26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

c 12 AĞUSTOS 2011 CUMA EGE 00 N 6 NEK 2 B ELE K G ILLI Y 3 Kadınlar dükkana benzemez! Yağmaya karşı ellerinde sopa olan Türk erkekler dükkanların güvenliği için iyidir ancak kadınlara gelince iş değişiyor ASUMAN ABACIOĞLU Londra’daki isyan ve yağma olaylarına karşı ellerinde döner bıçakları ve sopalarıyla dükkanlarını koruyan Türklere övgü yağdıran ve bir Türk'le evlenip güvende olacaklarını zanneden İngiliz kızlarına Türkiye’deki kadın cinayetlerinin sayısını hatırlatmak gerekiyor. Buradan uyarıyorum; hemen karar vermesinler, çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değil. Türk erkeklerinin ellerindeki kocaman sopalar bir gün kendi kafalarına inebilir. Bugünkü gazetelerde, en az dört tane kadına şiddet haberi vardı ki bunlar basına yansıyanlar, yani buzdağının görünen ucu. Ramazan ve oruç yüzünden artan hassasiyetlerden kaynaklanan şiddeti saymadım bile. Şimdiden iki kadın; birisi sigara içtiği diğeri de şort giydiği için erkekler tarafından hırpalandı. Yani, bakmayın yağmaya karşı dükkanlarını korumalarına; kadınların dükkan kadar değeri olmayabiliyor buralarda. Türk erkekleriyle evli olmak pek güven uyandırmıyor durumu bilenler için; tam tersi bu aslında güvenliğiniz için oldukça riskli bir durum bile sayılabilir. Türk kadınları bir yana, Türkiye’ye adım atan tüm kadınlar bir şekilde şiddetle ve tacizle tanışıyorlar. Mesela bir Türk'le evlenip adını değiştiren Alman kadın, geçenlerde kocasından dayak yedikten sonra patlak dudağıyla gazetecilere “İşte şimdi Türk oldum’’ diyordu. Bizim gazetelerin adını “yabancı gelin Pippa’’ koyduğu İtalyan kadın, bütün Avrupa’yı otostopla dolaştıktan sonra, Türkiye’ye gelir gelmez öldürülmüştü. Konuyla ilgili bir başka haber başlığı ise şöyleydi; “Yabancı kadın turistler en çok Türkiye’de tacize uğruyorlar.’’ Böyle bir gerçek var ve artık üzerini örtmekle kapanmıyor. Kimse şiddet olaylarının arttığını inkar etmeye kalkmasın; “Bu hep böyleydi sadece ortaya çıktığı için artmış gibi görünüyor’’ demesin. Aynı bakış açısı, sigara içen kadının “oruç tutmadığı’’ gerekçesiyle linç edilmeye çalışılmasından sonra da ortaya atıldı. Genç kadını provokatör ilan ettiler. Yani elinde sigara ortada dolaştığı için oruç tutanları kışkırttığı ileri sürüldü. Demek ki ramazan ayında orta PROVOKATÖR... yerde bir şeyler yemek kışkırtıcılık olarak görülmeliydi ve bu kişilerin linç edilmesi normaldi. O zaman şort giymek de bir tür kışkırtıcılıktı; toplumun ahlakını bozmak demekti ve bu kadının burnunu dağıtmak da normaldi. Tıpkı Selçuk Üniversitesi’nden bazı öğretim üyelerinin kadınların giyimleriyle tacizi ve tecavüzü davet ettiklerini savunmaları gibi. İstanbul’da şort giyen bir genç kız, çıplak bacaklarıyla “toplumu’’, siz bundan “erkekleri’’ anlayın, “cezbediyordu’’. Toplumu cezbetmemek için kadınlar şort giymemeli, kısa kollu gezmemeli, sigara içmemeli, hatta belki de hiç ortalıkta görülmemelilerdi. Şiddetin giderek artması ve bunun da “olağan’’ kabul edilmesi işte böyle gerçekleşiyordu. Dayak yiyen kadınlarla yapılan bir anket, kadınların dayağa alıştıklarını ancak kendilerine küfür edilmesini hazmedemediklerini ortaya koyuyordu. Basında bu haber, “Dövsün ama küfretmesin’’ başlığı altında veriliyordu. En tehlikeli olan duruma, yani dayağa alışmak ve bunu normal kabul etmek aşamasına vardığımızı gösteriyordu. En kötüsü buydu; evdeki şiddet zaten normal kabul edilmişken; sokakta, otobüste yani kalabalıkların arasında da, giderek daha kısıtlayıcı bir ahlak anlayışının dayattığı davranış ve giyim kalıplarının dışına çıkıldığında kadınların gördüğü tepki ve şiddet yaygınlaşırken, buna karşı çıkmak ve engel olmak daha az rastlanır oluyordu. AYIYA DÖKÜLMEYENLER... Her gün ya polise şikayet edildiği ya da cinayet aşamasına geldiği için basına yansıyan kadına şiddet olaylarından haberdar oluyoruz; ya aile içinde süregelen ve şikayet edilmediği için hiç sayıya dökülmeyen şiddet olaylarına ne demeli? Kadına şiddetin gerçek rakamı hangi boyutlardadır dersiniz? Ellerinde kocaman sopa olan erkekler belki dükkanların güvenliği için iyidir ancak kadınlara gelince iş değişiyor. Bu yüzden İngiliz kadınlarına Türk erkekleriyle evlenme arzularını gerçekleştirmeden önce bir kez daha düşünmelerini tavsiye etmeyi bir Türk kadını olarak görev addediyorum. Urla’da bağ bozumu S İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Urla’da her yıl geleneksel olarak düzenlenen Bağbozumu Şenliği yarın başlıyor. Üzümün hasat günü olan ve üzüme balın, zeytine yağın düştüğü gün olarak kabul edilen şenlik, Urla’da 2 bin 600 yıllık bir geçmişe sahip. Şenlik, Tarihi Arasta Çarşısı'nda yarın saat 10.00’da, Urla’nın tarımsal ürünlerinin sergilendiği ve ürün yarışmasının yapıldığı gündüz etkinlikleriyle başlayacak. Saat 18.00’de Eski Tamirhane Binası’nda Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinin eserlerinin yer aldığı “Kimlik” adlı Heykel ve Seramik Sergisi açılışı yapılacak. Saat 21.00’de de Cumhuriyet Meydanı’nda Urla Belediyesi Türk Halk Müziği Korosu ve Urlalı gençlerden oluşan Grup Zerre’nin yer aldığı konser verilecek. ŞENL K DEN ZE TAŞACAK... Bağbozumu Şenliği’nin ikinci günü spor etkinlikleri gerçekleştirilecek. Ali Rıza Mete Yelken Kulübü Tesisleri'nde yapılacak spor etkinlikleri, saat 13.00’de yelken ve sörf yarışmasıyla başlayacak. Plaj voleybolu, plaj futbolu ve yüzme yarışlarının yapılacağı spor etkinlikleri sonunda dereceye girenler çeşitli armağanlarla ödüllendirilecek. Şenlik, saat 21.00’de Urla Cumhuriyet Meydanı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı İzmir Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu ile İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu sanatçılarının vereceği konserle sona erecek. Urla Kaymakamlığı, Urla Belediyesi, Ziraat Odası ve sivil toplum örgütlerinin işbirliğiyle gerçekleştirilecek Bağbozumu Şenliği’ni 2 gün sürecek etkinliklerle kutlayacaklarını dile getiren Urla Belediye Başkanı M. Selçuk Karaosmanoğlu, “Herkesi Urla’ya Bağbozumu Şenliğimize davet ediyoruz” dedi. FİYATLAR YÜKSELİYOR, ÇARŞIDA ALIŞVERİŞ DURDU Altında yaprak kımıldamıyor H CRAN ÖZMADAR Sıcak paranın altına yönelmesiyle bu alanda fiyatlar hızla artarken, pazar alanları daralan kuyumculuk sektörü zor günler yaşıyor. Sektör temsilcileri, spekülatörlerin para kazandığını, ancak yurttaşların alım gücünün olmaması nedeniyle sektörün durma noktasına geldiğini vurguluyor. İzmir Kuyumcular Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Uca, altın fiyatlarındaki artışın normal olmadığını belirterek, “Altın fiyatları maliyetinin 4 katından fazla bir artış yaşıyor. Platin, altından daha değerli bir madendir. Altın fiyatları şu anda platin fiyatlarını da geçmiş durumda. Yaşananlar üretim ve tüketimden gelen talep değil, sıcak paranın kendisini korumak için aldığı bir önlemdir. Ülkeler merkez Yatırımcılar, ekonomik dalgalanma nedeniyle 'güvenli liman' olarak bilinen altına sığınırken, kazananın yine spekülatörler olduğu vurgulanıyor. bankaları aracılığıyla altın alımı yapıyor. Bunların geçmesini bekliyoruz” dedi. Yurttaşların artık hediyelik altın, yüzük, küpe gibi aksesuarları almadığını da belirten Uca, “Son 4 – 5 yıldır satışlarımız azalmıştı. Son yaşanan artışların ardından durma noktasına geldi. Türkiye genelinde meslektaşlarımızın yüzde 60’u dükkanları kapatmıştı. Son gelişmelerle birlikte yüzde 10’luk bir bölüm daha kapanabilir” diye konuştu. Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) ile Porsuklar Kuyumculuk’un Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Porsuk, özellikle son bir kaç yıldır mamul altın satışlarının en düşük düzeyde olduğu söyledi. Porsuk, “Dış satım da çok düştü. Türkiye için en büyük pazar olan ABD’de düşme eğilimi 11 Eylül’den itibaren zaten başlamıştı. Krizle de birlikte çok büyük firmalar ABD ve Avrupa ülkelerindeki temsilcilik ve ofislerini kapatmak zorunda kaldılar. Yatırım uz manları altının en güvenli liman olduğunu söylüyor. Tasarruf anlamında altına ilgi var. Tasarım ürünler yerine tasarruf altını satılıyor” diye konuştu. Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı (EGEV) ile Temizocak Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Temizocak da dünya genelindeki ekonomik dalgalanmaların güvenilir yatırım aracı olan altına talebi artırdığını söyledi. Altındaki son gelişmelerden parasını zamanında altına yatıranlarla spekülatörlerin kazançlı çıktığını vurgulayan Temizocak, “Kuyumculuk sektörü maalesef bitme noktasına geldi. Mücevher nispeten gidiyor ama altınla iş yapan kesim çok zorda. Şu anda dünyada Hindistan haricinde hiçbir yerde altın satılmıyor. Mamul altın ticareti ve sanayisi durma noktasında geldi” diye konuştu. Gürültüye baskın ZM R (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bayraklı Belediyesi ekipleri, yurttaşlardan gelen yoğun şikâyet üzerine ilçedeki eğlence mekânlarına dün sabaha karşı baskınlar düzenledi. Operasyonlarda işyerlerinin vergi, ruhsat, ve çalışma karnesi incelendi. Yüksek seste müzik yayını yapan eğlence yerlerine ceza ceza kesilirken, 3 işyeri ruhsatsız olduğu gerekçesiyle kapatıldı. Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, “Özellikle gece saat 24.00’den sonra artan ve yükselen ses yüzünden insanların uyumakta güçlük çektiklerini biliyoruz. Şikâyetler üzerine düzenlenen baskınlarda gereken yapıldı. Bizim için önemli olan halkımızın mutluluğu” dedi. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear