23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

c 4 EGE ZM R GÜCÜ SPOR VAKFI 19 AĞUSTOS 2011 CUMA ‘ Ş K EC LER K Ü ME DÜ ŞSÜ N ’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Büroİzmir’in iki güzide kulübü, bu dusu) İzmir Gücü Spor Vakfı (İZrumda mağduriyetinin kaldırılacaVAK), şikeye adı karışan takımların ğı umudunu yitirmiş bulunmaktaküme düşürülmesi gerektiğini açıkdır. Şike sebebiyle düştükleri ortaladı. Kurumdan yapılan yazılı açıkda olan vakfımız üyesi Bucaspor lamada, kamuoyunda şike soruşturve Altay kulüplerinin eylemler seması sonrasında “kirliliğin” önlenebebiyle uğradıkları zararların karZVAK, bilmesi ve temiz bir sayfa açılabilşılığı ödenebilecek midir?”görüşfederasyonun mesi konusunda büyük beklentilerin lerine yer verildi. Olaylara karışşike yapan oluştuğunu anımsatıldı. Açıklamatıklarına ilişkin ciddi delil olan kutakımları da, “Türkiye Futbol Federasyolüplerin isimlerine bakılmaksızın liglerinde nu’nun yaptığı açıklama, gündemi tutmasına tepki küme düşürülmesi istenen açıklagösterdi. sulandırmayı ve soruşturmayı kesinmada, “Eğer iddianamenin karar tiye uğratmaya çalışanların başarılı için şart olduğu görülüyorsa, iddiaolacağı hissini kuvvetlendirmiştir. Zor ekononame açıklanana kadar liglerin ertelenmesine mik koşullar altında ayakta durmaya çalışan karar verilmesini talep ediyoruz” denildi. ir şehri tanımak iyidir; nerede neyi bulacağınızı, nereye hangi saatte Bolduğunerede kahve içilirgötürür. (Fotoğraf: sokaklardanasıl gidileceğini bilirsiniz. Kordon’daayaklarınız sizibira, Kemeraltı’nda bilirsiniz. Bildiğiniz tanıdık birileri çıkmasa da karşınıza arkadaşlarınızın bir yere mutlaka OĞUZ YILDIZ) Eski bir dost gibi... ASUMAN ABACIOĞLU Bazen yaşadığı şehrin tanıdık olması iyi gelir insana. Aslında sandığınızdan çok daha küçüktür bu dört milyonluk şehir. Belki de hep aynı yerlerde dolanıp durduğumuzdandır. Bornova’da okumuş, Karşıyaka’da oturmuş ve Alsancak’ta çalışmış olduğumuzdan mesela. Arada sırada işimiz düştükçe Buca’ya, Karabağlar’a, Bayraklı’ya, Göztepe’ye, Hatay’a uğrarız. Birçok semtin içinden geçer gideriz. Bazı mahallelere, belki garaja, havaalanına falan giderken uzaktan bir göz atar geçeriz; gördüklerimizden hoşnutsuz başımızı çeviririz. Kadifekale’ye, Ballıkuyu’ya ayak basmamış olanlar vardır. Hele bazı yerler vardır ki, yakınından bile geçmek istemeyiz. Bu yüzdendir ki, İzmir deyince hep aynı yerler akla gelir. O ayak basılmamış mahallelerdeki hayat tarzı, yaşam koşulları, insan ilişkileri, göz ardı ettiğimizden değil ama şimdilik bu yazının konusu dışındadır. Her ne kadar sürekli değişip dursa da bu şehir bizim şehrimizdir; aylarca uğramasanız da bir gün gelip de yolunuz düştüğünde köşedeki araba tamircisi, biraz ilerideki simitçi, ayakkabı boyacısı selamını esirgemez; adını bilmeseniz de onlar sizi tanır; bir aşinalık vardır aranızda. Neredeyse sizi gördüklerine sevindiklerini düşünürsünüz. Hoşunuza gider. Yorgunluk ve bezginliğinize iyi gelir. Bir zamanlar rutin hayatınızın bir parçası olan vapur yolculuğunda gözleriniz tanıdık birilerini arar. Kentin görüntüsü denizden hep aynıdır; ardı ardına sıralanmış apartmanlar; bitmek tükenmek bilmeyen araç trafiği, kısa aralıklarla iskeleler ve belli belirsiz soluk yeşillik yaratan ağaçlar. Vapurlar hep aynı serinliği sağlar. Kadınlar hep bakımlıdır; saçlarını bigudiyle sarmak için acaba kaçta kalkarlar hep merak etmişimdir. Erkekler sabahın erken saatinde buram buram losyon kokusu yayarlar etrafa. Görünen tek değişiklik, Konak İskelesi’nde turistik bir çekim merkezine dönüşmek üzere olan yarı batmış körfez vapurudur. Bıraksanız ayaklarınız sizi götürür tanıdık bir yerlere, hiç farkında bile olmadan. Şurada yeni bir viyadük, burada yeni bir alt geçit vardır ama etrafından dolaşıp bildik bir yere ulaşırsınız nasıl olsa. Pasaport’ta birahaneler kahvehanelere dönüşmeye başlamış. Neyse ki Kordon var. Çaylar fiyatlanmış; ne öğrencilik ne de ilk gençlik döneminin ucuzluğu kalmamış; ne de olsa daha fazla yabancı turist var etrafta. Onlar da kıyıdaki masalara oturmuş, paket kağıdının üzerinde simit, peynir ve çayla kahvaltı ediyorlar. On dakika içinde iki kadın falcı ve birkaç dilenci uğruyor yanlarına. Şimdi daha turistik olsa da aynı tahta masalar ve kareli örtülerle yine aynı Pasaport işte. Biliyorum, tanıyor beni. Dili olsa konuşacak; binlerce kez vapura bindim buradan; son dakikada yetişmek için koşarak geçtim iskelenin yüksek tavanlı koridorundan. Gülümsemekten hoşlanmayan gazete satıcısı duruyor mudur hala bakmadım; aşina gelsem de selam vermez nasılsa. Bir şehri tanımak iyidir; nerede neyi bulacağınızı, nereye nasıl gidileceğini bilirsiniz. En taze simit hangi fırındadır, en lezzetli yemek hangi lokantada yenir, en güzel ve ucuz sebze nereden alınır; Kordon’da hangi saatte bira içilir, Kemeraltı’nda nerede kahve içilir bilirsiniz. Bildiğiniz sokaklarda tanıdık birileri çıkmasa da karşınıza ayaklarınız sizi arkadaşlarınızın olduğu bir yere mutlaka götürür. Hayatınıza bir sürü yeni insan ve mekan girse de eskilerin yeri hep başka olur. Eskiler nedense hep daha güzeldir; yıllarca arkadaşlık ve anı biriktirirler; zamanın yıpratıcılığına direnebilmiş ve sağlam kalabilmiş dostluk ve tanışıklıklar şimdiye kadar bozulmadıysa doğru oldukları içindir belki de kim bilir? ‘Cumhuriyet dönemi’ yıkılıyor AŞ NA... Mimarlar Odası İzmir Şubesi, cumhuriyet dönemi mimarisini yansıtan Alsancak'taki Atatürk Spor Salonu ve Karşıyaka Yalısı'ndaki konut yapısının, rant amacıyla yıkılmasına karşı çıktı. Atatürk Spor Salonu önünden toplanan oda üyeleri, yıkımların kentin mimarlık kültürüne ve değerlerine birer saldırı olduğunu, bu durumu kaygıyla izlediklerini söyledi. Atatürk Spor Salonu'nun yapıldığı dönemde, kentte ve bölgede benzerine rastlanmayan bir mimari dile sahip olduğunu belirten Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal, bu salonun istemlerine karşın bir türlü tescil edilmediğini söyledi. Oda olarak, Konak ve İzmir Büyükşehir belediyelerinin yanı sanı, İzmir Gençlik Spor İl Müdürlüğü'ne yaptıkları uyarıların dikkate alınmadan binanın yıkıldığını vurgulayan Topal, “Yine bu günlerde Karşıyaka Yalısı'nda bulunan ve İzmir'de 1950'li yıllarda yapıldıktan sonra günümüze ulaşmış en dikkate değer eserlerden biri olan sivil mimarlık örneği konut yapısı da yıkılmaktadır. Mimar Ziya Nebioğlu'nun eseri olan bu konut yapısı, dönemin modern dilinin yalın örneği arasındadır. Tescilli olan bu yapı, sahiplerinin başvurusu üzerine tescilden düşürülmüştür. Karara karşı açılan iptal davası sürmekteyken, yapı sahipleri tarafından yerine apartman yapmak üzere yıkılmaktadır. Bir mimarlık değeri daha rant uğruna yok edilmektedir” diye konuştu. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear