Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
c KASIM PAZARTES EGE PATİKA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com Sanatta Haksız Rekabet Hayır, henüz basılmamış romanların, izlenmemiş oyunların, tanıdık gazetecilere ya da köşecilere yazdırılan şişirilmiş haberlerinden söz etmeyeceğiz. Böylesi işleri okuyup izledikten sonra, bize iletilen “gerçek” düşünceleri yazmayacağız. “Ürün yerleştirme” (!) yöntemiyle gerçekleştirilen reklamasyon kurnazlıklarından dem vurmayacağız. Ömür yettikçe bunlara değiniriz, böylesi yazılarımız arşivdedir. Bugün tiyatro sanatı özelinde, sanatta haksız rekabete dikkat çekmeye çalışacağız. Kanayan bir yaradır, tiyatrocu olmasak bile, bir sanatsever olarak konuya duyarlı olmalıyız. Geçenlerde “Yeryüzü Sahnesi, İzmir” sosyal medyada bir çağrıda bulundu. Önce onu okuyalım: “Tüm tiyatro topluluklarımızı, kendilerini kurumsal olarak tanımlamaya, yasal ve etik açıdan bu tanımlamalara uygun davranmaya, başta çalışanları olmak üzere, yazar telifinden teknik çalışanın emeğine, her türlü sömürüyü engellemeye çağırıyoruz. Amatör topluluk, OkulÜniversite Topluluğu, Belediye Kurs Tiyatrosu, Özel ve Profesyonel Topluluk adlandırması, bunların ilk akla gelenleridir. Bu çağrıya uygun olarak, işe kendimizden başlamak istiyoruz. 'Yüryüzü Sahnesi, İzmir'; her türlü yasal mevzuata göre kurulmuş, Ticaret Odası kaydı, logo ve ad tescili yapılmış, vergi vs uygulamaları düzenli olarak ödeyen, çalışanlarının sosyal güvenlik ve ücret ödemesini anında yapan (muhataplarının oyun bedellerini ödemede neden oldukları aksaklıklar hariç), her türlü denetime her an açık 'Özel ve Profesyonel' bir topluluktur. Konuyu yakın zamanda bir deklarasyon halinde paylaşacak, tartışmaya açacağız. Tanımlanamayan oluşumların, oyun niteliğinden ücretlendirmelere, pek çok açıdan haksız rekabet ve kayıt dışılık taşıdığı, daha önemlisi tiyatro algısı ve yaşamını sanatla sağlayanların mağduriyetleri açısından vahim sakıncalar doğurduğu malumunuzdur. Duyarlığınıza teşekkür eder, topluluklarımıza ve emekçilerine başarılar dileriz...” Bu çağrıda, pek çok özne, olay, algısızlık ve görevi ihmal yer almaktadır. Amatörüm diyerek, armatör yaşamı sürüp, topluluk emekçilerini birer tostayranla sömürenler vardır. Yazarın ve yapıtın adını değiştirip, emek hırsızlığı yapanlar vardır. Örnek isteyen olursa, söze başıma gelenlerden ve yapıtlarımı alçakça sömürenlerden başlayabilirim. Bu çağrıda, “iki metre bez, okul sahne gez” mantığıyla dolaşan ve mesleğin duruşunu çarçur edenler vardır. Özellikle çocuk tiyatrosu alanında, çocukların cebinden paralarını, düşüncelerinden tiyatro coşkusunu çalan, “Bir daha tiyatro mu, tövbe!” dedirten korsanlar, hırsızlar vardır. Bu korsanlığa, “Madem bilet üç lira, biri benim ikisi senin” pazarlığıyla eyvallah diyen okul yöneticileri; çocukların estetik algılarının, pedagojik değerlerin ve psikolojilerinin mahvolmasında suç ortaklığı yapanlar vardır. Nereden biliyorum? Altı yedi yıl bu kentin “İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Okullarda Sahnelenecek Oyunları Değerlendirme Komisyonu”nda çalıştığımı, reddettiğim oyunlarından (?) dolayı, kimi korsanlardan tehditler aldığımı söylesem yeter mi? Sürdürelim. Bu olumsuzluklarda, yerel yönetimlerde oyun sahneleme taleplerini değerlendirecek olanların, formasyon fukaralıklarının payı vardır. Hangi oyunların hangi ölçütlerle kabul edildiğini sorgulamadan, ertesi gün medyada yer alacak “kes yapıştır” haberlerle yetinen yerel yöneticiler vardır. Doğru söyleyeni seçememek, savunamamak, dokuz köyden kovulmasına göz yummak vardır. Konunun peşini bırakmayacağız. Yapılan çağrının yankılarını, kimse yazmasın, biz yazacağız. Asıl sorunun muhataplardan değil, biraz da “tiyatrocu” geçinenlerden kaynaklandığını söyleyeceğiz. Kimilerinin hobi ya da rant vesilesi gördükleri sanat, kimilerinin tek ve onurlu ekmek kapısıdır. Bunları anlatmak görevimizdir. Osman Özgüven... Başta partisi, hepimiz için bir turnusoldür. Demokrasi ve çağdaş yerel yönetim anlayışımız, şimdi de onunla sınanmaktadır. Bayraklı Belediye Başkanı Karabağ, ilçedeki uygulamada yurttaşın yerinde konut sahibi olacağını söyledi Rantsal değil, kentsel dönüşüm... EMRE DÖKER İzmir Büyükşehir Belediyesi'yle Bayraklı Belediyesi'nin ortaklaşa yaptığı Bayraklı Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi’nin, gecekondu bölgesi Bayraklı'yı hem afetlere karşı dayanaklı binalarla güçlendireceği hem de yerinde dönüşümle yurttaşları bölgesinden uzaklaştırmayacağı belirtildi. AKP'nin Sulukule örneğinde olduğu gibi “ranta” yönelik yaklaşım içermeyeceği vurgulandı. Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, seçim bildirgelerinde ilk sözlerinin “kentsel dönüşüm” olduğunu, ilçede belirledikleri pilot alanla çalışmalara başladıklarını söyledi. Uygulamaya geçerken, rantı yüksek, zemini sağlam, manzarası olan bir bölge seçtiklerini, alanda anket çalışması yaptıklarını belirterek,“İnsanlar yüzde 74 oranında 'hemen istiyorum' dedi. Yüzde 90'lara varan talep var. İnsanlar 'beni buradan başka bir yere gönderme' diyor. Biz gökdelenlerden gecekondulara bakanların değil gecekondulardan gökdelenlere bakanların belediye başkanıyız. Burada vatandaş daire sahibi olmalıdır. İstanbul'un Sulukule'sinde yapılan dönüşümü burada istemiyoruz, Roman mahallesini kaldırıp ranta teslim ettiler. Biz Bayraklı'da rantsal dönüşüm değil kentsel dönüşüm istiyoruz” dedi. İnsanları yaşadığı bölgeden uzaklaştırarak bölgenin rantını yükseltmenin “insani” olmadığını belirten Karabağ, 60 hektarlık alanı dönüşüm için belirlediklerini, zemin etüt çalışmalarının tamamlandığını açıkladı. Konutların fiyatlarının belirlenmesi, binaların mimari tipleri ve planlama çalışması için hizmet alım ihalesi de gerçekleştirdiklerini bildiren Karabağ, “Firma 20 günde bir çalışmaların bizimle paylaşıyoruz. İmar affı ve tapulu yerlerin değerleriyle, kaçak yapıların enkaz değerleri farklı belirlenecek” dedi. Karabağ, 22 bin kişinin yaşadığı bölgede yapılacak dönüşümle 44 bin kişinin yaşayacağı konutlar yapacaklarını, gelecek 22 bin kişinin rantıyla giderlerin karşılanacağını da vurguladı. Gelecek yıl kasımda ilk kazmanın vurulacağını da açıklayarak, inşaat sırasında yurttaşlara kira yardımı da yapabileceklerini kaydetti. Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Zeki Yıldırım, kentsel dönüşüm projelerinin insanların bölgelerinden sürgün edilmeden gerçekleştirilmesinin doğru olduğunu söyledi. Bayraklı'da dönüşüm yapılacak alana iki kat değer artışı olacağını, bu durumun arsa sahiplerine yansıtılmasını da isteyen Yıldırım, “Ülkedeki planlama camiası İzmir'den Türkiye'ye model olacak bir dönüşüm bekliyor” yorumunu yaptı. ETÜT TAMAM K arabağ, insanları yaşadığı bölgeden uzaklaştırarak bölgenin rantını yükseltmenin insani olmadığını belirti. Aya Nikola’da kontrollü yıkım NURPERİ DEĞİRMENCİ BODRUM Bodrum'un merkezinde yer alan tarihi Ava Nikola Kilisesi'nin restorasyonu için ilk adım atıldı. 40 yıldır halk eğitim binası olarak kullanılan yapının çürük eklentileri kontrollü bir şekilde yıkılacak. Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, “Kilisenin temeli üzerinde yükselmiş duvarlar var. O duvarlara kadar açmak istiyoruz. Onu açtıktan sonra da gerekli müracaatları yapacağız. Ama önce onu bir temizleyelim, duvarlarını çıkaralım. Orayı bir meydan haline getirelim. İlk hedefimiz bu. Kilisenin duvarları asla yıkılmayacak” dedi. ÜBADELE ÖNCESİ 1780 yılında Bodrum’un merkezinde yaptırılan Aya Nikola kilisesi, 1969 yılında Muğla’dan gelen fen memurunun, “Kiliseyi Nikola adında biri yaptırmıştır, tarihi bir özelliği yoktur. Çökme tehlikesi vardır” raporu vermesi nedeniyle, dinamitle yıktırılır. O döneme tanıklık eden eski Bodrumluların, çökme tehlikesi raporu verilen kilisenin duvarlarının dinamite rağmen ayakta kaldığını söyledikleri biliniyor. Kilisenin yıkılamayan duvarları üzerine inşa edilen yapı, önce sinema, daha sonra sünger deposu, elektrik idaresi ve son olarak da halk eğitim binası olarak kullanıldı. Mübadele öncesi Bodrum’da yaşayan Rum nüfus, adını gemicileri koruduklarına inandıkları Aziz Nikola’dan alan bu kilisede ibadetlerini yapıyorlarmış. O nedenle Bodrumlular Aya Nikola’nın restore edilerek geri kazanılmasını istiyor ve bunun turizme de büyük katkı sağlayacağına inanıyor. ÖĞRETMENEVİ İMAM HATİP LİSESİNE DÖNÜŞECEK M Kemalpaşa’da ‘tarihi’ değişiklik İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP İzmir Milletvekili, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli, Kemalpaşa Öğretmenevi'nin, imam hatip lisesine dönüştürülüp kapatılmak istenmesine tepki gösterdi. Konuya ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in yanıtlaması istemiyle TBMM'de yazılı önerge veren Türeli, ülke genelinde okullar dışında, imam hatip lisesine dönüştürülen veya dönüştürülmesi planlanan kaç kamu binası olduğunu sordu. Ayrıca, tamamına yakını vatandaşların desteğiyle yaptırılan öğretmenevi binasına karşılık başka bir ilkokul önerilmesine rağmen, neden bu önerinin ciddiye alınmadığının da açıklanmasını istedi. Önergede, şu görüşlere yer verildi: “Kemalpaşa ilçemizde halkın da desteğiyle yaptırılan ve başta öğretmenlerimiz olmak üzere vatandaşlarımızın konaklama, yemek, dinlenme, eğlenme gibi sosyal ihtiyaçlarını karşılayan tek kamu sosyal tesisi olan öğretmenevi, okul ihtiyacı bahanesiyle kapatılmak istenmektedir. Bununla birlikte, daha önce söz konusu imam hatip lisesi ihtiyacını karşılamak üzere ilçede bulunan 8 Eylül İlkokulu binasının teklif İHTİYAÇ BAHANESİ edilmesine rağmen bu önerinin kabul görmemesi ve bu kapsamda öğretmenevinin okula dönüştürülmek istenmesinin nedeni anlaşılamamıştır. Diğer taraftan, okula dönüştürülecek olan öğretmenevinin yerine, askerlik şubesinin elinde bulunan tarihi binanın öğretmenevi yapılmasına karar verilmiştir. İzmir’in kurtuluşundan bir gece önce burada konaklayan Atatürk’e ait bir odanın da bulunduğu bu tarihi binanın öğretmenevine dönüştürülmek istenmesi oldukça manidardır. Ayrıca tarihi bir anlamı olan bu küçük bina öğretmenlerimizin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak gözükmektedir.” C MY B