23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

c 9 NİSAN 2012 PAZARTESİ EGE ıyakaş r a K y Alaybe şehir Mavi ındaki r h a g r e güz ak ye r u d 5 yda 1 tramva lacak. a 3 Şiir ve Adalet PATİKA Karşıyaka tramvayına onay DLH, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 10 kilometrelik güzergaha kuracağı hattı uygun buldu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin AlaybeyKarşıyakaMavişehir arasındaki yaklaşık 10 kilometrelik güzergah üzerinde kuracağı tramvay hattının güzergahı, DLH Genel Müdürlüğü tarafından onaylandı. 15 durak ve 17 araçlı olarak planlanan tramvay hattı, gidişgeliş olmak üzere çift hat ve kataner sistemli olacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi, metro sistemini tamamlayıcı nitelikte hayata geçireceği ve kent içindeki trafiğe yeni bir soluk kazandıracak tramvay hatları için çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda projelendirilen üç tramvay hattından biri olan Karşıyaka tramvayının güzergahı, Ulaştırma Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü tarafından onaylandı. AlaybeyKarşıyakaMavişehir arasındaki yaklaşık 10 kilometrelik güzergah üzerinde 15 durak ve 17 araçlı olarak planlanan tramvay hattı, gidişgeliş olmak üzere çift hat ve kataner sistemli olacak. Uygulama projesi hazır olan Karşıyaka tramvayı Alaybey’den başlayıp sahil tarafından Bostanlı İskelesi’ne, oradan da İsmail Sivri Sokak, Cemal Gürsel Caddesi, Şehit Cengiz Topel Caddesi, Selçuk Yaşar Sokak ve Cahar Dudayev Bulvarı’nı izleyerek İzban Çiğli Depo tesisleri yanında Mavişehir Banliyö İstasyonu’na gelecek. Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi, F.Altay MeydanıKonakHalkapınar arasında yaklaşık 13 kilometre uzunluğunda 19 durak ve 21 araçlı Konak tramvayı ile yaklaşık 5,5 kilometre uzunluğunda 9 durak ve 10 araçlı ŞirinyerD.E.Ü. Tınaztepe Kampusu tramvay hatları için de çalışmalarını sürdürüyor. Buca tramvayı için DLH’dan onay beklenirken, Konak tramvayı için yapım ihalesi hazırlık çalışmaları sürdürülüyor. Planlanan bu tramvay hatlarının hayata geçirilmesi ile toplu ulaşım, otobüs yerine tramvay hatları ile gerçekleştirilecek. BANKAYA MARKET DESTEĞİ KONAK'TA HAZIRLIK K arabağlar Belediyesi’nin sosyal belediyecilik alanındaki projelerinden olan Gıda Bankası’na, market ve hipermarketlerden de destek geldi. Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm, İzmir’de faaliyet gösteren market ve hipermarket mağazalarının temsilcilerini, Uzundere’de bulunan Gıda Bankası’nda ağırladı. Projenin yaklaşık bir yıl önce başladığını anımsatan Kürüm, “Amacımız, yoksul ve dar gelirli ailelere yardım eli uzatılmak” dedi. “Değerli HALUK IŞIK Dostlarım, Ödülümün halukisik@gmail.com taşıdığı anlamı, değerli şair yoldaşım Halim Hakan Tartan’ı ve eylem Yazıcı’nın, bir gün mutlaka arkadaşlarını, böylesi bir tutukluluk halinden kurtulup, geleneği yaşattıkları için, özgürce yaşayacağı ve kutluyor ve alkışlıyorum. yazacağı günlerin sevincine Umuyor ve diliyorum ki, şiirin armağan ediyorum. Bu adayış, dili, her türlü şiddet, ayrımcılık, Halim’in kişiliğinde, dünyanın ötekileştirme, gericilik ve her yanında üretimi ya da savaş dilini iptal edecektir. üretecekleri, daha vahimi Umut ediyorum ki, İzmir’den yaşamı ya da özgürlükleri yükselen şair ve şiir çığlığı, engellenen her insan için de dayatılan her türlü karanlığın geçerlidir. Sözlerimi Vahittin içinden, güneşi çekip çıkarma Bozgeyik’in dizeleriyle cesaretimizi ve gücümüzü bitirirken; şairin dile gelişinin, tazeleyecektir. işaret ettiği her türlü tehdit ve Sürekli aynı tümce geziyor tehlikeyi yok etmesini kafamda; “Adalet için şiir, diliyorum. “Şair oldum/ Şiir çünkü şiiri adalet emzirir...” yazdım/ Mezarımı kendim Lorca’dan Sabahattin Ali’ye, kazdım...” Anısı önünde saygı Mayakovski’den Nazım ve sevgiyle eğiliyorum.” Hikmet’e, Nesimi’den Behçet Yukarıdaki alıntıyı, Gaziantep Aysan’a... Şairler geçip Kültür Sanat Edebiyat gidiyor, dünyanın ömründen. Derneğine gönderdiğim Hepsi şiirin gerçek cenneti ve iletiden yaptım. Anadolu’nun hasreti olan yeryüzü için güzel insanlarından, şair ve yazdılar. Yeryüzünü gazeteci Vahittin Bozgeyik sevmeyenler tarafından anısına düzenlenen şiir katledilseler de, gün geldi yarışmasında, DEM adlı şiirime sevmeyenlerini bile, şiirleri Birincilik Ödülü vermişler, sağ önünde saygı duruşuna olsunlar. Her açıdan ağır mecbur ettiler. geçen bir kış sonrası, Şiir, yalnızca anlamlı dizeleri gerçekten soluk aldırdı, alt alta yazmak değildir. onurlandırdı, tazeledi. Ödül Karaburun’da balık çiftlikleriyle, dediğiniz, zaten başka nedir Aliağa’da santrallerle, derelere ki? Bu kadar da değil, aynı kurulan HES’lerle ya da dağları yarışmada Gaziantep doğumlu bıçak gibi kesen asfatlarla kalbi şairlere verilen “Jüri Özel incinen ve mutlaka hesabını Ödülü”, bu yıl şair dostum soran yeryüzünün, acısına Oğuz Tümbaş’a verildi. Ayşe kardeşlik etmektir. Başak Kaban arkadaşım da, Çocuklarımıza, kadınlarımıza Ümit Kaftancıoğlu Öykü reva görülen insanlık dışı Ödülünü İzmir’e getirdi. saldırılara karşı, insanlığımızı Karabağlar Belediyesi, geri çağırmaktır şiir. Deniz “Mizaha Katkı Ödülü”nü, bu yıl bisikletiyle bin voltluk direklere, Semih Çelenk kardeşimin tersanelerde yüz bin tonluk yakasına taktı. Bilmediklerim çelik yığınlarının altına, tabuta bağışlasın, hepsi İzmir’in benzer minibüslerin içinde yazmaktan, söylemekten ve sellere kurban edilen emeğin eylemekten geri kalmadığının ve insanlık onurunun yanında göstergesidir ve bu hep böyle nöbet tutmaktır. Şiir, özgürlük olacaktır. Bulaşık gönüllü türküsüne ağıdını ekleyen çalılıklara, set çekmeye çalışan şairlere, selam vermektir. sünger taşlarına ve de çok Çünkü şiir, adil bir yaşamı konuşup az aşınanlara, çağıran sis çanına, seslerden önemle duyurulur. ses eklemektir. Bayraklı’da Öyleyse, bizi bu mutlukları adalet beklenirken, gönlümüzce yaşamaktan ve Eşrefpaşa’da şiir işte bunun paylaşmaktan alıkoyan nedir? için vazgeçilmezdir. Konak Belediyesi tarafından Son selamımız da, düzenlenen “7. Uluslararası “Karşıyaka Karşıyaka” dergisini Şiir Buluşması”nda, ana bugünlere taşıyan dostum temalardan biri olarak, bunun Tufan Atakişi’ye ve yol konuşulmasında ve arkadaşlarına olsun. İzmir’e irdelenmesinde, büyük yarar çok yakışan dergimize, nice görüyorum. Sevgili dostum yıllar... KONUK HASAN TOPAL* KENTSEL YENİLEME SAĞLIKL AŞTIRMA bilimsel gelişmeler ve güncel afet yönetmelikleri karşısında, başta deprem olmak üzere afetlere karşı risk altında oldukları söylenebilir. Bir başka ifadeyle kentler çok büyük sayıda, güvensiz yapılardan oluşmaktadır. Denetimsiz ve plansız kentleşme süreci, ne yapıldıkları bölgelerin, kentlerin mimarlık ve yapı kültürüne, ne de tarihsel, kültürel ve doğal çevresine önem vermeyen, saygı duymayan, mimari endişe taşımayan, kimliksiz bir yapılaşma tarzını da yaratmıştır. Genel olarak kentsel gelişmemizde ve kentlerimizin yapılaşmalarında plansızlık ve plansızlıkla bütünleşen tasarımsızlık ve deprem vb. afetlere karşı büyük boyutta güvensizlik sorunları saptanabilmektedir. Özetle sıralanan tespitler kapsamında ülkemiz kentlerinin ve yerleşimlerinin tamamının öncelikli sorunu ve gündemi kentlerin nereye ve nasıl büyüyeceği değil, sağlıksız ve güvensiz yapı stokunun ve yerleşim alanlarının nasıl daha güvenli, sağlıklı, standartları yüksek nitelikli yapılara ve yaşam alanlarına dönüştürüleceği sorunudur. Sınırlı oranda gerçekleştirilmiş olan kentsel yenileme, sağlıklaştırma uygulamalarına bakıldığında çoğunlukla, yaşayanları yerinden eden ve etme riskleri taşıyan, nitelikli bir kentsel yaşam ortamı yaratma kaygısı taşımayan, kent planlarıyla uyumlu olmayan, hak sahibi, tapu miktarı, imar parseli oranı kıskacından çıkamayan, kentsel mekan kalitesini önemsemeyen ve aynılaşan yapı tiplerini yansıtan kimliksiz bir yapılaşma ortaya çıkmaktadır. TOKİ uygulamaları bu anlamda olumsuz gelişmelere örnek olarak ayrı bir değerlendirme konusu edilmelidir. Bu bağlamda kentsel yenimayacak ve katılımcı uygulamalar benimsenmelidir. İkinci ilke; Yenileme, sağlıklaştırma öngörülen alanlar kentin genel planlarıyla uyumlandırılarak ve plan ana kararlarını gözeten uygulamalar olmasına özen gösterilmelidir. Üçüncü ilke; Yenileme, sağlıklaştırma öngörülen alanların bir fırsat olarak görülmesiyle, kentlerin tarihsel, kültürel ve mimarlık mirasına saygılı, günümüz mimarlık anlayışlarını yansıtan nitelikli tasarımlarla kentlerin mimarlık düzeyinin yükseltilmesi ve nitelikli kentsel mekanların yaratılması esas olmalıdır. Sonuç olarak; ekonomik, sosyal, teknik, mekansal vb. birçok verinin ayrıntılı analizlerini esas alarak, kentsel yenileme – dönüşüm bir kentsel tasarım ve mimarlık konusu olarak ele alınmalıdır. Kentin planlarıyla mekansal ve mimari tasarımı bütünleştiren yeni bir anlayışla nitelikli bir yaşam ortamı ve nitelikli bir mimari düzeyin amaçlanması benimsenmelidir. Özetle değinilen bu anlayış farkı, bütün kentlerimizde kentsel dönüşüm adı altında ortaya çıkmaya başlayan, birbirinin benzeri, tip sayılabilecek apartmanlardan farklı, kentin değerleriyle ve kimliğiyle uyumlu, üst düzeyde bir mimariye, özgün ve nitelikli bir yapılı çevreye olanak sunacaktır. İnsanların sağlıklı, güvenli, standartları yüksek kentsel yaşam alanlarında ve nitelikli bir mimari çevre ve yapılarda yaşamaları, temel insan haklarından olup, merkezi ve yerel yönetimlerin bu hakka gereken özeni göstermeleri evrensel bir sorumluluktur. Toplumumuz bu süreci başaracak birikime, yapı kültürüne ve yeterince kaynağa sahiptir. * Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı rof. Dr. Nurettin Demir, Koçman’ın isminin Muğla Üniversitesi’ne verilmesi için çabamız sürecektir” dedi. P Muğla, Sıtkı Koçman’da ısrarcı MUĞLA (Cumhuriyet) CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir, Muğla Üniversitesi'ne önemli katkılar yapan yardımsever işadamı Sıtkı Koçman'ın adının Muğla Üniversitesi'ne verilmesi için TBMM'ye sunduğu yasa teklifinin dikkate alınmadığını bildirdi. 4+4+4 kesintili eğitim yasasıyla birlikte, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın adlarının 4 üniversiteye verildiğini anımsatan Demir, “Ancak Muğla'ya büyük katkılarda bulunan Koçman’ın isminin üniversiteye layık görülmemesi başta Muğla halkı olmak üzere üniversite çevrelerini de üzmüştür. Bilim yuvaları olarak bilinen üniversitelere isim verilirken siyasi ayrımcılığın yapılması kabul edilemez. Pek çok konuda ayrımcılık yapan ve toplumu ayrıştırmaya doğru sürükleyen AKP iktidarının, üniversitelere isim verilmesinde de benzer uygulamalarda bulunması yanlıştır. Hayırsever işadamı Sıtkı Koçman’ın isminin Muğla Üniversitesi’ne verilmesi için çabamız sürecektir” açıklaması yaptı. Ülkemizde 1950’li yıllardan günümüze yaşanan hızlı kentleşme sürecinde, bölgeler arası dengeli gelişmeyi öngörmeyen ve giderek plansızlıkla bütünleşen sanayileşme ve kalkınma çabaları büyük kentlere göçü hızlandırmıştır. Sonuçta bütün büyük kentler aşırı nüfus artışı ve yığılması ile karşı karşıya kalmış, sağlıksız, güvensiz ve niteliksiz yapılaşma kentlere egemen olmuştur. Yapılı çevre yaşayanları mutlu etmeyen, her türlü kentsel, teknik ve sosyal altyapıdan yoksun yerleşme alanlarına dönüşmüştür. Geçen 60 yıllık dönemde, kentlere göçle gelen kitlelerin barınma ve istihdam sorunlarını çözecek, onları nitelikli yaşam alanlarında güvenli ve sağlıklı konutlarda iskan edecek ve sürekliliği olan politika ve programlar uygulanamamıştır. Aksine, popülist politikaların ürünü olan ve sayıları 12’yi geçen imar affı uygulamaları ve benzeri düzenlemeler kentlerde yasadışı yapılaşmayı önlemek yerine özendirici olmuştur. Kentlerin yapı stokunun ve kentsel alanlarının yaklaşık yarısı bu tür yapılarla dolmuştur. Büyük kentlerimizin yaklaşık olarak tamamında, kentlerin potansiyel gelişme alanları gecekondularca işgal edilmiş, giderek yasa dışı yapılaşmış kentsel alanlar nedeniyle çözümsüzlük sınırlarına dayanmış, kentlerde çok büyük alt ve üst yapı sorunları ortaya çıkmıştır. Diğer yandan, kentlerde imar aflarıyla yasallaşmış yapıların dışında, planlı ve ruhsatlı olarak gerçekleşmiş olan yapı stokunun da afetler karşısında güvensiz ve sağlıksız olduğu yaşanan son depremlerle büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. 1999 öncesi Deprem Yönetmeliklerine uygun yapılmış yapıların dahi, leme, sağlıklaştırma ya da kamuoyunda ifadelendirildiği şekliyle kentsel dönüşüm uygulamaları önümüzdeki yıllarda merkezi ve yerel karar vericilerin ve kentlerin en öncelikli gündemi olacaktır, olmalıdır. Nitelikli bir kentleşme, mimarlık ve yapılaşma için bir olanak ortaya çıkmıştır, kaybedilmemelidir. Ancak bu süreçte genel ilkelerin ve stratejilerin belirlenmesi ve uygulamaların da bu ilkeler doğrultusunda ödün verilmeden yaşama geçirilmesi önemlidir. Birinci ilke; Yenileme, sağlıklaştırma öngörülen alanlarda, yaşayanları yerinden etmeyen, kentlerde sosyal ayrışmaya neden ol C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear