23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

c N SAN PAZARTES EGE PATİKA HALUK IŞIK İçme MANİSA (Cumhuriyet)Manisa'ya bağlı Gördes, Akhisar ve Sındırgı ilçeleri arasında açılması planlanan nikel madeni için ÇED olumlu raporunun onaylandığı anımsatılarak, İzmir'e yılda 60 milyon metreküp içme suyu sağlayacak Gördes Barajı ve çevresindeki toplama havzasının risk altına girdiği belirtildi. YATIRILDI Manisa Akademik Odalar Birliği, TEMA, Gediz Havzası Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma Çevre Vakfı (GEMA) ve Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP) tarafından düzenlenen “Turgutlu Çaldağı ve Gördes Nikel Madenlerinin İnsan, Çevre Ve Tarıma Etkileri” başlıklı panelde, olası risk tüm boyutlarıyla ele alındı. Yöneticiliğini Ali Suat Ertosun’un yaptığı panele Prof. Dr. Ali Osman Karababa, Prof. Dr. Ümit Erdem ve Metalürji Mühendisi Cemalettin Küçük konuşmacı olarak katıldı. Panelde, Gördes Nikel Maden İşletmesi aleyhine açılan davaya İZSU'nun müdahil olmasını içeren istemin, Manisa 1. İdare Mahkemesi tarafından kabul edildiği de bildirildi. Gördes Çevre Kültür ve Tarih Derneği (GÖRÇEV) İzmir Temsilcisi İbrahim Balıklı, İzmir'in içme suyunu da tehdit edecek projeyle ilgili şunları söyledi: Gördes, Akhisar ve Sındırgı ilçeleri arasında bulunan Tavşan Alanı bölgesinde, nikel madeni için ÇED raporunun onaylandığı anımsatıldı halukisik@gmail.com Say’makla Bitmez Fransa, Cezayir’i işgal ederek, insanlık suçları tarihine yeni sayfalar eklerken, bir “adam”, Paris sokaklarında bildiri dağıtmakta, yazıp söyledikleriyle kıyasıya eleştirmekte, Fransa’yı silkelemektedir. E haliyle, haddini aşmış, esaslı bir dersi hak etmiştir. Yalaka tayfası, düzenin tepesinde oturana koşarlar. Şöyle yapalım, böyle edelim, kulağını çekip hizaya getirelim demeye kalkarlar ki, aldıkları yanıt tarihe geçer. Huzur kaçırdığı iddia edilen “adam”, Legion d’honneur ödülünü elinin tersiyle itmiş, Nobel ödülünü “Kapitalizmin benden intikam almasıdır” diyerek aynen iade etmiş olan Jean Paul Sartre’dır. Cezalandırılmasını isteyenlere karşı, devletin başındaki De Gaulle’ün yanıtı kısa ve nettir: “Sartre’a dokunamazsınız. Çünkü Sartre, Fransa’nın ta kendisidir!” Olayla ilgili bir değerlendirme, öyküyü şöyle özetlemektedir: “Sartre olmak bir hüner kuşkusuz, ama De Gaulle olabilmek de yürek ister.” Elbette siz başa dönüp sorabilirsiniz; “İyi de, bu arada Cezayir’e ne oldu?” Hatta size güven olmaz, şimdi kalkıp, “Birleşmiş Milletler'de Fransa'yı kimler destekledi? Beyoğlu'ndaki Cezayir Sokağı, neden durduk yerde Fransız Sokağı olarak değiştirildi?” muhabbetine kadar götürürsünüz işi. Lütfen konuyu dağıtmayınız. Biz yukarıdaki öyküyü, bunlar için anlatmadık. 15 Nisan’da, sanatı ve uluslararası kalibresi tartışılamaz Fazıl Say’a, önümüzdeki beş yıl aynı suçu işlememek koşuluyla, şimdilik çekmeyeceği ama varlığını hep hissedeceği bir ceza verildi. 15 Nisan, Leonardo da Vinci’nin doğum gününden hareketle, “Dünya Sanat Günü”ydü! Memleket olarak, sıradan kutlamalarla yetinemezdik. Ahvalimizi cümle aleme duyuracak, sıra dışı, fantastik bir olay gerekirdi. Dünyanın bizi “konuşmasını” sağladık, hepimize hayırlı olsun. Bakalım durumumuzu ırak ellerde anlatmaya, Avrupa'dan sorumlu Bağış’ın “Ben traktör kullandım, Leonardo da vinci” esprileri; son olarak Nasdaq Borsası kapanış çanını çalarken gördüğümüz ekonomiden sorumlu Babacan’ın, “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”u anımsatması yetecek mi? Hayyam’dan dörtlük aktardığından, hayır çok ağır sözler yazdığından, yok bunu hep yaptığından… Bizde herşey, “borç çorbası üstüne aşure” mantığıyla, sapla saman karıştırılıp içine demagoji sosu karıştırılarak sunulduğundan, Fazıl Say’ın “cezalandırılması” da, sıradanlaştırılmakta, adeta doğallaştırılmaktadır. Şiir okuduğu için hapse düştüğünü sürekli anımsatan bir Başbakanın ülkesinde, bir sanatçının aynı gerekçeyle cezalandırılmasını nasıl tartışacağız? Ama Say’ın sözleri çok ağır derseniz, sütunlardan, mikrofonlardan, ekranlardan her dakika, insan zekasına ve onuruna saygısızca saldıranları; çocuklar görüp işitmesin, ruh sağlıkları bozulmasın diye, bizi kanal değiştirmeye zorlayanları ne yapacağız? Sanatın her alanında, ders kitaplarında şiirleri makaslamaktan tiyatro sahnelerinde oyunculara hakaretlere, henüz basılmamış kitaplara dava açmaktan dizilere ceza kesmeye, tanık olmaktan bıktığımız sansür ve otosansür dayatmalarını, çocuklara ve gençlere nasıl anlatacağımız konusunda bir fikri olan var mı? Yoksa bütün bunlar, Gelişim Koleji gibi kültür ve sanatta kutup yıldızlarını anmayalım, Yalçın Menteş arkadaşımıza geçmiş olsun fırsatı bulamayalım, Menemen Tiyatro Buluşmasının izlenimlerini paylaşmayalım, yavaş yavaş bitmekte olan kış sanat mevsimini tartışmayalım, Kitap Fuarından söz etmeyelim diye midir? “İleri demokrasi” iddialı yeni Anayasayı hazırlayanlar, “süreç” uğruna nefes nefese memleketi dolaşan ve güzellikler vaat eden akiller, “açılım”ın varsa bu işlerle ilgili uzmanları... Acaba ahval ve şeraite dair ne düşünmektedirler? İnsan merak etmeden duramıyor. Çağdaş bir ülkede bunlar merak edilmez, talep edilir diyorsanız... Diyeceğimiz bellidir, “Berhudar ol, sen de haklısın.” suyunda tehlike çanları “Nikel madeni çalışmalarına 2011'de başlanmış olup, 25 yıllık bir süreyi kapsıyor. Proje alanında 7 bin 800 kişi yaşıyor. 31.3 milyon ton cevherin işlenmesi öngörülüyor. Üretim aşamasında toplam 20 değişik kimyasal kullanılacak. Günde 1 ton olmak üzere 25 yılda toplam 8.7 milyon ton sülfirik asit ve 8 milyon ton kireç taşı kullanılacak. Kurulacak ısı santralinde yılda 70 bin ton linyit kömürü yakılacak. Ayrıca yörede kurulacak göletten yılda 1.5 milyon ton su, borularla tesis alanına taşınacak. Üretim için milyonlarca ton toprak ve kaya kazılarak yer değiştirecek, ekosistem yok olacak. Ortama salınacak gazlar, yoğun asit kullanımı, atık ve ağır metallerin olumsuz etkileri ile doğal çevrede ciddi kirlenmeler meydana gelecek. Gelişmeler sonunda ekonomik kayıplar oluşacak; toprakları, meraları ve ormanları yok olmuş yöre insanı göç olgusu ile karşı karşıya kalacak. Daha da önemlisi üretim tesislerinin, İzmir’e yılda 60 milyon metreküp içme suyu sağlayacak olan ve bu yıl su verilmeye başlanmış bulunan Gördes Barajı ile proje aşamasındaki Çağlayan, Başlamış ve Düvertepe barajlarının da su toplama havzaları içerisinde olmasıdır. İzmir metropolunde yaşayan yaklaşık 4 milyon kişinin içme suyu kirlilik riski altındadır.” SORUNLAR MASAYA TULUMBAYA İLK SUYU KOYDUK GÜZELBAHÇE BALIKÇI BARINAĞI 2007 yılından bu yana Küçük Menderes Havzası'ndaki üretici kooperatiflerinden 63 milyon liranın üzerinde alım yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bayındır’daki çiçek üreticileriyle 3.5 milyon liralık sözleşme daha imzaladı. Sözleşmeli üretim modelini benimseyen İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bayındır Dutluköy bölgesinde düzenlenen törende, Bayındır Çiçek Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile 4 milyon adet mevsimlik çiçek, yer örtücü, ağaç ve ağaçcık alımına ilişkin 3.5 milyon liralık protokol imzaladı. Bayındırlı ve çevre bölgelerden üreticilerin de yoğun katılım gösterdiği törende protokole, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Bayındır Çiçek Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Ersoy Sümerkan imza koydu. Birinci liman yenileniyor G üzelbahçe'deki 1. Balıkçı Barınağı, ilçe belediyesi tarafından yenileniyor. Balık satış reyonları, manav ve restoran gibi 27 işyerinin yer aldığı 20 yıllık barınağın yolları parke taşla döşeniyor. Yağmur ve atık su kanalları, ızgaralar yapılıyor. Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, “Caddeyle işyerlerinin arasında kalan kaldırıma süs bitkileri dikilecek. Caddeden limana dört ayrı noktadan giriş merdivenleri konulacak. Engelliler için de bir adet engelli rampası yapılacak. Barınağın önündeki gölgeliğin üzeri yenilenecek, direkler kompozit kaplama olacak. Işıklandırma sistemi tamamen yenilenecek” dedi. Küçük Menderes bölgesinin kalkınması için 2007 yılından bu yana bölge üreticilerinden toplam 63 milyon 200 bin liralık tarım ürünü satın aldıklarını anımsatan Kocaoğlu, “Emme basma tulumbaya ilk suyu koyduk. Başarının bir kısmı bizdeyse, daha büyük kısmı da bu kooperatifte örgütlenmiş çiftçilerimizde ve kooperatif yöneticilerimdedir” dedi. Üretici kooperatiflerine bir de uyarı yapan Kocaoğlu, tekstil sektöründe birlik olarak büyük bir başarıya imza atan ve bir KOOPERATİF zamanlar Türkiye’de ihracat şampiyonu olan EGS Holding’i örnek göstererek, “Çok önemli bir marka olan, kalkınma modeli olarak üniversitelerde vaka olarak incelenen EGS’nin 4 bine yakın ortağı ne yazık ki, belli zaafiyetlerden dolayı bugün kayba uğradı. Kooperatifçilik, birlik, büyümek güzel şeyler ama en önemli olan ayağını yorganını göre uzatmak ve hiçbir zaman hesabı kitabı bırakmamak. Eğer üretim gücüne tek başına ulaşamıyorsak, üreticileri birleştireceğiz. Böylece kooperatif ya da birlik pazarda büyük oyuncu olur” diye konuştu. İZMİR TİCARET ODASI Özçiftçi ‘ortak’ çalışacak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Ticaret Odası (İZTO) yönetimine adaylığını açıklayan Ortak Akıl Grubu Takım Kaptanı Salih Özçifçi, üye odaklı çalışmanın, ana hedefleri arasında olduğunu söyledi. Üye sorunlarına yönelik bir çalışma grubu kuracaklarını belirten Özçiftçi, “Sorunları tespit etmek ve odanın nasıl yardımcı olabileceğini belirlemek amacıyla sabit ve gezici üye ilişkiler birimleri oluşturulacak. Üyelerin mali, hukuki ve idari konulardaki sorunlarına çözüm üretebilmek amacıyla uzman personeller ve danışmanlar görevlendirilerek üye hakları birimi de oluşturulacak” diye konuştu. Öte yandan İZTO'ya bağlı sigortacılık meslek grubundan yapılan açıklamada da, değişim istendiği vurgulandı. Grup adına açıklama yapan Hüseyin Saygılı ve Canan Evren, “Odasıyla bütünleşen bir meslek komitesi olmak istiyoruz. Ürettiğimiz projelerimizi engellemeyecek bir oda hedefliyoruz” dedi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear