23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 Bir ülke düşünün, halkı (bir avuçluk dışında) aydınını gözünün önünde tutup sorgulamıyor. Aydınını, kendi gibi sıradan biri diye görüyor. Böyle olunca da ortalığa, bir aydın başıboşluğunun egemen olması, çok doğal değil midir? Ama ne var, toplumun bu olmazsa olmaz yükümlülüğünü bu kez (bakıyorsunuz) aydının “bizzat“ kendisi üstlenmiş... Kendi kendini o sigaya çekip yine o sorguluyor. “Türk aydını, bu viran ülke için ne yaptın?” Soru, romancı ve “düşünen” ve bir aydın kimliğindeki Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nundur. Romanı “Yaban”da Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Türk aydınını, günümüzde de gerekliliğini sürdüren Anadolu insanı ile bir türlü giremediği ilişkiler üzerinde eleştirir. Daha öncelerinde de sinema ya da televizyonun beyaz camına aktarılmış mıydı bu “Yaban” romanı, bilemiyorum. “Yaban”, Karaosmanoğlu’nun iyi cEGE AYDIN ya da MAYDIN MAYDIN ya da AYDIN romanlarındandır, harp malulu Ahmet ALAFORTANFONİ ben severim. Üstelik Celal’dir. İtiraf eder; romanın yayımından yapayalnızdır. NedeTARIK DURSUN K. sonra Karaosmanoğni, yine kendisidir. lu’nun öncülüğünde Der ki, “Bu viran ülünlü “Kadro” hareketi oluşup başke, bu yoksul insan yığınları için latılmıştır. sen ne yaptın? Yıllar ve yüzyıllar Romanın baş kişisi bezgin, yorboyunca onun kanını emdikten gun, argın olunca bıkkınlığını da sonra, onu posa halinde katı topsırtlayarak kalkar, Küçük bir Anarak üstüne attıktan sonra şimdi de dolu köyüne gider ve yerleşir. Kengelmiş, ondan tiksinme hakkını te ve kentliliğe bakarak yadırgatıcı kendinde buluyorsun.” bir yaşam sürmeye başlar gittiği o Gelelim Yakup Kadri’nin, Anadokuş uçmaz kervan geçmez o köylu insanını ne kadar yakından bildide. ğine? Belki bir “arayış”tır bu, belki öze, Bunun karşılığını açık yüreklilikle özüne dönüş. Bu varsayımların söyler bize: arasında en doğru orantılı olanı, “Anadolu insanın bir ruhu vardır, “bir aydın kişi” diye tanıdığımız rosen nüfuz edemedin, bir kafası varmanın baş kişisinin kendi kendini dı, sen aydınlatamadın. Bir gövdesi sorgulamaya çekmesidir. Çünkü o vardı, sen besleyemedin. Üstünde bir vatan delisi, millet divanesi, yaşadıkları bir toprak vardı, sen işletemedin onu da. Hayvansı duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde sen bıraktın onları. Katı toprak da kuru göğün arasında bir yaban otu gibi bittin. Şimdi elinde orak, bu hasada gelmişsin. Ne ektindi ki şimdi ne içeceksin? Şaşırtıcı olan nedir bilir misiniz, bir aydın kişiliğinde, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun temsil ettiği kesimi hem sorgulayıp ve hem de vardığı gerçekler yüzünden yine onu suçlamasıdır. Bugün aydınımızın pek azının yapmayı göze aldığı, büyük çoğunluğununsa bundan uzak durduğu sorumluluk bilinciyle üstelik. “Eskidi artık onun romanları, filmi de ilkel milkel bir film olmuştur, ne yapayım..” demeyin, burun da kıvırmayın sakın, göreceksiniz bugünün gerçeklerine bakarak “evet” diyeceksiniz, Karaosmanoğlu’na yerden göğe hak vereceksiniz. Çünkü, “sana acı veren bu şey, senin eserindir” Ey aydınlar! Aydınlar! 14 EYLÜL 2010 SALI EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da Toprağa imza atanlar buluşuyor DEÜ tarafından düzenlenen seramik sempozyumuna çok sayıda yerli ve yabancı akademisyenle sanatçı katılacak OĞUZ YILDIZ Toprağa şekil verenler İzmir’de bir araya geliyor. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Seramik Bölümü’nce düzenlenen “İzmir Uluslararası Seramik Sempozyumu” çok sayıda yerli ve yabancı akademisyenle sanatçıyı konuk edecek. 1997’den bu yana düzenlenen sempozyuma Avustralya, Mısır, İngiltere, İran, Hindistan, İspanya, Fransa ve ülkemizin çeşitli üniversitelerinden, akademisyenler ve sanatçılar katılacak. Bu yılki ana teması “lüster” olarak belirlenen sempozyumda katılımcılar daha çok deneysel bir yöntem olarak kullanılan bu teknikle ürünler verecek. Pırıltılı renkli bir yüzey oluşturmaya yarayan bu teknikle, fırında ateşle yüzleşmeye bırakılan çalışmanın üzerindeki sır tam anlamıyla bir sırra dönüşüyor. Sanatçıların başvurdukları bu teknik ısının ve sırrın bileşiminin bir bilmecesi olarak fırından çıkıp, toprağa şekil verenin formunu bildiği ancak rengini bilemediği bir yüzeye döşüyor. Sempozyumda ayrıca DEÜ GSF Seramik ve Cam Bölümü ve Düzenleme Komitesi Başkanı Prof. Sevim Çizer’in üstlendiği workshop, kolokyum ve uygulamalı lüster çalışmaları da üniversitenin Seferihisar Sosyal Tesisleri’nde 1627 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Sempozyumun son günü de toprağa şekil verenlerin deneysel yapıtları İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nde açılacak sergiyle sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Ateşle dansını tamamlamış ve fırından yeni çıkmış bu yapıtlar, görmek isteyenler için 20 Ekim’e dek müzede bekliyor olacak. bu yanıyla seçime katılma oranı beklenilenden düşük. Bazı yurttaşlar tatillerini, keyiflerini bozmak istememiş anlaşılan. Egeliler aldıkları başarılı sonuca karşın Türkiye genelindeki tablodan hoşnut değil. Aralarında karamsarlığı yansıtanlar da var, geleceğe umutla bakanlar da... Yaşam sürüyor, her zaman umuda tutunmalı insan... Öte yandan İzmirlilerin bir tepkisi de dikkate değer. İktidarın açılım ve halkoylaması politikalarını destekleyen, "Kürt açılımının karşısında duranları iki cihanda lekeli” ilan eden Sezen Aksu’ya karşılar. Sezen Aksu sokağının adının değiştirilmesi isteniyor. Bunun için sokak sakinlerinin topladığı imzalar, İzmir Büyükşehir ve Konak belediyelerine iletilmiş. Aksu'nun AKP politikalarını desteklemesi nasıl demokratik bir haksa, yurttaşların tepkisi de öyle. Bakalım yerel yönetimler nasıl bir sonuca varacak? Bu arada karar verilmeden tabela kaldırılmış. Beklenilse doğru olurdu... ??? Gelelim önemli bir konuya. 9 Eylül'de işgalci Yunan bayrağının indirilip yerine Türk bayrağının asıldığı Konak Alanı'na . Zaman zaman tartışılır; Hasan Tahsin İlk Kurşun Heykeli'nin yer aldığı meydan, yeni bir anıtla kurtuluşun simgesi olarak daha görkemli va anlamlı olmaz mı ? Olur, yerinde bir istem. Konuyu dürüst gazeteci Hasan Tahsin yeniden gündeme taşıdı. Dün internet sitesinde yayınladığı yazıda bakın ne diyor: “Galiba ‘her şeyi’ hatırlıyoruz da 9 Eylül’de, İzmir’e ‘ilk giren’ Kemal’in askerlerini unuttuk! Unuttuk ki 88 yıldır Konak Meydanı’nda ‘onları’ hatırlatan en küçük anı yok... Hani ‘İlk Kurşun Anıtı’ da olmasa, İzmir’in yaşadığı o iğrenç işgal yıllarını kimse bilmeyecek gelecekte... Oysa nasıl unutabiliriz ki canlarından aziz bildikleri bağımsızlık uğruna şehit olanları? Unutuyorsak fena...” Haklı Hasan Tahsin. Kuvayı Milliye atlılarını, Mustafa Kemal'in askerlerini, yaralarıyla Konak Alanı'na en önde giren Yüzbaşı Şerafettin'i yansıtan bir anıt gereklidir bu kente. Anadolu ve İzmir'in kurtuluşuna tanıklık eden alan, tarihsel kimliğiyle gelecek kuşaklara taşınmalıdır. Başkan Aziz Kocaoğlu da önceden yakın çevresine anıtın yapılması için olumlu görüş belirtmiş. Ancak Tahsin’in verdiği bilgiye göre, konuyla ilgili olumlu görüş yansıtan 5.9.2009 tarihli valilik yazısı, belediyede bulunamıyormuş. Oldu bittiye getirilmeden, bir yarışma sonucu ortaya çıkacak, İzmirlilerin görüşlerinin de yansıdığı “Kurtuluş Anıtı”, kent kimliğine denk düşecektir. cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: SERDAR AĞIR İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir de koruyucu sağlık Gripal enfeksiyon KONUK hizmetlerinin tamasalgınlarına neden olan men terk edilmesi ve virüsler, her yıl mevHASAN FEHMİ MAVİ (Tüm SağlıkDer Genel Başkanı) bu süre içinde Sağlık simsel hava değişimleBakanlığı'nın koruyuriyle doğal olarak mucu sağlık hizmetlerini, tasyona (değişime) uğ“Aile Hekimliği” ile dirayarak; değişik formnamitleyerek yok etlarda ortaya çıkıyor. mesi nedeniyle halkıÖnemli olan bu değimız salgın hastalıklara şimlere göre koruyucu karşı korunaksız bıraönlemler almaktır. kılmıştır. Gripal enfeksiyon pandemilerinde (salÜzülerek açıklıyorum, Şimdi sinsi bigınlarında) genellikle ortak özellikler göçimde ölümlere yol açarak devam eden rüldüğünden, benzeşik önlemler alınmaBatı Nil Salgını'na, önümüzdeki günlerde lıdır. Özellikle geçen yıl yetkililer, “domuz karşılaşacağımız gripal enfeksiyonlara gribinde” zorunlu önlemleri almak yerine karşı, Sağlık Bakanlığı hiçbir ciddi önlem çok abartılı açıklamalarda bulunarak halalmıyor, alamıyor. kı paniğe sürüklemiş ve gereğinden daNedeni, Sağlık Bakanlığı, koruyucu ha fazla ilaç gereç tüketimine neden olsağlık hizmetlerine gereken önemi vermuşlardır. miyor. Sağlık Bakanlığı'nın bütçesine Yanı sıra geçen yıl, “Domuz Gribi” sabakıldığında, tedavi edici sağlık hizmetvıyla Sağlık Bakanlığı, yurt dışından lerine ayrılan payın yanında, koruyucu “özel şirketler” kanalıyla, geç ve gereğinsağlık hizmetlere ayrılan payın devede den çok fazla “domuz gribi” aşısı ithal kulak kaldığı görülecektir. etmiş. Bu nedenlerle önemli bir kısmı Salgın hastalıklar gelip çattığında, hakullanılmayan aşıdan, halkımız milyonzırlıklı olmayan yetkililer panik içinde; larca lira zarara uğratılmıştır. halkı da panikletmenin ötesinde bir şey Kaldı ki daha önce aşıları kendimiz yapamıyor. Geçen yıl Başbakan'ın, “Ben üretebiliyor ve hatta yurtdışına ihraç Sağlık Bakanım gibi düşünmüyorum. edebiliyorduk. Ankara Refik Saydam HıfBen de çocuklarımda aşı yaptırmayacazıssıhha Enstitüsü'nde bugün istenirse, ğız” demesi yanlıştı. aşı üretimi yapmak olanaklıdır. Ama her Koruyucu sağlık sistemini yıkarak, bakımdan dışa bağımlı bir hükümetin, sağlığı paralı hale getiren, fiziksel ve ruhulusal bir sağlık politikası izlemesini beksal olarak toplum sağlığını geriletip bolemek saflıktır. zan AKP iktidarda olduğu sürece, ülkeAKP’nin halk karşıtı özelleştirmeci sağmizin salgınlardan kurtulması olanaklı lık politikalarının sekiz yıllık sonuçlarını değildir. halkımız acı bir şekilde ödüyor. Özellikle AKP ve Koruyucu Sağlık eposta: izmir@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. serdarkizik@cumhuriyet.com.tr C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear