27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

c MAYIS PAZARTES EGE Alaaddin’i Yitirmek... Herşey o kadar aleniydi ki, kimse bir şey görmedi! Hızlı ve kolay yazdığım söylenir ya, şu an yukarıdaki tümcenin üstünden saatler geçti. Çünkü başka bir şey yazmaya gerek bırakmıyor. Ama tarihe not düşmek adına, sürdürmeye çalışacağım. İçimdeki acıya, yangına, hüzün ve isyana rağmen. Zaten hayatımızın ve herşeyimizin özeti değil midir şu “rağmen”? Şimdi karşımda olsaydı, gözlüklerinin üstünden bakar, sorardı, “O yazdıklarından bir oyun çıkar mı?” Her zamanki gibi yanıtlardım, “Yoo, nereden çıktı şimdi oyun?” Nicedir beklediği oyunu yazmadığımı anımsatır, köpürürdü, “Ne yazıyorsun o zaman abiciğim, sen oyun yazarısın, oyun yaz!” Hayatı tiyatroydu çünkü, yeni oyunlar yazmamı beklerdi. Kaç kere yaşanan bu bitmez tartışmalar, her zamanki gibi, kadim yoldaşı Kıvılcım’ın bunalıp bağırmasıyla sona ererdi, “Oğlum var ya, ikiniz de hastasınız!” Son projemizi ben bitiremedim, İskender Altın yönetemedi, o yapımcı olarak yeni bir çileye girişemedi. Foça’da resmen kampa soktu beni, ama olamadı işte. Ah hayat, mutlaka yazacağım! Sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi operasyonu kapsamında tutuklandı. Bu süreç, her açıdan vahimdir ve bir gün çok ayrıntılı yazılacak, dünya hukuk tarihindeki yerini alacaktır. Ve bir gün, Alaaddin’i yitirdiğimiz haberiyle vuruldum. Mezar levhasından, adının doğrusunun “Alaittin” olduğunu öğrendim. Ama ben ona hep Alaaddin dedim, diyeceğim. Ölüm kalleştir, öteler herşeyi! Arkadaşım, beni borçlu bırakarak, kanatlanıp gitti. Ona herkes borçlu kalmıştır, sözü dolaştırmaya, laf yetiştirmeye ne gerek? Herkes, hepimiz, sanat, İzmir, Türkiye ve elbette devlet! Yani adalet sistemimiz, böbrek yetmezliğiyle boğuşan, özel beslenmesi gereken, başgösteren mide sorunlarıyla, onu öteden beri izleyen doktorların ilgilenmesine izin verilmeyen ve daha da ‘Islak tavuk PATİKA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com değiliz’ Çakmur, önseçim yapılmasını isteyerek sahaya indi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur, CHP yönetimini önseçim yapması konusunda uyardı. Çakmur, “Kimse ıslak tavuk değil. Partide tepedeki kadrolar kendi kendilerini tayin ettikten sonra belediye başkanlarını atıyor. Bunun adı demokrasi değil, anti demokrasidir, oligarşidir. CHP'de genel başkanlık sultası yıkılmadan, oligarşi CHP’nin içinde tuzla buz edilmeden bu parti iktidar olamaz” dedi. Karşıyaka'da partililerle bir araya gelen Çakmur, parti yönetiminden tüzüğü uygulamalarını istedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önseçim yapmamaya gerekçe olarak gösterdiği “hastalıklı örgüt” sözünü hem eleştirdi, hem de bunun neden düzeltilmediğini sordu. Tabanın “demokrasi”, üyelerin “önseçim” istediğini kaydeden Çakmur, şunları söyledi: “Önümüze anket koyacaklarını söylüyor, 'Eğilim yoklaması yapacağız’ diyorlar. Sz bizle alay mı ediyorsunuz? Kişisel olarak reddediyorum. Önseçim yapılmayacakmış. Önseçim benzeri önseçim demek akıl karıştırmaktır. Yanına anketi koyarsanız sulandırırsınız. Kimse ıslak tavuk değil. Genel başkanlar dahil halkın önüne çıkın.” önemlisi herşeyiyle kendisine emanet edilen bir insanın, salıverildikten kısa süre sonra ölmesinin bedelini, nasıl ödeyecektir? Yani sağlık sistemimiz, yanlış konulan mide kanseri tanısını, yanlış teknik kullanarak sağıltma saçmalığını ve nihayet kuş kadar kalmış bedeniyle, pırıl pırıl bir insanın toprağa verilmesini, nasıl açıklayacaktır? Sabancı Kültür’deki tıklım tıklım törende, avukatı Ercan Demir’i ve yeğeni Dr. Cemil Akıllı’yı dinlerken, Shakespeare’in dizeleri yankılanıyor, vicdanımıza çarpıp, hayata karışıyordu; “Çürüyen birşeyler var Danimarka’da!” 1985’te kardeşleri Necip ve Sabahattin’le kurduğu Aysa Organizasyon şirketiyle, bu ülkenin her yerine tiyatro gibi tiyatroları taşıyan, gerçek bir karınca. Sonra yapımcılığını yaptığı nice güzel oyunla, ülkemiz tiyatrosunun lokomotifleri arasına girmiş, müthiş sanat emekçisi. “Yeryüzü Sahnesi, İzmir”i kurduktan sonra, nasıl bir gayya kuyusuna girdiğimi, eğitimin, iyi niyetin ve çalışkanlığın yetmediğini anlatan; şimdi yarım kalmış “pratiğe dair dersleri”yle, yol göstermeye çalışan ustam… Son 25 yılın tiyatrosu, ahvalini ve serüvenini, Ayfer’in sevgili eşi Alaaddin Eraslan’ı anmadan, anlatamaz, açıklayamaz. Şimdi, İzmir’e egemen dağlarda dinlenmektedir. Gece boyu dostumu düşünürken, “Alaaddin’in İlk Gecesi”ni yazmışım: “Yattığı tepeden güneye doğru baktığında / dünya barış anıtını / ötesinde ayışığı körfezini / ve çok uzaklarda / denizle gökyüzünün öpüştüğü yerlerde / özgürlüğü görünce; / Alaaddin bir daha anladı ki, / bunların ne olduğunu öğrenmek için / ya sihirli lambalı masalların olacak / ya da Alaaddin gibi daha 49’unda / seni toprağa gömüp bırakacak / bir ülkede yaşayacaksın!” Nasılsın Türkiye? C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear