05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

16 OCAK 2009 CUMA 3 EGE’DEN SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da Gelecek ay yapılacak EBSO seçimlerde Ender Yorgancılar, Ufuk Akgün ve Atıl Akkan yarışacak ENDER YORGANCILAR UFUK AKGÜN ATIL AKKAN HİLMİ UĞURTAŞ SALİH ESEN MEHMET TİRYAKİ Sanayici seçim yarışında H CRAN ÖZDAMAR Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), gelecek ay yapılacak seçimlere hazırlanıyor. Egeli sanayiciler kendilerini temsil edecek isimleri belirlemeye yönelirken, adaylar da meclis üyelerinin oylarını bekliyor. Seçimlerle birlikte oda meclis üyesi sayısı 99'den 143'e yükselecek. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ve oda yönetim kurulu başkanvekili Ufuk Akgün başkanlık için adaylığını açıklarken, Aliağa Sanayi Organize Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Atıl Akkan, seçimler öncesi konuşmanın erken olduğunu bildirdi. Seçimlerde, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş, Tiryakiler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tiryaki, Esen Pen Yönetim Kurulu Başkanı Salih Esen meclis başkanlığına aday olduklarını belirtti. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, odanın yeni dünya düzeni içinde yer alması için çalışmalar yapacağını söyledi. Yorgancılar, araştırmacı bir yapıya sahip olduğunu, sanayicilerin sıkıntılarını belirleyen çalışmaları sürdüreceğini kayderek, “Gönül ister ki seçimlere tek listeyle gidilsin. Seçimlere büyük ihtimalle yönetim ve meclis başkanlığı için ayrı listeyle gidilecek. Hedefimiz ılımlı, prob EBSO'da meclis başkanlığı için Hilmi Uğurtaş, Mehmet Tiryaki ve Salih Esen'in çekişmesi bekleniyor lem çözücü bir yönetim modelini oluşturmak ve uygulamaktır. Odamızı en iyi yerlere ulaştırmaktır” dedi. Yorgancılar, kendisinin TÜSİAD üyesi olduğunu, bu derneğin çalışmalarından bilgisi olduğunu belirterek, odanın TOBB’da da temsil edilmesi noktasında çalışma içinde olacaklarını vurguladı. Seçime profesyonel bir ekiple hazırlandığını, bu ekibin projeler üzerinde çalıştığını belirten Yorgancılar, projelerini de yakında açıklayacağını söyledi. Adaylar arasında adı geçen Atıl Akkan, oda meslek komitesi seçimlerinin 11 Şubat'ta gerçekleşeceğini ve meclis üyelerinin belirleneceğini kaydederek, “Oda yönetim kurulu başkanını seçecek olan meclis üyeleridir. Meclis üyelerinin belirlenmesinden önce aday oldum demekle olmaz. Biz meclis üyelerine saygılıyız. Tek başına adayım demem, arkasında destek olmadan olmaz. Adayı gösterecek olan meclis üyeleridir. Kendi kendime adayım demek mahallenin delisiyim demektir” dedi. Ufuk Akgün de, odanın eski alışkanlıklarını değiştirmek için yola çıktıklarını belirterek, “Grubumuz adı değişim. İzmir'e faydalı olmak, sanayi hayatını yabancı yatırımlarla geliştirmek istiyoruz. İçinde olduğum yönetim son dönemlerinde başarılı çalışmalar yaptı. Bunun sürekliliğini sağlamak istiyoruz” dedi. EBSO'nun diğer kurumlara liderlik yapması gerektiğini kaydeden Akgün, kentin üstündeki ataleti kaldırmak istediklerini söyledi. MECLİS BAŞKANLIĞI Mehmet Tiryaki, meclis üyeliğine seçilmesi durumunda meclis başkanlığına aday olduğunu söyledi. EBSO'da 18 yıldır meclis üyeliği yaptığını kaydeden Tiryaki, “Meclis başkanlığı temsili bir görev olmakla birlikte yönetim kuruluyla ekip çalışması yapılmasını gerektiriyor. Meclis başkanının hem yönetim hem de yönetim kurulu üyeleriyle uyumlu bir çalışma sergilemesi gerekir. Aday olan diğer arkadaşlarım bu görevi en iyi şe kilde yerine getirecek kişilerdir. EBSO'ye yakışan bir seçim olmasını diliyorum. Meclis üye sayısının artması ihtisaslaşma anlamında faydalı olacaktır” diye konuştu. Hilmi Uğurtaş, meclis üyesi olması durumunda meclis başkanlığına aday olduğunu söyledi. Uğurtaş, 6 yıldır İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'nin yönetim kurulu başkanlığını ve oda meclis başkan yardımcılığını yürüttüğünü anımsatarak, “Sanayi ve sosyal konularda İzmir'in gereksinimlerinin belirlenmesinde katkım olacaktır. Seçimlerin seviyeli bir yarış içinde geçeceğine inanıyorum. Yönetim kurulu başkanlığına adaylığı geçen sanayici arkadaşlarıma eşit yakınlıktayım” dedi. Salih Esen de, “Koltuklara, bundan güç alacak kişilerin değil, güç vereceklerin oturması gerekir. Gerçek anlamda bu koltuğa güç vereceğime yüzde yüz eminim. Tereddütüm olsaydı aday olmak gibi bir düşüncem olmazdı. Bugün geldiğim noktada, şu anda adayım da diyemiyorum. Önce meclis üyesi olmak lazım. İkinci etken de bu görevi yapabilmek için yönetim kurulu ve başkanıyla uyumlu birlikten geçmektedir. Rekabet değil sinerji varsa görevler rahatlıkla yapılabilir. Faydalı olabilir” diye konuştu. Esen, seçimlere tek liste ya da en fazla iki liste halinde gidilmesi gerektiğini söyledi. serdarkizik@cumhuriyet.com.tr C M Y B C MY B Kimi hukukçulara göre büyük bir korku imparatorluğu yaratıldı, iktidar karşıtı kim varsa sıranın kendisine gelmesini bekliyor ve orta yerdeki enkazı kimin nasıl kaldıracağı belirsiz bir süreç yaşanıyor. Toplum, 12 Eylül öncesi gibi ayrışmış. Kazılardan çıkan silah ve bombaları gösteriyor, “daha ne olsun” diyor kimileri. Kimileri de büyük bir tezgahın kurulduğu görüşünde. Ülke çalkalanıyor. İktidar yandaşı medyanın kalemşörleri bile artık soruşturmanın ABD'den yönlendirildiğini, dosyaların oradan servis edildiğini yazıyor. Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, “Emniyet kaynaklı bazı bilgilere göre, istihbarat tamamen F tipi” diyor. Ana Muhalefet Lideri Deniz Baykal açıkça “polise güvenmediğini” söylüyor. Başbakan, Baykal’ın Ergenekon soruşturmasından korktuğunu ima ediyor, “Durun bakalım daha arkası gelecek” mesajı veriyor. Kanada'da adresi belli, ama Türkiye'de aranan Tuncay Güney, muteber adam! Savcılık onun mülakatını bir davaya esas oluşturuyor ama Türkiye’ye getirilmesi için herhangi bir girişimde bulunmuyor. Aynı adam devletin televizyonunda saatler boyu, adının önüne “sayın” ibaresi konularak konuşturuluyor. Maşallah bilmediği hiçbir şey yok, kafa karıştırma makinası mübarek. Oysa bazı gerçekler gün gibi ortada. Sepetteki bazı çete, mafya ve faili meçhul işlere bulaştığı öne sürülen insanların yanına, Atatürkçü, yaşamları saydam, iktidar karşıtı, toplumun gözü önündeki temiz insanlar yerleştiriliyor. Kapatma davasında “hukuk darbesi, yargı terörü” gibi kavramlar kullanan kimi sözde aydın, demokrat, liberal, aslında faşist linç tayfası, şimdi ağız birliği ederek haklarında aylardır iddianame hazırlanmayan, neyle suçlandıklarını bilmeyen, haksız ve hukuksuz gözaltılarla soruşturmalara uğrayanlar için “Durun bakalım, yargıya müdahale etmeyin” diyor. Oysa insanlar hapiste ölüyor, felç oluyor, dikta rejimlerindeki gibi ne zaman mahkemeye çıkarılacağını bilmiyor. Tuncay Güney’i izlediniz, görünürde tek kişi. Ancak sürekli “biz” diye konuşuyor. Soralım. Siz kimsiniz? O kadar tutarsız ki, hem söylediklerinin gerçek olduğunu belirtiyor, hem de ifadesini kabul etmediğini, çünkü işkence altında alındığını söylüyor. Güya gurbette tek başına yaşamak zorunda kalan bir gariban! “Neyle, nasıl geçiniyorsun?” diyorlar, yanıt yok. “10 yıllık ABD vizesini nasıl aldın?” diyorlar, yine sus pus. Evet bu ülkede çeteler var, faili meçhul cinayetler var, yargısız infazlar var, gladyo var, kontrgerilla var. Ne garip değil mi, yaşamları boyunca bu yapılara karşı mücadele vermiş Sabih Kanadoğlu, İlhan Selçuk gibi aydınlar şimdi Ergenekon terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyor. Hukukun yüz akı Sabih Kanadoğlu’nun, Uğur Dündar’ın programında soruşturmayla ilgili değerlendirmesine bakar mısınız: “Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığının net kanıtıdır. Hukukun üstünlüğünün hiç dikkate alınmadığı bir ülke halindeyiz...” Bu, ancak diktatörlüklerde, cuntalarda yapılabilecek tespit, ne denli ürkütücü değil mi? Evet, toplum gladyonun faili meçhul cinayetlerin aydınlanmasını istiyor. Aydınlanacak mı? Bu arada bir kuşku. Yoksa Ergenekon davasıyla aslında gladyonun, çetelerin üstü mü örtülüyor. İtalya örneği veriliyor. İrdeleyelim. ‘Gladyo’yu kim kurdu? NATO şemsiyesi altında komünizme karşı ABD. Sovyetler çökünce işsiz kaldı gladyo üyeleri. Kimilerine ülkeleri parçalamak ve bölmek için yeni görevler verildi, deşifre olan kimileri tasfiye edildi. Örneğin İtalya’daki P2 locası ancak belirli ölçüde çökertildi. Gerçekler tam olarak aydınlatılmadı. Çünkü politik sistemin çökeceği düşünüldü. Deşifre olmuş ve deşifre olması muhtemel kişiler açıklandı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde 7 kez başbakanlık, 14 kez bakanlık yapmış, mafyayla işbirliğine giderek bir gazetecinin öldürülmesi emrini verdiği için 10 yıl boyunca soru işaretleriyle dolu yargılamada mahkum edilmiş Giulio Andreotti’nin cezası, daha sonra zaman aşımına uğratıldı. Şimdi soralım Ergenekon davasının arkasında olan ABD, Türkiye’de kendi kurduğu gladyoyu çökertir mi? Yaşasaydı bugün Ergenekon sanıkları içinde yer alması muhtemel Uğur Mumcu, yıllar önce bunun yanıtını vermişti. Türkiye ancak emperyalizmin boyunduruğundan kurtulup, bağımsız bir ülke olabilirse gladyoyu, çeteleri, faili meçhul cinayetleri gerçek anlamda aydınlatabilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear