Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
c 25 N SAN 2011 PAZARTES EGE PAT KA HALUK IŞIK halukisik@gmail.com 3 CHP Muğla 2. sıra adayı Prof. Dr. Nurettin Demir, yöre halkının desteğiyle 4 milletvekili çıkararak iktidara yürüyeceklerini söylüyor Çalmadan, çırpmadan... ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Dönemin Muğla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şener Oktik’in çağrısı üzerine İzmir’den Muğla’ya, “memleketine borcunu ödeme” adına gelerek, dekan sıfatıyla tıp fakültesi kuruculuğunu üstlenen Prof. Dr. Nurettin Demir, “siyasi engellemeler” nedeniyle fakülteyi yaşama geçiremedi. Geçen yıl yapılan rektörlük seçiminde, o engelleri aşabilme adına aday oldu. Bu kez YÖK’ü geçemedi. Demir dekanlığı sona erdirilince, şimdi yoluna CHP’den Muğla milletvekili adayı olarak devam ediyor. Muğla’da hiçbir siyasi faaliyeti olmadığı halde, yapılan ön seçimden ikinci sırada çıkarak herkesi şaşırtan Prof. Dr. Demir, partisinin bu kentten 4. milletvekilliğini çıkartmak için çaba harcıyor. Pazartesi Yeniden merhaba. Sizlerle 184 hafta boyunca, cuma günleri birlikte olduk. Bu yazıyla birlikte, pazartesileri selamlaşacağız. Cumhuriyet Ege’nin haftada üç güne çıkmasına ne kadar seviniyorsam, Patikaların pazartesi günleri yayınlanacak olmasına, bir o kadar seviniyorum. Böylece hafta içi gündemini izlemek ve işlemek kolaylaşacaktır düşüncesindeyim. Marquez’den “Kırmızı Pazartesi” hariç, pazartesileri renkli değildir. Şiirde, romanda, öyküde pek yer bulamayan bir gündür pazartesi. Dillere pelesenk “Pazartesi Sendromu”yla ilgi kurmaya çalışmıyorum. Tam tersi, dinlenme günlerinin ardından, yeniden çalışma, üretme, bölüşme şenliğinin başlangıç günüdür. Öyle olmalıdır. Keşke olsa, ama değil işte. Pazartesileri, bizim gibi ülkelerde ve o ülkelerin insanlarında, muştulu günler olmaktan çok uzaktır. Üç kısa tümcede, insanı temenniden yılgınlığa sürükleyen, ne yazık ki yaşadığımız gerçeklerdir. Şimdi kalkıp yalan mı söyleyelim, görmeyelim mi olup biteni? Bilinçli bir emekçiysen, sömürü batağında artı değer çarkını çevirmeye yeniden başlamak, pazartesi günlerini sevmemen için yeterli gerekçedir. Öğrenciysen, gençliğini yaşayamamış ve kıskançlığını öfkeye dönüştürmüş bir öğretmenle, yeniden karşılaşma olasılığıdır pazartesi. Kimileri için, asla dil ve gönül birlikteliği kuramayacağını bile bile, yine o binalarda, yine o insanlarla birlikte olmak zorunluluğudur. Vaazlar, nutuklar, yalanlar, samimiyetsizlikler yağmuru içinde geçecek bir haftanın, kederli başlangıcıdır. Bilirsin, o politikacı, sabahının köründe, yine aynı ucuz teranelerle, gazeteleri, ekranları, mikrofonları ele geçirmiştir. Haftanın nasıl geçeceği bellidir artık. Ona yanıt verecekler, o karşılık verecek, ötekiler itiraz edecek, o daha yüksek bağırıp çağıracaktır. Kısaca, senin hayatın ve ülken üstüne ve senin ne dediğin sorulmadan, fallar açılacak, deli gömlekleri dikilecektir. Trafikte boğulmak, kalabalıkların her gün biraz daha artan kabalıkları içinde yürümek, kent estetiğinin içine eden o zevksizliklerin ikişer üçer kat daha yükseldiğini görmektir, bizim gibi ülkelerde pazartesi. Kısaca, maddi ve manevi açıdan mutsuz geçen bir haftanın ardından, o mutsuzluğun belirlediği ve seni asla dinlendirmeyen günler bitmiş, ama fotokopisi yeniden başlamıştır. Hani mitolojide, taşı dağın tepesine çıkaran adam gibi. Taş hep yuvarlanır, adam taşı yeniden dağın tepesine çıkarır, taş yeniden yuvarlanır, adam tekrar taşı yüklenir... Vahim bir kısırdöngü öyküsü. Pazartesi, bizim gibi ülkelerde, dağın tepesine çıkardığını sandığın o taşı, yeni bir haftanın başlangıcında, sokağa ve yaşama açılan kapının önünde, yeniden görmektir. Biz işte bunun için devrimden yana türküler söylüyoruz. Sözlerin, niyetlerin, temennilerin somut, anlaşılır ve mutluluk getirici karşılığını hemen, şimdi ve herkes için istiyoruz. İnsana bıçak, düşünceye parmaklık, kitaba yasak, sanata tükürük, ağaca balta, suya zehir, gökyüzüne nükleer değmesin çığlığımız bundandır. Sana yapılmasını istemediğini, sen de başkası için isteme... Doğrudur, ama yetmez. Artık kendimiz için istediklerimizi, biraz da başkaları için isteme noktasına yürümeliyiz. Pazartesileri, harika bir yenilenme fırsatı olabilir. Yitirilecek kaç günümüz, umursanmayacak kaç yaşamımız var ki? Sendromu “sen bir dur”a dönüştürmek, kuşkusuz ellerimizle dönen bu dünyaya çok yakışacaktır. Bunu ancak biz yapabiliriz, takvim ve iyi niyet işgalcileri değil. Yaşasın pazartesi! C HP’nin Muğla’da 2.sırada aday gösterdiği Demir, özellikle yoksullaştırılan kesimin oylarıyla iktidara yükseleceklerini söylüyor. YÖRÜK YARIŞI Muğla, CHP’nin ikinci sırasında Prof. Dr. Nurettin Demir ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarlığı’ndan istifa edip, AKP’den liste başı aday olan Ali Boğa nedeniyle, bu seçimde farklı bir yarışa sahne oluyor. Muğla önemli bir “Yörük nüfusa” sahip bir il. Her iki isim de Yörük. Hal böyle olunca Muğla’da seçim Yörük mücadelesine dönüşmüş durumda. Demir, hangi partiye mensup olurlarsa olsunlar Muğla’da Yörük oylarının CHP’ye akacağı düşüncesinde. Bunun nedenini sorduğumuzda şu yanıtı veriyor: “Ben yaşamımım önemli bölümünü İzmir’de geçirdim, ama bir ayağım hep Fethiye’de oldu. Biz her yıl Fethiye’nin Göcek Beldesi’nden Burdur sınırlarındaki Pırnaz Yaylası’na, yüz yıllardır atalarımız yürüyerek nasıl çıktılarsa öyle çıkarız. Dedelerimiz bundan 3040 yıl önce develeri ve keçileri ile bu yolları yaya olarak gidip, bir avuç buğday ve bir avuç darı için üç dört ay yaylada ardıçların diplerinde konaklarlardı. Çalmadan çırpmadan yoksul bir hayatı yaşadılar ve bize kültürümüzü miras bıraktılar. Yörük türküleri ile büyüdük ve ecdadımızı unutmadık. Onların torunları olarak Yörük olduğumuz için gurur duyuyoruz. Bu yürüyüş değişik etkinliklerle bir hafta sürer. Bu etkinliğe Türkiye’nin her yanından Yörükler katılır. Biz o yürüyüşlerimizde Yörük olduğunu iddia edenleri görmedik. Ben sözde değil, özde yörüğüm. Lafla Yörük olunmaz. Yörüklük bir yaşam biçimidir. Geleneksel GöcekPırnaz Yayla Yürüyüşü’nü 8 yıldır yapıyoruz. Bu sene 509’ncusunu gerçekleştireceğiz. 509’ncu, çünkü Yörükler 500 yıldır yürüyorlar. Bu sene Ali beyi de aramızda görmek isteriz.” HEDEF 4 Prof. Dr. Demir, “Dört milletvekili diyorsunuz. Muğla’nın 6 milletvekili var. Şu anda tablo 3 CHP, 2 AKP, 1 MHP. 4 milletvekili nasıl olacak?” sorumuzu, “Çalmadan çırpmadan yoksul bir hayatı yaşamız atalarımızın torunlarının durumu da çok farklı değil. Çalmadan, çırpmadan yaşamaya devam eden Yörüklerin desteğiyle” diye yanıtlıyor. Muğla'da 12 Eylül referandumunda AKP’ye yüzde 68.9 “hayır” oyu çıktığını da anımsatarak, “Daha önce AKP’nin iktidar olduğu il genel meclisinde 2009 yerel seçiminde biz iktidar olduk. 12 Haziran’da da Muğla’dan en az 4 milletvekili vererek Türkiye’de iktidar olacağız. Bu hayal değil. Partimin ortaya koyduğu hedefler herkesi heyecanlandırıyor” diyor. MUĞLA’NIN SORUNLARI Prof. Dr. Demir, Muğla’nın sorunlarını konuşurken de, işsizlik ve yoksulluğun önce geldiğini söylüyor. Kentin, turizm sıralamasında İstanbul ve Antalya'nın ardından geldiğini anımsatarak, “Muğla turizmi ile genel bütçeye ciddi katkılarda bulunuyor. Ancak karşılığını alamıyor. Muğla kıyılarda zengin. Muğla kırsalı Güneydoğu’dan daha yoksul. Muğla’nın kıyısal alanı ile kırsal alanı arasında uçurum var. Yaşanan çelişki sorunlara neden oluyor. Şaşırtıcı gelebilir ama Muğla, Türkiye’de intiharın en çok yaşandığı bir il. Muğla suç oranıyla da önde. Muğla’nın neyin, nerede, nasıl yapılacağını belirleyen makro planlamaya ve bir de turizm master plana ihtiyacı var. Muğla sadece turizm değil, tarım merkezi de. Turizm ve tarım alanlarını dengeli biçimde, korumakullanma dengesi içinde planlayıp, kıyısal alanla kırsal alan arasındaki uçurumu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Mecliste bunun takipçisi ve sözcüsü olacağım” diyor. Kumamota Üniversitesi’ndeki doktora eğitimini birincilikle tamamladı Yüksel, ailesinin gururu! eğitimi aldığı sırada Japonya’da meydana gelen depreme de tanık olan Yüksel, Uzakdoğu insanının soğukkanlılığına dikkat çekiyor. EÇEV’de bayrak değişimi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yedi yıldır Ege Çağdaş Eğitim Vakfı'nın (EÇEV) başkanlığını yürüten Okan Sezer, yeni dönemde görevi Berrin Ertürk’e devretti. Sezer, arkasında, teslim aldığı günden bugüne büyüyen, kurumsallaşmış bir vakıf bırakmaktan ötürü hoşnut olduğunu dile getirdi. Yeni başkan Berrin Ertürk de, İzmir’in dezavantajlı bölgelerinde eğitim için çalışmaya, Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’nı destekleyenlerin gurur duyacağı portreler oluşturmaya devam edeceklerini söyledi. EÇEV'in yeni yönetimi, Yasemin Reşitoğlu, Talat Sivri, Bülent Egeli, Hülya Güven, Ergin İskit, Ekrem Oran, Leyla Umur, Mahur Mater, Perihan Değirmenci ve Meral Kubalı'dan oluşuyor. Bu arada yazar Füruzan, evindeki kütüphanesini, içindeki bin 250 kitabıyla birlikte EÇEV'e bağışladı. E H CRAN ÖZDAMAR Japon hükumetinin bursuyla Kumamota Üniversitesi’ndeki doktora eğitimini bölüm birinciliğiyle tamamlayan Aslı Yüksel, ailesinin gururu oldu. Deprem felaketini de eğitimi sırasında yaşayan Yüksel, Japonların depremi yaşamlarının bir parçası olarak görüldüğünü vurguladı. 2006 yılında Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü birincilikle bitirmesinin ardından Japon hükumetinin Monbukagakusho – MEXT bursunu kazanarak Kumamoto Üniversitesi’nde uygulamalı kimya ve biyokimya alanında yüksek lisans eğitimi alan ve ardından doktora bursunu da kazanan Yüksel, “Türkiye’de lisans eğitimimi tamamladıktan sonra Almanya’dan bir burs kazandım ve Almancam çok iyi değildi. Bu nedenle Japon hükumetinin verdiği bursa başvurdum. 7 kişi arasından seçilerek, dilini bile bilmediğim bir ülkeye gittim. Evimden ilk defa bu denli uzaklaşıyordum. 4.5 yıl orada kaldım. Bölüm birinciliğim nedeniyle yarım dönem erken mezun oldum. 25 Mart’ta Doktora eğitimini başarıyla tamamlayan Yüksel plaketle ödüllendirildi. gerçekleştirdikleri otelde yakalandıklarını anlatan Yüksel, şunları söyledi: “Deprem olurken, otelde toplantıdaydık. Nobel ödüllü bilim insanlarının yer aldığı toplantıda sarsıntı önce hafiften başladı. Japonlar tepki bile göstermedi. Sarsıntı şiddetlenince yine kimseden ses çıkmadan camların bulunduğu yerden uzaklaşarak, sandalyelerin altına girdik. Ben bağırdığımı hatırlıyorum. Japon arkadaşım deprem boyunca beni sakinleştirmeye çalıştı. Japonlar, soğukkanlıydı. Sarsıntının bitmesiyle otelden çıkarıldık. Dışarıda biz beklerken, otel görevlileri sandalye ve battaniye getirdi. 2 saat sonra otel lobisine alındık. Odalar kontrol edildikten sonra odalara çıktık ancak sürekli tetikte olmamız konusunda uyarıldık. Depremin ciddiyetin farkına vardığımızda da kimse soğukkanlılığını kaybetmedi.” Kermesin gelirleri çocukların İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)“İzmir Sokak Çocuklarını Koruma Çocuklar Geleceğimizdir Derneği”, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde kermes gerçekleştirdi. Geliri çocukların eğitimi için kullanılacak kermes, yoğun ilgi gördü. Dernek Başkanı Neşe Can Hürtürk, katkıları nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun eşi Türkegül Kocaoğlu'a teşekkür plaketi verdi. Hürtürk, kermeste elde edilen gelirin Konak’taki “Bizim Ev Aile, Çocuk, Gençlik Destek Merkezi”nin ve buradan destek alan çocukların ihtiyaçları için kullanılacağını söyledi. Hürtürk, “Derneğimizin kurulduğu 1994 yılından bu yana, zor durumdaki ve risk altındaki çocuklara hizmet veriyoruz. Valilik, emniyet, büyükşehir belediyesi ve sivil toplum kuruluşları mutlaka çocukların yaşam şartlarını iyileştirmek için çalışıyorlar. Zaten bunların işbirliği olmadıkça başarı da mümkün değil. Ancak toplumun duyarlılığına ve desteğine ihtiyacımız var. Umarım çocuklarımızın geleceğimiz olduğu bilinci daha da gelişir” dedi. diplomamı alarak, Türkiye’ye döndüm” dedi. TÜRK YE STEĞ ... Eğitimi boyunca 29 ulusla arası konferansta sunumlar yapan, 5 ayrı konferansta en iyi sunum ödülünü alan Yüksel, Nobel ödüllü hocaların yer aldığı (hope meeting) umut toplantılarına öğrenci ve sonrasında da asistan olarak katıldı. Dok torayı bölüm birinciliğiyle tamamlamasıyla üniversite rektör ödülünü layık görülen Yüksel, yaşamına Türkiye’de devam etmek istediğini, bu kapsamda üniversitelere başvuruda bulunacağını, fabrika atık sularının temizlenmesi üzerine yaptığı çalışmayı sürdürmek istediğini kaydetti. Japonya’daki 9 büyüklüğündeki depreme, umut toplantılarının üçüncüsünü C M Y B C MY B