29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 K O N U K 20 MART 2009 CUMA Seçime Doğru... Prof. Dr. MUSTAFA KAYMAKÇI Tartan, 29 Mart’ın Türkiye üzerindeki kuşatmayı yarmak için fırsat olduğunu söylüyor Seçime doğru ortalık toz duman. Değinilmesi gereken çok konu var. Çoğumuzun birleştiği bir konu var: Belediye başkanı, makamını kendisi ve yandaşları için kullanmamalı. Herkesten beklenmesi gereken bu doğal tavır, günümüzde erdem durumuna geldi. Bir tarım bilimci olarak bir beklentimiz de şu; belediyeler yerli üreticilerle, tarımsal amaçlı kooperatif temelinde, sözleşmeli üretim modelini harekete geçirmeli. Bu bağlamda, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın, Bayındır Kooperatifi’nden çiçek, Ödemiş Bademli’deki kooperatiften fidan ve Tire Süt Kooperatifi’nden süt alması, Tahtalı Baraj Havzası’ndaki organik tarımı desteklemesi oldukça anlamlı uygulamalar. Böylelikle İzmir Belediyesi, yerelde kalkınmayı destekleyerek, başka belediyelere de örnek oluyor. İstanbul’daki 5. Dünya Su Forumu'nda dünyanın birçok yerinden gelen emperyal kapitalizmin sözcüleri, su kaynaklarının rasyonel kullanılması maskesi altında suyun özelleştirilmesini gündeme getirdiler. Buna karşılık olarak, “Su dahil dünya satılık değildir” diyenler de karşı tavır gösterdiler. Tepkiler karşısında yerli işbirlikçilerin bir kısmı da, “Barajları, akarsularımızı satmayacağız, ancak 49 yıllığına kiraya vereceğiz” diye kitleleri kandırmaya çalışıyorlar. İzmirlilere şimdiden duyuralım; örneğin BeydağÖdemiş’teki baraj bir Hollanda firmasına, yerli bir şirket paravan yapılarak kiralanacakmış. Çiftçi örgütleri sularımızın özelleştirilmemesi konusunda tavır göstermeli. Avrupa Birliği’ne uyum kapsamında Türk Gıda Kodeksi’nde yoğurtla ilgili olarak iki önemli noktada değişiklik yapıldı. Protein miktarı yüzde 4’den yüzde 3’e indirildi ve yüzde 12’lik kuru madde koşulu kaldırıldı. Yapılan bu değişikliğe namuslu bilim kişileri ve yerli üreticilerin kimileri karşı çıktılar ve uygulamaların yabancı firmalara yarayacağını ifade ettiler. Sütaş, yoğurdun anavatanının Türkiye olduğunu, bu nedenle Avrupa’nın standartlarının Türkiye’ye uydurulması gerektiğini açıkladı. Öncelikle gıda kodeksi değişmezse emperyal kapitalizm, bir yandan kıvam arttırıcı maddeleri ve yeni makinelerini satacak, daha sonra Türkiye’yi bu açıdan da pazar durumuna getirecek ve diğer yandan da ulusal kültürümüzü yok edecek. Ulusal nitelikli süt sanayicilerine bir hatırlatma yapalım: AB yoğurt standartlarına karşı çıkamazsanız Türkiye pazarınızı koruyamazsınız! Geçtiğimiz günlerde Başbakanlık’a bağlı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) “Darwin ve Evrim Kuramı” adlı yazılar sansüre uğradı. Salt bilimciler değil, köylülerimiz ve çiftçilerimiz de Darwin ve kuramı ile ilgilenmeli. Darwin, “Bütün canlılar ortak bir atadan geldi, doğada sürekli bir değişim vardır, bugün dünün aynısı değildir” diyor. Darwin, her şeyin değiştiğini, sabit olmadığını belirten bir doğa bilimcisi. İngiltere’de yaşamış. Görüşlerini “Türlerin Kökeni” adlı bir kitap yazarak “evrim kuramı” ile açıklamış. Tutucular, işbirlikçiler bu yüzden evrim kuramına karşılar. Çünkü onlar “Hiçbir şey değişmesin, sömürü devam etsin, zenginler zenginliğini, fakirler fakirliğini sürdürsün. Zenginler ara sıra fakirlere kömür, erzak, para vererek yardım etsinler ve fakirler de neden fakir olduklarını sorgulamasınlar” istiyorlar. Bununla birlikte kurama, yalnız Türkiye’deki tutucular değil, ABD ve Avrupa’daki tutucular da karşı. Bu nedenle aralarında bir dayanışma var ve birbirlerini destekliyorlar. ‘Kuşatma Konak’tan kalkacak’ Başbakan Erdoğan'ın 'İzmir'i almak için mutlaka kazanmalıyız' diyerek hedef gösterdiği Konak'ta, CHP adına yarışa giren Hakan Tartan, Konak'tan hem İzmir'e hem de Türkiye umut dağıtacaklarını vurguluyor. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 29 Mart yerel seçimlerinde ilk hedeflerinden birinin İzmir olduğu biliniyor. “İzmir'i istiyorum” diyen Erdoğan, son İzmir seferinde, bunu yerine getirebilmek için “Önce Konak'ı almalıyız. Konak'ı alan İzmir'i alır” diyerek stratejisini de açıklamıştı. AKP, Konak'ta eski CHP'li olan Ahmet Sarışın'la hedefine ulaşmaya çalışırken, mevcut başkan Muzaffer Tunçağ'la yollarını ayıran CHP, sancılı bir aday belirleme sürecinden sonra Hakan Tartan'la seçimlere giriyor. Tartan, Konak'tan hem İzmir'e hem de Türkiye'ye umut dağıtacaklarını söylüyor. Tartan, İzmirlinin önümüzdeki seçimlerin öneminin farkında olduğunu dile getiriyor. Hatta AKP’ye verilecek bir yer hiç değildir. Başbakan’a gerekli cevabı Konak'ta yaşayanlar, 29 Mart günü verecektir. Çağdaşlığın ve uygarlığın başkentini, bu ilerici yoldan hiçbir güç geri döndüremeyecektir” diye konuşuyor. Konak’ta denizle buluşacak. Konak’ta yaşayanlar, kentin sakini değil, kentin sahibi olacak. Ana hedefimiz toplumcu belediyecilik. Özellikle gençlerin çağın teknolojisini yakalamalarına olanak vereceğiz. Spor, kültür, sanat olanakları yaratacağız. Gerçekleştirilecek olan tüm hizmetlerde kadın dostu bir belediye yaratacağız. Muhtarlarla kurulacak sağlıklı bir diyalog ve bilgisayar iletişimi ile sorunlara kısa sürede müdahale edip çözüme kavuşturacağız. Muhtarlarımız bizim gözümüz kulağımız, elimiz kolumuz ve çoğu zaman rehberimiz olacak.” 29 Mart'ın Türkiye üzerindeki kuşatmayı yarmak için bir fırsat olduğunu vurgulayan Tartan, “İzmir seçmeni Türkiye’nin ciddi bir kuşatma altında olduğunun farkında. Demokrasiye, hukuka ve laik devlete içten içe zarar veriliyor. Çağdaş yaşamın gereği bazı özgürlüklere engel getiriliyor. İnsanların kimyası bozuldu. Topluma belli korkular yayılmaya çalışılıyor. Bu elbette Atatürk Türkiyesi için hoş gelişmeler değil. Sokaklar tehlikenin farkında. Bu farkındalık seçmeni CHP çatısında birleştirmiş durumda. Bu seçim, aynı zamanda İzmir’den Türkiye’nin belli bölgelerinden yurttaşlarımıza yeni umut pencereleri aralamak zorunda. Konak’ta bir önemli görevimiz de, buradan Türkiye’ye umut dağıtmak. İzmir’deki güçlü yapı, Türkiye’deki kuşatmayı da kaldırma yönünde bir adım olacaktır” diyor. İKTİDAR DEĞİL, HUKUK KURALLARI Çağdaşlık, huzur ve demokrasinin güvencesi Atatürkçülük için İzmir ve Konak'ta güçlü bir duruş sergilenmesi gerektiğini dile getiren Tartan, “İktidar kurallarının değil, hukuk kurallarının hakim olduğu bir Türkiye yaratmanın kıvılcımını İzmir Konak’tan yakmalıyız” diyor. Bu kentin iktidar gücüyle “fethedilecek” bir yer olmadığını vurgulayan Tartan, “İzmir, Konak çağdaşlığın ve uygarlığın başkentidir. Konak alınıp verilecek bir yer değildir. DEMOKRASİNİN BAŞKENTİ “Konak’ta sevgi hakim olacak” diyen Tartan, ilçenin laik ve demokratik Türkiye'nin “başkentliğini” yapmaya devam edeceğini dile getiriyor. Tartan, projelerinden bazılarını şöyle anlatıyor: “Gençlerin ve kadınların ön planda olduğu bir dönem yaşayacak Konak. Gençlik ve kadın merkezleri aktif şekilde çalışacak. Kültürsanat ve eğitim alanında farlılıklarımızı göreceksiniz. İzmirli, C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear