29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

HABERLER 3 8 Ocak 2021 Cuma Deniz ekosistemi nasıl yok ediliyor YYAAZZII DDİİZZİİSSİİ (2) Türkiye’nin kültür balığı üretimi, son 10 yılda yüzde 100’den fazla artışla 315 bin tonu geçti. Çevre örgütleri tesislerin denetlenmediğini, ekosistemin yok edildiğini savunuyor c Ege Bölgesi’nde tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü koy ve körfezlerde balık çiftliklerinin sayısı hızla artıyor. MUHAMMED Kurulan bu ÖZMEN çiftliklerde, ağ kafeslerde ve toprak havuzlarda deniz balığı yetiştiriliyor. TÜİK verilerine göre Türkiye'nin kültür balığı üretimi, son 10 yılda yüzde 100’den fazla artışla 315 bin tonu geçti. Üretimin hızla artması yem ve dışkı ile oluşan atıkların ekosisteme etkisini ve çevre kirliliği tartışmalarını da beraberinde getirdi. Bodrum, Milas, Didim, Karaburun, Seferihisar başta olmak üzere birçok turizm ilçesinde kurulan balık çiftlikleri tesislerinin deniz kirliliği yarattığı, kötü koku yaydığı ve su ekosistemini yok ettiği gerekçeleriyle yöre halkı, yerel yönetimler ve çevre örgütleri tarafından istenmiyor. Emsal karar Balık üretim tesislerinin çevreye etkisi daha önce birçok kez Meclis gündemine taşındı. Tesislerin çevreyi kirlettiği gerekçesiyle çok sayıda dava açıldı. Son olarak Seferihisar’daki orkinos üretim çiftlikleri ile ilgili İzmir 1. İdare Mahkemesi’nde açılan davada, “ÇED olumlu” kararı için hukuka uyarlık olmadığı gerekçesiyle iptal kararı verildi. Kararın gerekçesinde, tesis alanının Akdeniz foklarının tabiat alanı ile çakıştığı, türün aktif yaşam alanını sınırlayacağı, balık çiftliklerinin sayısının artmasının çevreyi tehdit ettiği, su temizliği ve biyoçeşitliliğin azalması kriterlerinin balık çiftliklerinin artışı ile tehlikeye gireceği ifade edildi. Görüştüğümüz çevre örgütleri, bin ton kapasitenin altında olan çiftliklerden çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporu istenmemesini fırsat bilen balık çiftliği sahiplerinin, yüzlerce çiftliği art arda açtığını, tesislerde akşam saatlerinde kimyasal yem kullanıldığını, çiftliklerin hem insan sağlığını, hem de deniz ekosistemini tehdit ettiğini dile getirdiler. Didim Derneği’nden Filiz Çelik Hekimoğlu, Seferihisar için alınan mahkeme kararının Didim başta olmak üzere diğer bölgeler için emsal teşkil edeceğini söyledi. Hekimoğlu, bin tona kadar olan balık çiftliklerinde ÇED raporu gerekmediğini, sonrası için istendiğini belirterek bu durumun çiftlik sahipleri tarafından “fırsat” olarak kullanıldığını ifade etti. Hekimoğlu, Didim ve Söke ilçesi sınırları içinde kalan alanla ilgili, “Alanda 28 adet tesis var. Bunlardan 3’ü ÇED’e tabi. Geri kalan 25 işletmenin yıllık üretim miktarları 1000 tonun altında kaldığı için çevreye olan etkileri incelemeye tabi değildir. Ancak bu 25 tesisin yıllık ortalama üretim toplamları 20100 ton. Bu değer, başlı başına tesislerin bölgede kirletici etkileri olduğunu gösteriyor. Dolayısyla tek tek değil, bölgedeki total üretimin etkilerinin incelenmesi esas olmalı. Yetkililerin bir tercih yapması gerekiyor, kaynaklarımızı vahşice mi tüketeceğiz, yoksa onları atalarımızdan miras aldığımız gibi geleceğe, çocuklarımıza gururla ve güvenle mi taşıyacağız?” dedi. Denizler kirletiliyor Tüm altyapısı ve ekonomisi turizme dayalı, 2006 yılında Turizm Koruma Gelişim Bölgesi ilan edilen Didim’de balık çiftlilerinin sayısının hızla arttığını, bölgeye su ürünleri organize sanayi bölgesi kurulmak istendiğini söyleyen Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay da konuya ilişkin görüşlerini şöyle dile getirdi: Biz doğru yapılan hiçbir şeye karşı değiliz. Tabii ki memleketimizde balık çiftlikleri olacak. Ama doğru işi doğru yerde yapın. Bu çiftlikler yapıldıktan sonra oradan çıkacak olan balıklara verdikleri vitamin ve antibiyotikleri yiyen balıkları da biz yiyoruz. Denizimizi kirletiyorsunuz. İşleme tesisi yapıp havamızı kirletiyorsunuz. İnsanlar kokudan duramıyor. Her şey bitecek sadece balık çiftlikleri kalacak. Seferihisar kararını sevinçle karşıladıklarını söyleyen Bodrum Çevre Platformu kurucusu Avukat Remzi Kazmaz ise Bodrum’da turizm alanlarında ve koruma kararı bulunan bölgelerde bile denetimsiz bir şekilde çiftlikler kurulduğunu belirterek benzer bir kararın Bodrum için de verilmesi gerektiğini ifade etti. Çiftliklerde geceleri denetimin olmadığı saatlerde kaçak ve kimyasal yemlerin kullanıldığını savunan Kazmaz, “Kimyasal yemler balığı yiyenler için tehlikedir. O yemler deniz dibinde kirlilik yaratır, yaşamı öldürür” ifadelerini kullandı. Denetim yapılmadığı için Bodrum'da yüzlerce kaçak çiftlik kurulduğunu iddia eden Kazmaz, “Bodrum koylarında yüzlerce belki de binlerce çiftlik var. Sayıları hiçbir zaman yasal olarak bilinmez. Çünkü çoğu ruhsatsız olarak çalışır. Ruhsatsız olduğu için farklı yerlerde kurulur. Denetlenmedikleri için yetkililerin de sayılarını bildiğini sanmıyorum” ifadelerini kullandı. Yasal düzenleme şart Konuyu daha önce birçok kez Meclis gündemine taşıyan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ise balık çiftlikleri faaliyetlerinin son yıllarda kontrol edilemez boyuta ulaştığını söyledi. Denetimlerin sıklaştırılması ve yeni bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini vurgulayan Bakan, “Merkezi yönetimin görmezden geldiği bir denetimsizlik mekanizması söz konusu. Ruhsatsız kurulduğu iddia edilen tesislerde çiftlik balıkçılarının kullandıkları balık yemleri ve dezenfekte ilaçların denizin ekosistemini bozduğu gerçeği önümüzde duruyor. Denetimsizlik mekanizmasının yanında doğru bilgiyi ve gerçeği karartma da söz konusu. Düşünün ki faaliyetteki balık çiftliklerinin sayısını net olarak bilemiyoruz. Balık çiftlikleriyle ilgili onlarca, yüzlerce açılmış ve kazanılmış dava var. Öyle ki kazanılmış bir dava, mahkeme tarafından verilmiş bir hüküm olmasına rağmen, mahkeme kararları uygulanmıyor. Bas bas bağırıyoruz; ekosistem bozuluyor! İklim krizi kontrol edilemez bir noktaya ulaştı. Suyumuza, denizlerimize ve geleceğimize sahip çıkmak zorundayız” ifadesini kullandı. Üreticiler suçlamaları kabul etmiyor Kültür balıkçılığının doğaya etkisini sorduğumuz üreticiler ise suçlamaları kabu etmiyor. İzmir Su Ürünleri Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği’nden yapılan açıklamada, “Ülkemiz deniz kültür balığı üretimi 2007 yılından önce kıyıya yakın konumda, küçük tonajlı tesislerde gerçekleştiriliyordu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararıyla 2007’de balık çiftlikleri açık deniz alanlarında belirlenen yerlere taşınmıştır. Açık deniz alanlarındaki yeni oluşumda yapılacak yeni yatırım ve bunun ekonomik değerlendirmesi ile yine bakanlıkların izni ile kapasite artırılarak buna göre gidilerek üretime başlanmıştır. 2007 yılından bu yana Muğla ve İzmir bölgesinde üretim için tahsis edilen alanlar haricinde bir saha açılmamıştır. Bu alanlar içerisinde mevcut proje kapasitesi dahilinde yasal üretim yapılmıştır. Balık çiftliği firmaları hiçbir zaman kendi inisiyatiflerinde bir alanı üretimde kullanamazlar ve proje kapasitelerinin dışında bir üretim gerçekleştiremezler. Bazı tarafların iddia ettiği gibi firmaların yasal olmayan bir alanda ve yasal belirlenen proje üretim kapasiteleri dışında bir üretimi bulunmamaktadır” denildi. İlaçlı yem kullanıldığı iddialarının doğru olmadığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: Ülkemiz firmalarının tamamı, geçerli olan uluslararası kalite standartlarında ve ulusal standartlarımıza uygun üretim yapmaktadır. Her ihraç partisi, ürünün insan tüketimine elverişli olupolmadığı yönünde analize tabidir. Bu analizler, rutin olarak ürünün ihraç edildiği ülkenin giriş kapısında ve alıcıya ulaştığı anda, bazen de ani denetimlerle üretici ortamında mutlaka yapılmaktadır. Aksi halde ülkemizin bu ürünleri önemli pazarlara ihraç etmesi mümkün olamaz. Pandemi organ bağışına engel olmasın Uluslararası Rotary 2440. Bölge Rotaract Temsilciliği’ne bağlı Balçova, Bornova, Güzelyalı ve İzmir Rotaract Kulüpleri bir araya gelerek organ bağışı farkındalık paneli düzenledi. Çevrimiçi olarak düzenlenen panele Türkiye’nin organ naklinde önde doktorları ile nakil ile hayata tutunan hastalar konuk oldu. Prof. Dr. Gürkan Tellioğlu, “Ülkemizde organ bağışlarında 1015 sene önceye oranla bir artış söz konusu ancak Batılı toplumlarla karşılaştırıldığında daha çok mesafe kat etmemiz gerekiyor” şeklinde konuşurken Dr. Ata Bozoklar, “Bütün dünyada organ bağışı şu anda Covid19 nedeniyle felakete uğramış durumda fakat ülkemizde yine de ciddi bir faaliyetin olduğunu ve canlı verici naklinin önemini daha iyi gördük. Bunun da usulüne uygun güzel bir şekilde devam etmesi gerekiyor” dedi. Kalp nakliyle hayata tutunan Burçin Meşe ise “Bir insan öldüğünde 78 kişiye hayat olabiliyor. Organ nakli çok az, kalp nakli ise çok çok az. Böbrek ve karaciğer nakli normal sağlıklı insanlardan olabiliyor ama kalp nakli sadece kadavra. Onu beklerken dua bile edemiyoruz ne olur çıksın diye” ifadelerini kullandı. Bağışla, Yaşat Akademi Kurucusu Merve Baykan, “Yaptığımız araştırmalarda organ bağışında en ileri durumda olan İspanya’ya baktığımızda doktorlarla birlikte sivil toplum kuruluşlarının da çok ciddi bir koordinasyonla çalıştığını gördük. Birleşmiş Milletler’de masası olan bir sivil toplum kuruluşu olarak bizim de bu şekilde hareket etmemiz gerektiğini öngörüyoruz” dedi. Önümüzdeki yıl bölgede bu alanda bir de komite kurulacağını sözlerine ekleyen Baykan, “Bu vesile ile diğer bölgelerle çalışmalarımız daha koordineli ilerleyecek ve yurtdışı destekli bir aksiyon gurubu kurmak için de yazışmalara başladık. Pandemi nedeniyle ertelediğimiz etkinliklerimiz var. İlk hedefimiz, İzmir’de organ nakli olmuş olan sporcuların katılacağı spor oyunları başlatmak ve bağışı simgeleyen bir heykel projesi gerçekleştirmek” şeklinde konuştu. Yağışlar barajları doldurmadı cEGE İzmir’de son bir haftada aralıklarla devam eden yağışlara karşın barajlardaki su oranı, geçen yılın gerisinde kaldı. Bu yıl yaz ve sonbaharda az yağış alan İzmir'de, kente içme suyu sağlayan barajlardaki doluluk oranlarında düşüş gözlendi. Kış aylarının gelmesiyle yağışlar başlasa da barajlardaki su oranı geçen seneki seviyeyi yakalayamadı. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi verilerinden derlenen bilgiye göre, 5 Ocak itibarıyla kentteki 6 barajdan 5'inin doluluk oranı, geçen senenin aynı ayına göre düşük seviyede kaldı. Geçen yılki doluluk oranı rakamlarına göre Tahtalı Barajı yüzde 65’ten yüzde 39’a, Alaçatı Kutla Aktaş Barajı yüzde 52’den yüzde 41’e, Güzelhisar Barajı yüzde 64'ten yüzde 49'a, Gördes Barajı yüzde 8’den yüzde 4’e, Ürkmez Barajı yüzde 59’dan yüzde 49’a geriledi. Kentte doluluk oranı geçen seneye göre artan tek baraj ise geçen yıl 12, bu yıl yüzde 35 seviyesinde doluluk oranına sahip Balçova Barajı oldu. Öte yandan söz konusu barajlarda 5 Ocak’ta kullanılabilir su hacmi 208 milyon 606 bin metreküp olarak kayıtlara geçti. Tohumlar gelecek nesillere aktarılıyor cEGE Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin “Yerel Tohum Ulusal Güç” sloganı ile kurduğu ve Türkiye’nin en kapsamlı yerel tohum merkezi olan Tıbbi Aromatik Bitkiler ve Yerel Tohum Merkezi ata tohumlarının toplandığı bir merkez olarak hizmet vermeye devam ediyor. Meydana gelebilecek salgın, doğal afet, kıtlık gibi durumlarda yerel tohumlar güvenle saklanarak gelecek nesillere aktarılması ve üretiminin sağlanması amacıyla laboratuvarda donduruluyor. Doç. Dr. Ergun Kaya ve teknik ekibi ile Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından yerel tohumların korunması ve kriyoprezervasyon tekniği ile saklanarak gelecek nesillere aktarılması ile ilgili kitapçık hazırlandı. Gökova Susamı’nın biyoteknolojik yöntemlerle çoğaltımı ve kriyojenik yöntemlere koruma altına alınmasının konu edildiği kitapçıkta ayrıca Gökova susamının özellikleri ve bu teknik ile saklanan ilk yerel tohumlardan olduğu anlatıldı. Kitapçık büyükşehir belediyesince halka dağıtılarak yerel tohumların saklanma yöntemleri ile ilgili bilgi sahibi olmaları amaçlanıyor. Bahattin Gümüş Menteşe Belediyesi kiracılarına indirim yaptı Pandemi sürecinden etkilenen 344 kiracısına yönelik indirime giden Menteşe Belediyesi, kiracısı olan 63 işyerinden kapalı olduğu sürece kira almayacak. Pandemi sürecinde açık olan ancak kısıtlamalar nedeniyle işleri kötüleşen 73 işyerine yüzde 50, 208 işyerine de yüzde 25 kira indirimi uygulayacak. Ayrıca 6 ay boyunca işyerlerinin kiralarına zam yapılmayacak. Menteşe Belediyesi’nin ocak ayı meclis toplantısında esnafa yönelik kira indiriminin oy birliği ile kabul edildiğini belirten Başkan Bahattin Gümüş, “Kararımızı meclisimize sunduk. Meclisten de Plan Bütçe Komisyonu’na havale edildi. Komisyona havale edilen esnafımıza yönelik madde, meclisimizden oybirliği ile kabul edildi. Kiracımız olan 344 esnafımıza yeni yıl da 6 ay boyunca zam yapılmayacak. Aksine kiralarında indirime gidilecek. Pandemi sadece sağlığımızı değil, ekonomik olarak da hayatımızı etkiledi. Bu süreçte kiracılarımıza destek olmak istedik. Belediye olarak her zaman yerel esnafımızın yanındayız” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear