Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
c 30 TEMMUZ 2012 PAZARTESİ EGE KONUK 3 Prof. Dr. ÖMER BAYBARS TEK / Yaşar Üniversitesi Uluslararası Lojistik Yönetimi Bölüm Başkanı Yeni Foça Yolunda Çevre ve Trafik Cinayetleri 21.yüzyıl, kâğıt üstünde ve belki sosyal medyada insanlığın geleceği açısından “çevre bilinci”ne ilişkin birikimler dahil, birçok konuda sözde aydınlanma ve bilinçlenme çağını ifade ediyor. Ne yazık ki dünyanın birçok yerinde ve özellikle ülkemizde son yıllarda çevrenin, doğanın rant ve kâr hırsıyla geri dönülmez biçimde kıyım kıyım harap edildiğini büyük üzüntülerle izlemekteyiz. Aslında bu yazının özü, 6 Kasım 1992 tarihinde İzmir Ticaret Gazetesi’nde yayınlanmıştı. Şu anda üzerinden 20 yıl geçmiş bulunuyor. Ne yazık ki koca 20 yılda en ufak bir düzelme olmadığı gibi durumun daha da kötü olduğunu son haftalarda sık sık geçtiğimiz Yeni Foça yolunda daha çok tanık olmaktayız. “İzmirÇanakkale karayolundan yeni Foça'ya giden yola saptığınızda, eğer bu yoldan ilk kez geçecekseniz güzel bir tatil beldesine girmek üzereyim diye içinizi bir coşku kaplayabilir. Ama arabanızla birkaç kilometre yol aldığınızda sağda solda bir yığın çirkin görüntülü fabrikalarla karşılaşırsınız. Biraz daha ilerlediğinizde, masmavi gökyüzülü sıcak bir yaz gününde, yolunuzun önü aniden kirli sarı bulutlarla kesilir. Göz gözü görmez. Bu bulutlar ne yazık ki oradaki fabrikaların bacasından çıkan zehirli dumanlardır. Çok geçmeden olayın farkına varırsınız. O anda bu sahneyi yaratanlara ve hala devam ettirenlere belki önlem almayan ya da alamayan yetkililere bir beddua edip (!) geçersiniz. Oradan binlerce araç geçer ve binlercesinin küfürleri, kızgınlıkları ve bedduaları herkesçe “çevre düşmanı” olarak ilân edilen fabrikaların gürültüsü ile dumanların arasında havaya karışır kaybolur gider. Durun daha bitmedi... Dumanlar arasında otonuzla ağır ağır ilerlerken aniden karşınıza, Steven Spilberg'in Duel adlı (1971) filmindeki canavar gibi bir aracı izleyip peşini bırakmayan belâ TIR kamyonuna benzer şekilde, ağır ağır ilerleyen korkunç gürültülü, paslı kasalı, pis kamyonlar çıkar. Bunlar o eski kasaları tepelemesine doldurulmuş hurda yüklü kamyonlardır. Oradaki çelikhanelere ve/veya çelikhanelerden hurda taşımaktadırlar. Tam bunlara bakarken o da ne? Otonuzun önünde irili ufaklı onlarca hurda parçaları görürsünüz. O zaman oto lastiklerinizin yarılmaması için cambazlık yapmanız gerekir. Bu mayın tarlasından kazasız belâsız geçebilirseniz bir oh çekersiniz. Ama ne yazık ki dönünce ilgili bir yere şikâyet etmezseniz veya nereye şikâyet edeceğinizi bilemezsiniz. Vakit akşamsa bu hurdalardan biri sizi veya ailenizi yok edebilir. Hikâye ettiğim bu konu, halen (1992’de demek istemişim) yaşanıyor. Görülüyor ki, her gün cemiyette aramızda uygar kimlikleriyle dolaşan ve belki de çevre konferanslarında çevre koruma üzerine konuşmaları yapan ve dinleyen ilgili iş adamları, yöneticiler ve diğer tüm ilgililer, yetkililer hiçbir şeye aldırış etmiyor. Merak ediyorum acaba bilerek mi devletle alay ediliyor? ‘Devlet/hükümet, bu konuya el atıp çözümlemediği zaman herkesin artık “çevre cinayetleri” dediği bu olaylara ortak mı olmuş oluyor? Hangi hükümet hangi gerekçe ile böyle bir töhmeti taşımak isteyebilir ki? Çevre ve sağlık bakanlıklarını, valiliği tekrar ama bu kez kesin bir çözüm için Yeni Foça yoluna davet edebilir miyiz? Devleti böyle işlerle meşgul eden ve halkın şehirlerin geleceğini karartan ve de insanlığa dost olmayan bu durumları kınamaktan başka neler yapılabilir düşünelim. Öte yandan söz konusu fabrikalarda çalışan işçi ve personelin sağlığı ise ayrı bir yazı konusudur. S ARIMS AKLI TEYAKKUZDA! OYA UĞRAL AYVALIK Küçükköy Belediye Başkanı Mesut Ergin, plajlarıyla ünlü Sarımsaklı’nın devlet kamplarının işgali altında olduğunu belirterek, oluşturulmak istenen yeni bir kamp alanına karşı mücadele edeceklerini söyledi. Ergin, “Bir yandan TOKİ’nin talepleriyle uğraşıyoruz, bir yandan da yeni kamplara karşı mücadele veriyoruz. Sarımsaklı artık ne yeni bir kampı ne de yapılaşmayı kaldıramaz. Bu gidişle bizlere nefes alacak alan bırakmayacaklar” dedi. Türk Hava Kurumu’nun, Küçükköy Sarımsaklı’da yıllar önce kiraladığı ve küçük çaplı uçakların eğitim uçuşları için kullandığı 900 dönümlük alanda kamp planlaması yaptığı ortaya çıktı. Belediye bilgisi dışında henüz başka kurumlardan izin aşamasındayken geliş S arımsaklı'daki plajlar bölgesinde 5 devlet kampı bulunuyor. Yerel yönetim, bunlara yenilerini ekleme çabalarına karşı duruyor. melerden tesadüfen haberdar olduklarını söyleyen Ergin, “Biz beldemize bir turistik tesis daha kazandıralım derken önüne gelen kurum Sarımsaklı’ya yöneliyor. THK'nin Sarımsaklı kumsalına yakın bölgede eğitim alanı ve dinlenme tesisleri yapacağından Bursa Koruma Kurulu’daki bir toplantıda haberimiz oldu. Koruma Kurulu’ndan 1. Derece Doğal SİT alanında yürüteceği yapılaşma çalışmaları için izin almaya uğraştıklarını öğrendik. Biz de hemen karşı atağa geçip kurula itirazlarımızı sunduk. Bizim artık Sarımsaklı’da bir tane daha tel örgülü alana tahammülümüz yok. Görev yaptığım sürece Sarımsaklı’da yeni bir kampa daha imza atmamaya kararlıyım” diye konuştu. Talebe itiraz ettiklerini de bildiren Ergin, Sarımsaklı’da tel örgülerle çevrili beş devlet kampı olduğunu ve önceki yıl da Milli Savunma Bakanlığı’nın TSK için kamp talebine karşı verdikleri mücadeleyi anımsattı. İnşaat Mühendisleri Odası Ayvalık Şube Başkanı İsmail Taş da, “Hükümet TSK’ye ait alanları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na devrediyor. Başkan Ergin’in önceki yıl Milli Savunma Bakanlığı’nın kamp talebine karşı verdiği mücadelenin ne kadar yerinde olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor. Biz de inşaat mühendisleri olarak başkanın kamplara karşı duruşunu destekliyoruz. Daha fazla yapılaşma Sarımsaklı turizmine katkı sağlamaz” dedi. Ergin: Bölge artık ne yeni bir kampı ne de yapılaşmayı kaldırabilir C MY B C MY B