Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 28 HAZİRAN 2019 CUMA ege@cumhuriyet.com.tr EGE’DE ÇEVRE KONUK YAZAR SÜLEYMAN YILDIRIM TÜRKİŞ İZMİR 3. BÖLGE TEMSİLCİSİ Kıdem kırmızı çizgidir Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRKİŞ) 31 Temmuz 1952 tarihinde bir araya gelen 10 federasyon ve İşçi Sendikaları Birliği tarafından kurulmuştur. Tabandan gelen işçi hareketinin en üst örgütüdür. Türkiye’de işçilerin birlikte ve topluca, bir teşkilat içinde toplanarak hak arama, alınan hakları koruyup geliştirme, sosyal ve ekonomik dayanışma çalışmalarını yaptıkları ilk ve en büyük işçi konfederasyonudur. Ve bu konfederasyonun 5 bölge temsilciliğinden birisi de İzmir’de bulunan 3. Bölge Temsilciliğimizdir. İzmir’in yanı sıra Aydın, Manisa, Muğla, Uşak ve Denizli illerimizde bağlı olduğu Bölge Temsilciliğimizde çeşitli işkollarında örgütlü olan 56 şube ve 49 profesyonel ve 7 amatör olmak üzere toplam 56 şube başkanı bulunmaktadır. Kamuoyunun gündeminde tutulan ‘kıdem tazminatının fona bağlanması’ şeklinde özetlenebilecek tartışmalardan işçilerimiz rahatsızdır, tedirgindir, sıkıntılıdır. İşçilerin talebi çok açık ve nettir: Kıdem tazminatı mevcut haliyle devam etmelidir. Şimdi çalışmakta olan işçi kıdem tazminatında hangi haklara sahipse, ileride çalışacak işçi de aynı haklara sahip olmalıdır. Kıdem tazminatının ödenmesinde mevcut sıkıntıların aşılması için çalışma yapılacaksa TÜRKİŞ buna katkı sağlayacaktır. İşçi için kıdem tazminatı oğlunun damatlığı, kızının gelinliği, kendisinin güvencesidir. İşçinin sığınabileceği son kaledir. Kırmızı çizgidir. 1 Mayıs alanlarında coşkuyla yankılanan “kıdemime dokunma” kararlılığı dikkate alınmalıdır. Kamuda taşeron uygulaması tamamıyla sona ermemiştir. KİT’lerde ve bazı özel bütçeli kuruluşlarda çalışan taşeron işçilerinin kadro talebi verilen sözlere rağmen bugüne kadar karşılanmamıştır. Geçici işçilerin sorunları da devam etmektedir. 696 sayılı KHK ile kadro verilen taşeron işçilerinin ücret, mali ve sosyal haklarıyla ilgili farklı uygulama ortadan kalkmamıştır. Yaşanan enflasyon karşısında yüzde 4’lük ücret zammı yetersiz kalmıştır. TÜRKİŞ çözüm sağlamaya yönelik düzenlemelerin bir an önce yerine getirilmesini beklemektedir. Sosyal Güvenlik Sisteminde geçmişte yapılan köklü değişikliklerin olumsuz etkisi günümüzde ortaya çıkmıştır. Emekli aylıklarındaki gerilemeden, emeklilikte yaşa takılanlara kadar milyonlarca mağdur ortaya çıkmıştır. Yapılması düşünülen sosyal güvenlik ‘reformunun’ bedeli yine işçi ve emekliye çıkarılmamalıdır. Tamamlayıcı emeklilik olarak adlandırılan bireysel emeklilik sistemi zorunlu olmamalıdır. Tasarruf kararı kişilere bırakılmalıdır. Mevcut emeklilik şartları Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talebi doğrultusunda yapılmıştır. Ülke ekonomisini IMF dayatmalarından kurtaran anlayışın emeklilik şartlarını da yeniden düzenlemesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır. İşsizlik ve başta gıda fiyatları olmak üzere yaşanan yüksek enflasyon, işçilerin çalışma ve geçim şartlarını olumsuz etkilemektedir. Ücretli çalışanların vergi yükü taşınamaz noktaya gelmiştir. Uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların önceliği, başta ücretli çalışanlar olmak üzere toplumun dar ve sabitli kesimler olmalıdır. Temel insan hak ve özgürlükleri kapsamında anayasal güvenceye alınmış örgütlenme hakkı, demokratik toplumun da temelidir. Anayasamızın 51. Maddesinde “sendika seçme özgürlüğü” hakkı düzenlenmiştir. Bu hakkın kullanımına yönelik uygulamada ortaya çıkan engellemeler, baskılar kabul edilemez. TÜRKİŞ bu temel yaklaşımı dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla sürdürmektedir. Baskı, tehdit, siyasetçilerden ve bürokratlardan güç alarak örgütlenme çalışması sendikacılık değildir. Sosyal hukuk devleti uygulamalarının her zeminde her zaman geçerli olması ve savunulması gereği açıktır. İşçinin özgür iradesiyle seçtiği sendikaya herkes saygı duymalıdır. Bölge temsilciliğimize bağlı olan sendikalarımıza üye olan işçi kardeşlerimiz yaşadıkları şehirlerde ister Kamusal alan, isterse özel sektör olsun halkımıza hizmet ve sorumluluk bilincinde gece ve gündüz demeden her türlü ihtiyaçlarını karşılamak üzere hizmet vermektedirler. Bölge temsilciliğimize bağlı illerde şube başkanlarımızın talepleri ilgili kurum ve kuruluşlara aktarılarak çözüm noktasında her türlü destek verilip, bu kurum ve kuruluşlarda Konfederasyonumuzu temsil görevi en iyi şekilde yerine getirilmektedir. Ayrıca TÜRKİŞ 3.Bölge Temsilciliğimize hem gelerek, hem de telefon ile ulaşan sendikalı veya sendikasız işçilerin sorunları dinlenerek problemlerinin çözüme kavuşturulmasın da kendilerine yardımcı olunmaktadır. ‘Dört dörtlük’ başarıİzmir Büyükşehir Belediyesi’nin projelerine ödül yağdı İzmir Büyükşehir Belediyesi uluslararası alanda düzenlenen “En İyi Sürdürülebilir Uygulamalar Yarışması”nda dört ayrı projesiyle birden ödüle layık görüldü. Büyükşehir Belediyesi’nin “İzmirdeniz”, “Portakal Vadisi”, “Gürçeşme Doğa Keşif Parkı ve Kuşaklar Arası Etkileşim Merkezi” ile “Sasalı İklim Duyarlı Tarım Eğitim ve Araştırma Enstitüsü” projeleri farklı kategorilerde birinciliği kazandı. Ödül töreni tTemmuz ayında Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılacak. Çevre projeleriyle Türkiye’de yerel yönetimler arasında öncü bir rol üstlenen İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu alandaki başarısını dünya çapındaki ödüllerle de kanıtladı. Büyükşehir Belediyesi, “ISBS2019 Sustainability Award En İyi Sürdürülebilir Uygulamalar Yarışması”nda dört projesiyle, dört büyük ödül kazandı. Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Texas Tech Üniversitesi, Texas A&M Commerce Üniversitesi, Amerikan Mimarlar Enstitüsü ve ABD Yeşil Binalar Konseyi’nden kent uzmanlarının oluşturduğu yarışma jürisinin yaptığı değerlendirmeye göre “İzmirdenizİzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirme” projesi “Sürdürülebilir Kent” alanında, “Portakal Vadisi” projesi “Sürdürülebilir Çevre” alanında, “Gürçeşme Doğa Keşif Parkı ve Kuşaklar Arası Etkileşim Merkezi” projesi “Sürdürülebilir Sosyal Sorumluluk” alanında, “Sasalı İklim Duyarlı Tarım Eğitim ve Araştırma Enstitüsü” ise “Sürdürülebilir Tarım” kategorisinde birinciliği elde etti. Önümüzdeki ay Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenecek 4. Uluslararası Sürdürülebilir Yapılar Sempozyumu kapsamında yarışmanın ödül töreni gerçekleştirilecek. Portakal Vadisi: İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Buca’da 200 bin m2 alanda hayata ge çireceği projeyle Portakal Vadisi olarak anılan alan kent parkına dönüştürülecek. Kentin yeni bir cazibe merkezi kazanmasını sağlayacak projeyle, alanın sahip olduğu su toplama havzası olma özelliği korunarak iyileştirilmesi hedefleniyor. Kafeterya, piknik alanı, çocuk oyun alanları, koşu/yürüyüş/bisiklet parkurları, seyir terasları, eğitim bahçeleri, amfi, gölet gibi unsurlar da projede yer alıyor. İlçede büyük bir hipodromun yer almasından yola çıkılarak projeye padok alanı da dahil edildi. İzmirdeniz Projesi: Yenilikçi ve katılımcı bir anlayışla hazırlanan İzmirdeniz Projesi ile Mavişehirİnciraltı Kent Ormanı arasındaki 40 km’lik kıyı şeridi tasarımla yenilendi. İzmirlilerin denizle ilişkisini güçlendirmek amacıyla hazırlanan proje kapsamında, Körfez’in gösteri mekânı olarak kullanılmasını sağlayacak düzenlemeler yapıldı. Yaratıcılıklarını İzmir için bir araya getiren 100’e yakın tasarımcı, kıyıyı 4 gruba ayırarak planladı. Karşıyaka, Bayraklı, KonakAlsancak ve Güzelyalı kıyıları için fikir pro jeleri üretildi. Kıyılara iskeleler, heykeller, kesintisiz gezinti yolları, bisiklet yolları, özel peyzaj düzenlemeleri, oyun parkları kurularak, sadece kıyıların değil, kentteki yaşam biçiminin de zenginleşmesi sağlandı. “İzmir deniz” projesi, deniz kenti İzmir’in bu kimliğini daha da pekiştirdi. Projeyle kentlilerin denizle ilişkisi güçlendirildi, sahiller buluşma mekânı olarak daha yoğun bir kullanıma kavuştu. İnciraltı’ndan Mavişehir’e kadar uzanan kıyı şeridi şiirsel bir güzelliğe büründü. Gürçeşme Doğa Keşif Parkı ve Kuşaklar Arası Etkileşim Merkezi: İzmir kent merkezindeki en büyük ve nitelikli yeşil alanlardan biri olan eski huzurevi arazisini koruyarak sür dürülebilirliğini sağlayacak proje aynı zamanda çocukların doğa ile bağ kurarak ve doğayı keşfederek öğrenebilecekleri bir alan yaratmayı hedefliyor. Proje aynı zamanda alanın önceki kullanımı olan huzurevi fonksiyonunun alan içerisinde korunarak, “kuşaklararası etkileşim” ile bilginin ve tecrübenin de sürdürülebilirliğini sağlayacak. Kent parkı haline getirilecek alanda sıfır atık ve sürdürülebilirlik prensipleri çerçevesinde atölye yapıları için hiçbir kazıdolgu yapılmayacak ve beton dökülmeyecek. İzmir Limanı’ndan temin edilen eski konteynırlar atölye yapısı olarak yeniden tasarlanacak. Böylece hem geri dönüşüm sağlanacak hem de İzmir’in liman kenti kimli ğine vurgu yapılmış olacak. Aynı şekilde sürdürülebilirlik prensipleri kapsamında oyun ekipmanları da sadece ahşap, geri dönüştürülmüş malzeme ve metalden tasarlandı. Ekonomik anlamda, çocuklarına doğada oynamakeşfetme imkânı yaşatmak isteyen aileler, kilometrelerce yol yapmadan şehrin merke zinde bu imkâna toplu taşıma ile ulaşabilecek. İzmir Doğal Yaşam Parkı’nın doğu bölümünde, 15 bin metrekarelik alanda yer alacak “Sasalı İklim Duyarlı Tarım Eğitim ve Araştırma Enstitüsü”nde vatandaşları ve çocukları bilgilendirmek için eğitim salonu, laboratuvar ve kütüphane olacak. Binanın dışında ise iklim değişikliğinin tarıma etkilerini gösteren uygulama seraları kurulacak. İlerleyen yıllarda kuraklık nedeniyle açık alanda tarım yapılamayacağı için seralarla oluşturulan kapalı alanlarda örnek uygulamalar yapılacak. Seraları gezmeden önce öğrencilere ve vatandaşlara iklim değişikliğinin etkileri anlatılacak. Alanda arılar ve böcekler için uzun uçuşlar arasında dinlenmesine olanak sağlayacak 10 adet böcek oteli de olacak. 30 milyon liralık yatırımla kanal sistemi oluşturuluyor Gülbahçe’de yoğun tempo İZSU, Urla Gülbahçe’yi sağlıklı kanal altyapısına kavuşturmak için başlattığı çalışmaları sürdürüyor. 51 kilometre kanalizasyon şebekesi ile 3.5 kilometrelik yağmur suyu şebekesinden oluşan 30 milyon liralık yatırım kapsamında bölgedeki dereler de ıslah ediliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü’nün Urla’nın turistik mahallesi Gülbahçe’de başlattığı altyapı çalışmaları yoğun tempoda sürüyor. Gülbahçe ve Karapınar mevkiinde 51 kilometrelik kanalizasyon, 7.6 kilometrelik terfi, 3.2 kilometrelik yağmur suyu hatları ile 2 kilometrelik dere ıslahını içeren çalışmalar nisan ayında başladı. Cinlipınar Deresi’ndeki ıslah çalışmalarını tamamla yan ekipler, yaklaşık 5 kilometrelik kanal hattı ile 2.5 kilometrelik terfi hattı döşedi. Güllüpınar Deresi’nde ıslah çalışmalarının devam ettiğini belirten İZSU Genel Müdürlüğü yetkilileri, bu derenin ardından Kocadağ Deresi’nde ıslah çalışmalarının başlayacağını bildirdi. Bölgedeki atık sular oluşturulan kanal sistemi ile toplanarak İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Atık Su Arıtma Tesisi’ne iletilecek. İZSU Genel Müdürlüğü, bu projede son yıllarda kullanılmaya başlanan 13 adet “az alan gerektiren, yeraltına gömülü yapılabilen ve koku giderimli” ileri teknolojiye sahip baca içi terfi merkezlerini de kullanacak. 30 milyon liraya mal olacak imalat çalışmalar 2021 yılının Mart ayında tamamlanacak. ‘Gelecek kuşaklar için teminatız’ Çiğli Belediyesi tarafından, Yerel İzleme Araştırma ve Uygulamalar Derneği’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin yerelleştirilmesi üzerine hazırladığı Sürdürülebilir Kentsel Gelişim Protokolü imzalandı. Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü imza sonrası yaptığı açıklamada “Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen, Türkiye Cumhuriyeti’nin de imzaladığı “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için bizlere önemli görev ve sorumluluklar yüklüyor. Aynı zamanda, yerel yönetimlerin kendi önceliklerine göre dünyanın karşı karşıya olduğu ortak sorunlara karşı işbirliği içinde hareket etmesi için bir yol haritası sunuyor” dedi. Çiğli’nin doğal ve çevresel faktörler sebebiyle özel bir konuma sahip olduğunu ifade eden Başkan Utku Gümrükçü, “Dünyanın en önemli flamingo üreme alanlarından birisi olan ve 200’e yakın kuş türüne ev sahipliği yapan ve doğal sit konumunda bulunan Gediz Deltası Çiğli’nin doğal bir parçası. Fakat ilçemiz Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, Harmandalı Çöp Toplama Sahası ve kuzey İzmir’in kentsel gelişim aksı içinde yer alması nedeniyle çevresel ve kentsel açıdan büyük bir risk ve baskı altında. Tüm bunlara rağ men, göreve geldiğimiz andan itibaren Çiğli’nin geleceğini planlarken popülist ve geçici çözümlerden uzak kalarak, gerek bugün, gerekse gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için yerelde sürdürülebilir kalkınmayı ilke olarak belirledik. Şu an hazırlamakta olduğumuz Çiğli Stratejik Planını, “iklim dostu ve yeşil kent” teması üzerinden kurguluyoruz. BM 17 Kalkınma Hedefini stratejik planın içine yedirip bölgemizin profiline ve önceliklerine uygun bir şekilde hedefle ri yerelleştirip, bunlara uygun eylem planları hazırlayarak en kısa zamanda uygulamaya geçeceğiz.” Yerel yönetimlerin sadece altyapı hizmeti sağlayan, çöp toplayan kurumlar olmadığını belirten Gümrükçü, “Çiğli’yi, yaşanabilir, çağdaş, demokratik bir kente dönüştürmek ana hedefimiz. Temmuz sonunda düzenleyeceğimiz Çiğli Kent Çalıştayı sonrası tüm paydaşlarımızla, hemşerilerimizle beraber Çiğli Kent Anayasasını hazırlayacağız. Çiğli Kent Anayasası her siyasi görüşten, her kültürden, her yaştan Çiğlilinin üzerinde uzlaştığı bir nevi ortak yaşam mutabakatı olacak. Bizler Çiğlilileri karar alma sürecine dâhil ederken ama aynı zamanda görev ve sorumluluk tanımlayan şeffaf ve denetlenebilir bir yerel yönetim anlayışı içerisinde hareket edeceğiz. Birlikte üretip, birlikte yöneteceğiz.” Beko, Kozak Yaylası’nın kapasite artışını Meclis’e taşıdı CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Bergama Kozak Yaylası’ndaki Koza Altın Şirketinin yeni kapasite artışının nedenini Çevre ve Şehircilik Bakanı’na sordu. Yerel mahkemece iptal edilen ancak Danıştay tarafından onaylanan kapasite artışının 3’üncü kez olduğunu ve doğayı nasıl yok ettiğini hatırlatan Beko, “13 yıl daha uzatılan madenin doğa harikası bölgede yaratacağı telefasi olmayan zararlara karşı ne yapacaksınız” diye sordu. Bergama ilçe merkezine yakın, yüzde 84’ü ormanlık alanda bulunan ve FETÖ soruşturması kapsamında TMSF’ye devredilen Çukuralan Altın Madeni’nde yapılmak istenen kapasite artırımına ilişkin ÇED olumlu kararına karşı dava açıldığını hatırlatan Beko, “Bu kapsamda İzmir 6. İdare Mahkemesi canlı sağlığı açısından riskli ve yer seçiminin yanlış olduğunu belirterek yürütmeyi durdurma kararı vermiş, mahkeme ÇED olumlu raporunu iptal etmiştir. Kapasite artırımı ile ilgili olarak madenin çevresinde bulunan içme suyu havzaları ve doğal sit ve mesire alanlarına zarar vereceği vurgulanmaktadır. Ancak şirket yöneticileri kararı temyize taşımış ve Danıştay 14. Dairesi dosyayı inceleyip KOZA Altın Şirketi lehine ÇED iptal kararını bozmuştur. Bu kararla 3’üncü kez kapasite artırımının önü açılmış ve ne yazık ki madenin ömrü 13 yıl daha uzatılmıştır” bilgilerini paylaştı. Soru önergesinde Çevre ve Şehircilik Bakanı’na “verilen kararı doğru buluyor musunuz” diye soran CHP’li Beko, “Kozak’taki madenin ve mevcut atık havuzlarının bölge yaşamı üzerine telafisi mümkün olmayan riskleri ortaya çıkaracağı defalarca vurgulandı, vurgulanıyor. Bakan’a soruyorum; Türkiye’nin en önemli fıstık çamı üretim alanlarından biri olan bu bölgede ÇED raporunun iptalinin kaldırılmasına yönelik Danıştay tarafından alınan kararın doğru olduğu kanaatinde misiniz? İçme suyu kaynaklarına bu kadar yakın bir bölgede, Madra İçme Suyu Barajı’nın bundan zarar göreceği bilirkişi raporunda belirtilmesine rağmen yine de Danıştay’ın yerel mahkemenin kararını bozması sonucu oluşacak zarar nasıl karşılanacaktır? Bölge insanın yaşamını yıllardır doğrudan etkileyen bu kararın yol açacağı telafisi olmayan zararlara karşı bir tasarrufunuz olacak mıdır? Kozak’ın en büyük çamfıstığı üretim bölgesi olan Kaplan ve Aşağıbey köylerinin arazileri de tehlike altındadır. Çevre Bakanlığı olarak, bu tehlikeye karşı bir yaptırımınız olacak mıdır? Doğayı bu kadar tahrip eden, insan yaşamını tehlikeye atan ve eski sahiplerinin terör örgütü finansörleri oldukları gerekçesiyle hala yargılandıkları bilinmekteyken bu madenin kapatılması düşünülmekte midir?” şeklinde Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan istediği cevapların sorularını sıraladı.