26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
"•IART1993PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER OjMHURryETTEN «OJRLARA OZCEN ACAR Hurdacının Bulduğu Bomba "Güvenlik" nedeniyle adını yazmayan bir okurum •nektubunda önemli bir noktaya dikkati çekiyor: "...yaklaşık 1.5-2sene önce Doğu da kazı yapan devlet görevlısi üniversite hocalarının arabalanna konan bom- ba sonucu DTCF arkeoloji yardımcı doçentı Metin Ak- furt ve Hacettepe'den öğrencisi BahatUn Devam aynı Vlumcunun akıbetine uğradılar..." Okur soruyor: "Acaba arabaya yerleştirilen bombanın türü incelen- ii mi? Mumcu nunkiyle benzer mi? Acaba bu olayla ilgi- I nasılbir çatışma yapıldı? Yakalananlar oldu mu?" Okurun uyarısı üzerine ufak bir araştırma yaptim. Prof. Hayat Erkanat başkanlığındakı bilim adamları Mardin'in Nusaybin ilçesindeki Girnavaz höyüğünde ar- teolojik kazı yapıyorlardı. 25 Eylül 1991 günü kazı heye- 6nin arabasınm altına konan bomba sonucu, iki genç arkeolog ölmüş, Prof. Erkanat kurtulmuştu. Güvenlik yetkililerinin incelemesinden sonra taşıt ye- rel bir hurdacıya satılmıştı. Hurdacı arabayı deposuna getirmişti. Hurdacı daha sonra aracı incelerken patla- mamış ikinci bir bomba daha bulmuştu. Işte, Türkiye'deki soruşturmaların nasıl yapıldığına ilişkin tipik bir örnek... Mumcu olayında da öyle olmadı mı? Aracın kontak anahtarı Uğur'un cebıne gelişigüzel konmadı mı? Bir meslektaşımız olay yerinde, arabanın kapıkolunu "anı" diye alıp beraberinde Londra'ya kadar götürmedi mi? Arabanın parçalan ife birlikte kanıtlar, çöpçülerin süpür- geleriyle toplatılmadı mı? • • • 8 şubatta bu köşede "TBMM Frankeştayn'ı soruştur- malı" diye yazmıştık. Yazıda, Emeç, Dursun, Aksoy, Üçofc ve Mumcu olayları ile Dr. Frankeştayn'ın yarattığı Hizbullah canavarının TBMM'ce soruşturulması gerek- tiğini şu sözlerle önermiştik: "...fürk Parlamentosu'nu, Türk demokrasisinin gele- ceği için, Türkiye de insan hakları için önemli bir göreve çağırıyoruz. ...Söylentiler ve iddialar o düzeye ulaşmıştırki TBMM, bu konuda bir 'Meclis araştırması' başlatmak zorunda- dır." TBMM, "göreve çağn"m\zı geçen hafta içinde ger- çekfeştirdi. Parlamentoda temsil edilen tüm partilerin verdiği "ortak önerge" benimsendi ve 12 milletvekilin- den oluşan "Araştırma Komisyonu"kuruldu. Dileriz ki "Araştırma Komisyonu" hiçbir siyasal etki altında kalmaksızın Türkiye'de demokrasiyi ve insan haklarınısarsantümterörcinayetlerinive "failimeçhul" olayları araştırır. Komisyon bununla da yetinmemelidir. Mardin'de ar- keologların öldürülmesi olayında olduğu gibi ikinci bombayı araç üzerinde bulamayacak kadar ihmal ve beceriksizlik gösteren. Ankara'da Mumcu olayında da- ğmıklığa ve istanbul'da basına haber sızdırarak katille- rin kaçmasına neden olan yetkilileri kamuoyu önünde sergilemeli ve haklarındayasal kovuşturmaortamını da yaratmalıdır Devlet olmanın ciddiyeti şu anda "Araştırma Komis- yonu'nun 12 üyesinin vicdanlarınayüklenmiştir. • • • Bizde "Uğur Mumcu" olaytrvn aydınlatılması amacıy- la tanınmış bazı hukukçulardan oluşan bir komisyon kuruyoruz. Komisyon, Mumcu olayı ile ilgili tum bulguları ve ka- nıtfarı araştırarak yargıya ve TBMM Araştırma Komrs- yonu'na yardımcı olmaya çalışacak. Komisyon üyelerinin adlarını birkaç gün içinde açıkla- yacağız. Amacımız, sadece Mumcunun katillerini bul- mak değildir. Amacımız, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve demokrasisinin temellerine ülke ıçinden ve dışından kundak koymak isteyen kişi ve örgütlerin, hukukun ob- jektif kurallarına bağlı olarak ortaya çıkarılmasıdır. • • • Uğur Mumcu öldürüldüğü sırada, ancak yaklaşık 200 bin kişi tarafından okunan bir yazardı. Oysa, öldürülme- si üzerine Türkiye'de sokaklara ve meydanlara dökülen insanların sayısı çoktan 20 milyonu geçti. Ankara'da olay yerinde ve Cumhuriyet gazetesinin önünde karanfiller her gün tazeleniyor ve yeni mumlar yakıfıyor. Bir Amerikan radyosunun Ortadoğu muhabiri olan bir bayan gazeteci, görüşlerimi almak üzere iki hafta önce ziyaretime geldiğinde şöyle diyordu: "Ben Körfez savaşında Bağdat'taydım. Çeşitli kereler Suüdi Arabistan ve Mısır'a gittim. Iran'a pek çok kez gi- dip geldim. Daha önce Türkiye'ye hiç gelmemiştim. Bana göre Türkiye de bu islam ülkelerinden farksızdı... Mumcu olayı olunca Türkiye'ye gelmek istedim. Haber müdürüm, "Oraya gidip ne yapacaksın? Türki- ye de bir Müslüman ülke değil mi? Laiklik kaç yazar? Deve Mısır'da da Kuveyt'te de aynı deve... Türkiye'deki deve de aynı deve değil mi?' dedi. Israrım üzerine kabul etti. Buraya geldiğimde gördüm ki Türkiye'deki deve de ötekilerin aynısı... Ancak Tür- kiye'de kadın-erkek, genç-yaşlı, kim olursa olsun insan- ların laikliğe inancı; dünyanın hiçbir yerinde böylesi görülmemiş... Mumcu olayı için insanlann neden soka- ğa döküldüklerini önce haber mudürüme, sonra radyo- yu dinleyenlere anlatmam çok güç... Ancak hiç kuşku- suz bu farkı anlatmak benim için çok mutlu bir görev olacak ~" "Onbinler Mumcu için yazdı" sayfamıza yeni yazıla- rın, yeni şiirlerin ve çizimlerin akışı sürüyor. Taze karan- fil getirenler ve mumlar yakanlar, defterlere de yeni düşünceler, yeni şiirler yazıyorlar. Bu nedenle "Onbinler Mumcu için yazdı" sayfamızın ikinci bölümünü bugünden itibaren yayımlamaya başlı- yoruz. Mutlu günler dileğiyle... BAŞSAĞLIĞI Oeğeıii arkadaşımız ve Yönetim Kurulu üyemiz, EnsarÖğût'ûnBabası ABDULLAH ÖĞÖT vefat etmiştir. Acısını yürekten paylaşır, Tanndan rahmet ve yakınlarına başsağlığı dileriz. ESENKENT S.S. Esenyurt Esenevler Konut Yapı Kooperatifleri Biriiği 'Kirlf taşıtınfaturasıkııllaııaııa• Otomotivde değiştirilen standartla zaten "sıfır" kilometrede büe havayı kirleten araçtan üretici değil, kullanan sorumJu tutuluyor. • Kavala Grubu Çevre Teknolojileri Müdürü Erdoğan Erkan, aracın "sıfır" kilometrede havayı kirlettiği birülkede, egzozlanndan "kara duman" çıkaran taşıtlara milyonlarca Iira ceza öngören tebliğler çıkanlmasını "Trajikomik" buluyor. HÜRRtYET UYMAZ Kavala Grubu Çevre Teknolo- jileri Müdürü Erdoğan Erkan, üretilen araçlann "sıfır" kilomet- rede havayı kirlettiği bir ülkede, egzozianndan "kara duman" çı- karan taşıtlara milyonlarca Iira ceza öngören tebliğler çıkanlma- Cem'i Demiroğl ERDOĞAN ERKAN Yüzbaşılıktan çevreciliğe 1939 yıhnda İzmirde doğdu. 1%9'da, Ord. Tek. Ön. Yzb. rütbesinde iken Silahlı Ktmetler'den a> nlarak özel sektörde görev aldı. Ağır Bakım ve Ana Tamir Fabrikalannda, Vfotorhı Araçlar veKaliteKonrrol Bölüm Amiıiiği>apti. 1959vılında ABDdeki uzmanlık eğitimini takiben de Ordudonatım Ökulu'nda Motorlu Taytlar öğretmenliği y aptı. Özel sektörde: Fiat Türk Traktör Fabrikası Genel Bakım Şube Vlüdürü, Elektro-Dizel Motor Sanayi ve Tiearet AJŞ. Merkez Senis Vlüdürü ve N.V. Turkse Shell \lakina Mübemlislik Amiri görevlerinde bulundu. 1983-1991 >ıllan arasında, ABD ile çeşitli Avnıpa ülkelerinde, "Otomotiv Emisyon Konfrol Teknolojisi" ve "Trafik Fenni Muayene Hizmetleri" ile ilgili araştırmalar yaptı. eğih'm gördü. Erkan. halen kav ala Gunıbu'nda "Çevre Teknolojileri \ lüdürij" olarak çalışıyor. sını "Trajikomik" buluyor. Er- kan. yetkililere ""Önce bataklığı kurutun. sonra topal sinek avlar- sınız" çağnsında bulunuyor. Türkiyede üretilen araçlann egzoz emisyonlannı denetle>ecek bir mekanizma olmadığına da dikkat çeken Erkan, yürürlükten kaldınlan standardın, otomotiv sanayine sıfır kilometrede havayı kirletmeyen araçlar üretme yû- kümlülülûğü getirdigi için şim- şekJeri üzerine çektiğini vurgulu- yor. 1984 yılında hazırlanan TS 4236 sayılı standart değiştirilme- miş olsaydı. otomotiv üreticileri şu yükümlülügu yerine getirmek zonında kalacaktı: "Fabrikalar- da montaj hatundan çıkan 10 ta- şıttan birinde, trafıkteki taşıtlann da her 2 senede bir, trafik muaye- ne istasyonlannda veya bu konu- da yetki verilmiş özel bakım ser- vis istasyonlannda çizelgedeki emisyon sınır değerlerine uygun- luk kontrolü yapılır Yapılan muavene denetimlerinde de emis- yon ümitlerine uymadığı sapta- nan taşıtlar, uygun duruma geti- rilinceye kadar trafikten alıkonu- lur. Emisyonlan standarda uy- gun bulunan taşıtlara. yetkililer- ce bir etiket yapıştınbr. Ruhsat için emisyon sınırlan montaj hat- tındakı emisyon denetleme sınır- lamalanyla alınacak muayene ve görevlerin uygulama hazırlığı ve sorumluluğu otomotiv sanayine aıttir." Aynı zamanda motor uzmanı olan Erkan'la trafikteki taşıtlann egzoz emisyonlan nın denetlen- mesini öngören tebliğ ve değişti- rilen standart üzenne konuştuk: -Çevre Bakanlrğı, bir teHiğle trafikteki tasıtların egzoz emis- yonlarını denetim altında tutarak egzoz kirliliğini önlemeye çalışı- yor. Bu tebliğleri nasıl değeıiendi- riyorsunuz? ERKAN-Butebliğlerle sizkir- liliğı önleyemezsiniz. Son tebliğ "gözle görülür duman görürsen, onu trafiğe sokma, eğer girerse 1.5 ile 37.5 milyon Iira ceza ver" diyor. Bunun yüzde 100 uygulan- dığını farzedin. yine egzoz kirliliği 6 AIarko ileilişkiııı yoktur' • Cem'i Dcmiroğlu, Cerrah- paşa Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Celal Erçıkan'ın ileri sürdüğü iddialann kamuoyunu yanıltıcı nitelikte olduğunu belirtti. tstanbul Haber Servisi- İstan- bul Üniversitesi Rekîörü Prof. Dr. Cem'i Demiroğlu, Cerrah- paşa Tıp Fakültesi öğretim üye- lerinden Prof. Dr. Celal Erçı- kan'ın ileri sürdüğü iddialann kamuoyunu yanıltıcı nitelikte olduğunu belirtti. Prof. Dr. De- miroğlu, gazetemizde önceki gün yayınlanan "Cem'i Demi- roğlu'na istifa çağnsı" başlıklı haber hakkmda yaptığı açıkla- mada. Prof. Dr. Erçıkan'la ilgib olarak devlet ihale ve harcama- lanna aykın hareket etmesi ne- deniyle soruşturma açıldığını ve soruşturmanın halen devam et- tiğini ifadeetti. Demiroğlu'nun gazetemize gönderdiği açıklama şöyle: "Bir kişi veya kunımın hu- kuk dışı davranması bö) le so- yut bir ifade ile kanıtlanamaz. Bu tür iddialann kanıtlanması yargj karan ile olur. TÜIÜ Istan- bul Üniversitesi öğretim üyeleri veyöneticilenni suçlayar. bu tür ifadeler hem İstanbul Üniversi- tesi tüzel kişibği hem de öğretim üyelerini yaralar ve buna da kimsenin hakkı yoktur. Erçı- kan'ın iddialannda sözünü etti- ği Bitezikçi Çifthği Orman Fa- kültesi'nin gelişme ve araştırma alaru olarak tekrar tahsis edil- miştir. Şahsım ve oğlum ile Alarko arasında iddia edildiği gibi hiçbir ilişki yoktur." Bl RASISERA\ftK BÖLÜMÜ-Paçalan yukanya doğnı km-ünıış ve ellerindeki süpürgelerle sel basknuna karşı mücadele eden öğrenciler... Sel baskınından fırsat buldukça, mesleki eğirimlerini yapan seramik öğrenciierinin doğal göriintükri bunlar. GüzelSaııatku'daçhkintnmzjaralar • Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri perişan. Sınıflannı sık sık su basar. En doğal ihtiyaçlannı giderecek yerleri yok. Zamanîannın büyük bölümü. doğal afetlere karşı mücadeleyle geçiyor. ZAFER AKNAR 68'lı yıUaruı. unlü sloganı" Savaşma Seviş'- "\. Güzel Sanatlar Fakültesi'nde tembellik yapmak isteyen öğrenciler, "Sanatma Seviş'- "e çevirerek söylerdi, eskiden. Marmara Üni- versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri. çaresızlıkten de olsa bu nostaljik slogana ye- niden sanldı: "Sanaıma Süpür" şeklinde de- ğiştirerek. İşte size anlatacağımız bu hıkaye. "Sanatma Süpür" sloganının hikayesi... Herşey 1985yıbnda başladı. Güzel Sanat- lar Fakültesi dağınık halde öğretimini sürdü- ren bölümleri bir araya toplayarak, Aaba- dem caddesindeki yeni binasına taşınıyordu. Öğrenciler, derslerini tek bir binada yapma- nın ve semtten semte taşınmaktan kurtulma- nın sevinci içindeydi. ılk günlerde görülen ufak tefek" aksakhklar" hiç göze batmadı. Günler günleri, aylar aylan, yıllar yülan ko- valadı. Yağmurgeldi güzel sanatlan bastı, so- ğuk geldi, güzel sanatlann kınk pencerelerin- den içeriye doldu. Sanat yapmayı bir tarafa bırakan öğrenciler, zamanîannın büyük bö- lümünü, doğal afetlere karşı mücadeleyle ge- çirdi. özetle, "Sabnn Sonu Selamettir" sözü, Gü- zel Sanatlar fakültesinde sökmedi. Yedi yıl boyunca 'selamet' gelmediği gibi. ufukta da görünmedi. Çaresiz kalan öğrencıler çareyi. okul koridorlanna dökülmekte buldu. Biz. bu haklı isteklerle dolu olan göstenye tanıkbk ettik. tşte size Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden manzaralar: Binanın dışandan göriinümü sizi aldatma- sın. Gerçeği görmek istiyorsanız, içeri ginne- lisiniz. Kapının girişinde, "Havuz Party" du- yurusunu gördukten sonra, duyurunun ûze- rindeki ok yönünde ilerleyıniz. Karşınıza se- ramik bölümü gelecek. Seramikte paçalan yukanya doğru kıvnlnuş ve ellerindeki sü- pürgelerle sel baskınına karşı mücadele eden öğrencileri görünce şaşırmayın. Sel baskının- dan fırsat buldukça. mesleki eğitimlerini ya- pan seramik öğrenciierinin doğal görüntüleri bunlar. öğrencilerin bazüan sel sulanyla bo- ğuşurken, bazılan da dizlerine kadar gelen suyun içinde. çamura şekil vermeye çalışıyor. Seramik smıfından biraz ilerideki sınıfın özejbği -sıkı durun- bir duvannm eksik plma- sı. Okul büyükleri burasının- yazlık oiarak kullanılmasına lcarar vermiş, n.o-. < >• •• Tekstil bölümünün tomalanpinzolmadı- ğı için çabşmıyor. Derslikler toz içinde ve öğ- renciler tesisat borulanyla birbkte kuramsal derslerini görüyor. Sıra sayısı yetersiz olduğu için de, öğrencıierdiğersınıflardan sırtlannda sıra taşıyor. Bölümün tek yüksek lisans öğ- rencisi ise Özlem. Kocaman ve yine toz- duman içindeki sınıftaki biricik sırasına otu- rarak gururla poz veriyor. Okulda tuvalet, la- vabo ve yemekhane yok. 10 metrekarelik bir alana sıkıştınlmış kantinin habni ise, bu yok- luklar içensinde lükstür diye anlatmıyonız. Evet; Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde en doğal ihtiyaç olan, yemek. içmek ve tuvalete gitmek gibi ihtiyaçlannıa karşılayacak mekanlar yok. Yetkililer sa- natçılığa özenen insanlan, belki de iyilik ol- sun diye' bu fikirlerinden vazgeçirmeye çalışı- yorlardır. azalmış olmayacak. Çevre Ba- kanlığı bu arada egzoz yergisi topluyor. Dünyada böyle bir ver- giyok. -Başka ülkelerde bakım kontrol adı altında bir vergi yok mu? ERKAN- Var. ama onlar önce bataklığı kurutmuşlar. Yetkililer. üreücilere fabrika çıkışmda senin arabandan şu limitlerin üzerinde kidilik çıkmayacak, diyor. Egzoz kirliliğine, sadece kükürt dioksit çıkaran araç gözüyle bakmıyor, araçlann karbon monoksit, azot oksit. hidrokarbon ve kurşun da- hil olmak üzere ağır metal çıkar- dığını da görüyor. Bunlann hep- sine ayn ayn limit koyuyor. "Daha fabrika çıkışmda aradı- ğım rakamlardır bunlar" diyor. -Biz de var mı böyle bir dene- tim? ERKAN- Hayır. efendim im- kanı var mı? 1984'de çıkardığı- mız standartta, otomotiv sanayi- ne fabrika çıkışmda havayı kirlet- meyen araçlar üretme yükümlü- lüğü getirmişük. Emisyon limit- leri öylesine belirlenmişti ki, buna uymak için üretıcıler araçlara ka- talizör takmak zonında kalacak- tı. - Bu standarda otomotiv üretid- lerinden ne tür tepkiler geldi? ERKAN-'Standardı istemiş- tiniz, buymn" dendi. işte o za- man kıyametler koptu ve bu standart uygulanmamak üzere buzdolabına atıldı. "Efendim, bu standan gerçekleri yansıtmıyor. Otomotiv sanayimiz daha yeni yeni palazlanmaya başlıyor, bu uygulanırsa sanayimiz batar" dendi. Standart aynı zamanda kurşunsuz benzini de öngördüğü için, kurşunsuz benzin yatınmı- nın ülkeyi ekonomik açıdan için- den kolay kolay çıkılamayacak badirelere sürükleyeceği söylcn- dı. Tabii, bunlann hiçbirisi gerçe- ği yansıtmıyordu. -Budeğişikhgeitirazedcnobna- dımı? ERKAN- TSE içinde bile dai- reler birbirine düştü. TSE Maki- ne Hazırlık Grubu Otomotiv Özel Daimi Komitesi 12.8.1986'- da Sümeyir Akçasu imzalı bir yazıda "Uygulama olmadan re- vizyon yapıbnasına prensip ola- rak karşı çıkılmaktadır" dendi. Başbakanhk Çevre Genel Müdü- rü Muzaffer Evirgen, yeni stan- dardı görünce, "Bunun revizyon- la ilgisi yok, taşıtlarda Avnıpa standartlanna uygun emisyon kontrolünü sağlayacak katalizatör lakılmak zorundadır" şekbnde görüş bildirdi. Kendi başlanna hazırladılar, ama bnrnı 1 YaptogV mız değişiktiği irtceleyin' diyerek TUBİTAKadaitettiler. -Taşıtlann emisyon standart- lan dünyada nasıl beürieniyor? ERKAN- Dünya otomotiv sa- nayinin ağababalan olan Gene- ral Motors, Ford, Cryshler'e ABD Çevre Bakanlığı(EPA)ta- rafından 1970'de verilen talimat şuydu: "Sizin ürettiğiniz arabala- nnızm trafige çıkabilmesi için, öngördüğümüz limitler şunlar- dır. Siz, bu limitieri aşan kiriıHkte bir araba çıkaracak olursanız, ürettiğiniz her bir araba için 10 bin dolar dolar ceza vereceksi- niz." 1.5-37.5 milyon Iira cezayı benim Çevre Bakanlığım araba kullanıcıya öngörüyor. 6 Once Çocuk' sonrayabırakıldı İstanbul Haber Servisi- "Ön- ce Çocuk"adlı açık oturumda. Türkiye Büyük Millet Meclisi'- nde önceüğin çocuklarda olma- dığı ortaya çıktı. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Akın Gö- nenÇocuk Hakları Sözleşmesi'- nin gündemin yoğunluğu nede- niyle TBMM'de onay lanamadı- ğını söyledi. Lluslararası Lions Yönetim Çevresi tarafından Sheraton Oteli Balo Salonu"nda düzenle- nen "Önce Çocuk" konulu top- lantının açılış konuşmasını ya- pan Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Akın Gönen, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin ve Ço- cuk Mahkemeleri'nin kuruluş, görev ve yargüama usulleri hak- kındaki yasa tasansınuı yıl so- nuna kadar yasallaşacağını açıkladı. Çocuk Mahkemeleri- nde yargılama yaşının 15'den 18'e çıkanldığmı hatırlatan Gö- nen, çocuğun hafif suçlar nede- niyle yargı önüne çıkanlmasının ve hürriveti bağlayıcı cezaya çarptınlmasınm da önleneceğini bildirdi. U,luslararası Lions Yönetim Çevresi tarafından düzenlenen "Önce Çocuk" konulu toplantıda konuşan Devlet Bakam Akın Gönen. Çocuk Haklan Sözleşmesi'nin gündemin yoğunluğu nedeniyle TBMM'de onaylanamadığını söyledi.Akın Gönen, Çocuk Haklan Sözleşmesi'nin ve Çocuk Mahkemeleri'nin kuruluş, görev ve yargılama usulleri hakkındaki yasa tasansınm y;l sonuna kadar yasallaşacağını açıkladı. Konuşmasında, son on yılda çocukla ilgili kavramların değiş- tiğini anımsatan Prof. Dr. Esin Konanç ise , hâlâ okula giden ve ailesiyle bağını rümüyle kopar- mamış sokak çocuklarına şimdi- den ilgi gösterilmesiyle Tür- kiye'nin Brezilya'ya benzemek- ten kurtulacağını söyledi. Düny anın artık çocuklan kunun ve kuruluşlarla değil aile yanın- da korumaya eğildiğini de belir- ten Prof. Konanç, bu yöntemle çocuğun devlete olan maliyetinin de azaldığtnı savundu. İstanbul'daki sokak çocuklan hakkında bir çalışma yapan Prof. Dr. Esin Küntay ise bu ço- cuklan. kaçaklar. tiner ve bali koklayanlar. hırsızlar, fahişeler ve yankesiciler olarak beş grup- ta topladı. Prof. Dr. Küntay, bu çocuklarının yaşlarının 11-18 arasında değiştiğini, eğitim dü- zeylerinin düşük olduğunu da sözlerine ekledi. "Önce Çocuk" toplantısına katılacağı açıklanan Kadından ve Sosyal Hizmctlerden Sorum- lu Devlet Bakanı Türkân Akyol katılmadı. Akyol'un yanı sıra İs- tanbul Anakent Belediye Başka- nı Nurettin Sözen de toplantıda yer almadı. Sözen'inyerine Ana- kent Belediyesi Genel Sekreteri Tuğnıl Erkin bir konuşma yaptı. Erkin. konuşmasında çocukla ra yönelik çalışmalardan sözede- rek, göç olgusunun çocuklan da olumsuz yönde etkilediğini vur- guladı. Dekaıı yardımcısınaölüıııtehdidi • Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekan Yardıması Doç. Dr. Zerrirı Bayraktar'm odasını yeşil takkeli çember sakallı üç öğrenci bastı. BÎLÎM VE TEKNtK AYLIK POPÜLER DERGİ my TT* jr r\ rrı J \ jr| T TüRKIYE NIN ENÇOK CATHT DERGİSİ BÜTÜN GAZETE BAYILERINDE TÜBİTAK MART SAYISI ÇIKTI ALDINIZMI? Çernobil... Dûnya'nın Çekirdeği... Adı Dünyanın Çevresine Yazdan Adara... Japon Üniversiteleri... Şizofroni... Görûnen Göriinmeyefl E?ren... Tipografık Teknoloji... 1 cm2 'de 3500 Sayfa... Katalitik Konvertörler... HerAy Bilgisayar Klübü... Akhnıza Takdanlar... Astronomi... Bilim ve Teknik Klübü... İşte Doğa... Elektronik Çağı... Bilim Damlalan... Zekâsayar... Satnmç Dünyası...Bilimin Öocûlcri... BİLİM n HLNIS Tûnoye Bimsei «e Tek* Afaşna Kunmuıui Aytk Popder Yayndı. Y22S(raMfMİ:*a(«tBı*anN< ; : » Kavaktdere 06680 U n Tel •«53 00 İstanbul Haber Servisi-Yıldız Teknik Cnı- versıtesı İnşaat Fakültesi Dekan Yardımcı- sı Doç Dr. Zerrin Bayraktar'm odası- nı yeşi! takkeli çember sakallı üç öğrenci bastı. Uğur Mumcu'yu da öldürdüklerini iddia eden öğrenciler Doç. Dr. Bayraktar"ı ölümle tehdit etiler. Doç. Dr. Zerrin Bayraktar 26 Şubat Cu- ma günü üniversitede meydana gelen olayı şöyle anlattı: '"Saat 13.30 sıralarında yeşil takkeli çem- ber sakallı üç kişj odama girdi. Vc sertçe kapıyı kdpatlı. C'ç gençten ikisi Makına Fakültesi öğrencisi diğeri de bizim üniver- sitede ancak hangı fakültede olduğunu bil- miyorum. Üç öğrenci saldırgan bir biçimde bana 'Sizden hesap sormaya geldik. Arka- daşımıza başörtüsü için hesap soramazsın. Ona nasıl baskı yaparsın' dediler. İkisi ma- samın önünde duruyordu. Diğer öğrenci yanıma kadar geldi. Ve onu itmek drumunda kaldım. Bir ta- nesi duvarda asılı Uğur Mumcu fotoğ- rafını görünce "'Uğur Mumcu'yu ben ökJür- düm. Nc yapabildiler? Sizin gibilcr yaşama- yacak. Türkiye'de düzeni dcğişlircceğiz" gibi sözler etti. Daha sonra dışardaki sek- reterlerin telefonlan üzerine dekan ve pp- lisler geldi. Şikayetçi oldum. Karakola git- tik. Zabıtlar tutuldu. Beşiktaş Emniyet Amiri üç gencin terör şubesine gönderildi- ğini söyledi." Önümüzdeki günlerde bu üç öğrenci aleyhine dava açacağını belirten Doç. Dr. Bayraktar, "Bu kişilerin cczalandınlması gerekiyor Yaptıklan terbiyesizük yanlan- na kalmamalı. Akıllanna her geleni yapa- mayacaklannı, bu ülkede devletin hükü- metin olduğunu bilmclidirlcr" dcdi PARTİZAN I Bayrampaşa Cezaevi hrarının perde arVasını firari Halıl Çakıroğlu anlattı I "Sakıncalı piyade'lıkten "demokrasi şehitliği'De 8ıden yçlda Uğur Mumcu en ışçilen oğretıyori I Bir sendıkacının Kürdistan göztemleri I Terör uzmanları PERU DEVRİMI YENİLMEZ! BÜROLARIMIZDA VE KİTAPÇILARDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle