24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

28 KASIM 2008 CUMA 7 P A T İ K A ‘Teneke’yi Ankara’da çaldılar Bademler Köyü Kültür ve Sanat Derneği Tiyatro Topluluğu'nun Yaşar Kemal'in eserinden yorumlayarak sahnelediği oyunda, yeni mesleğe başlayan bir kaymakamın köylülerle birlikte çeltik ağalarına karşı verdiği mücadele anlatılıyor. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bademler Köyü Kültür ve Sanat Derneği Tiyatro Topluluğu'nun, Yaşar Kemal'in aynı adlı eserinden yorumladığı “Teneke” oyunu, geçen hafta sonu Ankara Tiyatro Festivali'nde görücüye çıktı. Yoğun ilgiyle karşılanan gösterimde köylülerin amatör ruhla çalıştığını belirten Dernek Başkanı Seyfettin Şen, gelecek aylarda bir kaç yeni oyunu daha hazırlama uğraşında olduklarını söyledi. Adını Türkiye'nin kültür sanat yaşamında yıllardır duyuran İzmir'in Urla ilçesine bağlı Bademler Köyü, yeni tiyatro karşı yeni mesleğe başlayan kaymakamın verdiği mücadele anlatılıyor. Köy tiyatrosu olarak 76. yılına girdiklerini belirten Bademler Köyü Kültür ve Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Seyfettin Şen, “76. yılımızda bir kaç oyunla tiyatroseverlerin karşısına çıkmak istiyoruz. Buna yönelik çalışmalarımız sürüyor. Büyük ustanın bu eserini sahneleyerek de, ezilen sınıfların durumunu yansıtmaya çalıştık. Bizler amatör ve köy tiyatroların yaşaması gerektiği düşüncesiyle mücadele veriyor ve bundan gurur duyuyoruz” diye konuştu. Kadın Dostu Kent: İzmir HALUK IŞIK sezonunu 16 Kasım'da köy tiyatrosunda sahnelenen Teneke oyunuyla açtı. 76. yılını kutlayan tiyatronun amatör oyuncuları, geçen hafta sonu da Ankara Tiyatro Festivali'nin ko nuğu oldular ve salonu dolduran yüzlerce kişinin yoğun ilgisinin mutluluğunu yaşadılar. Yaşar Kemal’in eserinden yorumlanan ve Haluk Işık’ın yönettiği oyunda, çeltik ağalarına Ankara’dan İzmir’e, sevgili yol arkadaşım Koray Eti’nin şakaya benzeyen arabasıyla geldik. Çok yoğun ve yorucu bir haftaydı. Rol çalmaya kalkanları, düzenlemede görülen kimi aksaklıkları saymazsak, her şey güzeldi. İzbeton ve Bademler oyuncuları, dolu salonlarda ayakta alkışlandı. Kısaca, “Murtaza” Ankara’da “Teneke” çaldı, ses aldı ses verdi ve İzmir’e geri döndüler. İzmirliler olarak, övünecek ne çok pırıltımız var. Abarttığımı sananlara, kuyularından, adalarından, avunmalarından sıyrılıp, İzmir dışındaki Türkiye’ye dört gözle bakmalarını naçizane tavsiye ederim. Durum hiç de iç açıcı değil ve bizim bu garabetten acilen sıyrılmamız gerekiyor. Anımsatmak istedim, çünkü Patika’nın bu haftalık derdi başka. 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddeti Lanetleme” günüdür. İsmet İnönü Kültür Merkezinde, büyükşehirin, Konak, Karşıyaka, Çiğli belediyelerinin ve öteki katılımcıların imecesi bir etkinlik düzenlendi. Az sayıdaki erkek dinleyicilerden biri olarak, sonuna dek ve dikkatle dinledim. Tüm konuşmacılar, hepimizi aydınlattı, deyimin tam anlamıyla kulağımızı çekti. Özellikle Balçova Polis Merkezi Müdürü hanımefendinin sunumuna hayran oldum. Polisimiz böylesi ışıltılı çalışanlarıyla, haklı ya da haksız pek çok yargıdan sıyrılacaktır. Arkadaşımızdan çok –zaten hak ediyor, onu bu göreve getirenleri, iyi bir seçim yaptıklarından dolayı kutlarım. Şiddete uğrayan kadın arkadaşlarımız; başınız sıkıştığında, gönül rahatlığıyla Balçova Polis Merkezi'ne gidiniz. Orada sizi dinleyecek dostlarınız var. Kadına yönelik şiddet ne demektir? Büyükşehirin “Kadın Sığınma Evi” açılışı nedeniyle yayınladığı broşürden okuyalım: Kadını, başkalarıyla kıyaslamak... Küçümsemek ve aşağılamak... Deli olduğuna inandırmak... Surat asmak ve yok saymak... Yakınlarıyla görüşmesini engellemek... Evden çıkmasına izin vermemek... Çalışmasını engellemek ya da zorlamak... İstemediği halde cinsel ilişkiye zorlamak... Çocuk yapmaya ya da yapmamaya zorlamak... Tokatlamak, tekmelemek ve dövmek... Kadına yönelik ŞİDDET’tir! Bu listeyi çoğaltabilirsiniz elbette. Konuşmacıların hemen hepsi, “farkındalık” olgusuna dikkat çekti. Bu sözü her işittiğimde, benim içim acır. Kaç Güldünya gerekir acaba “farkında” olabilmemiz için? 14 yaşında kaç çocuk tecavüze, tacize uğramalıdır? O dokuz aylık çocuk, sahi ona da tecavüz etmişlerse, bu cinnet ikliminin farkına varabilir miyiz? Kaç anne “Kocandır döver” diye, evine sığınmaya çalışan kızını, şiddete ve insanlık dışı bir yaratığa geri göndermelidir? Karısının başına dışkı boşaltan, Pippa Bacca’yı potansiyel fahişe gözüyle bakıp öldüren, övgüsünü bile “ana avrat” dillendiren, kız kardeşini sığındığı sandıkta delik deşik eden kaç “ töresel hastamız” olması gerekiyor, “farkında” olabilmemiz için? Diyarbakır’dan İzmir’e göç etmiş Naciye Hanım, ne yiğit konuşma yaptı, dinleseydiniz, benim gibi ağlardınız eminim. Son dört yılda, İzmir’de “namus cinayeti” nedeniyle elli (50!) kadının öldüğünü öğrenseydiniz, titrerdiniz. Yeni öğrendim, İstanbul’da, kadına yönelik şiddeti protesto amacıyla, “Erkekler Şiddet Uyguluyorsa, Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi” oluşturulmuş, acilen üye olacağım. İzmir gibi “Kadın Dostu Kent”lerde yaşayan erkek arkadaşlar, sizi de beklerim. halukisik@gmail.co m DOĞU’DAN Ş RLER... İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ercan Doğu'nun üçüncü şiir kitabı “Sensiz Zamanlarda” piyasaya çıktı. Bu kitapla birlikte Doğu'nun 2001 yılında yayınlanan “Karam” ve 2005 yılında yayınlanan “Düğüm Attım Sabahlara” adlı kitapları da yeni ve farklı bir sunumla şiir severlerle buluştu. Sensiz Zamanlarda'ya önsöz yazan Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural, “Doğu'nun duyarlılığını paylaşmaktan korkmayacak okuyucularını da bu kitabın şairini de kutluyorum” diyor. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear