26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CUMHURIYETTEN OKURLARA OZGEN ACAR Babıâli'de Saygınlık... Toprağı bol olsun Malcoim Forbes ılgınç bir Amerikalıy- dı. Kendi soyadını taşıyan "Forbes" adlı ekonomi dergisi- nin etkinliği iş dünyasında tartışma götürmezdi. Balonlarla uçar. en hızlı motosikletlere binerdi. Cum- hurbaşkanı Turgırt Özal ile yakınlığı vardı. Yanılmıyorsam 70. yaşgününde dünya jet sosyetesini özel bir uçakla Fas'a götürüp binbır gece masalları yaşatmıştı. Yanından ayırmadığı Elizabeth Taylor'un "kız arkadaşı" olduğu yo- lundaki söylentilerden hoşlanırdı. Bugün bu derginin başında eski ABD Savunma Bakanı Caspar VVeinberger bulunuyor. Genel yayın yönetmenlı- ğini ise James W. Michaels yapıyor. Finans çevrelerinin bu ünlü dergisi, Almanya'da Alman- ca olarak da basılıyor. Almanya'nın en çok satan üçüncü ekonomi dergisi durumunda olan "Forbes", çeşitli ülkele- rin "en önde gelen yayın organlan" arasında Türkiye'den 'Cumhuriyef'i seçti. Forbes dergisinin çağrıda bulunduğu yayın organlan arasında İspanya'dan "El Pais", Fransa'dan "L'express" ve "Le Rgaro", İngiltere'den "The Economist" ve "The Guardian", italya'dan "La Stampa" ve "Corriere della Sera" gibi ünlü dergi ve gazeteler yer alıyordu Gerek bu gazetelerin, gerek katılan öteki gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin yaptıkları çağrıları cumartesi günü oku- muşsunuzdur. Danimarka'da yayımlanan "Der Polröken" adlı gazete, Danimarka Dış Politika Derneği" ıle bırlıkte nisan ayında İstanbul, Ankara ve Dıyarbakır'ı da içine alan Türkiye'ye bir inceleme gezisi düzenliyor. Geziye Danımarka'dan 40 kadar seçkin bilim adamı, diplomat, üniversite öğretim üyesi, gazeteci ve yazar katı- lıyor. Danimarkalılar; Türkiye'de hükümet adamları. politika- cılar ve bürokratlarla tanışacak, Türkiye hakkında kendile- rine verilecek bilgileri dinleyecek, evsahibi Türklerle tartı- şacak ve fırsat buldukça da halkla konuşacaklar. Gazetenın genel yayın yönetmeninden bir mektup al- dım. Mektupta özetle şöyle deniliyor: "... Danimarka'daki Türk Büyükelçıliği ile gezimiz hak- kında gorüşmeleryaptık. Büyükelçihğiniz, bizim için İstan- bul'da bazı gazetelere yarım gunlük bir Turkiye semıneri duzenlettirebileceğini soyledi. Ancak biz, Turkiye'nin saygın gazetesi olan Cumhuri- yet' çalışanlannm bize vereceği bir semineri yeğliyoruz. Acaba gazeteniz çalışanian İstanbul'da bize Turkiye'nin dış politikası, ekonomisi, AT ile ilişkileri, insan hakları ve Kürt sorunu hakkında yarım gunlük bir seminer düzenle- yebilirlermi?.." Şimdi yazar ve çalışanlarımız öteki Türk gazeteleri kar- sısında kendilerine gösterilen bu güvene layık olmaya ve seçkin konuklarına şu konularda bilgi vermeye hazırlanı- yorlar: Türkiye'de siyasal partiler ve demokrası, Atatürk ilkelerinın Türkiye için önemı. Turkiye'nin küreselleşen dış politikası, Turkiye'nin komşuları ile ilişkileri ve dın kökterv ciliği. Kürt sorunu, Türk toplumunda kadın, Turkiye'nin AT'ye üyeliği ve 2000 istanbul Olimpiyat Oyunları... • • • Dünyada gazeteler çeşitli sıfatlarla tanımlanır... Bulvar gazetesi. sansasyonel gazete, parti organı, hükümet yan- IISK en çok satan gazete, en önemli gazete, en etkin gaze- te^en saygın vsvs... - Perşembe günü Çırağan Otelı'nde.basınla ılgili önemli bir toplantı vardı. Marmara Üniversitesi Iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin düzenlediği bu toplantıda "basın ekonomisi vepromosyon" tartışıldı. Önce üniversitenin bilim adamları bildirilerini sundular ve daha sonra gazetelerin yöneticileri ile yazarları bu so- runu tartıştılar. Toplantıda konuşanlar ansıklopedi kampanyası ile satış patlaması yapan Milliyet, Sabah ve Hürriyet hakkında 'üç büyük gazete' deyimini kullanıyorlardı. Konuşmamda bu tanımlamanın yanlış olduğunu "en çok satan uç gazete "deyiminin kullanılmasınındahadoğ- ru olacağını söyledim. Bu önerim benimsenmiş olacak kı daha sonra meslek- taşlarım ' en çok satan uç gazete 'deyimini kullanmayolu- na gittiler. Bu arada açıkoturuma başkanlık eden Dekan Prof. Dr. Halil Nadaroğlu ıse "Cumhuriyet'ten "çok önemli gaze- te" diye söz ediyordu. Bu tanımlama gerek "Forbes" dergisi ve gerek Dani- markalı konuklar için de geçerliydi. Çünkü onların gözün- deCumhuriyet, Turkiye'nin "enetkin've "saygın "gazete- siydi... Bu arada açıkoturumda varılan bazı ortak göruşleri şöy- le özetleyebilirirrr 1. Ansıklopedi savaşı; Türkiye'de gazete satışını -şimdi- lik- yüzde 50 oranında arttırmış ve her dört evden bırıne gıren ansiklopediler ıle genel kulturün gelişmesıne hızmet etmıştır 2 Ancak. bu olgu gazetelerin aslı görevı olan haber kavramının dışlanmasına ve en cok satan üc gazetede ha- ber kalitesınin düşmesine neden olmuştur. 3 Eskıden patronlar en lyı haben veren gazetecıyi odullendirırken şımdı en lyi promosyon projesını' ger- çekleştıren personele ıkramiye vermektedırler Boylece "iyı tezgâhtar lyı gazetecının' yerını almaktadır 4. Bu uç gazeteyi satın almayanlar. çeşitli nedenlerle odediklerı vergilerin bir bolumünü ' vergı yasalanndaki lade yontemi'nden dolayı ansıklopedi savaşını yapan ga- zetelere kendi ıradelerı dışında kaptırmışlardır. 5 Bu kampanya, sadece promosyon yapmayan otekı gazetelerin değil: ansıklopedi satan yayınevlerının ve dış- macunu, tarhana çorbası ve deterjan gelirinden yoksun kalan bakkalların da aleyhıne bir "haksız rekabet e yol açmıştır 6 En cok satan üç gazete ile basın bir tekelleşmesürecı- ne gırmıştir. Bu gazetelerin yenı TV kanalları kurmaları ile tekelleşme. demokrasiyi, çoksesliliği zedeleyecek tehli- keli bir boyuta ulaşmaktadır. 7. Gazete "kamusal hizmet veren tıcari bir kuruluş'tur Devlet basının "kamusal" yanına müdahale etmeden, ba- sın özgürlüğünü engellemeden, "r/car;'"alandaki "haksız rekabet ve tekelleşmeye"özgür, demokratik. kapitalıstve liberal ülkelerde olduğu gıbi yasalarla düzen getirmelidir. Üç gazete arasında 1 martta varılan ateşkesin sürekli bir barışa dönüşmesi dileğiyle mutlu haftalar... T.C. ANTALYA ASLİYE 6. HUKUK MAHKEMESİ 1992/630 Davacı Pınar Ankan tarafından davalı Mehmet Arıkan aleyhine açılmış bulunan şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma davasının du- ruşmasında verilen ara karan gereğince; Davacı Pınar Ankan 18.2.1992 tarihli dava dilekçesi ile davalı ile aralarında şiddetli geçimsizlik olduğunu, geçimsizliğin davalı eşin- den kaynaklandığını, şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş. Bütun aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı Mehmet Ankan'a dava dilekçesi özeti ile davanın duruşmasının 10.5.1993 gunu saat 8.30'a bırakıldığı, HUMK'nın 509 ve 510. maddeleri gereğince ibraz etmek istediğı delillerle birlikte behrtılen gunde duruşmaya gel- mediği takdirde ayrıca gıyap karan tebliğ edilmeksizin duruştnanın gıyabında sonuçlandırılacağı ilanen tebliğ olunur. 26.2.1993 Basın: 46686 Kadın, sığuıağuula keııcliııi arıyor • Kadına yönelik erkek şiddetinin yarattığı kadın danışma ve sığınma evleri için. yapı, örgütlenme modeli ve işleyiş konulannda tartışmalar sürüyor. Kadının sorunlanna yanıt bulabilecek az sayıdaki kuruluş birçok sorunla başbaşa. Eleman ve kaynak sorunların başta gelenleri. • Sığınma evlerinin "yardım sandığf olmadığını da savunan Mor Çatı yönetimi. kadın danışma merkezJerinin, "kadına yardım eli uzatan devlet ku- rumu değil, kadının kendisi için bir şeyler yapması- nı, adım atmasını destekleyen dayanışmacı" nitelik taşıması gerektiğini savunuyor. rinin, uzun vadede ülke çapına yaygınlaştınlnıası planlanıyor. Dünyada ilk kez 1972 yılında İngiltere'de ve Kanada'da; 1975 yılında da Fransa'da açılan kadın danışma merkezleri ve kadın sı- ğınma evleri. Turkiye'nin günde- mıne 1990 yıltnda girdi. Kadın danışma merkezlerinin tamamla- yıcısı olan sığınma evlerine yapı- lan başvurularda. ilk sırayı kadı- na yönelik şiddet alıyor. Psikolo- GÜNEŞGÜRSON ANKARA - Kadına yönelik er- kek şiddetinin Türkiye'nin gün- demine soktuğu kadın danışma merkezleri ve kadın sığınma evle- rinde yapı, örgütlenme modeli ve işleyiş konusundaki arayışlar sü- rüyor. Kadınlara "yardım et- mek" değü, "ayakta durmasını sağlamak" amacıyla kurulan da- nışma merkezleri ve sığınma evle- jik, bedensel ve cinsel şiddete uğ- rayan kadınlan, s"eçecekleri yeni yaşam koşullanna hazırlamak amaayla kurulan sığınma evle- rinde, örgütlenme, işleyiş, kay- nak, eleman sorunlan yaşanıyor. Belediyeler tarafından kurulan merkezlerde ise. yerel yöneticile- nn "politika"sı sorun yaraüyor. Türkiye'de şu anda faaliyet gösteren sığmma evleri ve danış- ma merkezlerinın fînansman, personel ve kapasite açısından durumu şöyle özetleniyor: • Şişli Belediyesi Kadın Evi Fı- ziksel, sözel. cinsel tacıze uğra- yan, terkedilen. e\den atılan, ço- cuklanyla birlikte ortada kalan kadına; korunma ve sonraki ya- şamını planlamada psikolojik destek sağlamak amacıyla 1990 yılında kuruldu. 20 kişilik kapasi- tesi olan kadın evinin kadrosun- da 1 yönetici, 2 psikolog ve 2 psi- koloji öğrencisi görev abyor. Fi- nansmanı belediye tarafından karşılanan kadın evinde kalan kadınlann gunlük gereksinmeleri karşılanıyor, kadınlann ev ve ış bulmalanru sağlamak, boşan- mak isteyenlere huk-uki konular- da destek olmak gibi etkinlikler gerçekleştiriliyor. • Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı 14 femınist kadın tarafından 1990 yıhnda kuruldu. Mor Çatf- da şiddete uğrayan kadınlara "gö- nüllü dayanışma ağı, psikolojik danışmanhk, hukuki danı- şmanlık, mesleki rehberlik. özgü- ven geliştirici kişilik eğitimi" hiz- metleri veriliyor. Mor Çatı'da, gönüllü uzman kadrolar çalışı- yor. Feminıst dayanışmanın esas olduğu sığınakta, kadınlara. "ka- dın oimanın bilincine birlikte var- raa", "birlikte çözümler üretme". "kadınlann özgüvenlerini ve ya- ratıcüıklannı geliştirme" hedefle- niyor. Mor Çatı. kadın hareketle- riyle danışma mefkezleri arasın- da bağ kurulmasını savunuyor. Mor Çatı'nın kısa vadeli hedefle- ri arasında. şiddete uğrayan kadı- nın şiddet ortamından uzaklaştı- nlması; yılgınlık. korku, güven- sizlik sorunlannın üstesinden gel- mesi için dayanışma kurulması. kadına, kendisi için karar vere- bileceği, soğukkanlı düşünebile- ceği ortamın yaratılması yer alı- yor. Sığınma evlerinin "yardım sandığı" olmadığını da savunan Mor Çatı yönetimi, kadın danı- şma merkezlerinin. "kadına yardım eli uzatan devlet kunımu değil, kadının kendisi için bir şey- ler yapmasını , adım atmasını destekleyen dayanışmacı" nitelik taşıması gerektiğini savunuyor. • Bornova Kadın Dayanışnıa Merkezi 1991 yılında faaliyete gi- ren danışma merkeande, kadın- lara özgüven ve bilinç kazandır- mak amaçlaruyor. Kadınlara di- kiş-nakış kurslan açılması, üre- tilenlerin satılması, çocuklara psikolojik eğitim verilmesi, anne- baba okulu açılması etkinlikleri- nin yapıldığı danışma merkezin- de, "kurum olamamak", "kadro- lann geçici olması", "bütçenin ol- maması" sorunlan yaşanıyor. • NaziUi Kadın Dayanışnıa Merkezi Türkiye'de ilçe bazında açılan ilk kadın danışma merke- ande, kadına yönelik psikolojik ve hukuksal desteğin yanısıra, ai- le planlaması, çocuk sağlığı ve ge- lişimi konulannda çalışmalar yapılması amaçlanıyor. • Bakırköy Betediyesi Kadm Sığınmaevi 1990 yılında açılan 45 kişi kapasiteli ev, RP'li bir beledi- ye başkanının göreve başlaması nedeniyle kapatıldı. Sığınma evinde, faaliyette bulunduğu süre içinde, 350 kadın, 255 çocuk ba- nndı. Sığınakta kaian kadınlann, ücretsiz olarak daktilo, muhase- be kurslanna katılımı sağlandı. • Alhndağ Kadm Dayantştna Merkezi 1991 yilında açılan mer- kezde. aile içi şiddete uğrayan her yaştan kadına hukuk danışrnan- lığı, iş - beceri - meslek eğitimi, psikolojik danışmanhk ve ana - çocuk sağlığı hizmetleri veriliyor. 1 müdür ve 3 memurun görev yaptığı merkez yönetimi, müra- cat eden kadınlann sağlık, hn- kuk, psikolojik ve rehberlik ko- nulanndaki ihtiyaçlannı karşı- lamak için. tş ve Işçi Bulma Ku- rumu. Belediye Hastanesi, Anka- ra Barosu ile protokol imzaladı. Sağlık reformu soluk aldıracak• Sağlık Bakanhğı'nca hazırlanan bölge sağlık idareleri yasa tasansına göre, oturduğu bölgede tedavi edileme- yen ve bir başka ildeki hastaneye gitmek zorunda kalan vatandaşın yol, konaklama ve yemek masraflan, bölge sağlık idareleri tarafından karşılanacak. Antikalar pahalıya patladı'Kültür Seni- si-AntikAŞ. tarafından düzenlenen 151. müzayedede N'azmi Ziya'nın tablosu 325 milyonla en yüksek fiyata satılan parça oldu. Yaklaşık 260 anti- kanın satışa sunulduğu müzadeyede birçok parça satışa sunulduğu- nun çok üslündcfivııla alıcı bııldu. Diin vuıl l4.(X)"lc başlavan mü- zayede Swiss Otel'de yapıldı. Mücevherlerin, tablolann, mobilyalann ve gümüş parçalann özel- likle ilgi gördüğü arttırmada Nazmi Ziya'nın 200 milyondan satışa sunulan "Kınk Çam" adlı yağtıboya tablosu 325 mılyona satıldı. Müzayedenin ikinci en pahaİı tablosu olan Feyhaman Duranın "Nü" yağlıboya tablosu ise 180 milyon liraya satıldı. Duran'ın tablosunu Mahmut Cuda'nın "Vazoda Çiçekler" adlı yağlıboya tablosu izledi. 60 milyondan satışa sunulan Cuda'nın tablosu 150 milyona kadar arttınldı. Müzayedede arttırmaya sunulduğu fıyatın çok üzerine alıcı bularak sürpnz yapan parçalardan bırisi de Cuda'nın dalgalanan Türk Bayrağı fonunda Atatürk'ü resimlediği tablosu oldu. 20 mil- yondan satışa sunulup 90 milyona alcı bulan tablo müzayedeye katı- lanlar tarafından alkışlandı. Nazmi Ziya'nın tablosundan sonra mü- zayedede en yüksek fiyata satılan 18. yüzyıldan kalma ahşap "'Edir- nc '"ı ııkliık Kapısı" 200 milyon TL'yc alıcı buldu. Müccvhcrlcnn \v »ünnış parçıtlannın oklukça ilgi gördüğü arttırmada zümrüt vc pırlantalı gerdanlık 150 milyona satılırken. Sultan II. Abdülhamid tuğralı gümüş çay takımı 120 milyona alıcı buldu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Sağlık kuruluşlannın dengesiz dağılımı nedeniyle. sağlık göçünün yaşandığı Tür- kiye'de, bu göçün geürdiği maddi yük vatandaşın üzerin- den alınıyor. Sağlık Bakanhğı'- nca ulusal sağlık reformu çerçe- vesinde hazırlanan bölge sağlık idareleri yasa taslağında, yaşa- dığı yörede tedavi edilemeyen ve bir başka ildeki hastaneye gitmek zorunda kalan vatanda- şın yol, konaklama ve yemek masraflan, bölge sağlık idarele- ri tarafından karşılanacak. Tasanyla. Türkiye 18 'iağlık bölgesine aynlırken, her bölge- de de, o bölgenin tüm sağlık hizmejjerini koordine ve finan- se etmekle yükümlü bir bölge sağlık idaresinin kurulması ön- görülüyor. Tasanda, bölge sağlık idare- lerinin birbirleriyle işbirliği yap- ması gerektiği vurgulanırken, bu çerçevede hasta ahşverişi ya- pılabileceği de kaydediliyor. Sağlık.Bakanhğı Sağlık Proje Koordinasyon Kurulu yetkiİı- lerinden alınan bilgiye göre, ta- sanyla. bulunduğu bölgede ya- şayan ve tedavisi o bölge sı- rurlan içinde mümkün olma- yan genel sağlık sigortası kap- samındaki her vatandaş, yol, konaklama ve yemek masrafı yapmadan bir başka bölgede tedavi görebilecek. Yetkililerin verdiği bilgiye göre. Samsun'da yaşayan bir vatandaş, eğer has- talığının tedavisi için bölgesi sınırlan dışmdaki bir başka ile gitmesi gerekiyorsa. tedavi için başvurduğu sosyal sağlık işlet- mesinden rapor alacak. Bu ra- porla tedavi göreceğı sosyal sağlık işletmesine başvuracak vatandaş, tedavisi süresince yaptığı ulaşım. konaklama ve yemek harcamalanru faturaü- yacak ve geriye döndüğündö bağlı olduğu bölge sağlık işletf mesinden tahsil edecek. Uyuşturucu saıııklaıılıesap veriyor • Lucky S'deele geçirilen uyuşturucuyla ilgili olarak 15 kişi hak- kında "Teşekkül halinde uyuşturucu madde kaçakçılığı" yap- maktan 30'ar yıl hapis istemiyle İstanbul DGM'de dava açıldı. • 14 ton uyuşturucu ile yakalanan Lucky S gemisinin kaptanı Mustafa Çubuk, Umman Denizi'ndeki Astola adası yakınlann- da uyuşturucuyu belgeleri imzalayarak teslim aldığını söyledi. TAYFUNGÖNULLÜ Akdeniz'in uluslararası sularında "Luck> S" adlı gemivle 7 Ocak 1993'de düzenlenen operasvonda ele geçirilen yak- laşık 14 ton uyuşnırucunun sahiplerinden olan Mardin'li Şehmuz Daş'ın. geminin kaptanı Mustafa Çubuk'a. "PKK örgütün- den kaçak militanları bile kendisinin besle- diğini, zaten mahvolduğunu, ne pahasına olursa obun bu işi sonuçlandıracağını" söy- lediği öğrenildi. Lucky S'dt' ele geçirilen uyuşturucuyla ilgili olarak 1 ? kişi hakkında "Teşekk.iil ha- linde uyuşturucu madde kaçakçılığı" yap- maktan 30'ar > ıl hapis istemiyle İstanbul DGM'de dava açıldı. 31 sayfalık iddianaınede. yargı kararla- nyla aylar öncesinden dinlemeye alınan te- lefonlann bant kayıtlarından alıntılann ol- duğu görüldü. Ayrıca gemi mürettebatının çoğunun Karaçi'den alınacak yükün türiinü "yılan derisi" olarak bildikleri öğrenildi. Lucky S'in kaptanı Mustafa Çubuk, Ka- rachi'den Astola Adası (Imman Denizf- nde küçük bir ada) açıklanna gitmesi emri- ni aldıktan sonraki geüşmeleri şöyle anlan- yor "12 kasun günü Astola Adası'ndaki nok- tada hazır olmam istendi. Belirtilen nokta- da beklemeye başladım. Bu arada dikkati çekmemek için ileriye, geriye dolaşmaya başladım. Çünkü bu bölge askeri birliklere yakın bir >er olduğu için şüphe uyandırabi- lirdim. Ayın 12'sinde, parola verip gemiye alacağımtz şahıs bir gün gecikme ile geldi. Bu şahıs, parola olan şişeyi gosterince ge- miye alındı. Şahsı getiren teknede gördüğü- müz kadanyla silahlı 7- 8 kişi vardı... 1 ' Kaptan Çubuk, uyuşturucu teslimatını ise şöyle anlatıyon "21.12.1992 günü Astola yakınlanna tekrar geldik. Lyusturucu burada yükle- necekti. Gemideki şahsın uyuşturucuyu alacağunız noktaya yavaş yavaş yaklas- mamızı ve zaman zaman geminin ışıklannı söndüriip yakmamızı istedi. Aniden çevre güvenh'klerini almış motor içinde silahlı ki- şüerle karşdaştık. Bu sırada büyük bir mo- tor uyuşturucu maddeyi gerirmişti. Bizim gemimizin y anına bordo edip gemileri birbi- rine bağladılar. Lyuşturucu getiren gemi- den silahlı 5 adam gemiye bindi. Bu arada uyuşturucu maddenin sahibi olduğunu söy- leyen Bizurg Hacı silahlı 2 konıması ile yanıma geldi. Bana Arapça bir şey ler söyle- di. Arapea bilmediğim için tcslimata ilişkin kağıtlan gösterdi. Bu kağıtta uyuşturucu miktan 11 bin 350 kilo esrar ve 2 bin 730 kilo da başka bir uyuşturucu olarak yazılıydı. Bu belgeyi bana inualattı. Bu şahıs, her haliyle 30 kişilik silahlı grubun başkanı durumdaydı. Hemen bu bölgeden aynlıp terilen talimat doğrultusunda lstan- bul'a hareket ertik." Ayrıca iddianamede, operasyondan 3 gün öncesinde bile, yükün Türkiye'de ne- reye boşaltılacağının saptanamadığı anla- şılıyor. Sanıkların uyuşturucuyu biran önce Türkiye'ye getûmekten başka birşey dû- şünmedikleri ve oldukça zor durumda ol- duklan için de yeterli organizasyonu ya- pamadıklan görülüyor. Geminin yükünü boşaltabilecek uygun bir yer bulabilmek amacıyla Abdurrahman Çubuk. Halil Havar ve Aytaç Hatar'ın Kas'ın (çağızlar Köyü'nde muhtar olan Enver Pehli\an'la bir lokantada buluştuk- ları belirriliy or. Halil Ha>ar'ın, Pehlivan'a "Avrupa'dan otomobil parçası yüklü genü- miz yola çıktı. Bu yükü bu koyda indirmek istiyoruz" diye teklifte bulunduğu. ancak Pehli>an'ın durumu araştırmak için zaman Lstemesi üzerine yanıtı "olumsuz" olarak değeriendirip buradan aynldıkları belirtili- yor. Gemiden indirilecek uyuşturucunun ka- rayolu ile Nejat Daş'ın Karacabey'deki, Halil Havar'ın da İzmit civarındaki çiftlik- lerine depo edilmesinin ve aynı kişi tarafı- ndan bir bölümünün yurtiçinde. önemli bir bölümünün de karadan Hollanda'ya sevk edilerek pazarlanmasının öngörüldüğü be- ürtiliyor. Özürlümüze artık salıij) çıkacağız A?>JKARA (Cumhurivet Büro- ıstihdamından soruml Nükleer scmtrcdapedcdlı protesto İstanbul Haber Servisi- Gelişmiş ülkeler nükleer santrallardankurtulmayaçalışırken Türkiye'de nükleer santral kurma girişimleri cc\rccı gıuplann yoğun lepkısını çckmcyc devam ediyor. Anti-Nükleerçalışmalan arahlvM/ sürdürcn .urupların ulkc gcnclındc bir araya gelerek oluşturduklan Nükleer Karşıtı Platfonm, etkjnliklerini sürdürüyor. Bu platform kapsamında dün Ortaköy'de, "Nükleer Santrallara Hayır" standı kurula- nık ım/a kampanyası sürdürüldü. "Ycşıl Bisiklet" grubu da yaklaşık elli amatör bi- sikletçiyle katıldığı imza kampanyasının ardından anti-nükleer kampanya için Ru- melihisan'na rjedal çevirdi. (Fotoğraf: HAYRETTtNSAĞANAK) . C , su) -Iş. eğitim. sağlık. sosyal hiz- met alanlannda ve gunlük ya- şamda özürlülerin önündeki sınırlılıklann kaldınlması yolun- da ilk somut adım atıldı. Sakatla- n Koruma Milli Koordinasyon Kurulu. özürlülere her alanda fır- sat eşitliğı sağlamak ve onlan toplumla bütünleştirmek ama- cıyla, bir dizi eylem planı hazırla- Özürlü vatandaşlann toplum- la bütünleşmesi. frsat eşitliğinin yaratılması. bağımsız olmalan ve topluma etken bir şekilde katıi- malannı sağlamak üzere hazırla- nan eylem planlanndan tüm kamu "kurum ve kuruluşlan ve ünıversıteler de sorumlu olacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nm koordinesindeki Sakatlan Koruma Milli Koordi- nasyon Kurulu tarafından hazır- lanan eylem planı taslaklannda özetle şu önlemlere yer veriliyor: • Sakat ve eski hükümlü çalış- tırma zorunluluğuna uymayan işverenlerden. kişi başına her ay asgari ücretin ikı katı para cezası almması için gerek li yasal düzen- leme yapılacak. Bu düzenlcmcde, işverenlerden alınacak ceza para- lannın sakatlann mesleğe yönel- tilmelerinde. mesleki rehabilitas- sorumlu tek ku- rum haline getirilecek. • Belirli bir oranm üzerinde sakat istıhdam eden kurumlann, kurumlar vergisinden muaf tu- tulmalan için gerekli yasal dü- zenlemeler yapılacak. İşyerinde özürlü çahştıran girişimci ödül- lendırilecek. • Pilot bir bölgede rehabilitas- yon merkezi acılacak. • Ağır sakatlar için evde çalış- tırma projeleri düzenlenecek. • küçük yerleşimlerde, sakat- lann isiihdamını kolaylaştıncı yönde yerel yönetimlerin koru- malı işyerleri kurmalan, koru- malı işyerleri standartlanrun hazırlanması sağlanacak. • Özürlüyü normallerle kay- naştırmak amacıyla, okulöncesi eğitim yaygmlaştınlacak. • Rekreasyon alanlan ile kitle ulaşım araçlan ve kent merkezle- rinde sakatlann kullammına iliş- kin düzenlemeler gerçekleştirile- cek. • Hareket edemeyen sakatla- nn evde bakımını sağlamak için, doktor, hemşire ve sosyal hizmet uzmanlanndan oluşan bir ekip hizmet götürecek. • Devletin işlettiği ulaşım hiz- metlerinden sakatlann belirli in- dirimlerle yararlanması sağlana- yonlannda kullanılmak üzere İş cak. Haberleşme hızmetlerinde vc Işçi Bulma Kurumu'na bırakı- sakatlara ındirim uygulanacak. • Yükseköğrenime hak kazanan sakatlar. yükseköğrcnim harcın- lacak. • Iş ve İşçi Bulma Kurumu, devlet memuru olacak sakatlann dan muaf tutulacak. Mustafa Kul 'Erzincan'a 4.6 trilyon harcandı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SHP Genel Sekre- ter Yardıması, Erzincan Mil- letvekili Mustafa Kul Erzin- can için bir şey yapılmadığı savlannm doğru olmadığını belirterek. "Bugüne dek di- ğer depremlerde yapılanlarla, bu depremden sonra yaptlan- lar karşılaştınlsın. Bir yılda 4 tnlyon 600 milyar harcandı" dedi. Erzincan depreminin ar- dından yapılanlar ve ihaleler- le ilgili savlar konusunda bir açıklama yapan Kul kendisi- ne yönelik savlan yalanladı. Kul kendisine yönelik savlar- da bulunan kişiler hakkında tazminat davalan açacağım söyledi. Erzincan depreminin üzerinden bir yıl geçüğini ve bu süre içinde Erzincan'ın ye- niden kurulduğunu anlatan Kul yapılanlar konusunda şu bilgileri verdi: "7269 sayılı yasaya göre, deprem ve doğal afet olunca devlet sadece ev yapıp verir- di. Devletin eski depremler- den vatandaşa 28 bin konut borcu var. Erzincan'da bu depremden önce Akbulut'un başbakanlığı döneminde yı- kılan evleri de biz yaptık. Devletin işyeri yapma görevi yoktu. Erzincan yasasmı çı- kardık. İşyerlerini de afet kapsamma aldık. 954 işyeri yapılacak. 441 işyerinin ona- nmı yapıldı. 28 bin 360 çadır dağıûldı, 176bin23Obattani- yedağıtıldı, ilk günlerde 3 bin 500 ton bedava kömür dağı- tıldı. 990 ton hayvan yemi dağıtıldı. Esnafa toplam 56.4 milyar lira verildi.." Kul. 250 prefabrik konut, 650 prefabrik işyeri yapıldığı- nı, programaalınan 4 bin 798 konuttan 3 bin 951 'inin de ta- mamlandığını söyledi. Kul. bu yıl için Dünya Bankası'- ndan 285 milyon dolarlık bir finansman sağlandığını belir- terek bu kaynakla gerçekleş- tinlecek işleri de şöyle anlattı: "2 bin 190 konut daha ya- pılacak. 75 yataklı devlet has- tanesinin temelini gelecek hafta atacağız . 100 yatakh askeri hastane, 100 yataklı SSK hastanesi yapılacak. Bu yıl sonunda 1475 yatak kapa- sitesine ulaşılacak. 1300 yeni işyeri yapılacak. 8 okul, 184 öğretmen lojmanı, 1800 kişi- lik öğrenci yurdu. 750 kişilik spor salonu. otobüs termina- li ile tüm kamu binalan bu kaynaktan yapılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle