26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

3 6 Kasım 2020 Cuma Siyasetin taşıyıcı üç kolonu kesildi... Yüksek ahlak, yüksek vicdan, sorumluluk... “Anne” diyerek enkazdan çıkarılan 3 yaşındaki Ayda’yı, annesiz bırakan buydu... 114 canımızı yok yere yaşamdan koparan... H Bu son olsun, ders alalım derken medyamız TrumpBiden yarışına geçiş yaptı bile... Türkiye, ABD’nin eyaletiymiş gibi anlık sonuçları veriyor ekranlar... Kötü yönetimin hayatını çaldığı çocuklarımız unutulacak yine... Yine, ateş düştüğü yeri yakacak... H “Unutmak” insana dair... Acılarla yaşamak mümkün değil... Ancak devlet unutmaz! Devletin de içini boşalttılar... Aksi halde, 21 yıl önceki depremde binlerce insanımıza canlı mezar olan evleri, apartmanları, savaş alanına dönen sokakları, ölüleri topluca defnetmek için açılan devasa çukurları bu ülkeyi yönetenler bilmiyorlar mı? 18 yıldır neden gereğini yapmadılar? 35 milyar dolar deprem vergisi nereye harcandı? Oturup, birlikte kestiler kolonlarını siyasetin... Kokuşmuş düzen masumların başına çöktü... H İzmir’e yardım yağıyor... Küçük bir karton kutuya özenle yerleştirilmiş oyuncak ayı... TUNCAY MOLLAVEİSOĞLU İnsan unutur, devlet unutmaz... 21 yıl öncesinden hatırlıyorum bu anları... Van’dan giydiği montu göndermişti bir delikanlı. Cebinde bir tutam para ve not ile... Böyledir insanımız... Vefakâr, koca yürekli, merhametli... Bakmayın sosyal medyadaki kötülüklere... Ya da bunca çöküntüye rağmen iktidarın neden değişmediğine... Cehaletin öne çıkıp hâkim olması, organize olmuş gericilerin eseridir... Yani... geçim derdi ile yoğurulan insanlara kızmak yerine, önce kendine bakmalı... H Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) eski genel başkanı, şehir plancısı Bülent Tanık ile konuşuyorum. Eski Çankaya Belediye Başkanı. Urla’da yaşadı son sarsıntıları... AAAAyyyyddddaaaa GGGGeeeezzzzggggiiiinnnn AFAD örgütlenmesi ütopik bir modeldir diyor ve ekliyor; “Acil yardım, aramakurtarma merkezileştirildi. Oysa, tersine yerelleşmelidir. Örgütlenme yerelde olmalı. Deprem anında elbette yollar dolacak, ulaşım kilitlenecek, bunu engelleyemezsiniz... Yakından müdahale edecek örgütlenmeyi kamusal nitelikli olarak inşa etmeli. Uzman ve yerel gönüllülerin katılımı ile her ilçede önlem alınmalı...” H Dün mezar apartmanların sorumlularına kelepçe takıldı... Yıkımın failleri yalnızca onlar değildi... “Suçlular cezasını buldu” diyerek yüreğimizdeki ateşi söndürmeyelim... Sorgulayalım kötü siyaseti, denetimsizliği, kıyameti beklerken Kanal İstanbul’a takılan Saray aklını... H Onlarca insanın yaşamını kaybettiği Barış Sitesi kooperatif üyelerinin çoğu “depremde yıkılır” diye yaptırdıkları sitede oturmuyormuş! Sözün tükendiği yer... Dün İzmir’in sembol gökdelenlerinden birinin sahibi ile karşılaştım. Depremi sıfır zararla atlatmışlardı. Yaptırdığı plazada oturuyordu... “Deprem sonrası hâlâ oturuyor musunuz” diye sordum. “Elbette” dedi... “Binamız yıkılır da ben dışarıda kalırsam vicdan azabından zaten ölürüm... Deprem değil, bilimi reddeden, zemine göre inşaat yapmayan müteahhitler öldürüyor” dedi... Yüksek ahlak, yüksek vicdan... İşadamından siyasetçisine ihtiyacımız olan bu. Çadır alanlarına iyilik noktaları kuruldu cEGE İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe, yardımları sağlıklı bir şekilde koordine ederek tek bir noktadan yurttaşlara ulaştırmak için iyilik noktaları kurduklarını açıkladı. Hayırseverlere ve belediyelere desteklerinden ötürü sonsuz teşekkür eden Gökçe, “Özellikle birçok hayırseverimiz, kent içi ve kent dışından belediyelerimiz ikram yapabilmek, insanların karınlarını doyurmak için olağanüstü seferberlik içinde. Onlara sonsuz teşekkür ediyoruz. Yemek dağıtımı konusu doygunluğa ulaşmış durumda. Özellikle yemek göndermek isteyen belediyelerimize, hayırseverlere serinkanlı olmalarını öğütleyebiliriz. Çünkü şu an acil ihtiyaç bu değil. Birçok sahada bunun yarattığı bir aşırı kalabalık var. Yemek dağıtımının sağlıklı bir şekilde yürümesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bayraklı Belediyesi ile irtibatta olmalarını rica ediyoruz” dedi. Yurttaşların hizmetlere derli toplu bir şekilde ulaşması için enkaz bölgelerinin yakınına ve çadır alanlarına iyilik noktaları kurduklarını söyleyen Gökçe, şunları aktardı: “Yurttaşlarımızın tuvalet, duş, çamaşır, yemek, gıda, hijyen ürünü ihtiyaçları bu noktalardan karşılanacak. Yine ‘evim ne olacak?’, ‘kira yardımı alabilecek miyim?’, ‘yıkılan evim nasıl yapılacak?’ gibi soruları var. Yurttaşlarımız Büyükşehir Belediyesi'nin hizmetlerine tek noktadan ulaşacak. Bu noktalarda çamaşır yıkayacak, ihtiyacı varsa giysi alacak. İçinde seyyar market var. İhtiyaçlarını kimlik numarası alarak biz temin edeceğiz. Yemeğin ve içeceğin yanı sıra uyku tulumu, mat, ışıldak, tüplü aydınlatma, tüplü ısıtma gibi ihtiyaç duyacağı her şey bu noktalarda olacak. Çadır, konteyner veya tırdan oluşacak iyilik noktaları sayesinde yurttaşlarımızın ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde koordine edip kendilerine ulaştırmış olacağız.” Buğra Gökçe c DEPREM BÖLGESİNDE Bu son olacak mı? MEHMET İNMEZ 6.9 büyüklüğündeki deprem acı ve gözyaşı getirdi. O anı yaşamak, yıkılan 17 binanın enkazı arasında çalışmak, “Bu son olacak mı, bu depremlerden ders alacak mıyız?” sorusunu hep sordurdu. Önce ülkeyi yönetenler, yasa yapıcılar, uygulayıcılar ve tabii ki yurttaşlar. Kim ne kadar kendine pay çıkaracak... Deprem İzmir’i yaktı ama Türkiye ağladı... Herkes gözyaşları içerisinde acıyı ve enkazdan çıkan mutluluğu paylaştı... Adeta seferber olundu. Çocuğunun oyuncağını gönderen, baza altındaki battaniyeyi paketleyip, tencerede yemek yapıp aracıyla enkaz bölgesine getirenlerin hepsi “yanındayız” mesajı verdi. Seferberlik güzel ama çadırkentler adeta depo haline geldi. Getirilen o kadar yiyecek, içecekler çöp oldu. Koordinasyon eksikliği yine burada ortaya çıktı. Lokma aracını getiren amca iyi niyetli, ama insanların orada derdi lokma yemek mi yoksa başını sokacağı bir ev mi? Türk insanı yardımsever ama planlı yardım olmalı. İhtiyaç listesi ilgili kurumlar tarafından belirlenmeli ve anında duyurulmalı... Yoksa herkes çorba, çay, ekmek arası köfte yapıp getirirse diğer ihtiyaçları kim sağlayacak... Biz yardımseverler her elimize aldığımızı, dolaptan çıkardığımızı afetzedelere götürmemeliyiz.. İzmir’i sarsan deprem sonrası en büyük eksiklik ise toplanma ve barınma yerleri. Çadırlar yüksek ve hasarlı binaların olduğu cadde ve parkların önüne kurulmuş. Neden hâlâ bu kentte konteynırların ve çadırların kurulacağı barınma alanları yok. Çadır getirip kurmak ona barınma yerimi sağlıyor. Deprem “uyarıyorum, yine geleceğim” diyor. Şimdi önlem alma zamanı, olası bir felaket anında yaşanan trafik kargaşası, çekmeyen telefonlara, kesilen elektriklere ve barınma yerlerine çözüm bulma zamanı... Unutmalıyım deprem yine gelecek... Oradaydık.... MUHAMMED ÖZMEN DEprEM anında İzmir’in en kalabalık noktalarından biri olan Çankaya’daydım. Sarsıntıyla beraber çevremdeki insanlar gibi büyük bir panik ve korku yaşadım. 1 dakika içerisinde Çankaya metro istasyonunun bulunduğu bölge binlerce insanla dolmuştu. Korku, çığlık sesleri, siren sesleri, sinir krizi geçirenler, yakınlarında ulaşmak için ellerinde telefonla sağa sola koşuşturanlar... Etrafımda ağır hasarlı bir bina görmedim ancak çok sayıda binanın camları kırılmıştı. İzmir’i bugüne kadar görmediğim ağır, metalik bir toz kokusu sarmıştı. O sırada evde yalnız olan eşimin güvende olduğunu öğrenmeye çalıştım, diğer taraftan da görevimi sürdürmek ve halkı bilgilendirmek için çalışmaya başladım. Depremin en çok etkilediği Bayraklı’ya gittiğimizde küçük bir mahşer yeriyle karşılaştım. Yan yatan binalar, duvarları çatlayanlar, deprem 5 saniye daha sürse yerle bir olacak yapılar arasından geçerek Rıza Bey Apartmanı'na ulaştım. Ben alana ulaşana kadar birkaç kişi enkazdan çıkarılmıştı, AFAD ve Kızılay ekipleri İzmir Büyükşehir Belediyesi ekiplerine destek vermek için oradaydı. Onlarca kişi beton, demir ve ev eşyası yığınına dönmüş molozların etrafına çekilen güvenlik şeridinin arkasında yakınlarından gelecek iyi bir haber bekliyordu. Yüzlerinde bir insanın yüzünde o güne kadar görmediğim acı, kaygı ve umut ifadeleri vardı. 6 gün boyunca gece gündüz süren arama kurtarma faaliyetlerini izledim diğer meslektaşlarımla birlikte. Bizlerde gazeteci olarak ağır bir travma yaşadık. Bir taraftan alkış sesleriyle aldığımız mucize haberleriyle sevindik bir taraftan enkazdan sessizce çıkarılan cansız bedenlerin acısını yaşadık. Son enkaz kaldırılana kadar bir canın daha kurtulacağı ümidi ile haberlerimizi hazırladık. Bu yaşadıklarımız hiçbir zaman unutulacak gibi değil. Yüreğimize oturan büyük acıyla ayrıldık deprem bölgesinden, tek tesellimiz ise bu felaketlerden çıkarılacak bir ders ihtimali. Depremzedeler Hilton’da barınacak Kenti sarsan depremin ardından kış aylarını rahatlıkla geçirebilmeleri için çalışmalarını hızlandıran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 5 yıldızlı İzmir Hilton Oteli binasını depremzedelere açacaklarını söyledi. Soyer, “Bütün alternatifleri değerlendirerek, tüm imkânlarımızı kullanarak bu sorunu çözmeyi hedefliyoruz. Hilton olarak bilinen yüzde 23.5’lik payı belediyemize ait olan 5 yıldızlı otel binasının 380 odasını depremzede ailelerimize açıyoruz. Bu 380 odanın tamamını en az 3 ay vatandaşlarımızın kullanımına açıyoruz. Yarından itibaren depremzedeler için kullanılacak” dedi. Depremzedeler için Büyükşehir Belediyesi’nin Uzundere’deki konutlarını da kullanıma açacaklarını açıklayan Soyer, şunları söyledi: “Uzundere’de 4 blokumuz var. Her birinde 56 daire var. Bunlardan 56 daireyi hemen yarın açabilecek durumdayız. 3 ayrı blokta ufak tefek eksikler tamamlanacak. Toplamda 224 konutu da 380 üzerine ilave edebilirsiniz. Bir de Gaziemir eski semt terminal alanında 58 yaşam alanını depremzedelerimiz için kullanacağız. 1100 hane için 5 aylık bedeli garanti altına almış durumdayız. 662 evi yine vatandaşlarımızın emrinde kullanabilecek durumdayız. 1762 hanemiz için bugünden itibaren yaşam alanı sunacak durumdayız.” Milletvekillerine çağrı yapan Soyer, “Her biri en az bir haneye sahip çıksınlar. Türkiye dışında sesimizin gittiği neresi varsa hepsinden rica ediyorum; bu kış yaklaşırken vatandaşlarımızı çadırda bırakmamalıyız. Bir an önce en azından bu 4 bin haneyi kurtarmak mecburiyetindeyiz” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Uzundere ve Gaziemir’deki konutlarına yerleşecek depremzedelerden en az 1 yıl boyunca kira alınmayacağını açıklayan Tunç Soyer, bununla ilgili kararı İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’ne getireceklerini ifade etti. cEGE Burak Erbay Musa Çam CHP’li vekil Erbay: Raporlar bir an önce açıklanmalı CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay, CHP’nin bütün vekilleri ile deprem bölgesine geldiklerini ve depremzedelerin yaralarının sarılması için çaba gösterdiklerini anlattı. Cumhuriyet Gazetesi’ni ziyaret eden Burak Erbay, “CHP’li vekillerimiz, belediye başkanlarımız sahada. Yurttaşların yaralarını sarmak için gece gündüz çalışıyorlar. Devlet bir an önce binaların depreme dayanıklı olup olmadığı yönündeki hazırladığı raporu açıklamalı. Evlerinin depreme dayanıklı olup, olmadığını bilmeyen vatandaş çadırda kalmak zorunda. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hızlı bir şekilde raporlarını açıklarsa, mağduriyet daha aza iner” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı ‘Bir Kira Bir Yuva’ kampanyasına herkesin destek olmasını isteyen Burak Erbay, “Büyükşehir’in kampanyasına destek verilirse, 15 ay içerisinde sokakta kimse kalmaz. O kiralanacak evlere insanlar yerleşir, mağduriyet giderilir” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear