Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 HAZİRAN 2011 PAZARTESİ EGE PATİKA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com c 3 AliağaMenderes hattı açılmasına karşın yurttaşların alışkanlıklarından vazgeçmekte zorlandığı vurgulandı Düş ve Gerçek... Düş kurmamak, gerçeğe haksızlıktır kuşkusuz. Gerçeği, düş besler, esin verir, kışkırtır. Ama gerçeğe gözlerini kapatıp, salt düşler alemine hapsolmak, hapsedilmek de gerçeğe karşı ihanettir. Biz ona bakmıyoruz, gözlerimizi kaçırıyor, alametlerine ve yaşattıklarına aldırmıyoruz diye, gerçek ortadan kalkmaz. Bir gün mutlaka, onunla yüzleşmek zorunda kalırız. Elbette, bunu yapabilecek bir yüzümüz, gücümüz ve cesaretimiz kalmışsa. Gerçeklik algısının ortadan kaldırılması için, elden gelenin yapıldığı bir küreselleşme yaşıyoruz. Medyadan sanata, siyaset arenasından bireysel ve toplumsal ilişkilere her türlü araç ve yöntem, sonuna dek vahşi bir acımasızlıkla kullanılıyor. Gerçek, şiire, romana, oyuna, öyküye uğramıyor artık. Sanatla yaşam arasındaki perde, her gün biraz daha kalınlaşıyor. Hayır, düzeltelim. İnsanla yaşam arasındaki perdedir anlatmaya çalıştığımız ve sanatın da bu amaçla kullanılması, hazin bir skandaldır. Yapay olaylar, sanal bir kurguyla ve asla yaşamamışyaşamayacak kahramanlarıyla işlenerek, önümüze konuluyor. Artık, bizim gerçeğimiz onlar oluyor. Bir gün onlar gibi olabilmenin düşleri içinde, ömür tüketiyoruz. İnsanı, insana dair ne varsa hepsinden uzaklaştıran bu gerici sistem, yalnızca düşten beslenmektedir. En önemli enerji kaynağı “yalan”dır. Varoluş alanı düşten ibaret olanlar için “gerçek”, lanetlidir, huzur bozucudur, depremdir. Çünkü gerçek, bizi bedenimizle, beynimizle, ahlakımızla, vicdanımızla, tıynet ve onurumuzla baş başa bırakır. Başkalarıyla da ilgilenmemiz gerektiğini söyler. İlişki değil, iletişim kurmamızı zorunlu kılar. İnsan dediğin canlının, sadece işkembe ya da cinsel organdan ibaret olmadığını anımsatır. “İnsan dediğin” der, “duyargayla değil, duyarlıkla insan olur.” Bunlardan bihaber olanlara dikkat edelim. Düşlerinde sonsuz bir özgürlük içinde kulaç atanlar, sanal bir okyanus sunanların peşinden koşanlar, sizce gerçeğin pratiğinde neden bu kadar gaddar, ilkel, saldırgan, acımasız, anlayışsız ve kaba oluyor? Çünkü gerçeğin lanetiyle, ancak böyle başa çıkılacağını sanıyorlar. Gerçeğin gözümüze soktuğu “insansızlığın” panzehri, onlar ve onlara düşten başka bir şey vermeyenler için, daha yoğun bir insansızlıktır. Hal böyle olunca, vaat edilen cennet uğruna, ancak bir kere yaşayabileceğimiz şu dünyanın giderek cehenneme dönüşmesine aldırılmaz. Ta ki, o cehennemden payımıza düşeni alana, yaşayana kadar. O zaman akıllarına geliyor ölen çocuklar, çalınan emekler, kurutulan dereler, zehirlenen göller, katledilen kadınlar, savaşlar, yoksunluklar, yoksulluklar. Başlarına geldiği zaman sıçrıyorlar düşten. Sömürülmek, kullanılmak, alet edilmek, kandırılmak nedir, uyku mahmurluğuyla anlamaya çalışıyorlar. Ama o vıcık vıcık yorganı atmak, bataklığa dönmüş yataktan çıkmak kolay değildir artık. Bilgisizdir, kültürsüzdür, örgütsüzdür ve bütün bunlar gerçeğin dayattığı doğal sonuçlardır. Ne direnecek, ne itiraz edecek, ne de haksızlığı sorgulayacak takat kalmıştır. Düşlerin vaat ettiği bahçeleri özlemekten, vahim bir kaderciliğe sığınmaktan ve biat etmekten başka çare yoktur. Tersini yapsa, buna yeltenenlerin başına neler geldiğini, yeterince görmüştür. Daha da acısı, gerçeğe yardım edecek bir düş kırıntısı bile üretemediğini görmesidir. Tek umudu, seçimlerinin bir gün “bir şey”e yaramasıdır. O “bir şey”in, gerçeğin içinde ne işe yarayacağını bilmeden, bekler, bekler… Tarihin “Unutulmuşlar Salonu”, düşle gerçeği buluşturamayanlar içindir. İzmirli otobüsten inmedi! entte otobüslerin sayısının, raylı sistem projelerinin devreye girmesiyle azaltılması hedefleniyordu. Yurttaşların tercihi yine otobüs oldu. K İzmirliler, kentin büyük bölümü EMRE DÖKER sayısını kademeli olarak önce 900'e nü kaplayan “demir ağlara” karsonra da 800'e düşürmeyi hedeflişın otobüslerden vazgeçemiyor. Kentin yordu. Ancak yolcu sayılarındaki artış, bu trafik sorunun başlıca nedenlerinden biri öngörünün gerçekleşmesini engelledi. Otoolarak gösterilen otobüslerin sayısının, büslerdeki yolcu artışına anlam veremeyen raylı sistem projelerinin devreye girmeESHOT yetkililerinin, otobüs sayısını azaltsiyle azaltılması hedefleniyordu. Ancak ma isteklerinden şimdilik vazgeçtiği öğrenilyurttaşların tercihi yine otobüs oldu. Aliağa di. 80 kilometrelik hat üzerine kurulu olan İZMenderes Raylı Sistemi’nin (İZBAN) devreye BAN ilk seferi yaptığı Eylül ayında 311 bin yolcu girmesinin ardından otobüs sayılarını azaltmayı hedefleyen taşırken bu sayının haziran başı itibariyle 3 milyonu aştığı da ESHOT, bu hayalini gerçekleştiremedi. Hattın seferlere başöğrenildi. İlk aylarda 66 olan sefer sayısını 170’lere çıkaran lamasının üzerinden 9 ay geçmesine karşın, otobüsü kullanan İZBAN, artan talep nedeniyle çeker sayısını artırmak için yolcu sayısı azalacağına arttı. Edinilen bilgiye göre, bin 100 TCDD’ye girişimde de bulundu. 31 durağı bulanın İZBAN, otobüsle kentte hizmet veren ESHOT Genel Müdürlüğü, araç Aliağa ve Menderes arasında hizmet veriyor. GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ İSTİYORLAR AKILLI YEM ÖDÜL GETİRDİ... M UĞLA (Cumhuriyet) Muğla Mermerciler Derneği Başkanı Mustafa Ercan, Türkiye'nin mermer ihracatının üçte birinin kendi illerinden yapıldığını belirterek, şehir merkezinde bir gümrük müdürlüğü açılmasını istedi. Ercan, “Kıyı kesimlerinde gümrük işlemleri kolayca yapılabilmesine karşın, mermer sektörü, İzmir ve başka limanlardan işlemlerini yürütmek zorunda kalmaktadır” dedi. Tarım ürünleri ihracatı için 20 yıl önce Yozgat'ta gümrük müdürlüğü kurulduğunu, Aydın, Antalya, Denizli’de de benzer birimlerin olduğunu anımsatan Ercan, “Muğla'da üretilen ve Türkiye mermer ihracatının yaklaşık yüzde 20'sini tek başına karşılayan sektörün, 2023 yılında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracattaki payının da artması için gümrükleme kolaylaştırılmalıdır” diye konuştu. I ÖZCAN ÖZGÜR İ ZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yaşar Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi Sinan Süha Tepebaşılı, “Akıllı Yem Dağıtım Sistemi” projesi ile Makine Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin büyük ödülünü kazandı Makine Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin bu yıl ilk kez düzenlediği Üniversitelerarası Makine ve Endüstri Mühendisliği Bölümleri Bitirme Projeleri Yarışması’na çeşitli üniversitelerden ilgili bölümlerin son sınıf öğrencilerinin hazırladığı 170 bitirme projesi katıldı. Yarışmanın, 36 projenin katıldığı Endüstri Mühendisliği dalında Tepebaşılı, tavuk ürünleri ve yem üreten bir firma için hazırladığı “Akıllı Yem Dağıtım Sistemi” ile birinci oldu. Tepebaşılı’nın projesi, firmanın üretim yaptığı tesislerin hangisine, ne zaman ve ne kadar yem gönderileceğini otomatik olarak veren yazılım ve uygulamasından oluşuyor. Cumhuriyet’in Katkılarıyla Yayınlanmıştır. C M Y B C MY B