27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

c 11 TEMMUZ 2011 PAZARTES EGE PAT KA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com 3 Tuzlu suyu tatlı suya çevirecek sistem projesi nedeniyle yurttaş denize giremiyor Karaburun’da ‘tatlı’ isyan OZAN YAYMAN Unutma, Unutturma... Kamuyu anlıyorum, bedeni lapa beyni sünger hale gelsin diye, elden gelen yapılıyor. Ganyanından süper loto bilmemnesine, her günü kumarhaneye çevrilen bir coğrafyada, algısızlık bataklığında kulaç atmakta, dünsüzyarınsız yaşayıp gitmektedir. Olup biten her şeyi, bir televizyon dizisi gibi izlemektedir. Bu yabancılaşmanın ve sonuçlarının, tarihte pek çok örneği vardır. Devleti de anlıyorum, kolay kolay aklına bile getiremez. Moda deyimle ve hali pür mealiyle “medyayı” da anlıyorum; üç kuruşa koşuşturan mensupları “haber”leştirse de, o “haber” ya kuşa çevrilir, ya da çöpe atılır. Saçma sapan temaşaları “tiyatro”, zeka yoksunu “gösterileri” mucize olarak yazan, üstü başı reklam isine bulanmış “kültür sanat lordları – kontesleri”ni de anlıyorum. Onlar “sanat mafyası”nın şöyle ya da böyle yaratıcısı, ortağı, yardım ve yatakçısıdır. Ortalık toz dumana kesilirken, onlar “üfürükten tayyare selam söyle o yâre” mealinden yazarlar. Bunu yaparken “Ölü Ozanlar”ın ruhlarını incitmekten, en muhalifini evcilleştirmekten, yaşamı çile dolu sanat emekçilerini sıradanlaştırmaktan utanmazlar Tamam, hepsini onaylamasam da anlıyorum, anlamaya çalışıyorum. Ruhları, omurgaları, beyinleri bu kadardır. Uzatmayayım da, “Bazen çok ağır yazıyorsun, zorlanıyoruz” diyen dostlara laf düşürmeyeyim. Ama benim anlamadıklarım şunlardır sevgili dostlar; sanatçıyım, şairim, yazarım, bilmemne yazarsanat örgütüyüm, o örgütün temsilcisiyim diye kasım kurum dolaşanlardır. Ötekilerle, bir garip ahvali yaşayıp gidiyoruz. Bu encamımızdır, ne olacaksa olacaktır. Benim şaşakaldığım, asıl “bizim cenahtakiler”dir. Ne demek istiyorum? Varoluş nedenini hala yitirmemiş üçbeş insan ve örgütlenme de olmasa, şu geçtiğimiz on beş yirmi günde anılması gereken insanlarımız anılmayacaktı. Arif Damar’dan Kazım Koyuncu’ya, Nazım Hikmet’ten Orhan Kemal’e, Metin Altıok’tan Behçet Aysan’a, Asım Bezirci’den Rıfat Ilgaz’a… Birini eksik bıraksan, gökyüzünün ve yeryüzünün kalbi incinir, nice insan, nice sanatçı, nice güzel atlar ustası… Kim anacak bunları? Kamu mu, devlet mi, medya mı? Kim unutulmamasını sağlayacak? Hiç dolandırmadan soruyorum, dilden fotoğrafa, edebiyattan sinemaya, nerededir duayenler, örgütlenmeler, örgütlenmelerin başında duranlar… Onların gerçek görevleri, sahi nedir? Bin bir meşakkatle düzenlenen etkinliklerde, protokol krizine girmek, göremeyince bağırıp çağırmak, insanı bir iş yaptığına yapacağına pişman etmek mi? Küçük olsun benim olsun diyerek, kendi mensuplarının bile haberi olmayan işler yapmak mı? Yerel yönetimleri hedef tahtasına koyup, sorgulamaktan, tehdit etmekten öteye geçememek mi? 6 Temmuz 1995’te, Alaçatı’da bir yazarı yitirmiştik. O yazı emekçisi, UNESCO’un “Index Translationum”una göre Türkçeden yabancı dillere yapıtları en çok çevrilen dördüncü yazarımızdır. 12 Eylül’e ve şeflerine dünyayı dar eden, bir yiğit demokrasi, barış ve özgürlük insanıdır. Kurduğu vakıfla ve yaşamı boyunca gösterdiği duruşla, aydın ne demektir, sanatçı ne demektir sorularına yanıt veren ve hepimize hala boy aynası tutan bir yurtseverdir. Kimden mi söz ediyorum? Elbette Aziz Nesin’den. Kim anacaktı, kim küçücük de olsa gazete ilanı verecekti, kim Alaçatı denizine üç karanfil atacaktı? Paçalı Tavuk Derneği, ya da Haraptar Köyü Sulama Kooperatifi mi? Unutmak, vazgeçiştir. Vazgeçenlerden sıkıldım. Siz ne alemdesiniz? İzmir’in Karaburun ilçesinin Yeniliman bölgesinde, sahile çok yakın alanda denize platform kurularak, tatlı su elde edilmek istenmesi bölgede yaşayanların tepkisini çekti. Yurttaşlar, çalışmaları sürdüren ekipten bilgi alamazken Karaburun Kaymakamlığı söz konusu şirkete, deniz suyundan tatlı su elde etmesi amacıyla 1 aylık araştırma izni verildiğini bildirdi. Karaburun'un Yeniliman bölgesinde 24 Haziran tarihinde, sahile çok yakın bir yerde deniz üzerinde, yaklaşık 10 metre çapında platform kurulmaya başlandı. Kalabalık bir ekip tarafından gerçekleştirilen işlemin ardından bölgede yaşayan Meftun Bulunmaz adlı yurttaş, çalışmaları yürüten ekiple defalarca görüştüklerini ancak yapılanın ne olduğuna ilişkin bilgi Yeniliman’da denize platform kurularak tatlı su elde edilmek istenmesi tepkilere yol açtı. alamadıklarını söyledi. Bulunmaz, şirket çalışanlarının, firma ismi vermekten de kaçındıklarını savunurken, kaymakamlık ve sahil güvenlik birimlerinin de sessiz kaldığını öne sürdü. Bulunmaz, “Birileri gelmiş ve burada denizi kendi tapulu mallarıymışcasına kullanıyorlar. Yetkililer de bu duruma seyirci kalıyorlar” dedi. Çok sayıda yurttaşın evinin bulunduğu bir alanın önünde, adını bilmedikleri firmanın ne yatırımı yaptığını öğrenmek istediklerini vurgulayan Bulunmaz, “Halk sağlığını tehdit eden bir uygulama içindeler mi? Ne gibi bir çalışma yapıyorlar? Tüm bunları öğrenmek istiyoruz. Bunun yanı sıra denizin nasıl bu kadar kolay birilerinin kullanımına verildiğini konusunda da yetkili birimlerden bilgi istiyoruz. Bölgede yaşayanlarla imza kampanyası başlattık. En kısa sürede de yetkili birimlere şikayet edeceğiz” diye konuştu. Karaburun Kaymakamı Fatih Aksoy ise, anılan yerdeki çalışmanın deniz suyundan tatlı su üretmeye ilişkin olduğunu ve özel bir şirket tarafından Kocaeli Üniversitesi işbirliyle gerçekleştirildiğini söyledi. Aksoy, söz konusu firmaya bir ay süreli araştırma izni verdiklerini vurguladı. DEN Z N ZENG NL KLER Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında aralarında Ayvalık’ın da aralarında bulunduğu kıyı şeridinde, sualtı canlı popülasyonunun envanteri çıkarılıp, balıkçılığa kısıtlı alanlar belirlenecek. Proje, Küresel Çevre Fonu (GEF) mali desteğiyle, Çevre ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı (ÖÇKKB) tarafından Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü ortaklığında yürütülüyor. Küresel Çevre Fonu adına Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) projede uygulayıcı ortak olarak görev alıyor. FethiyeGöcek, KöyceğizDalyan, DatçaBozburun,Gökova ve Foça ÖÇK bölgeleri ile Ayvalık Adaları SAYIL ACAK Tabiat Parkı’nda yürütülecek olan proje 2013 yılında sona erecek. Projenin uygulanması sırasında yerel desteği sağlamak amacıyla yerel çalışma çalışma gruplarının oluşturulması da öngörülüyor. Proje sonunda oluşturulacak rapor doğrultusunda, biyolojik çeşitliliğin zengin olduğu pek çok türün bir arada yaşadığı alanlar, yok olma tehlikesi taşıyan bazı türlerin bulunduğu alanlar, endemik türlerin bulunduğu nadir özelliklere sahip alanlar, bilimsel, kültürel ve estetik açıdan ayrıcalıklı öneme sahip alanlar ile doğal olaylar ya da insan etkilerine karşı yüksek kırılganlık taşıyan alanların balıkçılığa kısıtlanabileceği açıklandı. (OYA UĞRAL) DAN IKÇIL AR I BAL RAR LEM KA EY Balıkçılar, trolleriyle maviyi tüketen ve ekosisteme kalıcı zarar verenlere karşı savaş açtı. Trole hayır diyecekler MEHMET CELEN ÇANAKKALEÇanakkale’de küçük balıkçılar, Saros Körfezi, Babakale açıkları, Gökçeada, Bozcaada ve boğazda balık yataklarına zarar veren trol avcılığını protesto etmek için 14 Temmuz’da eylem yapma kararı aldı. Çanakkale Su Ürünleri Merkez 1 Kooperatifi Başkanı Mehmet Özkurnaz, 15 Temmuz’dan itibaren uluslararası karasularında başlayacak trol avı serbestliği nedeniyle Karadeniz ve Marmara’dan yüzlerce trol teknesinin geçiş yapacağını anımsattı. Bu nedenle bir gün önce Çanakkale Boğazı’nı küçük tekneleriyle trolcülere kapatacaklarını bildiren Özkurnaz, teknelerine asacakları pankartlarla da trollerin balık yataklarına 14 Temmuz’da bir araya gelecek küçük balıkçılar, Saros Körfezi, Babakale açıkları, Gökçeada, Bozcaada ve boğazda balık yataklarına zarar veren trolcüleri protesto edecek. verdiği zararlara dikkat çekeceklerini söyledi. Özkurnaz, “Uluslararası sularda av yapmalarına itiraz etmiyoruz ancak bu sularda balık bulamayınca Türkiye’nin karasularında kıyılara kadar gelip bütün balık yuvalarını bozuyorlar” dedi. Gökçeada ve Bozcaada’nın etrafında tek bir balık yatağı kalmadını söyleyen Özkurnaz, “Denizin dibi trol ağı kaynıyor. Gece karanlığında katliam yapılıyor. Sahil Güvenlik tek başına bir şey yapamıyor. Bu denizden ekmek yiyen bizlerin dışında denizlere sahip çıkan yok. Sesimizin artık duyulmasını istiyoruz. Bu işten binlerce küçük balıkçı ekmek yiyor” diye konuştu. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear