26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 12 TEMMUZ 2019 CUMA [email protected] EGE’DE HABER KONUK YAZAR Jak Eskinazi Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Ege İhracatçı Birlikleri’nde Çin yılı ABD Çin ticari savaşının dünya piyasalarına etkisi, ABD’nin Rusya ile diplomatik mücadelesi, Brexit süreci, Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomilerinde yaşanan sıkıntılar küresel ticarette yaşanan olumsuzluklar dünya ticaretinde çeşitli riskler doğuruyor. Dünya ticaretinin büyüme hızının yavaşladığı bu dönemde Çin ile Türkiye arasındaki stratejik ortaklık ilişkisinin daha da gelişeceği bir dönemin başladığına inanıyor, Ege İhracatçı Birlikleri olarak tüm bu süreçleri takip ediyor ve bölgemizin ihracatının artması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. 2019 yılını Ege İhracatçı Birlikleri’nde “Çin Yılı” olarak ilan ettik. Çin, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 17. sırada. 2018 yılında 2,9 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Aynı dönemde Ege İhracatçı Birlikleri üyelerinin Çin’e ihracatı ise 295 milyon dolar oldu. Çin’den yaptığımız ithalatımız ise 20.8 milyar dolar seviyesinde. Yaklaşık 18 milyar dolar dış ticaret açığı veriyoruz. Bu dış ticaret açığını kapatmak için Çin pazarına yoğunlaşmamız gerekiyor. Çin ile yapılacak çok iş, ihraç edilecek çok ürünümüz var. Bunun yanı sıra Çinli üreticilerin bizim ülkemize gelerek yatırım yapacağı sektörler var. Çin, kuşak yol projesi ile barışçıl bir büyümeyi planlıyor. Türkiye olarak Çin’e henüz hak ettiği değeri veremiyoruz. Ülkemizde Çin halen maalesef mal alınacak bir ülke olarak görülüyor. Bu ay gerçekleştirilen Expo Pekin 2019 Fuarı Milli Gün açılışına katılan Sayın Ticaret Bakanımızın da ifade ettiği gibi, bu düşüncenin Çin’in ülkemiz açısında pek çok ürünün ihraç edilebileceği bir pazar olarak değişmesi gerekiyor. Çünkü Çin’in tüketim gücü yüksek, orta ve üzeri gelirli birçok vatandaşı olması dolayısıyla üzerinde ciddi olarak çalışılması gereken bir pazardır. Bu düşüncelerle Birliğimiz bünyesinde bir “Çin Timi” kurduk. 2019 yılı boyunca olarak bu ekip mesailerinin önemli bir bölümünü Çin pazarına yönelik etkinliklerin planlanması için harcayacaklar. Çin pazarının sunduğu fırsatlar ile ilgili ihracatçılarımıza yönelik “Hedef Pazar: Çin” seminerlerinin ilkini şubat ayında, ikincisini ise nisan ayında yoğun bir katılımla gerçekleştirdik. Birliklerimizce 3 yıldır yürütülen “Türk Gıda Ürünlerinin Japonya ve Güney Kore Pazarlarında Tanıtılmasına Yönelik Turquality Projesi”ne 2019 yılında Çin’i ekledik ve bu kapsamda öncelikli olarak dünyanın en büyük ve alım gücü son yıllarda sürekli artan Çin pazarı ile ilgili kapsamlı bir pazar araştırması yaptırılması konusunda çalışmalarımıza başladık. Ayrıca Çin tanıtım faaliyetlerimizde kullanılmak üzere Çincede “sevgi” olarak çağrışım yapan “Ege” konsepti ile bir kurumsal marka yaratma hazırlığı içindeyiz. Ege İhracatçı Birlikleri olarak etkinliklerimizin daha sağlıklı şekilde yürütülmesi, daha etkin tanıtımlar yapılması ve daha iyi bağlantı lar kurulabilmesi için Çin’de Türk Ticaret Merkezi gibi bir yapının içinde Ticaret Bakanlığı desteği ile ofis açmak düşüncemiz var. 2019 yılının eylül ayında düzenlenecek olan İzmir Enternasyonal Fuarı’nda Çin partner ülke olacak. Biz de bu fuar ile eşzamanlı, üst düzey firmaların katılacağı, alım heyeti ve iş forumu etkinliği organize etmek istiyoruz. Japonya’da gerçekleşen G20 Zirvesi’nin hemen ardından 23 Temmuz 2019 tarihlerinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ziyareti kapsamında gerçekleştirdiği temasların neticesinde, Çin ile ikili ticari ilişkilerimizin güçlenerek artacağı ve İzmir Enternasyonal Fuarı’na Bakan düzeyinde katılımın ve ilginin yoğun olacağı konularında beklentimiz oldukça yüksek. Aynı zamanda kasım ayında organize edilecek Çin İthalat Fuarı’na Ege Birlik olarak info stant ile katılım sağlayacağız.   29 Nisan7 Ekim 2019 tarihlerinde gerçekleştirilecek EXPO Pekin 2019 Botanik Fuarı’nda ise başta kuru meyve, zeytinyağı ve odun dışı orman ürünleri olmak üzere bölgemiz ürünlerinin etkin bir şekilde tanıtımını yapmayı ve  6 ay sürecek fuarda ayrıca bir “Ege Günü” organize etmeyi planlamaktayız. Ege Bölgesi’nin verimli topraklarında yetişen zeytin, zeytinyağı, yaş meyve sebze, kuru meyve, su ürünleri ve hayvansal mamuller, hububat, bakliyat, baharat ve birçok lezzetin Çinli dostlarımızca çok beğenileceğine inanıyoruz. Bu ürünlerimizin Çin’de daha etkin olarak tanıtımının yapılması için Çin’de yoğun olarak kullanılan Wechat, Weibo gibi platformlarda sosyal medya hesapları oluşturup bunları güncel bir şekilde kullanmak istiyoruz. Aynı şekilde eticaret platformlarında da bölgemiz ürünlerinin yer alması için çalışacağız. Çiğli belEdiye başkanı gümrükçü gazetecilerle buluştu Demirden korkan trene binmez Mehmet İNMEZ Çiğli’de 31 Mart yerel seçimlerinden sonra belediye başkanı seçilen CHP’li Başkan Utku Gümrükçü, göreve geldiği günden bu tarafa yaptıklarını, yapacaklarını göreve geldikten sonra yapılanlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Basın mensuplarıyla bir araya gelen Gümrükçü, Harmandalı çöplüğü, İZBAN ve işten çıkarılan işçilerle ilgili konuştu. Belediyede tek karar vericinin kendisi olmadığını, çalışma arkadaşları ve vatandaşların da görüşlerini alarak hizmet için adım attıklarını ifade eden Başkan Gümrükçü, “Bir işi yaparken tek başıma değil, çalışma arkadaşlarımla karar veriyorum. Vatandaşları da dinlemek için mahallelere gidiyoruz. 26 mahallede analizler yapıyoruz. Kanaat önderleri, imamlar, Emniyet görevlileri dahil herkesi davet ediyor, sorunlarını ve önerilerini dinliyoruz. Her mahalleye sandık kuruyoruz, dilek ve önerilerini alıyoruz” dedi. Önümüzdeki hafta Birleşmiş Milletler’den bir heyet gelecek ve bizim çevreye yönelik çalışmalarımızı izleyecek, inceleyecek” dedi. Gümrükçü, ilçede sorunlarımız olduğu gibi borçlu bir belediye aldık. Ama şanslıyız. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer ile birlikte çalışıyoruz. Biz bu ekonomik durumu toparlarız. Demirden korkan trene binmez. İçerideki kaçakları kapatıp el ele verdiğimizde, vatandaş da bizim yanımızda olursa istediğimiz hedefe ulaşacağız” diye konuştu.  Çöp sorunu Gazetecilerin Harmandalı çöplüğü ile ilgili sorularına vecap veren Gümrükçü, “Çöp tesisi gelirken bize sorulmadı. Orada yangınlar çıkıyor. Raporlar açıklanıyor. Biz seçimlerde vatandaşlarımıza ‘çöp kokusundan kurtulma’ vaadinde bulunduk. İnsanlar burada elektrik olacaksa çöp kalacak diye düşünüyor. Bu şartlarda çöpü Çiğli’den kaldıramazsınız. Gidecek başka yeri de yok. Bu elektrik üretimi çöpü kaldırma konusunda ilk aşama ve geçiş yöntemidir. Yeni tesisler yapılması gerekiyor. Karşıyaka Yamanlar’da yapılacak tesis bitmeden çöp buradan gitmez. En az iki yıl daha burada kalacak. Çöpün bir de koku ve kamyonlardan gelen atık su sorunu var. Kamyon güzergâhını değiştirirsek koku sorunu kısa vadeli çözülür. Çöpün dönüşümü ve kârlı hale gelmesi, kaynağında dönüşüm konularında da çalışmalar yapıyoruz. Bu konularda yeterli tecrübem var” dedi. Gümrükçü, “Çiğli’yi ikiye bö len İZBAN’nın yeraltına alınması, kentsel dönüşüm gibi bazı konuları acilen çözeceklerini ifade etti. Bazı işçilerin hiç belediyeye gelmediğini bankamatik memuru olduğunu tespit ederek işten çıkaran Başkan Gümrükçü o işçilerle ilgili soruya cevap verdi. Gümrükçü, “Mesela bir personel vardı. Kendisi, kardeşi, ablası çalışıyordu. Bankamatik olmadığını söyleyenler var. Bizde aksi belgeler var. 2014’ün eylülünde işe girenler bir kez bile parmak basmadan para almış. Bankamatik değilim diyor ama aslanlar gibi bankamatik. Vatandaşın parasından alıyorlar. Hak etmiyorlar. CHP’li olanların herkesten çok çalışması gerekiyor. Emek en yüce değerse bunu yapmaları lazım. Belediyede yeri boş, müdürlük karşılığı birim olarak boştu. İspat etsin, gören varsa gerekeni yaparım” diyerek işten çıkarmakta haklı olduğunu anlattı. Anneleri üretiyor, çocuklar gülüyor LÖSEMİLİ Çocuklar Vakfı (LÖSEV) İzmir Şubesi bünyesinde kurulan LÖSEV Atölye’de lösemi hastası çocukların anneleri dayanışma örneği sergiliyor. LÖSEV İzmir Şubesi’nde 10 yıl önce çocuklarının hastalık sürecinde zor zamanlar geçiren annelerin acısını hafifletmek ve onlara istihdam sağlamak adına kurulan LÖSEV Atölye’de, toplamda 10 anne adeta bir fabrika gibi üretim yapıyor. Her gün atölyeye gelen, çocuğunun tedavisi bitmiş veya tedavinin son süreçlerindeki anneler, hem bir birlerine kader yoldaşlığı ederek sosyalleşiyor hem de üretim yapıp, para kazanarak evlerini geçindirmeye yardımcı oluyor. LÖSEV Dükkan’da satılmak üzere rengarenk bez bebekler, bez çantalar ve yastıklar üreten anneler işbirliği içinde keyifli vakit geçiriyor. Kesim, dikim, yapıştırma gibi farklı görevlerde çalışan anneler, kendi çocukları iyileşmesine rağmen hala iyileşmeyi bekleyen lösemili ve kanser hastası çocuklara umut olabilmek için iyi dileklerini el emeği ürünlere işliyor. Atölye hakkında bilgi veren LÖSEV İz mir İl Koordinatör Yardımcısı Gökçe Demirtaş, “30 hasta ile başlayıp bugün 40 bine yakın hastaya ve aileye yardımlarımızı ulaştırıyoruz. 10 yıldır faaliyet göstermekte olan anne atölyelerimiz, hastalık sürecinde yıpranan ve zorlu süreçler geçiren lösemili ve kanser hastası çocuklarımızın annelerine bir uğraş terapisi olma amacıyla oluşturuldu. Annelerimiz için hem uğraş, hem de terapi oluyor. Ürünlerin satışından elde edilen gelir, lösemili ve kanser hastası çocuk ve yetişkinlerin sağlık ve eğitim harcamalarına aktarılıyor.” dedi. Tuncay Mollaveisoğlu Ancak AKP iktidarı ihaleyi THK’ye vermemiş. Bir başka özel şirkete vermiş. Yapılan anlaşmaya göre şirket, yangın başına öde me alıyor... Daha doğrusu; yangına müdahale sırasında, uçuş ‘NE KADAR başına saatlik ücret yazıyor, yıllık olarak şirkete yangın çıksa da çıkmasa YANARSA O da bir garanti ödeme vaat ediliyor. KADAR ÖDERİZ!’ Yani bunun anlamı; ne kadar çok yangın olur ve Orman Bakanı Pakdemirli açıkladı; “ Yangında can ve mal kaybımız yok, 300 hek helikopterler ne kadar çok uçuş yaparsa şirket o kadar para kazanıyor... Bu anlaşma size de garip gelmiyor mu? tarlık alan etkilendi...” “İhaleyi alan şirket çok para ka Bakan “insan bakanı” tabi... zanmak için yangın duasına çıkar Alevler içinde kalan dağ keçilerini, demiyorum.” Anlaşmanın şartları ceylanları, kaplumbağa, yılan, sin gereği bu sorunun insanın aklında capları can kaybı olarak görmeme asılı kaldığını söylüyorum. si doğal! Başka sorularım da var; Küle dönen yüzbinlerce meşe 4 Türk Hava Kurumu, uzun yıl yi, kızılçamı, sığlayı doğuran toprak lar boyunca yangınlara müdahale ananın, dili yok ki konuşsun... eden uzmanlaşmış bir devlet kuru H muyken, neden devre dışı bırakıldı? 20 saat sürdü Muğla’nın cennet 4 20 saat süren yangında, uçak topraklarında yangın. Gazetemiz ları hazır olarak bekleyen THK’den de detayları var. Yangın söndürme neden yardım istenmedi? Yardım helikopterleri ve 500’ün üzerinde istenseydi yangın daha hızlı söndü personel ile müdahale edildi... rülemez miydi? “Bu kadar sık neden yanıyoruz?” 4 THK’nin yangına müdahale et sorusuna yanıt ararken bir detay mesi, özel şirketin helikopterleri dikkatimi çekti. Orman yangınları nin daha az uçuş yapmasına neden na uzun yıllar boyunca Türk Hava olacaktı. THK’den destek istenme Kurumu müdahale ederken, AKP mesinin nedeni bu olabilir mi? döneminde bu alan da özel sektö 4 Orman yangınlarına müdaha re açılmış. leyi “ticari bir iş” olarak planlamak Bir önceki ihaleye Türk Hava Ku kamu yararı ile çelişmiyor mu?! rumu (THK) tek başına girmiş. THK; 4 Yangın olsa da olmasa da şir yangınla mücadelede uzmanlaş kete verilen garanti saat süresi ve mış, elinde yangın söndürme uçak miktarı nedir? Yangınlara müda ları dahil gerekli teknik donanımı hale için belirlenen süre aşıldıktan bulunan bir devlet kurumu... sonra ekstra uçuşlar için ödenecek miktar ne kadardır? 4 Yangınlara müdahalede heli kopterler söndürmekten daha çok soğutma amacı ile kullanılır. Oysa uçaklar helikopterlerden 45 kat daha fazla su taşıyabiliyor. Ayrıca helikopterler yangına müdahale ederken pervanelerinin yarattığı rüzgâr alevlerin daha da büyüyüp yayılmasına neden oluyor. Bu gerçeklere rağmen THK’nin uçakları yerine helikopterlerle yangına müdahale etmenin mantığı nedir. Bakanlığın yaptığı açıklamada uçakların araziye uygun olmadığı iddia edildi. Oysa Türk Hava Kurumu’nda bulunan söz konusu uçakların yangının olduğu bölgede rahatlıkla görev yapacakları bilgisine uzmanlara danışarak ulaştım. ABD’de orman yangınlarına özel sektör ile müdahale edilirken yılda harcanan paranın 1.8 milyar dolar olduğunu, ancak kamu desteği ve uzman kamu kurumları devreye girdikten sonra harcama bütçesinin 300 milyon dolara düştüğünü belirteyim. Hükümet yangına müdahale eden şirkete; “ne kadar uçarsan o kadar öderim” diyor... Bu durumda yazının başlığı yüreğimizi yaksa da bir gerçeği ifade ediyor... Bir not ile bitireyim, yangın turizm adı altında bölgeyi yağmalayanların yıllardır betona gömmek istedikleri bölgede gerçekleşti. Yanan alanların ağaçlandırılacağı sözü verilmiş olmasına rağmen Türkiye gerçekleri endişe etmemize neden oluyor. Bodrum Güvercinlik’te de herkesin gözü önünde yakılan ormana benzer sözlere rağmen oteller dikildi. Orman yangınlarına çok dikkatli ve çok boyutlu bakmakta yarar var
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear