Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 Bizim önümüzdeki edebiyatçı kuşağı ölümden önce yaşlanmaktan çok korkardı. Ellili yaşlara geldiklerinde bu korkularını yazıyla da açığa vurdular. Haksız da sayılmazlardı. Çünkü o kuşak içinde kimileri (Rüştü Onur, Saik Faik, Muzaffer Tayyip, Cahit Sıtkı, Kenan Hulusi ve diğerleri) erken gelen ölümle kucaklaşıp dünyamızdan erken ayrılmışlardı. Sonra zaman geçti, her tanıyla yaşama alışıldı. (Yaşama alışmak dedikleri şey, az buçuk ölüme de alışmak mı ne?) Küçük hastalıklar... Önü ardı alınamayan yorgunluklar... Azımsanmayacak sayıda unutkanlıklar... Hangi bahardaydı o, bak şimdi nasıl o da... Geçenlerde şeyi gördüm, hani o çok iyi tanıdığın o şeyi... Sen de çok iyi tanırsın onu canım... Bu cEGE tavırla kendi huyuna ve yaz, geçen yazdan daALAFORTANFONİ suyuna uygun bire bir, ha mı sıcak ne... Daha başını sallar ve omzudünmüş gibi hatırlıyoTARIK DURSUN K. nun birini, diyelim bir rum da... Yok canım o miktar düşük ve eğri kadar da olmuş oladuran (belki bel fıtıgınmaz. Bence senin yandan ya da belki omirililışın var, şunun şurağinin herhangi bir sayılı sında ne kadar geçti ki noktasındaki kireçlenüzerinden. Bana daha meden mütevellit de dünmüş gibi geliyor olabilir). türünden benzerlik örYaz bitmiş mi, öyle nekleri ve şaşkınlık mi? Hangi yazmış o biten bakayım! uyandıran kimi bellek şaşırtmacaAh, ben o kadar çok yazlar yaşaları... dım ki şimdi yazların hangisi hangiÜlkü Tamer, her yaz (ya ortasınsi, birbirine karıştırıyorumve bunda, ya ortasını biraz geçe (ya da dan da (yanlızken) çok utanç duyusahiden bitmelerine yakın ve dayayorum. Peki neden, peki o yaz nılmaz bir müvezirlik içinde) yazın hangi biten yazdı dersiniz? her yerde bittiğini ilan eder. O hep Bir arkadaşım dedi ki, çok yazlar bunu yapar, ama herkesler de bugörmek o insan için iyi değilmiş. nu onun büyümüş çocukluğuna Yazlar hain ve kısadır (Bilmiyorverir. O sırada o da yumuşacık bir sanız öğrenin). Yalan, hayır, yazlar uzun mevsimlerdendir ve günler kış günlerinin bir buçuk katına çıkar. Bizim ev denize inen bir sokak içindedir ve denize tam yirmi bir adım çeker. Eski karım, batikten bir sarongu fırdolayı eder, güvercin ayaklarının parmak uçlarına basarak denize iner ve kendini tuzlu serinliğe bırakırdı. Başında hasır şapka, gözünde kocaman gözlükler elinden de mutlaka bir kitap. Polis romanlarına bayılırdı ve kitabın daha yarısına varmadan benimle katili bulma yarışına düşerdi, inanır mısınız her romanda da suçlu sonunda yakalanacak mı, kuş gibi kafesinden uçacak mı, yoksa arsenik içip ölecek mi..? Hepsini çok önceden görürdü; sanki eski zaman tapınaklarının adanmış ve kutsanmış rahibeleri gibi. 31 AĞUSTOS 2010 SALI EGE’den SERDAR KIZIK Yazlar da Eskir Tıpkı Aşklar Gibi İBRAMAKİ SANAT GALERİSİ’NDE KUVVAYİ MİLLİYE SERGİSİ AÇILDI ADA’DA KUVVA RUHU KUŞADASI (Cumhuriyet) Kuşadası Belediyesi İbramaki Sanat Galerisi’nde, Mehmet Akkaya’nın “Kuvayı Milliye” konulu resim sergisi açıldı. Etkinliğin açılışında konuşan Kuşadası Belediyesi Başkanvekili Ahmet Kireç, “Cumhuriyetimizin kuruluşunu gerçekleştiren cesur insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz” dedi. Mehmet Akkaya da “Kuvayi Milliye, yani milli kuvvetler halkın kendisidir. Bu coğrafyada yaşayan insanların, canına, malına, ırzına kastedenlere, giydirmeye çalıştıkları esaret zincirine karşı tek yürek, tek bilek, tek ses olarak ayağa kalkışı ve var olma çabasıdır Kuvayi Milliye. Elbette üç beş resim yaparak kendi adıma vefa borcumu ödemem mümkün değil. Benim yapmaya çalıştığım, küçük bir hatırlatmadır” diye konuştu. Sergide, beş metre boyunda yedi parçadan oluşan ve Kurtuluş Savaşı Destanı'nın anlatıldığı tablo en çok ilgi çeken yapıt oldu. İzleyicilere canlı bir savaşın içindeymiş duygusu veren tablolar 11 Ağustos’a dek İbramaki Sanat Galerisi’nde görülebilir. ¦ Baştarafı 1. Sayfa’da Kimileri yuhaladı, zaman zaman da “AKP dışarı” ve “Mustafa Kemal'in askerleriyiz” sloganları atıldı. Bu tepkilerin ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ergün’den özür diledi. İki gün boyunca siyaset, medya bu özrü konuştu, değerlendirdi. Özellikle CHP örgütlerinde tartışıldı. Yuhalamak doğru bir tepki değil, ayrıca hoş değil. Spor karşılaşmalarında bile yakışıksız duruyor. Gerçi Başbakan, hemen hemen her mitingde muhalefet liderlerinin yuhalanmasını geçiştirse, aldırmasa, hatta kimi zaman bıyık altından gülse de, bu benzer tavrı onaylamak doğru değil... ??? Gelelim Kocoğlu’nun açılış töreninde önemli yer tutan özrünün şekline, biçemine ve içeriğine. Ölçüsünde, yerinde bir özür, erdemdir. Kocaoğlu’nun sinirlerine hakim olamadığı sözlerini anımsatalım önce: “Bu yapılan hareketi Sayın Bakanımıza yapılmış olarak addetmiyorum. Bu yapılan hareketi ev sahibi olarak Kocaoğlu’na yapılan bir hareket olarak görüyorum. Tüm İzmirli hemşehrilerim adına Sayın Bakanımızdan binlerce defa ama binlerce defa özür dileyerek, özür dileyip affını dileyerek sözlerime başlayacağım...” Samimi bir özür yeterliydi. Ancak Kocaoğlu’nun üstüne basa basa vurguladığı, tekrarladığı bu tavrı, bazı CHP’iler tarafından “abartılı” ve “aşırı” bulundu. Kaş yaparken göz mü çıkarıldı? Hatta bazıları, özrün maksadını aşıp, “örgüte fırçaya” kadar uzandığını söyledi. AKP İl Başkanı Ömür Kabak’ın “CHP İl Başkanı da özür dilesin” sözleri de, konunun dün İzmir’e gelen Genel Sekreter Önder Sav’a taşınmasına yol açtı. Tepkilerin hedefinin bakan değil, AKP olduğunu belirtti bazı CHP’liler. İktidarın İzmir’e ve İzmirliye yaptıkları, belediyeye açtığı soruşturmalar gündeme getirildi. Ankara’da bakanlık kapılarında müsteşarlar tarafından bile bekletilen Kocaoğlu’nun İzmirliler adına iktidardan özür beklentisinin olup olmadığı sorgulandı, “Gâvur İzmir” sözlerine herhangi bir özrün gelip gelmediği de... ??? Özürle ilgili merak ettiğim bir konu daha var. Hafta sonu Milas’ta, 3. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu’na katıldım. Sempozyumu, Milas muhabirimiz Olcay Akdeniz büyük bir özveriyle düzenledi. Her zaman söylerim, tek bir birey bile bazen olağanüstü işler başarır. Yararlı bir sempozyum gerçekleşti. İki gün boyunca yerli yabancı bilim adamlarını, katılımcı öğrenicileri Mimarlar Odası Milas Temsilciliği’nin desteğiyle ağırlayan Olcay’dan özür diledi mi acaba yerel yönetim? Altı ay öncesinden destek için söz vermişler, ama 15 gün kala caymışlar da... Yarın 1 Eylül, Dünya Bizim de içinde aktif KO N U K Barış Günü... İzmir’in olarak yer aldığımız İzsosyal ve toplumsal mümir’deki ilk kitlesel 1 EyMEHMET ŞAKİR ÖRS cadele tarihinde, barışın, lül Dünya Barış Günü barış mücadelesinin ve kutlaması, bundan tam barış günü kutlamalarının 34 yıl önce gerçekleştiönemli bir yeri vardır. rildi. 1976 yılının 1 Eyİzmir ve Ege Bölgesi; lül’ünde, günümüzde farklı toplulukların, kültürYenişehir adını alan Telerin, dinlerin ve dillerin pecik semtinin adeta bir uzun yıllar birlikte barış içinde, kartarla kadar büyüklükteki yazlık sinedeşçe yaşadığı diyarlardır. Sonra, zamasında, dünya barış gününü kutlama man zaman hançerlenmiştir bu barış gecesi düzenlendi. O gün İzmir’de ve dostluk duyguları. İnsanlar arasınpek çok insan, ilk kez barış mücadeleda düşmanlık tohumları serpilmiştir, siyle tanıştı. Salkım saçak örneği sinetıpkı kurtuluş savaşı öncesinde olduğu mayı dolduran barışseverler caddelegibi... Batı Anadolu’da barışın özsuyure taşıyordu. DİSK’li işçiler, TÖBnu besleyen topraklar işgal edilmiş ve DER’li öğretmenler, aydınlar, gençler, kanla sulanmıştır barışın yurdu... kadınlar, her meslekten yurttaşlar, 1 Ancak yaşanan tüm acılar, yine de Eylül kutlamasına büyük ilgi gösterdibarış düşüncesinin gücünü kıramamış ler. Çevre il ve ilçelerden İzmir’e geleve barış çiçeklerinin yetişmesini enrek geceye katılan pek çok Egeli bagelleyememiştir İzmir’de ve Ege’de. rışsever vardı. Sanatçılarımız da söyİşgalcilere karşı yurdunu, bağımsızlıleşileriyle, şiirleriyle, şarkılarıyla geceğını var güçleriyle savunanlar ve onlade yerlerini aldılar. 1 Eylül’ün fuar günrın çocukları, torunları; ‘Ege’de barış’ lerine denk düşmesi, etkinliğin kültüdüşüncesinin de en hızlı ve kararlı sarel, sanatsal yanını da güçlendirdi. O vunucuları olmuşlardır yıllar boyu. Ege günlerde fuarda sahneye çıkan çok Denizi, günümüzde barışın da özsusayıda sanatçı, etkinliğe katılarak kutyudur. İzmir ve Ege insanı, tüm provolamayı zenginleştirdi. kasyonlara ve çarpıtmalara karşın, baKısacası, 1976 1 Eylül’ünde İzmir’de rışın ve hoşgörünün toplumsal yaşambarışın, barış mücadelesinin gür sesi daki simgesidir. yükseldi. Sonraki yıllarda da bu çalışİzmir kenti, yakın geçmişimizde ‘ulumalar sürdü gitti. Böylece, İzmir’in sal bağımsızlık haftaları’nın ve ‘dünya ulusal kurtuluşçu geleneğine yeni bir barış günü kutlamaları’nın iç içe geçtigelenek ekleniyordu. Bu, barışın ve ği ve birbiri ile bütünleştiği, bağımsızlıbarış mücadelesinin geleneğiydi... ğın ve barışın kentidir. Tarih boyunca Bugünlerde hem ülkemizde hem de da hep böyle olmuştur. tüm dünyada, barışın, birlikteliğin, daİzmir’in toplumsal mücadele yanışmanın, dostluğun ekmek su katarihinde barış hareketi çalışmalarının dar ihtiyacımız olduğunu düşünüyooldukça eski bir geçmişi var. 1970’li ruz. Bu bağlamda, barışın, barış müyıllar; türlü olumsuzluklara karşın, cadelesinin, günümüzde bırakın mobarış düşüncesinin İzmir’de ve Ege’de dasının geçmesini, daha çok önem en güçlü boy attığı yıllardı. kazandığına yürekten inanıyoruz. cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: SERDAR AĞIR İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir Barış Mücadelesi eposta: izmir@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. serdarkizik@cumhuriyet.com.tr C M Y B C MY B