26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 ŞUBAT 2011 CUMA c HALUK IŞIK 3 BİR YOL VERİN! ‘Bir deneyin; yayalara, diğer sürücülere yol verin, otobüse binerken kenara çekilin, görevlilere gülümseyip iyi günler dileyin. Belki onlara da bir şeyler bulaşacaktır...’ ASUMAN ABACIOĞLU PATİKA Eleştirelim de... Şehir tiyatrolarımız hala yok, evet doğru ve bu konuda şu fakirden fazla yazan ve söyleyen de yok. Peki, neden yok? Nedenlerini, kendimizce yaklaşımlarla yaza söyleye bitiremedik. Ama merak edenler için özetleyelim; pasta küçüldü, yer almak isteyenler çoğaldı da ondan. “İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları”, salt oyun sahnelemeyle değil, kurumsallaşmayı başarmakla mümkün olacak; sakin düşünmek ve çok sağlam hazırlanmak gerekir de ondan. Oradan buradan genel sanat yönetmenleri falan önermek değil, gelene gidene bağlı olarak parlayacak ya da sönecek geçici işlerin değil, kalıcılığı sağlamanın peşine düşmek gerek de ondan. Bu işin yapılacağına önce kendimizi, sonra da herkesi içtenlikle inandırmamız gerekir de ondan. Şehir tiyatrolarına dair tümce kurarken, öznesini bizden başlatmamak gerekir de ondan. Bunalmamak ve bu işi gerçekleştirecek olanları bunaltmamak gerekiyor da ondan... Söyle yaz, bitmez. Kuşkusuz, bu konu başta olmak üzere, her konuda eleştiri olacaktır, olmalıdır da. Biz sanattan, en çok sorulan sorudan ve konudan başladık. Patika’yı buradan sürdürelim. İzmir’e ve doğal olarak büyükşehir belediyesine yönelik eleştirilere, son zamanlarda sanata ve sanatçıya sahip çıkılmadığı mealinde eleştiriler eklendi. Bu eleştirilerin önemli bir bölümünün, tiyatroya dair olduğu görülüyor. O oyun niye getirilmiyor? Şu topluluğa neden sahip çıkılmıyor? Şu etkinlik niye desteklenmiyor? İyi de, durum gerçekten bu mudur? Başka türlü söyleyelim; olanı olmayanı, yapılanı yapılmayanı aynı çuvala sokup genelleyen böylesi eleştiriler, sağlıklı mıdır, bizi doğruya götürür mü? Örneğin “AST neden getirilmiyor, neden desteklenmiyor?” mealinde bir eleştiri yaparken, en azından AST’ın kaç kez İzmir’e geldiğini, kaç oyun sahnelediğini bilirsek, eleştirilerimiz daha yararlı hale gelmez mi? “Sanat desteklenmiyor” genellemesiyle yöneltilen eleştiriler, bir yıl içinde var olan mekanlarda kaç sergi açıldığının, kaç oyun – topluluk konuk edildiğinin, kentteki ödenekli ya da ödeneksiz kaç kuruma ve topluluğa destek olunduğunun bilinmesini zorunlu ve kaçınılmaz kılmıyor mu? Elbette bütün bunları öğrenmek için, çaba göstermek de gerekiyor. Sözgelimi “Bilgi Edinme Yasası”, yolumuzu oldukça kısaltmaktadır. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü yaklaşıyor ve yoğun bir hazırlık süreci başlatılmış durumda. İzmir Büyükşehir Belediyesi, uzun yıllardır 15 gün boyunca, bu anlamlı günü “İzmir Tiyatro Günleri” olarak kutluyor. Başta DEÜGSF Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü olmak üzere, kentin üniversiteleri, kültür ve sanat kurumlarıyla, kentte anlamlı bir “imece”nin lokomotifliğini sürdürüyor. Bu yıl da 20 dolayında topluluk, İzmirliler için perde açacak. Sanat yalnızca kent içinde değil, 10’a yakın çok amaçlı salonda, kentin çeperlerinde de soluk alıp verecek. Bu yıl salt yetişkinlere değil, çocuklara da tiyatro ulaştırılacak. Bütün bu etkinliklerin içinde, kentin tiyatroları da yer alacak. Bilimsel toplantılar, söyleşiler, sergiler, bu şölene boyut kazandıracak. Çok yakında, daha geniş bilgiyi alacağız, bekleyelim görelim. Bu konuyu önümüzdeki Patika sürdüreceğim. Şimdilik virgül atalım. Eleştirirken, yaklaşımımızı “bilgi” ile donatırsak, haksızlık yapmamış, “vur abalıya” kervanına katılmamış oluruz. Bitmedi, konuşacağız... ZMİR TRAFİĞİ... Bakmayın bunları anlattığıma; kibarlığınız her zaman karşılık bulmayabilir İzmir’in trafiğinde; yol verdiğiniz insanlar istiflerini bozmadan ve trafiğin aslında ne kadar tıkalı olduğuna aldırmadan İ ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ cydd@cydd.org TÜRK KALP VAKFI http://www.tkv.org.tr C M Y B C MY B ÇELENK VE ÖZEL GÜN BAĞIŞLARINIZ İÇİN KALBİNİZİ KORUYUN halukisik@gmail.com Geçen günlerden birinde, eli kolu torbalarla dolu yaşlıca bir kadına karşıdan karşıya geçmesi için bekleyip yol verdim. Kadın bir yandan karşıya geçerken bir yandan da dualar okuyarak teşekkürler ediyordu; öylesine uzun sürdü ki teşekkür etmesi, ben kibarlığımın bu kadar minnetle karşılanmasına şaşırdım kaldım. Alt tarafı birkaç dakikalığına daha geç gaza basmıştım; ancak genellikle en uygar insanların yaşadığına inanılan İzmir’de bile demek ki araba sürücülerinin tacizine “alışmış’’ insanlar “iyi davranılmaya’’ bu kadar muhtaçtılar. Birazcık nezaket bile insanların gözlerini yaşartıyordu. “İyiliğin’’ bulaşıcı olduğu söylenir; belki ben de o yol kenarında o kadına birazcık iyilik bulaştırmışımdır. Belki de bunu yapanların sayısı ne kadar çok olursa, içinde yaşadığımız toplum iyi yönde bir değişim gösterir. Bence denemeye değer. ağır ağır geçerler karşıdan karşıya. Geçmesi için beklediğiniz diğer araç sürücüleri sanki bu onların en doğal hakkıymış gibi suratınıza bile bakmadan basar geçerler yanınızdan; siz içinizden “bir şey değil’’ dersiniz öfkenizi bastırmak için. Oysa ondan beklediğiniz sadece bir baş selamıdır. Küçük bir jest yani.Trafik bizim toplumumuzda en gelişmemiş, en ilkel güdülerimizin azgınlaştığı bir meydandır ve aslında burada kibar olmak ve kibar olmanın karşılığını bulması gerçekten zordur. Trafiğe çıkmak sanki bir meydan muharebesine çıkmak gibidir İzmir’de bile. Diğer araçları sıkıştırarak, zorlayarak, kenara iterek öne çıkmak ister sürücüler; sonra o kadar çabanın ardından birden kırmızı ışık yanar ve işte geçmek için itip kaktığı araçlar yine yetişiverirler kendisine. Bütün o çabaların boşa gitmemesi için kırmızı ışıkta durmaz geçer; bir zafer edasıyla. Sanırım trafikte göstereceğiniz kibarlık bu yüzden çok önemlidir; özellikle de hayatları daima yaya olarak geçmek zorunda olanlar için. Bu yüzden kendisine yol veren sürücünün penceresine doğru eğilip, “Sen bu toplumda çok az bulunan insanlardansın’’ derler. Olmuş bir şeydir bu da. Bir toplum bu tür jestlere ve “iyi davranılmaya’’ bu kadar aç olabilir aslında ve nedense bu kadar kötü davranabilir çevresindekilere. O kadar muhtacız ki iyiliğe, aslında sadece işini yapan birisini bile en tepelere yüceltebilir, minnet duygularımızla sarıp sarmalayabiliriz. Oysa o kişi sadece karşılığında para aldığı bir işi, yani işini yapmaktadır. Ama olsun, onun işini yapması bile bizi mutluluğa boğabilir. Düşünün bir devlet dairesine gidiyorsunuz; bir tapu veya vergi dairesine; karşınızdaki memur, size zorluk çıkarmak yerine gülümseyerek işinizi görüyor ve üzerine bir de “iyi günler’’ diliyor. Minnet duymaz mısınız? Ya da hastaneye gidiyorsunuz. Soru sorduğunuz bir görevli başıyla belirsiz bir yönü işaret etmek yerine size neyi nasıl yapacağınızı açıklıyor. Şaşırmaz mısınız? Toplumumuz her yerde öylesine itilmiş ve kakılmış ki, nezaket gördüğünde bile bazen buna anlam veremiyor; yüzünüze bakarak ne yapmaya çalıştığınızı anlamaya çalışıyor. Biz de öyle olmuştuk gelişmiş bir ülkeye gittiğimizde; karşıdan karşıya geçmek için yol kenarında beklerken önümüzde bir araç birden duruvermişti ve biz neden durduğunu bir süre anlayamamıştık. Aslında biz yayalara yol veriyordu. İnsan böyle bir ülkeye gittiğinde en çabuk bu duruma alışıyor; yayaların “değerli’’ olmasına yani. Arabalar her zaman yol veriyorlar; geçiş üstünlüğü yayalara ait. Böyle rahatça karşıdan karşıya geçmek, arabaların hemen durup size yol vermesi gibi haklara fazla alışmamak lazım, çünkü bu durum İzmir’e dönünce tehlike yaratıyor. İyi davranılmak her zaman her düzeydeki insanı şaşırtıp mutlu ediyor toplumumuzda. Bu etkiyi insanların yüzünde görmek de çok güzel bir şey. Siz de bir deneyin; yayalara yol verin, diğer sürücülere yol verin, otobüse binerken kenara çekilip yol verin, tezgahtarlara, satıcılara, devlet dairesindeki görevlilere gülümseyip iyi günler dileyin. Belki ilk defada olmaz ama mutlaka onlara bir şeyler bulaşacaktır. Kolay olmasa da belki bu toplumu biraz iyi yönde değiştirebilir. Denemeye değer. BULAŞICI...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear