Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 OCAK 2010 CUMA c D E N İ Z C İ 5 Yolları yurttaş yapıyor! Y erel yönetimler, 'katılım payı' adı altında hizmetlerin bedellerini yurttaşa ödetirken, doğrudan ve dolaylı vergiler, omuzlardaki yükü daha da ağırlaştırıyor. ASUMAN ABACIOĞLU Göktaşları Gecesi ÜNAL BENLİALPER Karşıyaka Belediyesi’ne bağlı bir çok birim beni telefonda pinpon topu gibi ordan oraya sektirirken ve her açılan telefonda karşımdaki “ilgisiz’’ kişinin, sorularımı ağzıma tıkayarak, “Sizi ilgili birime aktarıyorum’’ sözleriyle serseme dönmüşken, bu işin hiç de hayırlı bir şekilde sonuçlanmayacağını sezmiştim. Belediye yetkilileri evinizin kapısına kadar gelip de bir resmi yazıyı tebliğ etmek istiyorsa, bunun sadece tek bir anlamı olabilirdi; “vergi, ceza, katılım payı’’ gibi adlar altında para istemek. En baştan beri sezinlediğim bu durumun merak edilecek yönü ise, bu paranın hangi ad altında ve ne miktarda isteneceğiydi. Telefon aktarmaları sırasında en az 8 ya da 10 kişiyle görüştükten sonra bana bilgi verecek “doğru’’ kişinin “miktarla’’ ilgili rakamı telafuz etmesini nefesimi tutarak bekledim; ilk cümleleri umut vericiydi ancak evimizin konumunun “köşede’’ olması yüzünden bir rakam daha ödeyecektik ki bu rakamı duyduğumda tekrar nefesim kesildi. Çünkü söylenen rakam toplam olarak 500 lirayı aşıyordu. Ödenecek para “yol yapımı için katılım payı’’ adı altında isteniyordu. Çıkarılan borç, önceden bilinmeyen, tahmin edilmeyen, bütçemizde yeri olmayan bir paraydı ve bana telefonda bilgi veren “ilgili kişi’’ daha ben tepkimi sözcüklere dökmeye fırsat bulamadan telefonu kapatmıştı. Belki de neler duyacağını tahmin ediyordu. Bu sırada televizyonda Başbakan Tayyip Erdoğan emekli maaşlarına yapılan zamla ilgili bilgi veriyordu. Ancak sanırım bu zammın bana düşen bir yıllık toplamı, belediyenin çıkardığı borcun karşılanmasına anca yetiyordu. Oysa daha ödenmesi gereken “miktarı artırılmış’’ başka doğrudan ve dolaylı vergiler vardı. Bir iptal edilen bir yeniden yürürlüğe konan su ve ulaşım zamları; benzine, elektriğe, doğal gaza ve şimdi hatırlayamadığım birçok şeye yapılan zamlar söz konusuydu. Hepsi de işte bu emekli maaşlarıyla ya da ikiüç lira kadar artırılan memur maaşlarıyla ödeneceklerdi. İlk şoku atlattıktan sonra sorgulama evresi başladı; Ne zamandan beri belediyelerin yaptığı yol için ev sahiplerinden katılım payı alınıyordu? Nereden çıkmıştı bu uygulama? Zaten belediyelere bir sürü vergi ödemiyor muyduk? Bir arkadaşım, uygulamanın, Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde çıkarılan yasalardan birine dayandığını söyledi. Ama biz neden hep Avrupa’nın sadece bu yanlarını kopya ediyorduk, Avrupa’nın özenilecek o kadar çok yönü varken? Mesela, neden Avrupa ülkelerinin refah düzeyini kendi ülkemizde sağlayacak uygulamaları getirmiyordu hükümetimiz? Öyle ya, Avrupalılar yol yapımına katılım payı ödüyorlarsa, insanca bir yaşam sürdürebilecek kadar da ücret alıyorlar. Onların aldıkları ücret, iyi beslenmeye, çocuklarını iyi okullarda okutmaya, sağlıklı konutlarda oturmaya, sağlıklı bir çevrede yaşamaya yetiyor. Avrupalılar, hastane kapılarında sürünmüyorlar; nüfuslarının büyük bölümü açlık ve yoksulluk sınırında yaşamıyor. Çocuklar bizdeki gibi çöplükten yiyecek toplamıyorlar. Avrupa ülkelerinde işçiler, emekçiler, hakları gasp edilerek kolay kolay sokağa atılamıyorlar. Oradaki işçiler haklarını aradıkları için polis copuyla dövülüp yüzlerine biber gazı sıkılmıyor ya da kışın en soğuk günlerinde kendilerini bir gölün soğuk sularına atmak zorunda kalmıyorlar. Avrupa’da emekliler, ay sonunu nasıl getireceğiz diye kara kara düşünmek yerine dünyayı gezip seyahat ediyorlar. Bütün bunlar dururken, bize sadece yeni vergiler geliyor Avrupa’dan. Bundan sonra belediye yolumuzu yaptı diye sevinmemek gerekiyor. Çünkü bunun bedeli ağır oluyor ve bu da bize ödetiliyor. Başbakanın övünerek açıkladığı emekli maaş zammı ceplerimize girmeden yeni vergilere gidiyor. Anlaşılan biz yine dünyanın en pahalı benzinini alıp, en yüksek vergilerini öderken düşük maaş zamlarıyla yaşamaya devam edeceğiz. Yeni yılın daha güzel günler getireceğine dair umutlarımızı korurken, bir yandan da hayatımızı geçen yıla göre biraz daha düşük standartlarda sürdürmeye çalışacağız. Nasıl olsa bizi oyalayacak, dikkatimizi başka yönlere çekecek yeni bir gündem oluşacak. Televizyondaki dizilere aval aval bakarken karnımızın açlığını unutacağız. Haberlerde yükselişe geçen şiddet olaylarına bakıp “ölümü görünce sürünmeye’’ razı olacağız. M ilas Kaymakamı Bahattin Atçı, ilçedeki hava kirliliğinin bir zamanlar Ankara’da yaşanandan bile daha yoğun olduğunu kaydetti OLCAY AKDENİZ Manisa Belediye Başkanı Cengiz Ergün, ana cadde ve bulvarlarda başlatacakları uygulamayla kaldırım işgaline son vereceklerini söyledi. Manisa’da kırmızı hat İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)Manisa’da son aylarda önemli sorun oluşturan kaldırım işgalleriyle ilgili yerel yönetim çalışma başlattı. Manisa Belediye Başkanı Cengiz Ergün, ana cadde ve bulvarlardaki geniş kaldırımlarda “kırmızı hat” uygulaması başlatacaklarını, dar kaldırımlarda işgale izin vermeyeceklerini söyledi. Artan şikayetler üzerine halk arasında anket çalışması başlattıklarını ve sonucu ilgili esnaf, tüccar temsilcileriyle değerlendirdiklerini bildiren Ergün, “Özellikle yaz aylarında, bayanlardan her gün binlerce şikâyet telefonu geldi. Kaldırım işgali yüzünden yayalar buralarda yürüyemez oldu. Bu nedenle acil önlem alma gereği duyduk” dedi. Anket çalışmasının sonucuna göre geniş kaldırımlarda “kırmızı hat”, dar kaldırımlarda da “sıfır işgaliye” uygulaması başlatacaklarını söyleyen Ergün, “Buna göre Seyfettin Bey, İzmir, 8 Eylül ve Cumhuriyet caddeleriyle, Mustafa Kemal Paşa, İbrahim Gökçen ve Atatürk bulvarlarında kesinlikle kaldırım işgaline izin verilmeyecek. Bu caddelerin dışında kalan yerlerde de yapılacak tespite göre kırmızı hat uygulaması yapılacak ve esnafın belli ölçülerde ürünlerinin bazılarını sergilemelerine olanak tanınacak” diye konuştu. MİLAS Milas'ta kış aylarında katı yakıt kullanımına bağlı olarak yaşanan aşırı hava kirliliğinden Kaymakam Bahattin Atçı da yakındı. Atçı, sorunun insan sağlığına zarar veren boyutlara ulaştığını belirterek, ilçenin Yeniköy Termik Santrali’nin soğutma devresinden çıkan sıcak sularla ısıtılması için girişimlerin başlatılmasını istedi. Çevresi dağlarla çevrili Milas’ın 50 bini aşan kent nüfusunun, çoğunlukla ısınmada katı yakıt tercih etmesi, kış aylarında yoğun hava kirliliğine neden oluyor. Evlerin çoğunun yeterli bacalarının olmaması ve linyit kömürünün nasıl yakılacağının bilinmemesi de sıkıntıyı artırıyor. Özellikle akşam saatlerinde insanlar hava kirliliği nedeniyle evlerden çıkmakta zorluk çekiyorlar. Hastanelerde solunum sistemine bağlı hastalıklarda da artış gözlenirken hava kirliliğinden özellikle çocukların ve yaşlıların etkilendiği bildiriliyor. Kış aylarında Milas’ın havasını adeta yaşanmaz hale getiren hava kirliliği Kaymakam Bahattin Atçı’nın da yakınmasına yol açtı. Atçı yaşananların, bir zamanlar Ankara’daki kirlilikten daha yoğun olduğunu söyleyerek, “İnanın, o günlerde Ankara’nın havası Milas’ın şimdiki havası kadar kirli değildi” dedi. İlçede hava kirliliğinin önlenmesi için mutlaka önlem alınması gerektiğini savunan Kaymakam Atçı daha sonra şunları söyledi: “Yeniköy Termik Santrali’nin soğutma sisteminde ısınan su boşa akıyor. O sıcak suyu bir şekilde Milas’a getirip şehrin ısınması sağlanabilir. Görüştüğümüz termik santral yetkilileri de bu konuya sıcak bakıyorlar. Yatağanlılar böyle bir girişimi uzun zamandır sürdürüyorlar. Bu yolda bayağı bir mesafe de kaydettiler. Milaslılar da bu konuda bir girişim başlatmalılar. Yoksa bu hava kirliliğinde yaşanmaz.” Altyapıda sona doğru ÖZCAN ÖZGÜR ‘ÖNLEM MUTLAKA ALINMALI!’ SIFIR İŞGALİYE... Muğla merkezdeki altyapı çalışmalarının yüzde 95'lik bölümü tamamlandı. MUĞLA Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, devam eden altyapı kanalizasyon çalışmalarının evsel atık bağlantıları ile birlikte 2011 yılının başlarında tamamen biteceğini açıkladı. Muğla'nın kanalizasyon şebekesi, 2008 yılında iki ayrı firmaya toplam 7 milyon 637 bin liraya ihale edilmişti. İki bölüme ayrılan işin Emeribeyazıt, Muslihittin, Karamehmet mahalleleri ile ana kollektörleri kapsayan batı bölümünü Özde İnşaat; Kiramettin, Orhaniye, Şeyh, Müştakbey, Balıbey'in bir bölümünü ve Camikebir mahallesinin bir bölümünü kapsayan doğu bölümünü ise Yenice İnşaat üstlenmişti. Çalışmalarla ilgili bilgi veren Gürün, şunları söyledi: Kanalizasyonun 95’i bitti. Çalışmalar çok hızlı gidiyor. Yaklaşık 3 kilometre kaldı. Yaklaşık üç hafta önce ihaleyi alan şirket kayyuma devredildi. Kayyum mali imkânları da ortaya koyarak işi bitirmeye karar verdi. Her türlü iş makinesini ortaya koydu. 1.5 ay içinde tamamlanacak.” unalkaptan@hotmail.com Kirliliğe kaymakam isyanı MİLAS’IN HAVASI ATÇI’YI DA BUNALTTI Ege’nin, yeryüzünün en mükemmel doğal mimari yapıtlarıyla oluşmuş cennetten bir köşesi olan Sarsala koyunda, soğuk bir kış gününde doğanın salt ve katkısız güzelliği içinde inanılmaz bir duygu seli yaşıyoruz. Otantik bir gecenin turkuaza dönüşmüş karanlığını saran kurşun gibi ağır ayazında, gökyüzünden üstümüze ince ince dökülen ay ışıltılı çiğ tanelerinin arasından denizcilerin can yoldaşı kutup yıldızını arıyoruz. Bu gece, göktaşlarının gösteri gecesi. Ejderha takım yıldızının denizcilere dostça ve sevgi dolu bakışları arasında, göktaşı yağmurlarının gözlerinizi kamaştıracak ışık danslarıyla sabaha kadar büyüleneceksiniz. Deniz kokulu ayazı yemiş ıslak güvertenin üstünde üşümekten bile zevk alarak seyre daldığımız olağan üstü doğa görüntüleri içindeki kısa bir yolculuktan sonra, Boynuz Bükü'nün ıssız bir köşesinde, neredeyse çam ağaçlarının altına demirledik. Sanki hepimiz kainatı kucaklamak istercesine bakıyoruz gökyüzüne, uzansanız bütün yıldızları avuçlarınızın içine alacakmışsınız gibi bir duyguya kapılıyorsunuz ve sonra da iyi ki yaşıyorum diye mırıldanıyorsunuz kendiliğinizden. Yaşadığınız ve hissettiğiniz bütün heyecanları, mutlulukları ve coşkuları yüreğinize sığdırıp sözcüklere mahkum edemiyorsunuz. İnsancıl duyguların ve doğanın yaşantımızdaki yerinin ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu hatırlayıp, birçok olguyu yeniden sorgulamaya başlıyorsunuz. Dünya medeniyetlerinin, kültürlerinin, renklerinin birbirlerine sarılarak harmanlandığı ve sınırların kaybolarak insanlığın bütün değer hükümlerinin etkin olduğu böylesine doğal yerlerde olmak, gerçekten insana büyük bir mutluluk veriyor. Bordomuza yanaşan yaşlı bir balıkçının yorgun yaşamından kesitleri merakla dinlerken, bir yıldız daha kayıyor Kekova’nın büyüsünden mitolojik tanrıların şehri Knidos’un gizemli ruhuna. İşte o anda kainat, baba tanrı Okeanos’un bir bakışıyla bütün kötülüklerden kurtuluyor ve böylesine uzun geçen huzurlu bir kış gecesinde yeni filizlenen aşkın ruhunu ölümsüz olsun diye, şafak tanrıçası Eos’un şahitliğinde ana tanrıça Aphrodite kutsuyor. Müthiş zevklerle donatılmış uçuk bir gecenin son saatlerini geçirmek üzere tersane koyuna vira demir dedik. Yıldızların ışık yağmurunun son parıltıları altında üşüyerek yeni güne merhaba demeye hazırlanırken, titremelerimize hiç aldırış etmeden büyük bir keyifle yudumladığımız sıcacık çayın bardağınla ısınmaya çalışıyoruz. Bütün zevkler, heyecanlar, coşkular, umutlar ve düşler birbirlerine hasretle sarılmış, yaşanması olanaksız bir mutluluğun portresinin inceliklerini çiziyorlar. Gün, yavaş yavaş ağarmaya başlarken, ufkun derinlikleri muazzam bir koyu kızıllığa bürünüyor. Yıldızlar ışıklarını saklamaya hazırlanırken, sabahyıldızı Venüs bütün zerafeti ile Gökyüzünde görünüyor. Onu sevgiyle selamladıktan sonra güneşin o ihtişamlı doğuşunu seyretmek üzere Yassıca adalarına dümen çeviriyoruz, yeni umutların ve sevgilerin peşinde... C M Y B C MY B