23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

c 12 EYLÜL 2011 PAZARTES EGE PAT KA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com 3 Hakim Aydın, aile içi şiddetin önlenmesinde öfke kontrolünün önemine dikkat çekiyor Suçlu yalnız bırakılmıyor OZAN YAYMAN Aile içi şiddet olaylarını önlemede örnek olabilecek bir uygulama İzmir’de yaşamsal karşılığını buldu. Şiddet olaylarının mağduruna yapılan yardım, bazı adli vakalarda olayın failine de sunuluyor. Bireyi suça iten etken olarak gösterilen öfke kontrolündeki yetersizlik ve eşiyle iletişim kurmadaki eksiklik, mahkeme kararıyla, uzmanlar tarafından giderilmeye çalışılıyor. Bu yolla, suç işleyen bireyin yalnız bırakılmadığı ve sürecin, şiddeti körükler nitelikte gerçekleşmesinin önüne geçildiği vurgulanıyor. Basit şiddet olayının, verilen suçun da etkisiyle tırmanmaması için Karşıyaka Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Murat Aydın, yasanın kendisine verdiği yetkiyle alışılmışın dışında bir yöntem uyguluyor. Hakim Aydın, Kaşıyaka Adliyesi bünyesinde bulunan Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi’ni, öfkesini kontrol edemeyen ve eşiyle iletişim kurmada beceri yoksunu olan bireylerin eğitimi amacıyla kullanıyor. zmir’e Dönüş Bir aylığına gönüllü olarak sürgündeydim. Bunun kişisel nedenlerine, hatır ve hatıralara saygısızlık yapılmadığı sürece, değinmek istemiyorum. Yalnızca şunu belirtmeliyim ki, rahmetli dedem haklıymış. Derdi ki, “Gerçek dostluğu yolda, meyhanede ve iş yaparken tanırsın. İlkinde yolda bırakmıyor, ikincisinde muhabbeti rezalete dönüştürmüyor, üçüncüsünde hakkını yemiyor ve değerini hiçlemeyip seni arıyorsa, tamamdır. İşte o arkadaşın ve dostundur.” Mustafa Efendi haklıydı ve artık hiçbir şeye şaşmamak, her an her şey olabilir gerçeğini unutmamak gerekiyordu. Uzakta olduğum sürece, kentimi, insanlarımı, kurumları, ilişkileri, elbette dün ile yarın arasındaki süreci irdelemeye, gözlemlemeye çalıştım. İzmir’e yönelik eleştirileri, övgüleri, beklentileri, umut ve umutsuzlukları düşünüp, “Ne oluyor da beğeniliyor?” ile “Ne olmuyor da beğenilmiyor?” soruları arasında dolaşıp durdum. Bir yandan “Yeryüzü Sahnesi, İzmir”i yeni tiyatro mevsimine hazırlamanın telaşını yaşarken, bir yandan da kentin ve Bostanlı Camii'nin ıssız öğle saatlerinde, DEÜGSF’de yazarlık dersleri verdiğim zamanlardan, sevgili öğrencim Mete Tuncel’i sonsuzluğa göndermenin derin üzüntüsünü yaşamak, takvimin garip tecellisiydi. Dikili’de büyük kalabalıklar önünde, yazdığım yönettiğim oyunları sahnelemek, beğeni toplayıp ayakta alkışlanmak iyiydi de, her biri yüreğimizi dinamitleyen haberleri işitmek kötüydü. Bu ahval içinde, sanattan, kültürden, bilimden söz etmek; eğer başımız toprağın içinde, bilincimiz laylaylom işgalinde değilse, hiç kolay değildi. Hele günümüz koşullarında, bunlar için inat biriktirmek, gerçekten ömür törpüsüydü. Doğrusu önümüzdeki süreç, bireysel ve toplumsal açıdan, zor mevsimlerin işaretlerini taşıyordu. Gerçeğin egemenliği, kentten ülkeye, bölgeden yeryüzüne, hepimizi etkiliyor ve belirliyordu. Ama işin en güzel yanı, okur dostlarımızın yakınlığıydı. Eleştirileri, hak etmeye çalıştığımız övgüleri, kimi zaman sitemleriyle, sürgün halimi ortadan kaldırdılar. Örneğin, geçen hafta “haymatlos” sözcüğünü kullanmıştım. Aydın Yumrutaş, neden “Türkçesi”ni kullanmadığımı, ta Fransa’dan sordu, açıkladım, sanırım anlaştık. “Japon gülleri” benzetmesini, matbaacısından genel yayın yönetmenine, bu ülkede çok az kalmış “gazeteci” dostlarıma iletmekten onur duyuyorum. Her aradığında gözlerimi yaşartan “Cumhuriyet Kadını” Aysel Bayramoğlu’na ve tüm okurlarımıza selam olsun. Bu bir kente “dönüş” yazısıdır. Sevgilim İzmir’i çok özledim. Edip Cansever, “İnsan yaşadığı yere benzer” der. Öyledir, dilimizden edamıza, tavrımızdan ekmeğimize, bize her şeyi yaşadığımız yer verir. O yüzden, kentlerimize köylerimize, ödenmesi kolay olmayan borçlarımız vardır. Bu bir aidiyet duygusudur ve onu kirletecek olan biat cıvıklığından başka bir şey olamaz. Mustafa Kemal’in söylediği gibi, özgürlük ve bağımsızlığı bir karakter olarak yaşama iradesi, elimizdedir. Her şeye ve herkese rağmen, bu bilinçle yazmaya, söylemeye, eylemeye devam edeceğiz. Öyle ya, bizim ülkemizden, ülkemizin bizden başka kimi var? 9 Eylül, 12 Eylül... İkisi de bizi, kentimizi, ülkemizi belirleyen tarihlerdir. Bir yerlerden “Bir Kenti Sevme Dersleri” adlı çalışmamı bulup okursanız, çok sevinirim. İzmir neden “İzmir"dir, anlatmaya çalışılmıştım. 12 Eylül’e dair bir okuma önerim de “Külrengi Sabahlar” adlı oyunumdur. Bir ülkenin kurtuluş ve kuruluş muştusu olan 9 Eylül onuru ile yine bu ülkenin büyük utancı 12 Eylül faşizmi, sanat ve sanatçı gözüyle nasıl değerlendirilmiş, ilginizi çekebilir. Önümüzdeki hafta, bunları konuşalım. Sevgilim İzmir, merhaba! B ireyi suça iten etken olarak gösterilen öfke kontrolündeki yetersizlik ve eşiyle iletişim kurmadaki eksiklik, mahkeme kararıyla, uzmanlar tarafından giderilmeye çalışılıyor. bilecek yol, yöntem aktarılıyor. Sadece ceza vererek, eşine yaklaşmayacaksın denilerek, aile içi şiddet olayları çözülemez” dedi. Aydın, her adli vakada bu yöntemin uygulanmadığına dikkat çekerek, “Çiftler boşanmanın eşiğine gelmiş ya da şiddetin boyutu çok ileri seviyede. O zaman bu yöntem uygulanmıyor. Bizim bu konuda odak aldığımız çiftler, önlem alınmadığı taktirde şiddetin dozunun artacağına inandıklarımız. Basit şiddet yaralamasında bulunan ve daha önceden sabıkası olmayan bireyi, sadece ceza vererek saldığımızda, o dönüp dolaşıp bu defa ağır şiddet olayının faili olarak karşımıza çıkabiliyor. Biz, iyi niyetli ol Aydın, bunu “onarıcıiyileştirici adalet” olarak niteliyor. LET Ş M EKS KL Ğ ... Aydın, uygulamanın, sanığın kendisinden kaynaklı sorunlarını gidermesine yardımcı olduğunu vurgulayarak, “Aile içi şiddet olayında, fiili işleyeni suça iten neden ne diye bakıyoruz. Genelde öfkenin kontrol edilememesi ya da iletişim eksikliği ön plana çıkıyor. Suçlu bireyin, her iki konuda da eğitime tabi tutulması yönünde karar alıyoruz. Suçlu bulunan kişiyi kendisiyle baş başa bırakmıyoruz. Bu ileride daha kötü sonuçlara yol açabiliyor. Denetimli serbestlik sürecinde, kişiye yardımcı ola duğuna inandığmız, daha önceden sabıkası olmayan kişilere, basit yaralama sonrası verilen hapis cezasını, hükmün 5 yıl ertelenmesi kapsamına alıyoruz. Burada suçlu 5 yıl içinde suç işlerse biliyor ki, cezasını çekecek” diye konuştu. Aydın, anılan yöntemle bugüne kadar merkeze giden yaklaşık 70 dava dosyasının herhangi birinden olumsuz geri dönüş alınmadığı da söyledi. Karşıyaka Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürü Leyla Coşkun da, grup çalışmasına katılan kişinin, kendi gibi insanlarla bir arada olmasının, öncelikle, “Bu sorun sadece bende yok” hissi uyandırdığına dikkat çekiyor.Coşkun, “Adını, ‘Bir’in Gücü’ koyduğumuz bir yöntemimiz var. Burada eşine şiddet uyguladığı için mahkemeden ceza alan bireye günde bir kez eşiyle aynı sofrada yemek yemesi, haftada bir kez birlikte yemeğe çıkmaları, ayda bir kez bir hafta sonu etkinliğine gitmeleri gerektiği anlatılıyor. Haftasonu etkinliği için maddi imkanı olmayan çiftlere İzmir Devlet Tiyatrosu bir oyun için bilet veriyor” dedi. E G E K O O P A R A Ş T I R M A S I Sizce ZM R?.. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) EgeKoop, SONAR Araştırma Merkezi’ne hazırlattığı araştırmayla, “Sizce İzmir’e gerek yurtdışından ve gerekse yurtiçinden neden yatırımcı gelmiyor?” sorusuna yanıt aradı. EgeKoop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, “yatırım fakiri” İzmir’i marka kent haline getirmek amacıyla uluslararası bir organizasyona imza atılması gerektiğini belirterek, “İzmir’i seven, burada faaliyet gösteren her kurumun desteği ve katkısı gerekiyor” dedi. Aslan, anket çalışmasına ilişkin şu ayrıntıları paylaştı. “Katılımcılara 'Sizce İzmir’e gerek yurt dışından ve gerekse yurtiçinden neden yatırımcı gelmiyor?' sorusu yöneltildi. İzmirlilerin yüzde 37.1’lik bölümü İzmir için gerekli tanıtımların yapılmadığını ve reklam çalışmalarının yapılmadığını bildirdi. İzmir’e siyasi nedenlerden dolayı yatırım yapılmadığını düşünenlerin oranı yüzde 6.5 oldu. Kent sakinlerinin yüzde 4.4’ü devletin ilgisizliğinden şikayetçi olurken, yüzde 3.4’ü ise yatırım yeri ve sanayi alanlarının olmamasından yakındı.” Market yüzleri güldürdü BERGAMA (Cumhuriyet) Bergama Belediyesi’nin 1.5 yıl önce yaşama geçirdiği Sosyal Market'in, bugüne dek binlerce yurttaşın giysi, ev eşyası, araç gereç gibi gereksinimlerini karşıladığı vurguladı. Markett’e bağışlanan eşyaların gerekli bakım ve onarım işlemleri Bergama Belediyesi tarafından yaptırılıyor. Evlerden teslim alınan eşyalar, gerekli bakımları yapıldıktan sonra ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor. Sosyal Market’e destek olan duyarlı yurttaşlara teşekkür eden Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç; “İhtiyacı olmayandan ihtiyacı olana köprü oluşturmak amacıyla hayata geçirdiğimiz Sosyal Market vatandaşların yüzünü güldürüyor” dedi. Bergama Belediyesi Sosyal Market’ine yardımda bulunmak isteyenler 0232 631 14 31 numaralı hattı arayarak ayrıntılı bilgiye ulaşabilecek. Engeller ‘el ele’ aşılıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi tarafından yürütülen ‘Tana Tane Kapakları Toplayalım, Adım Adım Engelleri Aşalım’ kampanyasına Konak Belediyesi Kemeraltı Zabıta Amirliği’ne bağlı zabıta ekipleri ile Kemeraltı esnafı da destek verdi. Zabıta esnaf işbirliğinde bir ayda 300 kilogram kapak toplandı. Çuvallar dolusu kapakları Kemeraltı Zabıta Müdürü Ümit Birbir Ege Üniversitesi Dişçilik Fakültesi’ne teslim etti. Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, “Belirlenen noktalara damacanalar yerleştirildi. Kemeraltı esnafının ve vatandaşlarımızın da duyarlılığı sayesinde bir ayda 300 kilogram kapak toplandı. Bu da bir kişinin daha tekerlekli sandalye sahibi olması demektir. Kemeraltı Zabıta Müdürlüğü ekiplerimizi ve Kemeraltı esnafımızı bu başarılarından dolayı kutluyorum. Umarım bundan sonra da bu işte olduğu gibi esnafla uyumlu bir şekilde çalışmaya devam ederiz” dedi. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear