26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 ARALIK 2009 CUMA c 3 EGE’den SERDAR KIZIK Almanlara Söke manzarası TEVFİK AKBAŞ AYDIN İngilizlerin mülk edinme açısından gözdesi olan Didim, Söke Ovası, Bafa Gölü çevresi, şimdi Almanlara da pazarlanıyor. Bafa Gölü manzaralı tepeler bir bir parsellenirken, Almanlar için 450 konutluk bir site için proje hazırlandı. Bafa Gölü'nün batısındaki balık çiftliklerinin hemen üst bölgesinde kalan arazilerde parselleme çalışmaları hızla devam ediyor. Son konut projesinin iki yıl önce hazırlandığı, ancak küresel ekonomik kriz nedeniyle ertelendiği öğrenildi. Almanların bu siteden konut alımının yanı sıra bölgede arsa alımına da yöneldikleri belirtiliyor. Didim Emlakçılar Derneği Başkanı Osman Coşkun, bölgenin çekim merkezi haline geldiğini vurgularken, yalnızca İngiliz ve Almanların değil, İrlandalı ve Rusların da bölgeye gözünü çevirdiklerini dile getirdi. Coşkun, “Almanların şahsi arsa alımına da başladıklarını görüyoruz. Bu bölgeyi cazip kılan şey doğal ortamıdır. Önümüzdeki 10 yıllık süreçte bu bölgenin tamamen dolacağına inanıyorum. Almanların site oluşturmak için parselledikleri araziler Söke ovasını kuş bakışı görüyor. Bir cephesi de Bafa gölüne bakıyor” dedi. Söke Ovası ve Bafa Gölü çevresinde yabancılara yönelik siteler inşa ediliyor Kimyasallar kayıt altına alınarak sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntıları engellenecek Hedef sıfır kalıntı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bir yandan genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) ilişkin yönetmelik ve buna ilişkin Danıştay kararı tartışılırken, sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntıları da tüketiciler açısından endişe kaynağı oluyor. İzmir İl Tarım Müdürü Ahmet Güldal, önümüzdeki yıl uygulamaya koyacakları projeyle sebze ve meyvelerdeki ilaç kalıntılarını sıfıra indirmeyi amaçladıklarını kaydetti. Güldal, bitkisel ürünlerde pestisit kalıntısı ve gelişim düzenleyicilerine karşı önlem aldıklarını söyledi. Bu konuda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın kimyasalların kayıt altına alınması projesi başlattığını dile getiren Güldal, şu bilgileri verdi: “Projeyle üreticiler takip ediliyor, piyasaya arz edilen ve kullanılan ilaç miktarı izleniyor. Epey ilerleme sağlandı. Biz İzmir olarak sıfır kalıntıyı amaçlayan proje çalışması içindeyiz. Projenin startını 2010 yılında vereceğiz. Şu aşamada hazırlık çalışmaları yürütüyoruz. Hedefimiz tamamen ilaç kalıntısını yok etmek. Kimyasalları hem kayıt altına alma, hem de sıfır kalıntıyla ilgili çalışmamızı üreticimizle birlikte yapacağız. Bu da güvenli üretici profilini ortaya çıkaracak.” Güldal, bakanlığın, 2010 yılına kadar şu an piyasada bulunan katkılı ve kalıntı bırakan 175 kimyasal ilacın tamamını piyasadan kaldıracağını belirterek, bakanlığın talimatlarını uygulayacaklarını söyledi. Böylece kalıntı özelliği daha az, organik ama aynı tesirde, dolayısıyla insana ve İ zmir İl Tarım Müdürü Ahmet Güldal, projeyi önümüzdeki yıl yaşama geçireceklerini, ortaya ‘güvenilir üretici’ profilinin çıkacağını söyledi. çevreye daha az zararı olan ilaçların kullanılacağını dile getiren Güldal, ''Organik tarım ve iyi tarım uygulamalarının gelişmesi için de büyük gayretler sarf edi yoruz. İzmir bu noktada Türkiye ölçeğinde iyi bir noktada. Avrupa ülkelerinin ilaç kalıntısı gerekçesiyle geri gönderdiği ürünlerin iç piyasaya sunulduğu yönünde kaygıların bulunduğunun hatırlatılması üzerine Güldal, ''Türkiye AB kriterlerini benimsediği için, AB'de herhangi bir ürünün olumsuz olduğu tespit edildikten sonra ülkemize girmesi de mümkün değildir. Mutlaka onun imha edilmesi veya bloke edilmesi gerekmektedir. Yani yurt içine girip Türk halkına sunulması ihtimali yok'' dedi. Ahmet Güldal, bugüne kadar İzmir'den ihraç edilip, kalıntı nedeniyle geri gönderilen ürünün olup olmadığı yönündeki soruya, ''Bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre olmamış. Bu da ihracatçımızın, üreticimizin hassasiyetini gösteriyor. Biz sadece yurt dışına değil, yurt içine sunulan ürünlerin de sağlıklı olmasını, sıfır kalıntı olmasını istiyoruz'' yanıtını verdi. ALO 174 Ahmet Güldal, ''Alo 174 Gıda Güvenliği İhbar Hattı''na İzmir'de 8 ayda bin civarında başvurunun yapıldığını aktaran Güldal, ''Bunun iyi tarafı şu, tüketicinin bir denetçi gözüyle üç rakamı tuşlayarak sonuca gitmesi bilmesi. Çünkü o görevini yaptığı zaman biz de, bakanlık da görevini yapıyor. O ürünü piyasaya sunan, üreten kişi de firma da kendine çeki düzen veriyor. Dolayısıyla bu zincir iyi bir şekilde yürüyor'' diye konuştu. c İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Ege Bölge Temsilcisi: SERDAR KIZIK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: MİYASE İLKNUR Editör: HAKAN DİRİK Görsel Yönetmen: SERDAR AĞIR İlan: ZUHAL ALTUNGÜNEŞ YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul İSTANBUL: Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 İZMİR: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Pasaport/İzmir Tel: 0 232 441 12 20 (10) hat Faks: 0 232 441 87 45 BASKI: DPC İzmir Tesisleri Ege Caddesi No: 36 SarnıçGaziemir DAĞITIM: YAYSAT Ege Caddesi No:36 SarnıçGaziemir serdarkizik@cumhuriyet.com.tr I Baştarafı 1. Sayfa’da bayraklara gıcık kapanlara bakın hele. Konu, karakolları basmaya kalkanlara, belediye otobüslerini, dükkanları yakanlara, terör örgütünün posterleri ve bayraklarına gelince sus pus olurlar. En faşizan “kana kan intikam” söylemini duymaz onlar. Duymak istemez. “Faşist” deyimiyle İzmir’in Atatürkçü, cumhuriyetçi, aydınlık, ilerici, çağdaş kimliğini karalamaya ve kirletmeye çalışılanların kentimizi hedef göstermelerinin altında başka gerçekler var. Asıl hedef, dünyada ulusal kurtuluş mücadelelerinin işaret fişeğini yakan devrimci Mustafa Kemal olmasın sakın! Önceki gece bu tayfadan birisi, 1930’lu yılları “faşizan bir dönem” ilan etti. Bütün ulusalcıların darbeci olduğunu söyledi. Kendisi, okumuş yazmış! Marksizm'den de ahkam keser, ama tarihsel gerçekleri ters yüz eder. Uluslaşmanın hangi süreçlerde hangi gerekçelerle doğduğunu, kapitalizmdeki yerini, anlamını çarpıtır. Fransız devriminin uluslaşmaya uzanan sonuçlarını da... Diğer ulus devletlerle işi yoktur, laf söylemez. AB’yi örnek gösterir, ama orada temelinde ulus olma gerçeği yatan kapışmaya, içten içe yürütülen kavgaya ve ezeli rekabete diyeceği yoktur. Alman’a “Almanyalı”, Fransız’a “Fransalı”, İngiliz’e “İngiltereli ol” demez ama Türk’ü “Türkiyeli” yapmaktır bütün derdi. Bu tayfa, ABD’nin Irak’ı işgaline demokrasi adına ya alkış tutar, ya mahçup biçimde destekler, ya da seyirci kalır. 2 milyon Iraklı’nın öldürülmesini görmez, ülkenin dine dayalı Sünni ve Şii bölgelerine ayrılmasına, etnik temelli Kürdistan coğrafyası oluşturulmasına ses çıkarmaz bunlar. ### Bakın İsviçre’ye. “Batılı gelişmiş demokrat” bir ülke minareleri yasakladı. Yanlış yaptı. Hani demokrasi, inanç özgürlüğüydü?.. Gelelim konunun ayrı yanına. İsviçreliler şimdi tutup Başbakan’ın okuduğu “Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız, müminler asker” şiirini anımsatsalar ne diyeceğiz? AKP minare yasağına tepkili. İsviçre bankalarında hesabı olan Müslümanlara çağrı yaptılar. “Paraları çekin Türkiye’ye getirin” diyenler de oldu. Sahi aynı İsviçre “Türkler Ermenilere soykırım yapmamıştır” demeyi bile yasaklayıp, aykırı davrananların hapisle cezalandırılacağını açıkladığında ne demiştiniz? O dönem “bankalardaki paralar çekilsin” diye bir açıklamayı anımsayan var mı? eposta: izmir@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız ekidir. Haftada bir gün yayınlanır. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear