23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

EGE c TEMMUZ PAZARTES 1800’lü yıllarda kilise olarak hizmete açılan ibadethane, şimdi cami olarak kullanılıyor Alaçatı’dan örnek yansıma! OZAN YAYMAN ALAÇATI Alaçatı Pazaryeri Camisi, beldenin tam ortasında yer alıyor. Pazar burada kurulduğu gibi, düğün, dernek de orada yapılıyor. Konserler, festivaller o meydanın konuğu oluyor. Caminin bahçesi meydanla bitişik. Düz ayak konumda ve arada he hangi bir set yok. Meydanla bütünleşen camide, ibadetini yapmak isteyen göğe doğru el açıyor. Kendisini meydanın renklerine bırakmak isteyen de, o haliyle soluyor ortamı. Kimse birbirini rahatsız etmiyor. Dua eden de, dans eden de aynı meydandan adımlıyor, Alaçatı’yı... Ancak bu olgu, Alaçatı Belediyesi’nin 1874 yılında kilise olarak açılan ve 1927 yılında camiye dönüşen ibadethaneyi restore etme kararı almasıyla, bazı çevreleri rahatsız etmiş. İki yıl önce tamamlanan restorasyon çalışmalarına uluslararası yeterliliği olan uzmanlar katılmış. Caminin içerisinde, doğu cephesindeki duvarda bulunan, Hıristiyanlık sembolü “İkonlar” da elden geçirilmiş. Caminin yeniden ibadete açılmasının ardından, ikonların bulunduğu duvarın önüne büyük bir perde çekilmiş. Müslümanlar ibadetlerini yaptıkları sırada, perde kapatılıyor. Namazdan sonra yeniden açılıyor ve camiyi gezmeye gelen Hıristiyanlara, bir caminin içindeki kilise kalıntıları önünde dua etme gibi olanağı sunuluyor. İşte bu olgu, Alaçatı dışından bazı çevreler tarafından, “Camiyi kiliseye çevirdiler” söyleminin yanılmasına neden oluyor. ‘BURAYI BİLMİYORLAR’ laçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, bu yaklaşımın, Alaçatı’yı ve kültürünü bilmeyenlerin tavrı olduğunu söylüyor. Dalgıç, “Alaçatı hoşgörünün yeridir. Kültürün, aydınlığın yerleşimidir. Farklı inançlara saygının adresidir. Bu camimizi yaklaşık 1 milyon lira harcayarak yeniden ayağa kaldırdık. İçinA deki kilise kalıntılarını da aynen koruduk. İstedik ki, Alaçatı’ya gelen Hıristiyan konuklarımız camiyi gezsinler. Gezerlerken, onların inançlarına da saygı duyduğumuzu hissetsinler. Bu istemimizin ne kadar haklı olduğunu Alaçatı’ya gelen yabancı konuklarımızın memnuniyetinden anlıyoruz. Bölge halkımız da, hoşgörüsünü yansıtmaktan ayrıca memnun” diyor. Bir cuma namazından az önce gidiyoruz camiye. Cami imamıyla sohbet etmek istesek de, o biraz çekinceli yaklaşıyor. “İstanbul Dolmabahçe Camisi imamının başına gelenleri aklına getirmiş olabilir” diyerek saygıyla karşılıyoruz... Namazdan sonra cemaatten, kendisini “Doğma büyüme Alaçatılı” olarak tanımlayan 79 yaşındaki Kazım İnam’la tanışıyoruz. Alaçatı’nın hoşgörü yerleşimi olduğunu söyleyerek söze başlıyor İman ve “Cami içerisinde kiliseye ait izler bulunması bizi hiç rahatsız etmiyor. Sorun değil. Kilise de Allah’ın evi cami de...” diyor. Caminin hemen yanında kafeyi işleten Kadir Bilek de, doğma büyüme Alaçatılı. Bilek, ibadethanenin 1800’lü yıllardan bu yana ayakta kalmasında esnafın büyük payı olduğunu söylüyor. Alaçatı dışından bazı seslerin “Camiyi kiliseye çevirdiler” söylemine öfkeli olduğunu da belirterek, “Cami Allah’ın da kilise değil mi? Böyle saçma bir anlayış olabilir mi? Alaçatı insanı hoşgörülüdür. Bu camide Müslümanlar ibadetini yapıyor. Hristiyan konuklarımız da, geldiklerinde camiyi geziyorlar ve içindeki kilise kalıntılarını ziyaret ediyor. Bu hoşgörü ortamından kim neden rahatsız olabilir, anlayamıyoruz” diye konuştu. Beçin surları OLCAY AKDENİZ MİLAS Milas’taki tarihi Beçin Kalesi’nin surları onarılıyor. Beçin’de arkeolojik kazı çalışmalarını sürdüren İstanbul Medeniyet Üniversitesi’den Prof. Kadir Pektaş başkanlığındaki ekip, bu yıl programlarında olmamasına karşın, Beçin Kalesi’nde gezenlerin can güvenliğini sağlamak için kale zeminiyle neredeyse sıfır seviyesine inmiş olan surların onarımını ve sağlamlaştırmasını yapıyor. Beçin Kazısı Başkanı Prof. Kadir Pektaş kalenin tonozlu girişinin de sağlamlaştırılacağını, ayrıca kale girişindeki tarihi çeşmenin de restorasyonu için çalışma başlattıklarını söyledi. 14. yüzyılda, bugünkü Muğla, Aydın ve Denizli illerini kapsayan Güneybatı Anadolu topraklarında Menteşeoğlu Beyliği kurulmuştu. Kuruluşundan Osmanlıların egemenliğine girişlerine kadar yaklaşık 190 yıl varlığını sürdüren Menteşeoğulları Beyliği, Milas’ın 5 kilometre güneyindeki Beçin platosunu yerleşim yeri olarak seçmişler ve burada kurdukları Beçin şehrini de kendilerine başkent yapmışlardı. Beyliğin son yıllarında yönetim merkezinin Beçin’den Miletos yakınlarındaki Balat şehrine ta onarımda şınmasının ardından giderek önemini yitiren şehir, daha sonra Beçin platosunun kuzey ucundaki yalçın kayalıklar üzerinde yükselen kalenin içine sığınmış yaklaşık 30 evden oluşan küçük bir köye dönüşmüştü. İlk kez 1970’li yıllarda Prof. Oluş Arık tarafından kazı çalışmaları başlatılan Beçin’de 1996 yılından 2009 yılına kadar Ege Üniversitesi’nden Prof. Rahmi Hüseyin Ünal kazı çalışmalarını yürütmüştü. 2010 yılından Beçin kazılarını Prof. Ünal’dan Pamukkale Üniversitesi’nden Prof. Kadir Pektaş devralmıştı. Şimdi İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nden Prof. Kadir Pektaş tarafından Beçin kazıları sürdürülüyor. Zeus’tan sanal dönüş T ürkiye’den 1870’li yıllarda kaçırılan Bergama Zeus Sunağı Yaşar Üniversitesi öğrencilerinin destek verdiği projeyle, sanal olarak ülke topraklarına geri döndü. Bergama Belediyesi’nin BİLKOM ile ortaklaşa yürüttüğü “Tarih, 3 Boyutlu Canlanıyor” projesine katılan Yaşarlı öğrenciler, tarihi yapının antik çağlardaki görüntülerini sanal ortama taşıyarak, ilçeyi ziyaret edenlerin hizmetine sundular. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear