23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 K O N UK SAADETTİN ÖZTÜRK Peki o tarihe kadar eliniz böğrünüzde bekleyecek misiniz? Yerel yönetimlerin hepsi de iktidarın elinde mi? Beklerseniz, korkarım yarın çok geç olacak, atı alan yalnızca Üsküdar’ı değil, Kadıköy’ü de geçecek. Merak ediyorum; Ege Bölgesi'nde ezici çoğunlukla iktidarda bulunan CHP’li belediye başkanlarının yurt yapmaları konusunda önlerinde yasal engel mi var? “Elimiz kolumuz bağlı” diyen belediye başkanlarına işte örnek: Konak Belediyesi, Balçova Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi, birer öğrenci yurdunu bitirdiler. Karşıyaka’da ikinci yurt da yolda. Demek ki engel falan yokmuş. İstenince yurt da yapılıyormuş. Yeri gelmişken Konak, Balçova ve Karşıyaka belediye başkanlarını ve belediye meclisi üyelerini kutlamak isterim. İzmir’in, Ege’nin, hatta ülkemizdeki tüm CHP’li belediye başkanlarının kısa erimde yapmaları gereken, İzmir’in bu üç belediye başkanını örnek alarak bir an önce işe başlamaktır. Yoksa oynamasını bilmeyen ve “yerim dar” diyen gelinin durumuna düşerler. Bu arada sayın Kemal Kılıçdaroğlu da bir genelge ile CHP’li tüm belediye başkanlarını bu konuda uyarmalı, sık sık kullandığı gibi “elinizi tutan mı var?” deyip zaman yitirmeden eyleme geçmelerini sağlamalıdır. c BİRİLERİ/RİFAT MUTLU rifatmutlu@gmail.com 15 EKİM 2010 CUMA EGE’den SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da Öğrenci Yurtları CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki grup toplantısında yaptığı konuşmada, üniversite öğrencilerinin yurt sorununu dile getirdi. Yurtlar ve Krediler Kurumu verilerine göre üniversite öğrencisinin aşağı yukarı yüzde 70’inin devlet yurtlarına giremediğini, yurt sayısının yetersiz olduğunu, açıkta kalan öğrencilerin karanlık amaçlı yurtlara zorunlu bırakıldığını açıklayarak iktidarı eleştirdi. Kılıçdaroğlu, yerden göğe kadar haklı. Bu iktidarın, daha doğrusu tarikatları arka bahçesi olarak gören sağ iktidarların yıllardır uyguladığı politika budur; devletin görevini tarikatlara yüklemek, tarikatlar eliyle de oylarına oy eklemek... Bu gerçek bilinirken, yalnızca yakınmak, hayıflanmak, iktidarı eleştirmek sorunun çözümü için yeterli mi? Denecektir ki: Biz muhalefetteyiz. Yaptırım gücümüz yok. İktidara gelince bu sorunu çözeceğiz. O zaman sormak gerekiyor: Yücel’in, ‘Suyun İçinden’ adını verdiği sergisi, Fransız Kültür Merkezi’nde izlenime sunuldu Damla suya karışınca! OĞUZ YILDIZ Ressam Su Yücel, “Su'yun İçinden” sergisini İzmirlilerle buluşturdu. Fransız Kültür Merkezi'nde açılan sergiyi gezmeye başladığınızda sizi ilk karşılayan çalışmalar Tarlabaşı’ndakiler oluyor. Buradaki kadınların yaşamlarına kısa süre de olsa bir farklılık, farkındalık katmak üzere renklerle tanıştıran Yücel, sosyal sorumluluk çerçevesinde atölye çalışmaları yaptıklarını söylüyor. Türkiye’nin çeşitli illerinde 2003’ten bu yana sosyal sorumluluk projelerini sürdürdüklerini belirten Yücel, “Atölyede hayal kurmak yerine, dışarıda olmak, hayata katılmak istiyorum. Tutunamayanlarla ya da tutunacak yeni bir yol bulmaya çalışanlarla birlikte üretmeyi yeğliyorum. Elbette atölye de gerekli, ancak benim tercihim yaşama karışmak” diyor. Sergi salonunda, resimlerin oluşumunda, kadınların belki de ilk kez ellerine fırça alıp boyaya bulaştırdıklarını anlatan bir de film gösterimi yer alıyor. ‘Adsız Damsız’ adlı filmde Tarlabaşı’nda yaşayan farklı coğrafyadan gelmiş kadınların Yücel’le birlikte yaptıkları TUTUNAMAYANLAR Su Yücel, ‘bu kez kendi hikayemi anlatım’ dediği resimleriyle, 15 yıl aradan sonra İzmirli sanatseverlerin karşısına çıktı. Yücel’i sergisinde ailesi de yanlız bırakmadı. (OZAN YAYMAN) resimlerin süreci anlatılıyor. CAN BABA... Yücel, yeni başladığı serisinden 3 resmini de İzmir’e getirip ilk kez sergiliyor. Bu resimlerde de çocukluğunda ‘Can babası’yla beraber ‘Küçük Su’ çayırına gidişlerini ve aynı adlı dereyle tanışmasını tuvaline aktarıyor. Su ve deniz tutkusunu dillendirmekte zorluk çektiğini söyleyen Yücel, “İki çalışmamda babamla olan yolculuğumuzu mevsimsel olarak tuvalime aktardım. Bir resimde ilkbaharı diğerinde de sonbaharını betimledim. Serinin üçüncü resmindeyse denizle tanışmamı, korkusuzca içine dalışımı tuvale aktardım” diyor. Ardından bu seriyle ilgili Can Yücel’le geçen bir diyoloğunu aktarıyor: “Kandilli’deki evimizden Küçük Su’ya yanlız gitmek istedim bisikletimle. İzin vermedi babam. Ben de ona bakkala, çakkala giderken ‘büyük Su’ oluyorum da, Küçük Su’ya gitmek isteyince mi ‘küçük Su’ oluyorum dedim. Kahkahayı bastı babam ve ekledi ‘ilk çatışmamız tatlıya bağlansın. Hadi uğurlar ola’ dedi” Derdinin yaşama katılmak olduğunu; damlayken suya karışarak çoğalmayı, çoğalarak da renklerini artırmak istediğini vurgulayan ressamın çalışmaları, 2 Kasım’a kadar görülebilir. . . . e l i ’ e l l i m ç ılış ‘C a eposta: izmir@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Salı ve Cuma günleri yayınlanır. C M Y B C MY B İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) “Tiyatro Nienor”, 20102011 sezonunu “Camille” adlı oyunla açıyor. Tiyatronun kurucusu Ebru Sagay tarafından sahnelenecek oyunda, toplumun bir kadın olarak kendisine biçtiği rolü reddederek, karşılaştığı engellerle gücünün yettiği yere kadar mücadele eden Camille Claudel'in hayatı anlatılıyor. Oyunda, ünlü heykeltraş Rodin ile sevgili olan, 1905 yılında akıl hastalığına yakalanan Camille Claudel'in, 1913 senesinde akıl hastanesine yatırılış öyküsü işleniyor. 30 yıl süresince akıl hastanesinde yatan ve kendisi de bir heykeltraş olan Camille Claudel'in trajik yaşamını sahnede Sagay canlandıracak. Tiyatro Nienor ekibi, yeni oyun sezonunu Camille ile açma iyatro Nieonor, sezonun ilk nedenlerini şu sözlerle açıklıyor: oyununda Camille Claudel'in “Oyunumuzda hayatı ele yaşamının anlatıldığı ‘Camille’ alınan sanatçı Fransız. Bir başka oyununu Büyükşehir ve kültüre, kendi kültürümüzü, Karşıyaka Belediyesi’yle Fransız sanatımızı, değerlerimizi tanıtma Kültür Merkezi’nin desteğiyle ve bir başka kültürün sanatına sahneleyecek. verdiğimiz değeri ifade etme olanağı bulacağız. Böylelikle iki farklı coğrafya ve halk arasında sıcak ilişkilerin doğmasında büyük bir görev üstlendiğimize inanıyoruz.” Eda Erdem’in yazdığı, Kaan Basmacıoğlu’nun yönettiği tek kişilik oyunun dekor ve giysi tasarımı Aykut Beysi’ye, ses ve müzikleri ise Yılmaz Dündar ile Aykut Beysi’ye ait. 15 Ekim Cuma günü saat 20.30’da İzmir Fransız Kültür Merkezi Sahnesi’nde sahnelenecek oyunun, İzmir'in ardından Fransa'da da beğeniye sunulması planlanıyor. cEGE İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: OĞUZ YILDIZ İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir T serdarkizik@cumhuriyet.com.tr A “... Mevzuata göre özelleştirme işlemleri Danıştay vizesine tabidir. İki ay içinde bu vize yapılmalıdır... Kampanya sürecinde Anayasa'nın 125. maddesinde yaptığımız değişikliklerden bir tanesi de, 'idari yargı yerindelik denetimi yapamaz' oldu. Bunu anlatırken hep İzmir Limanı örneğini verdim...” Zor bir durum! Şimdi, yeni bir süreç başlıyor. Adı, yatırım süreci. Dikkatinizi çekerim bu dönemde yeni yatırımlar sağlanacak, sonra daha ballı, kaymaklı bir özelleştirme... Halkın birikimleri ve vergileriyle yapılan koca liman, başkalarının olacak. Böylece ülkenin ekonomik değerlerini, birikimlerini “babalar gibi” satan AKP iktidarı, İzmir Limanı’nı vererek önemli bir külfetten, ağır bir yükten daha kurtulacak! Türkiye’deki bütün küresel güçler, liberaller, yandaş medya, dinci tayfa da bu özelleştirmeyi, diğerlerinde olduğu gibi canı yürekten alkışlayacak. (Oysa küreselleşmenin ağababası ABD’de, eski başkan Bush, ülkenin beş limanının özelleştirmesine, ulusal güvenliği olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle karşı çıkmıştı, anımsatalım...) Yazıcı’nın verdiği bilgiye göre, kruvaziyer ve konteyner limanı işleviyle ilgili Ulaştırma Bakanlığı'nın yapacağı yatırımın hızlanması için gereken destek sağlanacak. Yolcu taşıyan gemiler için gerçekleştirilecek iskele uzatması, “yapişletdevret”le çözülecek! Dikkatinizi çekerim, Yazıcı, “İzmir'in bu tür projeleri hızlı şekilde hayata geçirmesi önemli. Katma değer sağlayan meslek odaları, yerel yöneticileri buna zorlamalılar. Bunu da yapıyorlar” diyor. Tam bu sözlerin ardından önceki gün liman kentleri kongresinde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, şunları söylüyor: “Bugün ‘büyüyememe’ sancıları yaşayan İzmir Limanı'nı eski etkinliğine kavuşturmak, her Akdenizli gibi, denizi bir yaşam biçimi olarak gören ve yüzyıllardır limanla iç içe olan İzmirlilerin de ortak dileğidir. Biz İzmir`in yerel yönetimi olarak, limanımızı yeniden Akdeniz'in en büyük işlem hacmine sahip limanlarından biri haline getirecek her türlü oluşumun içinde, hatta tam göbeğinde olacağız.” Zamanlamadaki uyum bir yana, doğal olarak insanın aklına bir dizi soru işarete geliyor. Acaba “tam göbek” nasıl bir konumlanmayı gerektiriyor? Bu göbekte neler yapılacak? Yerel yönetim özelleştirme öncesi yeni yatırım sürecine mi katılacak? Katılacaksa bunun kaynağı nereden sağlanacak? Yoksa özelleştirmeye bir “moral desteği” mi? Denebilir ki, ne ilgisi var? Eğer yoksa, basit bir açıklamayla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin özelleştirme sürecine ilişkin konumu ve yaklaşımı, kolayca gözler önüne serilir...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear