21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

5 ARALIK 2008 CUMA 3 EGE’DEN SERDAR KIZIK ¦ Baştarafı 1. Sayfa’da Kuşadası Limanı’nı işleten Global Holding, protokolün gereklerine uymayınca inşaat yarım kaldı Yüksekokul başka bahara LAT F SANSÜR KUŞADASI Kuşadası’nda yapılan Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu inşaatı durdu. Özelleştirilen limana yapılan işyerlerine tepkiyi azaltmak için görkemli bir protokol imzalama töreni düzenleyen Global Holding, protokolün gereklerini yerine getirmedi. 2007 yılının ekim ayında tamamlanıp ADÜ’ye teslim edilmesi gereken binanın yapımının tamamen durması, protokolü imzalayan tarafları güç duruma soktu. 12 yıl önce Kuşadası’nda açılan ve bir apartmanda hizmet veren ADÜ Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu’nun kendi 2007 yılının ekim ayında tamamlanıp teslim edilmesi gereken binanın yapımının tamamen durması, protokolü imzalayan tarafları zorda bıraktı. binasına kavuşması, sonrasında da Kuşadası Üniversitesi oluşturulması için 2 yıl önce girişimler başlatıldı. Global Holding, ana binanın yapımını üstlendiğini açıkladı. Kuşadası’nda görkemli bir törenle, yaklaşık 2 milyon dolara mal olacak bina için adım atıldı. Global Holding adına Ayşegül Bensel, Kuşadası Belediye Başkan Vekili Bahadır Yıldırım ile ADÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Gürel arasında protokol imzalandı. Ancak binanın yapımı, imzalanan ek protokollere karşın durdu. Okul müdürü Yrd. Doç. Dr. Osman Çolakoğlu, binanın yapımını üstlenen Global Holding’in yüklenici firmaya ödemelerini yapmadığını, bu nedenle inşaatların durduğunu söyledi. Çolakoğlu, “Şu anda ilkel koşullarda eğitim görüyoruz. 500 öğrenciye 7 derslikte eğitim vermeye çalışıyoruz” dedi. Global Holding’ten yapılan açıklamada ise “İnşaat durmamış, yavaşlamıştır. Önümüzdeki dönem sonuna kadar kesinlikle inşaat tamamlanacak ve teslim edilecektir” denildi. ADÜ Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Osman Çolakoğlu, 'Şu anda ilkel koşullarda eğitim görüyoruz. 500 öğrenciye 7 derslikte eğitim vermeye çalışıyoruz' dedi. Bu süreçte gazetecilerle eski dostluklar anımsanıyor. CHP İzmir Örgütü’nde, bugüne değin izleri süren ekip yapılanmasının dağıtılacağından söz etmiştik. Genel Başkan Deniz Baykal’ın, “partiye oy veren kesimler, yönetimlerde temsil edilecek” isteminin ardından yaşanan süreç, dağılan ve yeniden kurgulanan ittifaklarla ilginç tablolar yansıtıyor. Baykal'ın son Sasalı doğal park açılışı, kulislerde bol malzeme çıkardı. Kürsüdeki konuşmalara ve fotoğraflara bakıp dışlananlar, öne çıkanlar ayrı ayrı değerlendiriliyor. Açılışta, Aziz Kocaoğlu’nun adaylığını açıklaması yönündeki ısrarlara karşın Baykal’ın buna yanaşmaması, üstelik konuşmasında, “Sizler istiyorsunuz ama bakalım İzmir’in tümü istiyor mu?” diye sorması, ayrıca “Aziz Bey seçilip gelmedi” vurgusu yapması, yine üstelik aynı gün İzmit’te büyükşehir için Sefa Sirmen’in adaylığını duyurması, genel olarak Kocaoğlu’nun aleyhine yorumlanıyor. Mehmet Ali Susam, Yüksel Çakmur, Hakan Tartan ve Hüseyin Aslan’ın ekipleri, “Sasalı fotoğrafının” Kocaoğlu’nun aday gösterilmeyeceğinin bir kanıtı olduğunu savunuyorlar her yerde. Bu arada adı Konak belediye başkan adaylığı için geçen Genel Sekreter Ersu Hızır’ın da görevinden ayrılmaması, bu çevrelerde kendi lehlerine bir gelişme olarak algılanıyor. Öte yandan ilginç bir gelişme daha var. Kocaoğlu'na iki yıl boyunca “Baş Danışman” olarak hizmet eden İlknur Denizli’nin istifası. Aday adayı olmak için tanınan sürenin bitimine saatler kala alınan bu istifa kararının perde arkasında ne yatıyor? Parti örgütü, genel merkez ve milletvekillerinin benimsemediği İlknur Denizli’yi bütün itirazlara karşın yerinde tutan Kocaoğlu’nu da bu istifa, bir yanıyla zora soktu. Denizli, istifasının ardından “Gündem siyasileşmeye başladı. Sivil toplum örgütü başkanı olarak belediyede bulunmam yanlış olur” dedi. Bu açıklamanın hiçbir inandırıcılığı yok! Gündemin siyasileşmesini salt seçim sürecine mi bağlıyor? Oturduğu koltuğun siyasi bir boyutu, yerel yönetim anlayışının siyasi bir yanı yok muydu düne kadar? Doğal olarak sorular sıralanıyor: 1 Aralık istifası neyin göstergesi. Niye bir gün sonra değil? Acaba Denizli, CHP örgütü tarafından hiç benimsenmediğine göre başka bir partiden mi aday olacak? Kocaoğlu’nun gerici, tarikatçı kesimlerle ilişkisi olmayacağına göre, bu çevrelerin yayın organlarına verilen belediye ilanlarının arkasında kimler var acaba? Yoksa bu uygulama da sosyal demokrat belediyenin tarafsızlığı adına, bazı “tarafsız danışmanlarca” mı yapılıyordu? Öte yandan Kocaoğlu’nun “Çekilmem, aday adayıyım” sözleri de ilginç. Kocaoğlu'na kimler “çekil” diyor ki, böyle bir açıklama geliyor? Bu arada “DSP’den aday olacak” dedikodularını “Ben gerçek CHP’liyim, başka partiden aday olmam” sözleriyle yanıtlaması dikkat çekici, başkanın. Yine son açıklamasında, “Adaylık genel başkanın iki dudağı arasında” sözleri, Baykal’ın “Aziz Bey seçilip gelmedi ki” değerlendirmesinin bir yanıtı mı yoksa? Eğer böyleyse Kocaoğlu’nun bugünden farklı öngörüleri mi var? Sasalı’da başka fotoğrafların da altı çiziliyor. Parti genel sekreterinin “İzmir’i teslim” ettiği ekip şefi milletvekilleri de, bu cıvcıvlı zamanda niye ortalıkta gözükmedi? Bu sorunun ardından metropolde aday adaylığı için istifa eden üç ilçe başkanının durumu ne olacak acaba? Kimilerine göre belediye başkan adayı gösterilmeleri imkansız. Aslında onlar, meclis üyeliklerine çoktan razı. Bütün bunlarının ardından görünen o ki İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı’nı Baykal, son güne kadar açıklamayacak. Ne de olsa herkesin ayrı bir hesabı var! [email protected] C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear