Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
c N SAN AR AMBA EGE SPOR GÜNDEMİ NÜVİT TOKDEMİR ntok59@hotmail.com Uğraşmaktan hiç yılmadı! Hafta sonu apansız aramızdan ayrılan Özkan, çevre, insan hakları ve laik cumhuriyet için verdiği mücadeleyle ardında kocaman bir iz bıraktı OZAN YAYMAN “Kendi özel işlerim bu kadar yoğun olmayacak, nasıl uğraşırım onlarla, ama büronun işleri de yoğun...” Geçirdiği kalp krizinin ardından apansız aramızdan ayrılan Noyan Özkan'a ait bu sözler. O ki, Türkiye çevre hareketinin öncü avukatlarından ve bu konu üzerinde neredeyse tam zamanlı mesai veren bir hukukçu. “Onlar”dan kastı, doğayı ve çevreyi, belli paralar karşılığında talan etmekten geri durmayanlar, İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi'ne aykırı davrananlar, laik cumhuriyetin değerlerini yok etmek isteyenler, çağdaş kent planlamalarına aykırı uygulamada bulunanlar ve hukuk kurallarını hiçe sayanlardı. Hak ihlallerine karşı direnç noktalarından birisiydi. İşkence ve kötü muameleye karşı hukuk kalkanını kullanırdı. Baro başkanlığına aday olduğu 2000 yılında, yakın arkadaşlarına aktardığı şu sözler meslektaşları arasında hala söylenir: “Benim baro başkanlığım döneminde, İzmir'de işkence olmayacak.” Hukukun üstünlüğüne sıkı sıkıya bağlıydı. Bunu da, hukuk fakültesinde öğrenci olduğu yıllarda bellemişti. Ancak ülkenin geldiği noktada, hukukun üstünlüğünü kaybetmesi karşısında, öfkelenir ve bunu da yine hukuka sarılarak gidermenin yollarını arardı. Çevre ve doğa koruma alanında büyük mücadele örneği sergileyen Özkan, 1990'lı yıllarda İzmir Barosu'na kayıtlı bir grup arkadaşıyla birlikte “Çevre Hareketi Avukatları” adlı grubu kurdu. İzmir ve yanı sıra Ege Bölgesi'nin çeşitli çevre sorunlarını gündemine alan avukatlar grubu Türkiye'ye örnek oluşturacak hukuk mücadeleleri başlattılar ve çeşitli kazanımlar elde ettiler. Bergama'da konuşlandırılan Ovacık Altın Madeni'nin çevre ve halk sağlığı bakımından çeşitli zararlar oluşturacağı gerçeğinden hareket eden Özkan ve beraberindeki arkadaşlarının başlattığı hukuk mücadelesi sonucu Danıştay, “Siyanürle altın madeni işletmeciliğinde kamu yararı yoktur” hükmünü verdi. Bu karar, siyasi iradenin madenci şirkete verdiği yeni izinlerle yok sayılsa da, gelecek kuşaklara, örnek bir hukuk kazanımı olarak kaldı. Akkuyu Nükleer Santralı'nın yapımına karış çıkan Özkan, bu mücadelesini de, çevre gönüllüleriyle birlikte sürdürdü. GökovaYatağan Termik Santralı'na karşı başlatılan hukuk mücadelesinin de öncüleri arasındaydı. Gökova'ya termik santral yapılamayacağı gerçeğinden hareket eden avukatlar arasında yer alan Özkan ve arkadaşları, mahkemeden istekleri doğrultusunda karar çıkarttılar. Ancak Bergama sürecinde olduğu gibi siyasi iktidar orada da devreye girdi ve Bakanlar Kurulu kararıyla Yatağan Termik Santralı işletmeye alındı. Özkan'ın yakından takip ettiği çevre sorunlarından birisi de, Alaçatı'da konuşlandırılan “Alaçatıport” projesiydi. Söz konusu projenin ekolojik dengeye zarar vereceğini savunan Özkan, verdiği hukuk mücadelesinin yanı sıra sorumlu kişilere dilekçelerle başvurarak, yapılmakta olanın yasalara aykırı olduğunu vurguluyordu. Türkiye genelinde düzenlenen, çevre ve doğa konulu toplantıların baş aktörlerinden birisiydi. Özkan'ın içinde bulunduğu ekip, Konak Meydanı'na yapılması planlanan Galleria'yı durdurmayı başardı. Kordon'dan geçirilmek istenen 6 şeritli otoyolu engelledi. Metronun viyadük ayaklarının kent içine konulmasına, İnciraltı'nın yapılaşmaya açılmasına karşı çıktılar. Ege Palas Oteli'nin, yasalara aykırı biçimde konuşlandırıldığını yargı kararıyla ortaya çıkardılar.Karşıyaka Katlı Otoparkı'nın da, yasalara aykırı biçimde yapıldığını savunan kitle içerisinde yer alan Özkan, anılan otoparkın yıkımı sürecinde aktif rol oynadı. Buca’dan Gelen Ses!.. “İzmir'in futbol yapısı ve takımların görüntüsü bu sezon PTT 1. Lig'de başarıya uzak” düşüncemiz... Göztepe'nin ve Karşıyaka'nın sezon başı ve devre arasındaki yoğun transfer yapılanması; Buca'nın ise sürekli sessiz ve derinden yol alışı!.. Kiminin "varlık içinde yokluk" çekerek, parada varsıl, futbolda yoksul olduğunu belgelemesi!.. Kiminin her gün ama her gün, çokça da kendi içindeki çalkantılar, basının o çalkantıyı yükseltmesiyle göz önünde oluşu!.. Parasızlığın bir bıkkınlık yaratacak denli dillendirilmesi; futbolun doğasındaki başarıya ise anlaşılmaz "kılıflar" uydurulmaya çalışılması!.. İşte o "başarıya uzak" düşünceyi yaratan etkenler, anlatmaya çalıştığımız sorunlar yumağının sonuçlarıdır!.. Bu köşede PTT 1. Lig değerlendirmesini okurken, çoğu kez "Bir var, bir yok", "bir dolubir boş" gibi gösterdiğimiz o Bucaspor var ya? Hani sezon başında Türkiye Futbol Federasyonu'na olan borçları nedeniyle transfer yasağı olan ama gazete sayfalarında çok da tartışılmayan... Daha üç sezon öncesinin Süper Lig takımı sarılacivertliler... "İzmir'in fırtınaları" Bucaspor... O takım, sezon başında belirlediği 3.8 milyon liralık bütçesiyle... Mehmet Battal, Erkan ve Yasin ile birlikte çoğu futbolcusunun sadece transfer paralarının peşinatlarını verip, kalanı için "sonra konuşuruz" diyen... Futbolcusuna maç başı bedellerini sezon başından bu yana yatırmayan... Ve sadece kazandıkları maç primlerini ödeyen... O Bucaspor takımı var ya? Aylardır, günlerdir manşetlerden düşmeyenlerin aksine bir çıkışla, zıpkın gibi, fişek gibi geliyor!.. Kimse şaşırmasın!.. O takımın da futbolcusuna, federasyona 18 milyon (trilyon) lirayı bulan borcu var!.. Onların da üstüne örneğin son olarak stada ek tribün yapmaktan her gün borç yükü biniyor!.. Peki bunlar olurken, siz gazetelerde, yerel televizyonlarda hiç bir Bucaspor yöneticisinin, futbolcusunun, teknik adamının yakınmasını duydunuz mu; taraftarların futbolcusuna ödenmeyen borçlar için yöneticilerini protesto edip, istifaya çağırdığına tanıklık ettiniz mi? Duyamazsınız!.. Çünkü ortaya akıl birlikteliğini koymuşlar... "Bucaspor kazanırsa biz de kazanırız" diye... Yüreklerini koymuşlar... "Güven her şeyin önünde gelir; başarıya giden yolda birbirimizi severek, güvenerek yürürüz" diyerek... Başkan Mehmet Bektur ve arkadaşları, teknik direktör Sait Karafırtınalar ve arkadaşlarını; onlar futbolcularını ve sonunda hep birlikte sergiledikleri ürünle camialarını inandırmışlar... İşte bugün Bucaspor, ligdeki o "bir varbir yok" görünümünden kurtulup Süper Lig için playoffa kalma mücadelesinin içinde bulmuşsa kendini, bunun birincil nedeni nedir biliyor musunuz? Birbirini sevmek ve güvenmek!.. İkinci nedeni de Sait Karafırtınalar haftalar önce söylemişti futbolcularına: "Yaptığınız işten keyif alın ki, izleyene de keyif verin..." İşte o emeğin, alın terinin sonucudur bugün gelinen nokta... E tabi ister istemez sormak gerekiyor... Buca'dan bir ses geliyor, duyuyor musunuz? Hala, "para, para da para..." diyenlere duyurulur!.. Kulaklarınız çınlasın!.. İŞKENCE OLMAYACAK! KENT İÇİN... KUTUP YILDIZI... oyan Özkan'ın eşi Beynun Özkan, “Bu yıl 30'uncu evlilik yıldönümümüzü kutlayacaktık, ancak olmadı” dedi. Beynun Özkan, eşinin çok iyi bir hayat arkadaşı, mükemmel bir baba olmasının yanı sıra iyi bir hukuk insanı olduğunu söyleyerek, “Tüm yaşamı boyunca hukukun üstünlüğü, çevre hakkı, laik yaşam gibi değerleri savundu. Hem avukat hem de bir yurttaş olarak mücadele verdi. O sadece hukuk insanı değil mazlumların da yanındaydı. İçtenliği, enerjisi, sağlam duruşuyla onu ben kutup yıldızı gibi gördüm. Yönünü bilmeyen, ne yapacağını şaşıran, karar veremeyenin Noyan'a bakması yeterliydi. Çok üzgünüm. Çok özleyeceğiz” diye konuştu. BAŞ AKTÖR... N ONUNLA ÇALIŞMAK ŞEREFTİR zmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş, “Her ölüm erken ancak Noyan'ın ölümü çok çok erken oldu” dedi. Pekdaş, Noyan Özkan'ın kalıplara sığmayacak zenginlikte bir insan olduğunu söyleyerek, “Türkiye'deki çevre hareketinin öncülerindendi. Bu konuda bilinç oluşmasını sağladı. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü ve laikliğin savunucusuydu. Yaşamın her alanında mücadele etti. Hayatımda tanıdığım en çalışkan insanlardan birisiydi. Onu hep yanımızda hissedeceğiz” dedi. Noyan Özkan ile 20002002 yılları arasında İzmir Barosu'nun yönetim kurulunda birlikte çalışan avukat Nilgün Tortop, “Onunla birlikte çalıştığım için o kadar gururluyum ki anlatamam” dedi. Aynı dönem yönetim kurulunda yer alan avukat Beyda Tıraş da, “Noyan Özkan'ın nasıl olur da bu kadar enerjik olduğunu anlayamazdım. Onunla, aynı yönetim kurulu üyesi olarak çalışmak, benim için şereftir” dedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Çoşer, “Noyan Özkan sadece ailesinin değil tüm baroların kıymetlisiydi. Çevrecilerin, insan hakkı savunucularının kıymetlisiydi. Daha çok şeyler yapacakken vefat etti. Onun bize miras bıraktıklarının savunucusu olacağız. Sadece iyi bir hukukçu değil, nesli tükenmekte olan laik bir entelektüeldi” diye konuştu. İ Bergama Köylüleri de unutmayacak HİCRAN ÖZDAMAR Noyan Özkan, Türkiye'nin en önemli çevre mücadelelerinden Bergama'daki Ovacık Altın Madeni'ne karşı yürütülen hukuk savaşında da, en ön saflarda yer almıştı. Madene karşı mücadele veren Bergama köylülerinden Tahsin Sezer, Özkan'ı 22 yıldır tanıdığını, altın madenine karşı eylemler başladığında, Özkan'ın aralarına katıldığını söyledi. Sezer, “Biz, altın madenine karşı eylemlerimizi başlattığımızda onu yanımızda bulduk. Tutuklandık, içeri atıldık. Noyan Özkan'ı tanıdık. Tamamen gönüllü olarak aramıza geldi. Hukuki mücadelede yanımızdan bir an olsun ayrılmadı. 1990'lı yıllardan bu yana yanımızda yer aldı. Özel bir davetimiz olmadı ama o hukuki mücadelemizde ücretsiz olarak hep köylülerle oldu” dedi. Özkan'ın kendi olanaklarıyla çevre mücadelesinde yer aldığına dikkat çeken Sezer, köylülere yardım eden avukatlar grubuna “mahşerin 7 atlısı” denildiğini, Özkan'ın da onlardan biri olduğunu söyledi. Sezer, “Noyan Özkan bulunmaz bir avukattı. Çok kibardı. Efendi bir kişiliği vardı. Onu tanıdığımda 36 yaşındaydım. Şimdi yaşım 61. Hukuki olarak zafer kazandık. Ancak hukuki zaferler bazen geçerli olmuyor. Bir fotoğraf karesi düşündüğünüzde onu en öne almak isterdim” diye konuştu. C MY B ÖNDER... evre ve Ekoloji Haraketi Avukatları adına Emre Baturay Altıok: “Özkan'ı Bergama sürecinde yakından takip etme şansı bulduk. O bizler için eşsiz bir önderdi.” EŞSİZ BİR Ç