24 Ocak 2025 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

TIP Sıtma aşısı için umutlar arttı Araştırmacılar, BCG baslllndekl yabancı genlerl ortaya çıkartarak, sıtma ve HIV için uygun blr taşıyıcı bulmaya çalışıyor. ÇevirvNesrin Aksoy lışmalarını olumlu bir noktaya getirebildiler. 1971 yılında Baltimor Maryland Tıp Fakültesi'nde David Clyde tavuklarda ve farelerde yapılan deneyleri insanlar üzerinde de denemişti. Çok miktarda parazite maruz kalan denek hayvanlar, sıtmaya karşı dırenç kazanmıştı. İnsanlar da aynı şekilde direnç kazanabilirdi, ancak sonuç tuyler ürpertici de olabilırdi. Clyde, deneylerde sıtmaya karşı kullanılan etkili bir ilaç olan Klorokın'e dayanaklı bir parazit türünü kullanmıştt. Araştırmalarını gönüllü mahkumlar üzerinde sürdürdü. Paraziti "İn vivo" insan ıçinde üretmek çok tehlikeliydi. Organızma için virgin hale gelen sinekler kinin ile etkisiz hale getirilebilıyordu. ise hastalıktan korunamamıştır. Sentetik aşı da buna benzer sonuçlar vermiştı. Bu çalışmada üç gönüllüden birı korunurken diğer ikisinde hastalık gecikmelı olarak görülmüştür. Sıtma paraziti insan vücuduna girdikten hemen sonra uyum gösterir ve vücudun dırencını kırar. Kan dolaşımına girerek karaciğere ulaşır, karaciğer hücrelerıne yerleşır. Yarım saat kadar sonra kanda bir tek aktif sporozoit kalamaz 8u, antikorların çok hızlı çalışması gerektiği anlamına gelir. Eğer kanda bir tek sporozoit kalırsa merozoitler oluşur, antikorlar bunlara karşı savaşabilirler. Bu arada diğer sporozoitler yaşamlarını sürdürebilirler. Antikorların etkili olabilmeleri için bulaşma sırasında kanda yuksek düzeyde bulunmaları gerekmektedır. Sonuçta hasta sıtmaya karşı dırenç kazanmış olur. Prostat tedavisinde yeni bir uygulama I Yeterli düzeyde antikor Afrika'nın bazı yörelerınde çocukluğunda sıtma geçiren kişilerin bu hastalığa karşı bağışıklık kazandıkları görülmüştür. Bu kişilerden alınan kan incelendiğinde, kanlarında çok miktarda sıtmaya karşı (ANTİMALARYAL) antikorlar bulunduğu anlaşılmıştır. Antikorlar ancak yeterli kan düzeyinde olduklarında hastalıktan koruyabilmektedir. Sıtma ve AIDS hastalıklarında savunma mekanızmasının çok önemli rolü vardır. AIDS virüsü çok yavaş hareket eder ve vücuda ilk girdiğinde hiçbir hastalığa neden olmaz. HIV, bir retro vırüsdür, vücuda girdikten sonra çoğalmaz ve hücre içinde yaşar. Yeni retro virüs hedefleri ortaya çıkarırlar, antikorlar bu hedefleri tanıyamazlar. Böylece sıtmada olduğu gibi savunma mekanizması etkisiz kalır. Yapılan son çalışmalarda, BCG aşısı vektör (taşıyıcı) olarak kullanılmaktadır. BCG aşısı verem ve cüzzama karşı koruyuoudur. Araştırmacılar BCG basilindeki yabancı genleri ortaya çıkararak, HIV veya sıtma için uygun bir taşıyıcı bulmaya çalışmaktadırlar. AIDS konusunda yapılan son çalışmalarda, HIV retrovırüsü canlı organizma içinde yetiştirilebilmiştir. Ancak AIDS hastalığı deneklerde görülmemiştir. Çalışmalar, bir AntiAIDS aşısı yapılmasının çok zor ve zaman alıcı olacağını ancak mümkün olabileceğini göstermektedir. (özet çeviri: New Sclentlst, 17 Eylül 1987) Dlşl sivrtslnek kan emorken, parazit v İnsan savunma ststemi anaında blr savaş başlabr. D oktor ve asistanlar ona doğry gelirken mahkum, sandalyesinde sinirli bir şekilde kıpırdanıyordu. Sadece şort ve tişört giymiş olan mahkum, kolları ve bacakları sivrisinek dolu bir kafese sokulduğunda vahşi gözlerle onları seyrediyor3u. Her sineğe, sıtmaya neden olan en tehlikelı parazit olan, "Plasmodiyum falciparum" aşılanmıştı. Binlerce sivrisinekmahkuma sporozoiti bulaştırmıştı. (Sporozoit, parazitin insan vücudundaki yaşam döngüsünün başlangıcıdır.) Günde yarım saat süren bu deney sıtmaya aşı bulunması çalışmalarının yapıldığı tıp merkezinde, gönüllü mahkum üzerinde ıkı gün arayla tekrarlandı. 1970'lerden önce sıtmaya karşı başarılı olunamamıştı. Çünkü araştırmalar hayvan kobaylar üzerinde yapılıyordu Oysa hiçbir hayvan insan yapısında değildı. Bu nedenle araştırmaların insanlar üzerinde yapılması gerekiyordu. Mahkum bu amaçla seçılmiştı. Böylece araştırmacılar, sıtma aşısı üzerindeki ça Gen teknolojisi desteklenmeli Günümüzde bu yontemle in vitro olarak parazitin bazı yaşam devrelerinı gerçekleştırmek olasıdır. Ama insanda, sporozoitin sinekte gelıştiği gibi bir ortam sağlanamamaktadır. Çalışmaların ilerlemesi için gen teknolojısının desteğine gereksinim vardır. Araştırmacılar bir araya gelerek yeni denemeler yapmaktadırlar. Bütün aşı ve ilaçlar güvenilir olmak zorundadır. Çünkü aşılar genellikle sağlıklı insanlar için hazırlanmaktadır. Ayrıca aşıların sporozoitlere karşı antikor üretebılme yeteneği de olmalıdır. Yapılan çalışmalarda varılan en kötü sonuç bu antikorların yeterlilik düzeyinin kişiden kişıye değışmesidir. Altı gönüllü üzerinde yapılan bir deneyde deneklerin birinde sıtma görülmemiş, ikisinde hastalık çok yavaş gelişmiş, üçü srall'de bir grup ürolog, prostat hastalıkları üzerinde yaptıkları araştırmayı tamamlamak üzereler. Doktorlar, 500 kişi üzerinde denenen yeni tedavı yöntemı ıle araştırma deneklerinin yüzde 60'ının durumlarında lyileşme görüldüğünü ye bu yöntemin ileride ameliyatın yerini tutabileceğini belirtiyorlar Tel Aviv Üniversjtesi Tıp Fakültesi ürologları, araştırmalarına, yöntemin prostat kanserli hastalar üzerinde denenmesinden sonra bundan üç yıl önce başlamışlar. Doktorlar, yöntemin genişlemiş prostat üzerinde etkili olduğuna emin bulunmalanna karşın, bu etkinin nasıl oluştuğunu henüz bilmiyorlar. Deneyi yürütenlerden Profesör Ciro Servadio "Tam olarak neyin olup bittiğini bilmiyoruz" diyor ve "fakat bu yöntemle insanlarm yeniden sağlıklarına kavuştuklarını, tedavlnin kesinlikle zararsız olduğunu çok iyi biliyoruz" dıye ekliyor. Tedavinln esası, hastanın rektumuna çubuk biçimli bir alsti yerleştirmeye dayanıyor. Çubuk, mikrodalga ışınları çıkarıyor ve bu dalgalar prostat guddesi üzerinde yoğunlaşıyor. Üretra ıçine yerleştirilen bir ısı pili, prostatın üç noktasındaki ısıyı ölçüyor ve ısının 43 °C'yi aşmasına izin vermiyor. Tüm bu işlem, ısının istenllen seviyede kalmasını sağlayan bir IBM bilgisayar tarafından kontrol altında tutuluyor. Tedavi, üç veya dört hafta boyunca haftada iki gün birer saat şeklınde uygulanıyor. Aynı hastalar aynı zamanda geleneksel ışın tedavisi ve kemoterapi (ilaç tedavisi) de alıyorlar. Ürologlar, yöntemin en çok idrar zorluğuna yol açan ve hatta böbrek rahatsızlıklarına varabilecek prostat büyümelerinde etkili olmasından büyük memnuniyet duyuyorlar. Yükselen ısının, belki de mikrodalgaların bilınmeyen bazı etkileriyle birlikte prostatın kimyası üzerinde değişiklik yaparak şikâyet nedenlerinı ortadan kaldırdığı düşünülüyor. Bu tedavi ile aynı zamanda, prostat içinde kan dolaşımı daha lyiye gıdiyor ve bu geleneksel tedaviden cevap alınmasını kolaylaştırıyor. • (N«w Scientlst, 18.6.87) Beslenme ve meme kanserlnln ilişkisi M Sıtma sprozoltteri üstte solda kana alvrlslnek (arafından enjekte adlllr, ancak burada yalnızca bırkaç daklka kalıriar. Aşı İçin yanıltıcı blr bk>k olabllen antikorlar (solda) hızla çalışırlar. Sporozolthr, karadğar gözahrlnd», mecozottterin alyuvar gözofarinde çoğaldıklan glbt çoğalıriar. Bu aaameya karşı aşılar attmanın etklslnl azattırlar (aağda). Blr uçuncu aşı Infeksiyon zlnclrinl kı.ablllr. eme kanserinde beslenme faktörünün önem taşıdığı uzun süredır söylenmektedır. Alkolün meme kanseriyle ilişkisini araştıran bir çalışmada, günde 14 gr'dan fazla alkol alan kadınlarda meme kanseri riskinin 1:1.6 oranında arttığı bulunmuştur. Ancak alkolün hangi bıyolojik mekanizmayla meme kanseri riskini arttırdığı bilinmemektedir. Kahve ile meme kanseri arasındaki bağıntıyı ınceleyen bir başka çalışma ise kahveyi "temızeçıkardı". Kahvede bulunan metılksantm maddesinin meme kanserine yol açtığı ılerı sürülmekteydi. Yağlı besinlerin meme kanseri riskinde artmaya neden oldukları sanılmaktadır. Şişman kadınlarda meme kanserinin daha fazla görülmesi beslenmenin önemini vurgulamaktadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear