05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

26 KASIM 2010 CUMA cEGE P ATİKA HALUK IŞIK 3 Çocuk Hakları mı dediniz? O zaman konuşacak çok konumuz var demektir. Ama 20 Kasım’ın “Dünya Çocuk Hakları Günü” olduğunu ıskalamamışsanız, hiç olmazsa o gün çevrenizdekilerle birşeyler paylaşmışsanız, yani bu konuda içtenlikli kaygı ve saygı içindeyseniz, elbette söze sizi kutlamakla başlamalıyız. Peki, “Çocuk Hakları Günü”nü kutlamaya hakkımız ve haddimiz olabilir mi? Gelin kimi anımsatmalarla, ahvalimize bir boy aynası tutmaya çalışalım. “Çocuk Hakları” genel anlamda şöyle tanımlanıyor; “Yasal ve etik anlamda, dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, barınma, fiziksel, psikolojik ya da cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavram.” Yeryüzünün her tarafında yaşanan insanlık dışı skandallar, vahşilikler, kötülüklerle, onbinlerce yıllık mücadelenin, birikimin sonucu olan “Çocuk Hakları bilinci” arasında, kuşkusuz utanç verici çelişkiler vardır. İnsanlık bugün, Afrika’nın derinliklerinde “çocuk askerler”i cepheye sürerken, uzak ve güney Asya’nın izbeliklerinde “çocuk fahişeler”e geziler düzenliyorsa, söz ve niyet bitmiş demektir. “Çocuk işçilerden”, dünyanın inanç zirvelerini bile tuzla buz eden “çocukların cinsel istismarı”na, hangi alana baksanız, gözleriniz kararıyor, ruhunuz kilitleniyorsa, dilin ve aklın ve mantığın sınırları nereye kadar zorlanabilir? İşte gazetelerde yer aldı, “İzmir’de okuma yazma bilmeyenlerin sayısı 145.000, bunların içindeki çocuk sayısı 4.274!” Türkiye’nin bu konularda en duyarlı kenti böyleyse, ülkenin durumu nicedir mealinde, soru sormak ve yanıt aramak gerçekten ne işe yarar?Terör, işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik girdabında, çocukluktan binbir travma içinde yetişkinliğe geçebilme şansı bulmuş annelerden, babalardan, ebeveynlerden, “Çocuk Haklarına” saygı ve gereği konusunda çalışma beklemek, hayalden öteye geçebilir mi? İtiraf edelim ki, bu konuda köşe yazıları döktürmek, uzun uzun ahkam kesmek; hayatın pratiği içinde hiçbir değer taşımamaktadır. Şu anda bunu bile bile, yazmaya çalışmanın kederi ve zorlanması içindeyim. Bugün, sokaktan siyasete kesif bir “şiddet dili” egemendir ve çocuklar işte bu şiddet ikliminde büyümektedir. Babasının araba kullanırken nasıl vahşileştiğini gören çocuğun dünyayı algılamasıyla; en küçük hatasında ve itirazında tekme tokat kulağı gözü patlatılan çocuğun, önlenemez bir “öç duygusu”na yuvarlanması ve bir an önce büyüme hırsı arasında fark yoktur. “Kapanma ve evlenme yaşı”nın ne olacağına dair ürkütücü tartışmalardan, sokakta gazetede ekranda bölük bölük dolaşan “rolmodel kişiliklerin” dayatılmasına, böyle bir ortamda çocuğun nasıl yetiştirileceği vahim bir muammadır. 20 Kasım “Dünya Çocuk Hakları Günü”, 25 Kasım “Kadına Şiddete Hayır” günüydü. Karnesi kırıklarla dolu bir dünyada, “Ne olacak bu dünyanın ve ülkenin hali?” lafazanlıklarıyla topu taca atmak, bütün bunların bir parçası olduğumuz gerçeğini unutmak, işe yaramamaktadır. Bilinmelidir, nefes alıp vermek, eve iki lokma ekmek götürmek için, tüm haklarımızı unutmak ve vazgeçmek sınırında, takvim tüketmekteyiz. Geleceğin sağlıklı, hak ve ödevlerinin bilincinde olan yetişkinlerini beklemek ve yetiştirmek için, gerçekten ya düşsel bir iyiniyetin öznesi ya da tepeden tırnağa devrimci olmak gerekmektedir. Hala bunları konuşabiliyorsak, o devrimciler sayesindedir, unutmayalım. halukisik@gmail.com Öğrenilmiş çaresizliğe isyan! ASUMAN ABACIOĞLU Sabah saat 05.00’de Bornova’da çalıştığı yerden evine gitmek için otobüs bekleyen üniversite öğrencisi genç kızın tecavüze uğradığına ilişkin sanal ortamda yayınlanan haberin altındaki okuyucu yorumunda şöyle deniyordu; “Ah be kızım o saatte ne işin vardı otobüs durağında ve tanımadığın birinin arabasında?’’ İlk bakışta haklı bir eleştiri gibi gözüküyordu bu sözler. Ama sonra biraz düşününce tacize uğrayanı, yani asıl mağdur olanı eleştiren yanlış bakış açısını görebiliyordunuz. İstediğiniz yere kadar esnetip uzatılabilir bu bakış açısı; “O saatte ne işi vardı, sokakta ne işi vardı, dışarıda ne işi vardı, yalnız başına orada ne işi vardı...’’ Eğer kadınsanız ve saldırıya uğruyorsanız toplum, suçu önce sizde arıyor ne yazık ki; tacize uygun ortamı yaratmakla suçlanıyorsunuz; ya sokakta bulunduğunuz saat yanlış kabul ediliyor ya da giydiğiniz kıyafet. Üniversiteli genç kız eğer barda çalışıp evine dönüyor olmasaydı da erken saatteki bir uçağa yetişmek üzere havaalanına gitmek için taksi veya otobüs bekliyor olsaydı ne olacaktı? Tanımadığı birinin arabasına binmemiş olsaydı da zorla kolundan çekilip arabaya bindirilseydi? Belki şöyle yorumlar duyacaktık; “O saatte yalnız başına durakta ne işi vardı? Birinden kendisini geçirmesi için yardım isteyemez miydi?’’ Durumu biraz daha değiştirebiliriz; akşam saat 21.00 seansından sinemadan çıkıp büyük bir alış veriş merkezinden evine doğru giden bir kadın saldırıya uğrasaydı ne düşünülürdü? Şöyle bir yorum yapabilirdi belki bazılarımız; “Gecenin bir yarısı yalnız başına kadının sokakta ne işi vardı? Sine ‘ maya gidecek başka saat bulamamış mı?’’ Örnekler çoğaltılabilir. Bu tıpkı şu savunmaya benziyor; “Nefsim kabardı hakim bey!’’ Ya da toplumumuzdaki daha genel bir önyargıyı hatırlatıyor; “Erkek köpek peşinden gidiyorsa dişi köpek kuyruk salladığı içindir’’. Bu yargıya inananlar, kö C M Y B C MY B ‘ O saatte orada ne işi vardı?’ diyen zihniyette olduğu gibi taciz ve tecavüzde kadın suçlu olarak görülürse, gelecekte herhangi bir zaman diliminde yalnız başına sokağa çıkan kadınların saldırıya uğraması normal kabul edilebilir... pekler dünyasında tecavüz diye bir şey olmadığını sanırım bilmiyorlar. Yoksa, “kadınlar da aslında tecavüze uğramıyorlar’’ mı diyeceğiz o zaman? Bu bakış açısı işte böyle tahmin bile edemeyeceğiniz noktalara kadar vardırılabilir. Bugün askılı bluzlardan, mini eteklerden tahrik olanlar, yarın bir gün kısa kollu kıyafetlerden veya örtülmemiş saçlardan etkilenebilirler. Sadece geceleri veya sabah saat 05.00’de değil günün herhangi bir saatinde yalnız başına sokağa çıkan kadınların saldırıya uğraması normal kabul edilebilir. Toplum, kadına çocukluğundan itibaren kabahati kendinde aramayı öğretiyor; kadın tacize uğruyorsa bir sebebi vardır. Kadın, öncelikle ne kıyafetleriyle ne de tavırlarıyla dikkat çekmemeli, silik olmalı, başı önde yürümeli, “olmadık saatlerde’’ sokakta bulunmamalı, bulunması gerekiyorsa da erkek bir yakını kendisine eşlik etmelidir. Bu size neyi çağrıştırıyor? Yabancı bir erkek arkadaşım bir gün bana şöyle yakınıyordu: “Ne zaman otobüste bir kadının yanına otursam, hemen toparlanıyor ve oturduğu yerde büzüşüyor. Bana bir tacizci gibi davranılması çok rahatsız edici.’’ Ona, bizim ülkemizdeki kadınların, yanına yaklaşan erkeklerin büyük bölümü tarafından sözlü veya bedensel tacize uğradıklarını söyledim. Özellikle de yanlarındaki boş koltuğa oturan erkekler tarafından; “taciz’’ niyetinde olmasalar da öyle bir yayılarak otururlar ki, bunu ‘’bilinçsizce yapılan taciz’’ olarak nitelendirsek yeridir. Kadınlar yanlarına bir erkek oturduğunda eğer toparlanmazlarsa, “kuyruk sallayan dişi köpek’’ yerine konmaktan endişe ederler. Yani kısaca, kadınlar kendilerini kaçınılmaz gibi görünen tacize, koltuklarında büzülerek hazırlamaktadırlar. Öğrenilmiş bir çaresizlik içinde. Bu yüzden kadınlar her yerde ezilip büzülmek durumundadırlar. Eğer buna bir son verip seslerini yükseltmezlerse, ezilip büzülmek de ne yazık ki onları, kendilerini bekleyen kötü sondan kurtaramayacaktır. GÜZELBAHÇE ‘Kutuplaşma yaşanmayacak’ OZAN YAYMAN kararlar, yüzde 90 oranında destek gördü. Bu orana bakıldığında bile herhangi bir sıkıntı olmadığı Yolsuzluk operasyonu kapsagörülecektir. Kutuplaşma söylenmında tutuklanan eski Güzelbahtilerine bir anlam veremiyorum. çe Belediye Başkanı ve yeni döŞu an Güzelbahçe Benem meclis üyesi Erlediye Meclisi'nde tan Avkıran'ın tahliye Yelki Belediyesi'nin edilmesi, gözleri 1 önceki başkanı ve GüAralık'ta yapılacak ilçe zelbahçe Belediyebelediye meclis toplansi'nin önceki başkanı tısına çevirdi. Avkıran meclis üyesidir. Ben ve tutukluluğu dönebunu ilçemiz ve beleminde aynı partiden diye yönetimimiz olaGüzelbahçe Belediye rak bir şans olarak göBaşkanlığı'na seçilen rüyorum. Ancak bu Mustafa İnci, mecliste konuyu farklı yerlere kutuplaşma yaşanmaçekmek isteyenler olayacağını savunuyor. bilir. Onlara da verebiİzmir Cumhuriyet leceğim yanıtlardan Savcılığı'nın yaptığı ERTAN AVKIRAN birisi de, belediye “Sarmaşık” operasyomeclisinde alınan kararların yüznu kapsamında tutuklanan Avkıde kaç oy oranıyla kabul gördüğüran, yaklaşık 20 aylık tutukluluk ne bakmaları yönünde olacaktır” süresinin ardından çıkarıldığı dedi. ikinci duruşmada tahliye edilmişAvkıran da benzer söylemi kulti. Bu sürede yapılan yerel seçimlanarak, “Ben şu an lerde ise CHP'den Gümeclis üyesiyim. İşim zelbahçe Belediye ve sevdam GüzelbahBaşkanlığı'na Mustafa çe üzerine. Projelerimi İnci, meclis üyeliğine ilçemizin daha da güde Avkıran seçilmişti. zelleşmesi için gerçekAvkıran, tahiyesinin leştirmek istiyorum. ardından İçişleri BaGüzelbahçe'nin şu an kanlığı'ndan meclis seçilmiş bir belediye üyeliği yapabileceğine başkanı var. Benim ilişkin belge aldı. Şimgörevim o başkana di gözler, 1 Aralık'ta saygı göstermek. Mecyapılacak meclis toplis üyesi olarak ödlantısında. evim ne ise onu yerine “Olası bir tahliye getirmek. İnanıyorum sonrası belediye yöneMUSTAFA İNCE ki Başkan Mustafa İntiminde kaos olur ce de, bir abisi olarak bana olan mu?” sorusuna, İnce ve Avkıran saygısında kusur etmez. Bugüne da “hayır” yanıtını veriyor. kadar hiçbir sorun olmadı bundan Mustafa İnci, “Meclisimizde 11 sonra da olmaz” diye konuştu. üye var. Bugüne kadar aldığımız
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear