27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

30 EKİM 2009 CUMA 5 D E N İ Z C İ BİZDEN SONRA TUFAN!.. Kimileri zarar görmeyeceği düşüncesiyle böyle diyor, ancak böyle giderse gerçekten de bizden sonra tufan olacak... de öyle olacak; eğer bu gidiş i e n g e l l e y e c e k b ir ş e y l e r yapmazsak. Bilim adamları, dünyanın iki derece ısınmasıyla bile deniz kıyısındaki kentlerin sular altında kalacağını söylüyorlar. Küresel ısınma arttıkça, küresel ısınmayı yeniden tetikliyor; yani ivmesi giderek artacak, artık kimsenin kontrol edemeyeceği ve önüne geçemeyeceği bir dönüşüm başlayacak. Çok az kaldı; buna inanılması için daha ne gerekiyor? İnsanlığın o en temel içgüdüsü olan “soyunun devamı’’ çabası artık bir anlam ifade etmeyecek. Günün birinde öleceğiniz duygusuyla baş edebilmenin en geçerli yollarından biri olan ‘’bu dünyada iz bırakma ve hatırlanma’’ çabaları da bir anlam taşımayacak. Çünkü gelecek nesillere pek bir şey kalmayacak. T o r u n l a r ı n ı z iç i n s a k l a mayı düşündüğünüz antika işlemeli masa örtüleriniz mi var? Onları kullanmaya bakın. Çünkü torunlarınız çok büyük bir olasılıkla başka sorunlarla uğraşıyor olacaklar. İçecek su bulabilmek, salgın hastalıklar, su savaşları, açlık ve sel baskınları gibi. İnsanoğlu çok yakın bir geASUMAN ABACIOĞLU Denizde Sermaye ÜNAL BENLİALPER Denizcilik sektörümüz, ekonomik, kültürel ve sosyal bütün katmanlarıyla toplum içinde yaygınlaşarak varlığını kanıtlayabilmesi için, öncelikli olarak kurumsallaşma yolundaki performansına ivme kazandırmalıdır. Bunun için de denizlerimizi sevmek, onlara sahip çıkmak ve doğru kullanmasını öğrenmek zorundayız. Sektörde yaşanan ekonomik durgunluğun rotasının değiştirilerek, teşvik edici ve destekleyici krizden çıkış planları hazırlanmalıdır. Denizcilik sektörümüzün çekirdeğini oluşturacak olan, bilgi, araştırma ve teknoloji tabanlı sanayi için, çağdaş ve bilimsel kriterlerin kesintisiz yerine getirilmesi gerekir. Bu organizasyonun içeriğinde değerlendirilecek olan bütün veriler, “stratejik kalkınma projeleri” kapsamında yönlendirilmelidir. Sektördeki panik ve belirsizliğin giderilmesi zamana bırakılmamalıdır. Yara alan güven ilişkileri ve istikrar ortamı yeniden kazanılmalıdır. Denizciliğimizin içinde bulunduğu bunalım döneminin değerlendirmesini yaparken, uluslararası emperyalist politikaların bizim gibi ülkelerdeki yıkımını çok iyi algılamalıyız. Denizcilik sektörümüzün sermaye ile olan ilişkisini yorumlarken onu sadece finansal güç olarak değerlendirmek eksik bir yaklaşım olur. Sermayenin oluşumu ve birikimi, emek ile bilginin varlığına bağlıdır. Bu nedenle sektörümüz, “üretimemekbilgiyatırım ve sermaye” arasındaki sıkı ilişkilerindeki dengeleri çok iyi organize etmelidir. Bu kriterler oluşturulurken, “insanca yaşamak için öncelikle insana yatırım” sloganı benimsenmelidir. Sektördeki sermayenin birikimi ve akışı kesinlikle sömürü boyutlarına ulaşmamalıdır.İşverenlerin, yüksek kar hırsına kapılmadan ve insani çizgiden çıkmadan sosyal iş ahlakı kuralları içinde varlıklarını sürdürmeye devam etmeleri, aynı zamanda geleneksel değerlerimizi de koruyacaktır. Bilginin ve emeğin karşılıksız, acımasızca kullanıldığı denizcilik sektöründe, insana ve bilgiye yatırım yapılmak istenmez. Bu anlayışın sahip olduğu sektör de sosyal güvenlik konusunda da geri kalmışlıktan kurtulamaz. Sınır tanımayan ticari ilişkiler sermayeye küresel kimlik kazandırmıştır. Sektördeki yatırımlara rasyonel biçimde devam edilebilmesi ve dünya konjonktürüne sağlam tutunabilmesi için yeni senaryolara gereksinim vardır. Alınması gerekli en önemli kararlardan birisi, denizciliğimizi, küresel kriz lobilerinin politik ve ekonomik aldatmacalarından, ortak güç birliği oluşturarak korumaktır. Denizcilik sektörümüzün geleceğine yönelik analizler yaparken, temiz sermaye, temiz üretim ve emeğe saygı ilkelerinin insani çizgisinden ayrılmamalıyız. Bu anlayışın benimsenmesi, denizciliğin evrensel vizyonunu da onurlandıracaktır. Dünyanın yok oluşuna gid e n y o l d a g e r i d ö n ü lm e z noktaya varmadan önce 50 günümüzün kaldığını söylüyordu Avrupalı bir politikacı. Bu yazıyı yazana dek 50 günün 10 günü de geçmiş olmalı. Gelecek için planlarınızı yeniden gözden geçirin. İnsanlığın bir geleceği olmayabilir hem de sandığınızdan daha yakın bir zamanda. Küresel ısınma ve iklim d e ğ iş ik li k le r i n i n e t k i le r i n i zaten yaşamaya başladık; bilim adamlarının yakın gelecekle ilgili öngörüleri ise ins a n ı n k a n ın ı d o n d u r u y o r . Dünyayı yakın zamanda bir felaketler zinciri bekliyor. Bu felaketleri belki biz daha az yaşayacağız ancak çocuklarımız ve torunlarımızın görecekleri acılar ve sıkıntılar ç ok d a ha f az l a ol aca k. Yaşlılığınızda huzurlu, sakin ve mutlu birliktelikler yaşamayı umduğunuz torunlarınız. İşte onlarla ilgili hayallerinizi gözden geçirme zamanı geldi. Geriye dönülmez noktaya ulaşmaya çok az kaldı. Yoksa, “Nasılsa ben ç o k z ar a r g ö r m e ye c eğ i m . Benden sonra tufan!’’ mı diyeceksiniz? Çünkü gerçekten lecekte buzul devrine girebilir. Yaşadığınız yer denize yakınsa, sular altında ilk kalacak yerlerden biri olabilir. Geleceğe bırakmayı düşündüğünüz hiçbir şey, bir iki nesil bile süreklilik kazanmayabilir. Ne fotoğraflar, ne nesilden nesile geçen mücevherler ve eşyalar, ne değerli antikalar, ne kitaplar ne de gelecekte torunlarınızın okuyacağını umduğunuz anılarınızdan oluşan bir bavul dolusu yazılarınız. Uygarlığı oluşturan hiçbir şey iki nesil sonra ya bile kalma yabilir. Kalıcı olabilecek hiçbir şey yok. Belki sadece otobanlar ve betonlaşmış şehirler... Torunlarınızın torunlarının bile hayatını kurtaracağ ın ı s a n d ığ ın ı z k a d a r ç o k mal mülk edindiyseniz boşuna sevinmeyin. Çünkü bizden sonra tufan olacak! İşte tam da bu nedenle, yani açgözlü bir zengin olma sevdası yüzünden insanoğlunun sonu geliyor. Sahip olduğunuz o büyük lüks evlerde, torunlarınızın torunları oturamayacaklar. Çünkü muhtemelen onlar da herkes gibi s u la r a lt ı n d a k a l m a y a c a k , karınlarını doyurabilecekleri, içecek su bulabilecekleri bir yere göç edecekler. Sahip oldukları her şeyi arkaların da bırakarak sadece hayatta kalabilecekleri bir yerde yaşayabilmek için dolaşıp duracaklar artık çölleşmiş bir dünyada. Ölümlü olduğumuzu unutarak durmadan biriktirdiğimiz maddi zenginlikler yüzünden açgözlü bir hırsla tükettiğimiz için dünyayı yok edeceğiz, kendimizle birlikte. unalkaptan@hotmail.com C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear