27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 TEMMUZ 2008 CUMA 5 D E N İ Z C İ Sele karşı oluşturulan Karşıyaka ve Bornova arasındaki ormanlık alan yapılaşmaya açılıyor Su Çölü ÜNAL BENLİALPER Dünya denizlerindeki balık cinslerinde ve stoklarında görülen azalma hızla devam etmektedir. Avrupa ülkelerinde kıyıdan yapılan sürtünme ağları, yüzer ağlar gibi denizlerdeki ekosistemi bozacak avlanma yöntemleri kesinlikle yasaklanmıştır. Bunun dışında gırgır ve trol gibi farklı yöntemlerle yapılan avcılığa da ciddi anlamda sınırlamalar getirilmiş ve kontrol altına alınmıştır. Avlanma teknolojisindeki hızlı gelişmeler de denizlerdeki stokların azalmasında etkin rol oynamaktadır. Bunun da gündeme alınıp teknolojik katliamın önüne geçilmesi gerekmektedir. Diğer dikkat çekici bir konu da, balıkçı teknelerinin sayısında hızlı bir artış olmasına karşın yakalanan balıkların miktarında artışın olmamasıdır. Aksine azalma söz konusudur. Ortadaki bu çelişki, konuyla ilgili acil önlemler alınması gerektiğinin bir göstergesidir. Balıkçı teknelerinin sayısı 1991 yılında 8 bin 650 iken, bu rakam 2006 yılında büyük bir artışla 19 bine yükselmiştir. Bu teknelerin yüzde 83'ünü kıyı balıkçılığı yapan tekneler oluşturmaktadır. Boyları da 512 metre kadardır. Üretimdeki katkıları ise sadece yüzde 10'dur. Diğer yüzde 90'lık bölümdeki önemli pay, boyları 65 metreye kadar ulaşan teknelere aittir. Avlanma maliyetleri hızla artarken elde edilen gelirde azalma görülmektedir. Bu dengesizlik de ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Avlanma filosuna, izlenecek tutarlı politikalarla sınırlamalar getirilmelidir. Yasa dışı ve kaçak avlanmaya karşı alınan önlemler arttırılmalıdır. Bu konuda kesinlikle ödün verilmemelidir. Sorunlar için kalıcı ve yapıcı çözümler üretilmelidir. Denizlerimizde yoğun bir biçimde süren avlanma baskısı azaltılmalı, türlerin üremelerine ve doğal ortamlarında yaşamalarına izin verilmelidir. Bilinçsizce yapılan avcılığın doğuracağı sonuçlar ileride ulusal bir sorun haline gelecektir. Bozulan ekosistemin yeniden dengelenmesi için yapılacak çalışmalar olumlu sonuçlar vermeyebilir. Avlanan balıkların belli merkezlerden kıyıya çıkarılması ve kayıt altına alınmasının hem ekonomik hem de kontrol yönünden olumlu sonuçları olacaktır. Kontrolsüz ve aşırı avlanma sonucu deniz stokları bitme noktasına gelen istavrit için çok acil önlemler alınmalıdır. Hamsinin de denizlerimizden yok olmasını istemiyorsak, maksimum avlanma miktarı olan 290 bin tonun üstünde avlanmasına kesinlikle izin verilmemelidir. İnsanoğlunun beslenmesinde çok önemli bir yeri olan balığın, denizlerimizdeki türlerinin ve miktarlarının korunması için ulusal düzeyde bir yapılanma başlatmalıyız. Gelecek kuşaklara bunları armağan etmeliyiz. Sürdürülebilir balıkçılık ve sürdürülebilir koruma ile balık stoklarımızı güvence altına alabiliriz. Aksi takdirde denizlerimiz birer “su çölüne” dönüşecektir. ‘Sele davetiye çıkarıyorlar’ Eğridere Köyü'ndeki ağaçlandırma sahasının, sağlık kampüsü yapımı için Sağlık Bakanlığı'na tahsis edildiği öğrenildi. Bölgenin yapılaşmaya açılmasının 'sele davetiye' anlamı taşıdığı vurgulanıyor. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir'de geçen yıllarda yaşanan ölümlü sel baskınlarını önlemek amacıyla oluşturulan ormanlık alanların, yapılaşma tehdidi altında olduğu vurgulandı. Bu kapsamda projelendirilen Eğridere Köyü'ndeki ağaçlandırma sahasına sağlık kampüsü yapılmak istendiği belirtildi. Çevre ve Orman Bakanlığı, yaşanan sel felaketlerini ve erozyonu önlemek amacıyla 2000 yılında ağaçlandırma çalışmaları başlatmıştı. Bu kapsamda Bornova'ya bağlı Eğridere Köyü'nün kuzeyindeki 500 hektarlık alanın ağaçlandırılmasının ardından, Atatürk Ormanı'na dek olan mera özelliğindeki alanın ağaçlandırılması için de girişimlerde bulunulmuştu. Valiliğin 360 hektarlık bu alanı da bakanlığın kullanımına sunmasıyla, kent toplam 860 hektarlık yeni bir ormana kavuşmuştu. Ancak, Orman Kanunu'nun 17. maddesinde yapılan değişiklikle saha yapılaşmaya açıldı. Sağlık Bakanlığı, tüm yurtta kurulması planlanan sağlık kampüsleri projesi kapsamında İzmir için bu ağaçlandırılmış sahayı seçti. Çevre ve Orman Bakanlığı, “kamu yararı” olduğu gerekçesiyle 52 hektarlık alanı Sağlık Bakanlığı'na tahsis etti. Ön izinlerin verildiği projenin, başka yapılaşmalara örnek oluşturabileceği, söz konusu ormanlık alanın korunması ve yangınların önlenmesi konusunda sıkıntı yaşanacağı belirtiliyor. Uzmanlar, yapılaşmaya açılan bir bölgede toprağın yağmur suyunu çekmekte zorlanacağını vurgulayarak, “Yüzeyde biriken su, akıntılarla büyüyerek sellere neden oluyor. Bu karardan bir an önce vazgeçilmeli” dediler. mal Aşk, konuyla ilgili endişelerini şu sözlerle dile getirdi: “Saha yapılaşmaya açılınca, saha emniyeti orman araçlandırma teşkilatının elinden çıkmış olacak. Yetişmekte olan fidanlar, yangınlar ve otlatmalarla yok olacak. İzmir en yakınında, gelişmekte olan 860 hektarlık ormanı, bir yeşil sahayı kaybedecek. Bu bir emsal olacak, bundan sonra kamu yararlı, okul gibi bir çok proje gündeme getirilecek ve başka kuruluşlar da sahaya yerleşecek. İzmir'i eskisinden de kötü seller almaya başlayacak. Çünkü yapılaşmış bir sahadan normal açık araziye oranla 2,5 kat daha fazla yağmur suyu yüzeysel akıma geçiyor. İzmir çok yakın zamanda elde ettiği bir mesire ormanını kaybedecek. Her yerde olduğu gibi gecekondular burada da yaygınlaşacak. İzmir ağaçsız ve bina dolu bir yamaç daha kazanacak. Buna sebep olanları da İzmir halkı hayır dualarıyla anmayacak.” AŞK: EMSAL OLACAK Orman Yüksek Mühendisi M. Ke unalkaptan@hotmail.com C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear