26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 İnsanız ya, elbette bizim, sizin, onun ve bunun kimi saplantıları, saplantılarımız var ve olacak da. Genç kuşaklar buna “kafayı takmak” ya da “kafayı yemek” diyor. Saplantı sahibi olmanın zaman zaman yararı bile olurmuş. Bu yoldan giderek saplantı sahibi (o taktığı her ne ise artık) onun “bir bileni” düzeyine bile çıkarmış. Hepimiz medya aracılığında içimizdeki her çeşit namussuzu öğrendik, ayrıca öğreniyoruz ki yakından tanık olduk. Birçoğumuz (belki de daha iyi tanımak amacıyla olsa gerek) namussuzlara taktık. Sözgelişi onlardan, o “kafayı takan” lardan biri de benim. Diyeceksiniz ki, “bir yazar, insan sevgisiyle dolu değil midir ? Evet, öyledir ve öyle de olması gerekir, çünkü yazarlığın başta gelen raconu budur bence de. Yazar kısmı insan sevgisiyle doludur. Bu nedenle de insanları sever, çok doğru, evet, sever. Onun öncelikli işlevi, insanları koşulsuz sevmektir. Size bu noktada katılıyorum. Peki, insanları sevmek demek, bütün insanları sevmek demek midir? cEGE Victor Hugo’nun hikâKemal Tahir, (sağlığınyesi pek ünlüdür. Hugo, da) bu insanı sevme koALAFORTANFONİ eski bir hükümlü ile konusunda şunları diyordu TARIK DURSUN K. nuşuyormuş. Hükümlü“İnsanları toptan sevnün bir gün koğuşları mek, ahlaksızlıktır.” denetleyen hapishane Acaba, koca usta bu müdürüne ayağa kalkkonuda haklı mıydı, acamadığının söylemesi ba gerçekçi miydi bu karşısında “Kalkmalıydediklerinde? Demeye dın, oturmamalıydın” kalmadan arkası sıra der. “O da bir insandır dedikleri insanları topnihayet.” tan sevmenin onun göElbette namussuzlar zünde niçin “ahlaksızlık” da insandır, içyüzünü tanımaz, bilmezolduğunun açıklamasıdır. seniz onu da insandan sayar, hatta naBütün insanları sevdiğini ileri sürmek, muslularla bir kefeye koyup tartarsınız sevilmesi gereken “namuslu” kişileri bile. Bunu yaptınız mı da Kemal Tasevgi payına namussuzları (hiç hakkıhir’in dediğine gelirsiniz ama... Yani mız olmadığı halde) ortak etmektir. sevgi payınıza ortak ettiğiniz o namusSalah Birsel, bir denemesinde olgusuzlar yüzünden namusluların hakkını nun üzerine gidip Kemal Tahir’i yerden yemiş olursunuz (Olmaz mısınız?). göğe haklı bulur ve “doğrudur bu deO nedenle siz, siz olun kafayı taktıkdikleri” der. Üstelik, her insanı sevme, larınız arasına bir de namussuzları konamussuzları yüreklendirme... yun. Namussuzları gözleyin: gazetelerDemek benim tutumumda kınanacak den, televizyonlardan nereden bulur ve hiçbir şey yokmuş dedirtmeye götürür görürseniz orada... Her birine (artık büki, bu da namussuz sayısını iyiden iyiye rokrat mı, tüccar mı, sanayici, bankacı, arttırmaktan başka bir işe yaramaz. gazeteci, partili partisiz, yazar, çizer, bilgin, politikacı ya da hangi sınıfın adamı ise) mim koyun. İçinizdeki insan sevgisini, bir kez daha bu namussuzların namussuzlarına bakarak bir kez daha gözden geçirin. Kuşkusuz, toplumun bir bireyi olarak insanları sevmek zorundasınız. İnsan sevgisi dışına çıkmış toplumlarda insan sevgisi azaldıkça insanları bölmek, bölüp yönetmek ve birbirlerine düşürmek çok kolaydır. Namuslu kimliğine bürünmüş namussuzlar böyle toplumlarda olanca özgürlükleriyle cirit atarlar. “Takmak “iyidir. Namussuzlara takmak ise çok çok daha iyidir. Sağlıklı bir demokrat toplumlardaki, namuslar çoğunluğu namussuzlara “kafayı takarak” onlara aralarında yaşama hakkı tanımaz ve namuslular toplumu olmanın öncülüğünü yaparlar. Önce insan sevgisi... Evet, “kafayı takma” zorunda kalmayacağımız namuslu insanlara karşı... Namussuzlara değil... 7 EYLÜL 2010 SALI EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da Ama Bodrum’da kitap okuyanlar da var, kumsalın hakkını verenler... Bodrum Gündoğan’da, Kültür Turizm Sanat Derneği ile Babı Ali Kitabevi’nin düzenlediği kitap fuarı ilgi çekiyor. Kitabevinin sahibi Fatih Bozoğlu, beklediğinin üstünde kitap alındığını söylüyor. Fuarın baş mimari eski Futbol Federasyonu Başkanı Kemal Ulusu. Ulusu, Gündoğan’a yerleştikten sonra oturup, bir kenara çekilmemiş. Kültür, sanat, kitap için çaba gösteriyor. Yurttaş sorumluluğuyla hareket ediyor. Yaşadığı beldenin “sakini” değil, “sahibi” olmayı yeğlemiş. Kitap fuarına ilgi büyük, Gündoğan’a farklı bir boyut gelmiş. Kumsaldakiler kitap alıyor. Hikmet Çetinkaya ve Altan Öymen’le birlikte geçen pazar fuarda düzenlenen panele katıldık. Her birimiz 12 Eylül’de niçin “Hayır” diyeceğimizin gerekçelerini anlattık. Geniş katılımla, ilgiyle izlendi konuşmalar. Gündoğan, bu etkinlikle yarımadada öne çıkıyor... ### Halk oylamasına sayılı günler kala kitap, eğitim ve demokrasi bağlantısına devam edelim. Milli Eğitim’deki bir uygulamadan söz edelim. Geçen Ege ekinde arkadaşımız Hicran Özdamar’ın önemli bir haberi yer aldı. Cemaatlerin yurt arayan öğrenciler için semt garajlarından başlayarak, nasıl bir çabaya girdiklerini anlattı. Tire örneğinde olduğu gibi Milli Eğitim’in bu çabalara nasıl yaklaştığını gösterdi. İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü’nden doğru dürüst bir yanıt yok. Nasıl oluyor da Tire Melahat Aksoy Anadolu Öğretmen Lisesi’nin 200 kişilik öğrenci yurdunun, 25 kontenjanla sınırlandırıldığı açıklanmıyor. Bu istemin öğrencileri kapmak isteyen cemaat yurtlarından geldiğine ilişkin savlara doğru dürüst yanıt verilmiyor. Oysa “İzmir’le bakanlık arasında yaşanan yazışmada ne olduysa sayı 25’e düştü. Başarılı öğrencilerimizi cemaatçiler kendi yanlarına çekmek için uğraşıyor” diyen EğitimSen Tire Temsilcisi Eyüp Aksoy, yanıt bekliyor. Halk oylamasındaki “evet”, daha demokratik bir ülke yaratacakmış! Biat kültürünün egemen olduğu cemaat yapılanmasıyla nasıl demokrasi olacaksa... Ama en önemlisi, halk oylaması sonuçlarına ilişkin hile yapılabileceği savları. Amerika, Almanya ve Yunanistan’ın terk ettiği bir sistemle Türkiye’de nasıl bir sonuç alınacak? Bu konuda basında ara sıra haberler çıkıyor ancak muhalefet partileri bunları ne ölçüde ciddiye alıyor, belirsiz... Bir Ülkede Namussuzlar Kadar... Havagazı’nda geleneksel nostalji EMRE BEHİÇ YAVUZ Geleneksel Türk Tiyatrosu, Tarihi Havagazı Fabrikası'nda “Nostalji Günleri”nde yaşam buluyor. İzmir Sanat Tiyatrosu tarafından Ramazan boyunca her salı gerçekleştirilen etkinliğin genel sanat yönetmeni Ali Rıza Özbilgiç. Yönetmeliği, Doğan Yağcı üstleniyor. Ön oyun saat 21.00'de başlıyor. Panayır havası yaratılan Havagazı'nda, geçen asırla, şimdiki yüzyıl birlikte yaşıyor. Tahtabacak, jonglör, macuncu, şerbetçi, ateşbaz oyunun öncesinde ve sonrasında bu panayır havasını solutmaya çalışıyor. Oyun başlamadan, heryerde “oyun” oynanıyor. Beyefendiler; kabadayılar; peçeleriyle, mendilleriyle, şemsiyeleriyle hanımefendiler panayırda dolaşıyor. Tulumbacılar, gerek kıyafetleriyle gerek tulumbalarıyla dönemler arasında kaynaştırmaya en çok hizmet edenlerden. Tulumbacıların, birbirleriyle ve diğer rollerle paslaştığı anlar seyirciyi zamanın içine çekiyor. Özbilgiç, bugüne kadar üç bin kişiyi toplamalarının “umut verici” olduğunu belirterek, ilginin her geçen gün artmasının “sevindirici” olduğunu belirtiyor. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda tarihe yolculuk ve geleneksel Türk tiyatrosuyla tanışmak ya da yeniden kucaklaşmak kaçırılmaması gereken bir deneyim. Son etkinlik bugün saat 21.00’da Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşecek. I. Dünya Savaşı’nın biüzerinde titizlikle durduKON UK timinde Osmanlı Devleti ğu savaşın; yasal temsil ile savaşın galibi emperorganları aracılığıyla sürYrd. Dr. OKTAY GÖKDEMİR yalist devletler arasında dürülmesine olan inancı (APİKAM Müdürü) imzalanan Mondros TBMM’nin açılmasıyla Ateşkes Anlaşması hüartık meşruiyet kazankümleri, Anadolu toprakmıştı. Nitekim TBMM’nin larının sömürgeci güçler düzenli ordularının gertarafından işgal edilmesiçekleştirdiği I.ve II. İnönü ni öngören bir içerik taşıyordu. Bu gelişme ile Sakarya Savaşları; Türk ulusunun birlik ve doğrultusunda emperyalist devletlerin daha beraberlik içerisinde ulusal aidiyetlerini birI. Dünya Savaşı bitmeden kendi aralarında leştirdiğinde bütün olumsuz koşullara rağimzaladıkları “gizli antlaşmalar” su yüzüne men neleri başarabileceğini tüm dünyaya çıkmış ve 30 Ekim 1918’den sonra bütün göstermişti. Anadolu toprakları emperyalistlerin haksız işBaşkomutan Mustafa Kemal Paşa önderligallerine maruz kalmıştı. ğinde 26 Ağustos 1922 sabahı başlayan Bü19 Ocak 1919’da Paris’te toplanan barış yük Taarruz’un artık bir tek hedefi vardı. 15 konferansında başta İngiltere olmak üzere Mayıs 1922’den bu yana işgalin bütün acılaİtilaf Devletleri, İzmir ve çevresinin Yunanisrını yaşamış, bütün sıkıntılarına katlanmış İztan tarafından işgal edilmesini kararlaştırdımir’in düşman işgalinden kurtarılması! Gerlar. 15 Mayıs 1919’da Kordon’da İzmir topçekten de Mustafa Kemal’in 1 Eylül 1922 raklarına ayak basan Yunan askerleri “Zito günü “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” Venizelos” sesleriyle İzmir Hükümet konağısözleriyle taçlanan ve bütün Batı Anadolu na doğru yürürlerken İzmir’in vatansever evkentlerinin sekiz gün içerisinde işgalden kurladı Gazeteci Hasan Tahsin’in işgal güçlerine tarılmasını sağlayan o komutta; Akdeniz’den karşı sıktığı ilk kurşun; tam üç yıl sürecek kastedilen aslında İzmir’in düşman işgalinulusal kurtuluş mücadelemizin başlangıcını, den kurtarılmasıydı. ilk kıvılcımını oluşturmuştu. Halide Edip’in 9 Eylül 1922 sabahı Fahrettin Altay Pasözleriyle “Türk’ün ateşle imtihanı” artık başşa’ya bağlı Türk süvarilerinin Belkahve sırtlalamıştı. Nitekim bu gelişmeler ışığında 16 rından İzmir’e doğru inmeleriyle birlikte bu Mayıs 1919’da ulusal bağımsızlık ve ulusal haklı ve onurlu savaş sonlanmış oluyordu. İzegemenlik anlayışına dayalı tam bağımsız mir ve İzmirliler Dünya üzerinde başka hiçbir yeni bir Türk devleti kurma amacıyla Mustafa kente nasip olmayacak bu haklı onur ve guKemal Paşa İstanbul’dan Anadolu topraklarıruru 9 Eylül 1922 sabahıyla birlikte doyasıya na doğru yola çıktı. yaşıyorlardı. Yüzbaşı Şerafettin ve arkadaşİzmir’in işgali bütün yurtta kuvayı milliye larının ellerinde İzmir Hükümet Konağı’nda ve müdafaai hukuk ruhunun uyanmasını dalgalan Türk bayrağı; tüm dünyaya yeni bir sağladı. Mustafa Kemal Paşa; Samsun’da dönemin başladığını adeta haykırıyordu. EmAnadolu topraklarına ulaştığında; İzmir’i uluperyalistler, Mustafa Kemal’in daha Kasım sal Kurtuluş Savaşı’nın nihai hedefi olarak 1918’de İstanbul’da Anadolu’ya geçmeden tespit etti. Türk ulusu bütün yokluklar ve sıbüyük bir inancın dışavurumu olarak ifade kıntılar içerisinde Mustafa Kemal Atatürk önettiği gibi; geldikleri gibi gidiyorlardı. derliğinde örgütlenerek emperyalizme karşı 9 Eylül 1922’nin; yani İzmir’in emperyalist ilk ulusal bağımsızlık mücadelesini başlattı. işgalden kurtuluşunun devrim tarihimiz içeriBu haklı ve onurlu savaş, emperyalistlerce sindeki önemi gerçekten de çok büyüktür, ezilen, sömürülen dünyanın bütün mazlum anlamlıdır. Bu tarih; yalnızca emperyalistleri uluslarına örnek oldu. 15 Mayıs 1919’dan ülke topraklarından atmamızı sağlamamış, başlayarak “Çılgın Türkler”, işgallere karşı aynı zamanda; modern Türkiye tarihinin de müdafaai hukuk örgütleri kurarak yurdun başlangıcını oluşturmuştur. Bu anlamda 9 her yerinde örgütleniyor, Mustafa Kemal PaEylül, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruşa’nın çizdiği yol haritası doğrultusunda moluş sürecinin de başlangıcıdır. Ümmet anlayıdern bir ulus devlet’in temellerine ilk harcı şından uluslaşma, çağdaşlaşma anlayışına koyuyorlardı. İzmir ve çevresinde de vatangeçişin başlangıç noktasıdır. Padişahın kullasever Türk halkı; Yunan ordusunun haksız rından, tebaasından bir yurttaş ve vatandaş işgalini protesto etmek amacıyla gazeteler yaratma projesinin dönüm noktasıdır. 9 Eyçıkarıyor mitingler düzenliyor, Balıkesir Alalül, Türkiye’nin çağdaşlaşma mücadelesinin, şehir ve Nazilli’de kongreler düzenleyerek işyanmış ve yıkılmış, tüm kurumlarıyla çağın gallere karşı düzenli olarak örgütleniyorlardı. gerisinde kalmış bir imparatorluğun enkazın23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan TBMM dan modern bir ulusdevlet yaratma savaşıile birlikte Ulusal Kurtuluş Savaşı yeni bir bomının adıdır. Ne mutlu bizlere ki içinde yaşayut kazandı. Mustafa Kemal’in 19 Mayıs dığımız kent; böylesine onurlu, böylesine 1919’da Anadolu’ya geçtiği ilk günden beri anlamlı bir misyona sahip! 9 Eylül’ün Anlamı cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: SERDAR AĞIR İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir eposta: izmir@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. serdarkizik@cumhuriyet.com.tr C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear