24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 SPOR GÜNDEMİ 14 KASIM 2008 CUMA Eleştirel Hak... NÜVİT TOKDEMİR Hepimiz işimizin gereğini yapıyoruz. Toplumsal bir görevi yerine getirdiğimize göre eleştiri hakkımız yüksek. Aynı zamanda eleştirilmek de çok doğal... Kim, nerede, ne zaman, neler yapmış; sporun içinde, özellikle futbolda bırakın maç sonucunu, 90 dakika içinde neler olmuşbitmiş bakarız, yazarız ve eleştiririz. Kimi zaman yanlışları, kimi zaman doğruları yansıtırız okurlara. Görevimiz budur. Kimseyle bireysel hesabımız olmaz, kimsenin geldiğigittiğinde de gözümüz yoktur. Biz ne yaptığımızı bilir, ne yapılması söyleriz... gerektiğini Herkes şapkasını önüne koyacak, geçmişte ne yaptığının ayırdına varacak, aynaya bakıp kendi özeleştirisini yapma becerisini de gösterecek. Kıssadan hisse, geçmişte yaptıklarını unutup da karşılaştığınızda "Bu ne hak? Ben bunu hak ettim mi?" diyesi olduğunda, yüzüne vurduğunuz gerçeklerle hesaplaşmaktan utanıyorsa kişi, kendiyle sorunu var demektir. Eleştiri hakkını kendinde görüp, eleştirilmeyi sevmeyen, çevresinden uzak kalmayı yeğleyenlerdendir. Bizden uzak olsunlar yeter! Eleştiri bir haktır, eleştirilmek de... İnsanın kendisiyle yüzleşmesidir özeleştiri... ### İçim bir anda "cız" etti Altay'ın 41'lik Diyarbakır yenilgisi karşısında. Bir an kendimi tutamayıp "yazık" dedim sevgili kardeşim Yalçın Küçükdamar'a... 20'da bırakıp, "ayıptır" demiştim. Sonrası 4 olmuş. Gerçekten "ayıp" diyorum şimdi. 8 maçtır yenemediğin bir takım var karşında. Üstelik çoğu zaman Diyarbakır'da 'zulüm' gördüğünü dile getirmişsin. Önünde lider olma olanağı da var. O halde bu nasıl bir hazırlıktır ki, fark yiyorsun Feyyaz Hoca? Bu sorunun yanıtı, "Bir maç kaybettik. Hepsi o kadar" olmamalı. Altay takımı şampiyonluğa oynuyorsa eğer, bu denli basit goller ve hesapsız puan yitirmelerle götürmemeli işi. Bakıyorum siyahbeyazlı yandaşlar isyan etmiş. Gazetelerin sayfalarına yansıyan ilginç sözler, kulağımıza fısıldanan daha niceleri var. Şimdi bu fısıltılarla uğraşma zamanı değil. Ancak ele geçen avantajların en iyi biçimde kullanılması gerekiyor. İzmirli bir ışık görmek istiyor. O ışığı gördüğünde tribünler coşku seline dönüşecek. Altay'ı ve Karşıyaka'yı, Süper Lig'e yaklaştıkları bu noktada yalnız bırakmayacaklar elbet. Ama ufuktaki ışığın parıldaması gerekiyor. n.tokdemir@hotmail.com ‘İşkence sistematik sürüyor’ OZAN YAYMAN İşkence izlerinin aradan geçen uzun yıllar sonra bile ortaya çıkmasını sağlayan “sintigrafi” yöntemini bilim dünyasına armağan eden Prof. Dr. Veli Lök, azalsa da Türkiye’de işkencenin sistematik olarak sürdüğünü söyledi. İşkence, yaşanan onca acı deneyime karşın hala Türkiye’nin kanayan yarası. Salt Türkiye’de değil dünya genelinde işkenceyle mücadele konusunda bulduğu yöntemle çığır açan Prof. Dr. Veli Lök’ün bu çalışması, Türk Tabipler Birliği’nin girişimleriyle, Birleşmiş Milletler tarafından “İstanbul Protokolü” adı altında uluslararası hukuktaki yerini almıştı. İşkenceyle mücadelede bağımsız birimlerin de görev almasını öncelik koşan İstanbul Protokolü, 2000 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan geçti. Prof. Dr. Lök, kendisini işkenceyle mücadele konusunda farklı ve etkin bir yöntem bulmaya iten süreci şu sözlerle anlatıyor: Bulduğu sintigrafi yöntemiyle işkencenin yıllar sonra bile ortaya çıkarılmasını sağlayan Veli Lök: İşkence yapanlara karşı bilimi bir güç olarak kullanmayı seçmiş Prof. Lök. Onu 'sintigrafi'yi bulmaya yönelten itki ise oğluna yapılan işkence olmuş. Lök, 'Bilimi bir güç olarak kullanıp işkencecilerle hesaplaşabilece ğinizi tasarlıyorsunuz . İşte bu yoğunlaşma sürecinde sintigrafiyi bilim dünyasına kattım' diyor. HEKİM KİMLİĞİ “Oğlum, 1977 yılında işkence görüyor. Öfkeleniyorsunuz. İşkencecilere karşı kin duyuyorsunuz. Canınızdan bir parçaya işkence yapıyorlar ve karşılığında bir şeyler yapmak istiyorsunuz. Ancak hekim kimliğiniz var ve bilimi bir güç olarak kullanarak işkencecilerle hesaplaşabileceğinizi tasarlıyorsunuz. İşkencecilerin cezasız kalmaması için neler yapılabilir soru Prof. Dr. Veli Lök, işkenceye karşı mücadelesini Türkiye İnsan Hakları Vakfı bünyesinde sürdürüyor. suna yoğunlaşıyorsunuz. İşte bu yoğunlaşma sürecinde, işkencenin yıllar sonra da izlerinin tespit edilebildiği sintigrafi yöntemini buldum ve bilim dünyasına kattım.” Prof. Dr. Veli Lök, işkencecilerin izler ortadan kalktıktan sonra kişiyi serbest bıraktığını bunun da uzun yıllar işkence tespitini güçleştirdiğini söyleyerek, “İşkenceden zaman geçtik ten sonra da belirtileri ortaya çıkarma gerekliliğinden yola çıkarak uzun uğraşlarda bulundum. Vücudun dışında görülmeyen durumun içeriden tespitini sağlayarak, bulgulara ulaşmayı başardım. Vücudun dışında kaybolan bulguları, vücudun içerisinde ispatlamak olanaklı hale geldi” diyor. İşkenceye karşı mücadelesini halen Türkiye İnsan Hakları Vakfı bünyesinde sürdüren Prof. Dr. Lök, Türkiye’de işkencenin sürdüğünü vurgulayarak, “İşkence vakalarında azalma olsa da halen sistematik bir şekilde sürüyor. İşkenceyle etkin biçimde mücadele etmek için hekimler ile hukukçular başta olmak üzere toplumun dinamik kesimlerinin güç birliği yapmaları gerekmektedir” diyor. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear