması olduğu ileri sürülüyor. Paleolltik çağın koşullanna göre şekillenen insan vücudu ve aklı, modem koşullanna ayak uyduramıyor. Taş devri insanından bugünkü insana gellnceye kadar insanoğlunun geçırdığı evrime ilişkin çahşmalar 1859'da Darvvin ile başladı. O tarihten sonra geliştınlen tüm kuramlar Darwin'in ortaya attığı ıddıalan temel aldı. Ancak ınsan sağlığına ve hastalıklarının kökenine açıklık getiren yeni bir kuram, Darwin'ın gerçekleri çok baslte indirgediğıni ortaya koyuyor. Evrim kuramının eksiklerini tamamladığı ıddiası ile ortaya atılan bu yenı görüşün sozculüğünü yapan bağımsız bilım kadını Margie Profet, kadınlann aylık adetlerine ve hamılelık sırasında yaşanan mide bulantılanna yenı açıklamalar getıriyor. Nedenleri bugüne dek açıklanamayan alerjık reaksiyonlar bilim adamlannın üzerinde durduğu konulann başında geliyor. Alerjilerin de taş devri insanından miras kaldığı düşünülüyor. Taş devrinde zararlı maddelere karşı vücudun gelıştırdiğı alerjık reaksiyonlar, çağdaş yaşamda insanlann hayatını karartıyor. Alerjılerin gıderek arttığını saptayan bılım adamlan, bu olgunun taş devrinde göçebeliğe ve yanlızlığa alışan insanoğlunun, kalabalık kentlerdekı yaşama uyum sağlıyamamasından kaynaklandığını ılen sürüyor. Taş devnnde ınsanoğluna yarariı olan alışkanlıklar ve reaksiyonlar modem toplumda zararlı olabıliyor. Dolayısıyla taş devri insanmın vücuduna ve kafasına mahkum olan çağdaş ınsan, boşu boşuna kaşınıyor, öksürüyor veya hapşınyor. Tuşlar içinde kayıp insan Tolstoy yıllar önce "Birbirimize katlanabilmek için önce sevgi" diyordu. Ancak, günümüzde çevremiz makineleştikçe insana ihtiyaç da azalıyor. Nurdoğan Rigel* sına göre saptıyoruz Ve köle sahıplen kölelen olmadan yaşayamıyortar Hayatta kalmanın tek koşulu mekanık kölelere uyum sağlama/c"(3) Duğmelerle mavı bir aşk yaşıyoruz. Önce bızı özgurleştırdıklerı fıknnı veren düğmeler, zaman içinde bızı kendılenne sımsıkı bağımlı hale getınyorlar. Onlarsız yaşamımızı tasanmlayamaz duruma duşuyoruz. Duğmelere bagımlılığımız kışılığımız, duşünce va davranışlanmızı klışeleştınrken, bızden olan, özgun olan sadece parmak ızımız kaldı. Öyle kı, bazı durumlarda parmak ızımız, ılgı deneyım ve uzmanlığımızla bırıcıkleştırdığımızı düşündüğümuz şahsıyetımızın üzerınde yer alır hale geldı "FrsnSâ'ijs yaymlanan bir rapora göre, Mafya bir IBM yetkılısını kaçınp, parmağını kesmış Nedenı de, bılgısayar guvenlık sıstemıne gırebılmek ıçın o kışınln parmak ızıne ıhtıyaçlan olması " (4) Bir ınsanın parmağını, bir makıneyı çalıştırabılmek ıçın kesebılen kışıyı düşünebilıyor musunuz? Insan sevgisı, makınenın kuralına uyma güdüsünün çok çok genlennde kalmış olsa gerek. Erich Fromm "Sevgi öncelıkle vermektır" diyor. (5) En temelındekı sevgi zaman ıster, emek Ister Günümüzde çevremizde makineleri öğrenmek ıçın bir emek harcıyoruz, sonra onlarta etkıleşımlı Ur şekılde yaşamak içın zamanımızdan venyoruz. Sonuçta verdıklenmız bızı onlan sevmeye got'JrUyor. Insan insana sevgi için gereklı enerjıyı makinelere harcarken, kendimıze yabancılasıyoruz. İnsana yabancılaşıyoruz. Bir kırmızı gülü sevdığımıze götürecek zamanımız yok. Bir sıcacık pembe gülüş için ınsanlann gözlenne bakacak enerjımız yok. Makınelerle oluşturduğumuz bu yenı dunyamızda ınsan sıcağından uzaklasıyoruz. Bızı her durumumuzda kabul eden, bıraz su bir parça yemekle yetınerek, sevgısını sadakatıyle bırtıkte sunan tüylü sıcak dostlanmız, kopeklerimizin sabnna sığınıyoruz. Zaman ıçınde, daha ozenlı bir yakınlık ısteyen ınsan ılıskılenne katlanamaz oluyoruz. Çünkü köpeğımız bızı her zaman affedıyor, makınelerle paylaşabılıyor Jacques Chirac'ın ışı her geçen gün zorlaşacaga benzıyor. Yararianılan Kaynaklar 1 Tolstoy, Dirılış, Çevıren Nıhal Talay, Cem Yayınları, Istanbul, 1983. sy 485486 2 Gunduz Vassaf. Gehenneme Özgu, Çevı ren ömer MadraZehra Gençosman, Ayrıntı Yayınları, Istanbul. 1992, sy 185189 3 Alvın Toffler, Yenı Güçler, Yenı Şoklar, Altın Krtaplar, Istanbul, 1992, sy 295 4 Alev Alatlı, Or'da Kımse Var mı? Kıtap2, Boyut Yayınları. Istanbul, 1992, sy 5051 5 Erıch Fromm, Sevme Sanatı, Çevıren Nıl han Eray, Olgu Yayınları, Istanbul, 1993, sy 37 P aris Beledıye Başkanı Jacques Chnrac'ı en çok sıkıntıya sokan konulardan bın de şehırdekı köpek nüfusu. Arkadaşıyla değıl, kopeğıyle yurüyüşe çıkan, torununu değıl, köpeğını parkta gezdıren, kendı açlığı ıçın degıl, köpeğının aç kalacağını öne sürerek dılenenlerın manzaralarıyla sık sık Pans sokaklannda karsılaşıyorsunuz. Durum böyle olunca hızla artan köpek sayıa beledıye temızlık ekıplerını zorlamaya başlıyor. Insan insana olmanın sıcaklığından gıderek uzaJÜaşan biföy, bu tüylu dostlann ılık soluğunda, insansız Kalan sevgısız dünyasına altematıf arıyor. dan bir hak olarak benımsemek, ona alışmak ve sankt duğme organizmamızın bir uzanbsı, bir ekıymıs gıbı onu davranış sıstemımızın ıçıne katmak, duğmenın tum yaşam bıçımlerının yok edılmesınde kullanımını kolaylaştınnaktadır Duğmeyle bıhıkte faalıyetlenmızın görunuşu de gıderek özden koptu, öze yabancılaştı Yaşamın bir duğmeye dokunmakla özetlenıp mınyaturteşmesı surdükçe, yakında hepımızın bırer otomata dönuşmesı ışten bıle değıl" (2) Sevgi, vermekse eğer... Mavi: Yalnızlığın özgürlüöü Wamer Bross yapımı filmlere dıkkat ettintz mi hıç? Fılm başlamadan masmavi bir gökyuzü ile sinema perdesınde seyırcıye ilk olarak bir özgüriük, genışllk, ferahlık mesajı vererek, karanlık salondakı bıreyı koltuğunda, şöyle bir rahatlatır. Bu nedenle renk olarak mavıyı ele alırsak, bir özgürtük rengl dıyebılınz. Çünkü gökyüzünun uçsuz bucaksızlığını çagnştınr. Ama mavı ile gelen bir başka mesaj daha var. Yalnızlığın özgürtüğu. Kuş, mavı gökyüzünde yalnız süzülür. Doğanın kendıne bağışladıgı uçma yeteneğının tüm avantajlanyla, yıldızlar da yapayalnızdır gökyüzünde Tek başınalıklannı, ışıltılannın gızemlilığıne kapılan bakıslatia avuturlar. Uçaklar, uydular teknolojının gövdelenne monte ettığı donanımlann güvenıyle gorevlennı yeryuzünden kılometrelerce yükseklıkte mavılıklerte yıkana yıkana sürdürürler. Blue jean flrmalan için reklam hazıriayanlar da mavı rengı aynı çağnşımlan dıkkate alarak seçmışler olsa gerek Bunu çok temel bir şekılde son bir reklam sloganında göruyoruz; "Rengını seç, maviye geç" Burada mavının mesajıyla bütünleşen kot pantolonlar, gençlığe ozguriugü tanımlıyor adeta. Ancak düğmeler bıraz aldatıcı bir özgürlük duygusu venyoriar. Çünkü, M»v Alatlı'nın deyımıyle "mekanik kölelenmız" bir süre sonra bızı tutsak alıyoriar kendı dünyalanna "Teknolo/ı çağına uyum sağlayacak şekılde eğıtılıyor, örgutlenıyor, yonetılıyor olmamız, bızım mekanık kölelenmızın zafendır Mekanık kölelenmız egemenlıklennı sürdürebılmek ıçın bızım boyunduruğumuz altına gınyortar Bu şeytanı yolla, bız onlan köle sanırken, aslında onlar bızı esır almış durumdalar Ç) Teknolojı öylesıne lyı örgütlendı ki, teker teker hepımızın beynını yıkıyor Teknolojiyı kendısıne köle etmeyen, evınde bılgısayan olmayan aşağılanıyor Ihtıyaç duymayana aylak denıyor Insanın değennı, sahıp olduğu köle, bu durumda mekanik köle sayı Krtle ıletışımı, kıtle kultürü, kıtle psikolojisı derken, yığınlann ıçınde bıreyı gozden kaybedıyoruz. Teknolojı de bu alanda en büyük yardımcımız oluyor(!) Düğmelerie sanlan dünyarmzda, özgürleştlkçe krtleden kopuyor, makınelenn metalık ve mekanık soğuklugunda buluyoruz kendımızı. "İnsanlar bazı durumlarda hemcınslenne sevgı göstermeden de onlarta ilgilenece'.derini sanıriar Büttın sorun da bundan çıkıyor zatan, oysa böyle dunımlar yoktur Bşya üzennde onu sevmeden çalışabılınır, ömeğın sevgı olmadan ağaç kesılebılır, kerpıç yapılır, demır dövuür Ama anlara karşı dıkkatsız davranılamayacağı gıbı, ınsanlarta da sevgısız ilgılenılemez Anlann öyle bir özellığı vardır kı, dıkkatsiz tutulursa, bunun hem onlara, hem kendımıze zaran dokunur. İnsanlar ıçın de böyhdır Başka turlu de olamaz zatenl Çunkü insanlar arasındakı karşılıklı sevgi hayatın temel yasasıdtr " (1) Tolstoy, yıllar öncesmden seslenerek, "Bırbmmıze katlanabilmek ıçın önce sevgı" diyor. Çevremiz makineleştikçe, insana ihtiyaç azalıyor. Bir mahalle bakkalının elınden, selamlaşarak, ayakustü mını bir sohbet sonrasında alınan birkaç parça yiyecek ıçın, artık market raflan arasında ya da köşe başındakı yiyecek ıçecek otomatının başında insansız alışvenşımizi gerçekleştınyoruz. Zamana ve mekana karşı bızı özgurleştiren otomobılımızle mekanık bir sevgı bağı ıçınde ışımıze geliyor, kahve makınemızden kahvemizi alıp, tnlgısayann başına geçıyoruz. Bu günlük tempo ıçınde ıletışımımız hep makınelerle gerçekleşırken, ıhtıyaç duyduğumuzu btle unutiuğumuz ınsan insana sıcak ıletışım ortamı nerede? "Bir zamanlar başka ınsanlarta gırdığımız etkileşımler ve alışvenşler, şımdı gıderek ınsanla duğme arasında yurutulen tek yanlı iletışıme dönuşuyor llışkı dedığımız şeydekı, ötekı ınsanın yerını duğme aldı şımdı Bir kasetçaların duğmesıne basıp bir Chopın noktumünü susturmakla, bir duğmeye basıp nükleer başlıklı fuzeler fıriatmak arasındakı mesafe çok değıldır. Çeşıtlı amaçlara ulaşmak ıçın duğmeye basmaya o kadar alıştık kı, duğmeye karşı bir duyarsızlık gelıştl ıçımızde Duğmeye basmak bir parçamız oldu artk, solumak ya da gözlenmızı kırpıştırmak gıbı Yürürken nasıl ayaklanmızın hareket ettığını düşunmüyorsak, duğmeye basarken de düşünmüyoruz. Bu mekanık eylemı sıra * I.Ü. lletişim Fak. Öğretim Üyesl 4014