01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MA YIS 1990 PAZAR YAZILARI CUMHURİYET/ll New YorkHan Stockholm'den Kolejli kızın isyanıŞEBNEM ATtYAS NEW YORK — Uzunca bir za- mandır ABD'de Universite kam- puslannda boykotu ve barikatla- n unutanlar, Oakland MiUs Ko- lej'deki gelişmeler karşısında şaş- kın. Bir haftadır kampusta kuru- lan barikatlar ardından öğrenciler gece gündüz zafer şarkılan söylü- yor. Sınavlar yanda kesilmiş du- rumda. En geniş katılımlı okul boykotu yaşanıyor. Pankartlarda "Aktaükbk", "Giçjii, onoriu bir- kfik kadudar", "Erkekleri seviyo- ru. Baa kadunann erkektaie bir- likte olmt ITZUSBOU küçiimseıni- yoruı, ama erfceklerie birtikte okola gitmek istemiyonız", "Er- keUerin canı cebennene" yazıla- n okunuyor. Kısacası boykot nedeni, "erkek- ler." 138 yıl sadece kadınlara açık olan okul geçen hafta sonunda "maH sıkınülardan ötnrii" erkek öğrencileri kabul etme kararı al- dı. Karar öğrencilere kUrsüden acıklandığında okulda matem ha- vası esiyordu. Matem, kısa bir sü- rede aktif boykota dönüştü. öğ- renciler okula "öMİIilüe sadece kadınlar oknlu" için geldikleriııi söyleyerek kararın geri ahnması- nı istiyorlar. öğrenciler, ellerinde telsizler ile kapılarda ve barikatlar önünde nöbette. Kampus boyunca her yer- de direnişi ifade eden sarı kurde- leler. Bu sırada bütun ABD'den destek mesajları yağjyor. Fakslar, telefonlar, mektuplar "tek cinsi- jetli efitime destek" veriyorlar. OkuJun eski mezunlarından olu- ABD'de Oakland Mills kız kolejine mali nedenlerle erkeklerin de alınması kabul edilince okulun "kızları" ve "eski mezunlan" ayaklandı. Boykot başladı. Kız- erkek karışık eğitimde erkeklerin öne çıktıklan ve sözü kızlann ağzından kapıp uzun süre konuşup hocaların dikkatini çektikleri öne sürülüyor. Feministler yine ateşpüskürüyor. Kızlar, erkeklerie beraber egrtim istemiyorlar. şan bir grup Universite yönetimi- ne baskı lobisi oluşturuyor. Universite kunılu hafta sonun- da toplanarak gelişmeleri görüş- tü. Reaksiyonun, beklenenin çok üstünde gelmesi nedeniyle kurul erkek öğrencı kabulünün bir kaç yıl ertelenmesi üzerinde tartıştı. Kurul toplantıda iken öğrenciler dışanda, "Kanşık egitim gönnek- tense ölühiz daha iyi" sloganı ya- zılı gömlekleriyle el ele tutuşup şarkılar söylediler. Mills'te İisans programına ka- tıjan toplam 770 öğrenci bulunu- yor. Okulun yıllığı 17 bin dolar ci- vannda. Mills, Jvy Ligi olarak bi- linen elit doğu kıyısı okullanna eş- değerde bir kadın koleji olarak ni- telendiriliyor. Harvard ve Radclif- fe gibi önde gelen okullar ile bağ- lantılı kız öğrenciler, erkek öğren- cilerle rekabet etmeksizin eğitim- lerini sürdürüyor. ABD'de kadınlann eiit erkek kolejlerine kabullerinin 19601ı yü- larda başladığıru hatırlatan Mills Koleji öğrencilerine göre protesto- lan "adil hareket" motifî taşıyor. Şu an sadece siyahlann kabul edil- diği kolejler gibi "Yıllann adalet- sizliğini düzeltmek amaayla elit kadın kolejleri olması gerekli" di- ven öğrenciler, "Bu, aynmalık de- gildir. Beyaz aynmcı erkek kolej- lerinin olmasına benzemiyor. Çünkö bizler ydlarca ezilenleri lemsil ediyoruz. Eşitlenebilmemiz için böyle bir sürecin yaşanınası şarttır" diyerek "adil hareket yan- hsı feminizmi" dile getiriyorlar. Kadınlann erkek okullanna ka- bul edilmesinden sonra ABD'de kadın kolejlerinin sayısında büyük düşme oldu. 1960'ta 298 kadın ko- leji varken şimdi sadece 84 kadın koleji bulunuyor. "Adil hareket yanlısı feministler"in oluşturduğu 'kadın kolejleri koalisyonu" ka- dın okullannın sayısının arttınl- masından yana koalisyonun liste- sinde bulunan ve kadın koleji me- zunlan arasında feminist lider Gloria Steinem, Nancy Reagan ve ABC Televizvonu'nun ünlu spikeri Barbara VValters var. Buna karşın kadın kolej yöne- timleri heı yıl başvuruda bulunan kadınlann sayısında azalma oldu- ğunu belirterek feministlerin öne sürdüğu şekilde "sırf kadın eğiti- minin daha faydalı olduğu" tezi- nin giderek daha az kadın tarafın- dan paylaşıldığını, başvurulann azalmasının mali kaynaklan kısıt- ladığını, okullann bu yüzden ka- pandığını belirtiyorlar. Feminist araştırmacıların erkek kabul eden kadın okullannda yap- tıkları araştırmalara göre, bir sü- re sonra sınıfta erkek öğrenciler daha fazla konuşur duruma geli- yor, profesörlerin dikkatini daha fazla çeker oluyorlar. Bu durum kısa süre içinde öğrencileri "kon- formist kadın-erkek ilişkisi"ne kaydınyor. öğrenciler, erkeklerin "ne olursa olsun lafı kadınlann ağzından alıp konn üzerinde sa- atlerce konuşrugunu, kadınlann bu sırada agızlarını bile açamadıklannı" söyleyerek "En annrian biz bize olduğııınıızda ka- faauzda böyle kanıntular olmu- yor"diyorlar. Yüzde hesabı düşünceler...YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM — İsveç, istatis- tikler ülkesi... Anketlere, sayılara, oranlara dayalı yorumlar, İsveçli- nin gundelik ilgi ve eğlence alanı. İyice kompütürize edilmiş 8.5 mil- yonluk iılkede her hareket istatis- tiğe neden oluyor. Erkeklerin haf- tada kaç defa 'ereksiyon'a geldi- ğinden, kadınlann günde kaç sa- at otomobil kullandığına, lise 6ğ- rencilerinin ayda kaç litre alkol tü- kettiğinden, sağa partilere oy ver- rneyi sürdurüı ken kaç kişiniıı nük- leer reaktörlere karşı tavır aldığı- na kadar her şey çizelgelerde açık ve seçik. Öyle ki karşılaştığınız Is- veçlilerden "Eh biz de fazla ista- tistiğe kaptırdık" yorumunu işit- meniz oldukça güç. Isveçliler istatistiğe inanıyor, ama hükümete, politikaya ve ik- tidar sahiplerine inançlan olduk- ça zayıf. Son istatistikler bunu gösteriyor. Kamusal yaşamın pek çok ala- nında bürokrasinin hayli zayıfla- tılmış olmasına, rüşvet ve yolsuz- luğun son derece ender rastlanan, rastlandığı zaman da yoğun yan- kılar yaratmasına karşın, her on Isveçliden altısı ülkede görev sui- istimallermin varlığına inanmak- ta. Hukumetin görevini suiistimal ettiğine ise her beş lsveçliden biri inanıyor. Görev i kötüye kullanan ma- kamlar arasında hükümetin ya- nında sendikalar olduğuna da ina- nıyor "sokaktaki tsveçli". Anket- te görüşune basvurulanların yüz- de 21'i sendika liderlerinin "gere- ginden fazla" iktidara sahip oldu- ğunu duşünuyor. Muhafazakâr eğilimli Svenska Dagbladet gazetesinin tsvec'in ön- ELEKTRONİK DÜNYASINDAKİ DEV KURULUŞUN KÂRLI ORTAKLIĞINA DAVET: Aselsan'a siz de ortakt ola bilirsiniz. Aselsan A.Ş. hisse senetieri yarından itibaren İş Bankası şubelerinde satışa sunuluyor. Tek projeyle 300 Milyon Mark döviz girdisi sağlayan, Avrupa'nın 100 büyüğü arasında 47 sırada bulunan, 15 ülkeye ihracat yapan, Türkiye'nin büyük elektronik haberleşme kurulusu ASELSAN! Aselsan'ın kârlılığına şimdi siz de ortak olabilirsiniz. Aselsan hisse senedi alın, güçlü bir kuruluşa ortak olmanın huzurunu ömür boyu yaşayın. 1000 TL nomtnol değerlı beher hıssentn satif fiyatı 4200 TL dır Salıs ışlemlenne, Turiıye is Bankoii nın elektranık hamel veren 500 yurtıçi fubesi ile Almanya dokı fubelert arocılık yopacaktır Aynntılı bılgt ve brofürter, i$ Bankası fubelerındedtr Hisse senerienmu; satifi mûleakıp borsado ışlem görecektir. ASELSANGELECEK, G Ü Ç L Ü T E K N O I O J İ N İ N D İ R . de gelen kamuoyu araştırma ku- ruluşu Sifo'ya yaptırdığı ankette ortaya çıkan ilginç nokta, sendi- kalann görev suiistimali konusun- daki hoşnutsuzluğun sanayiciler arasında hayli düşük kalması. Bü- yük sanayicilerin iktıdarına "kıış- kulu bakan" kitlenin oranı, yuz- de 10'da kalıyor. Dürüstluğun ve kurallara saygi- nın öteki ülkelere kıyasla hayli yüksek olduğu İsvec'te "sendika patronianna" yöndik antipati, or- tak yorumlara göre Sosyal De- mokrat Parti'yle tarihsel işbirliği içinde olmayı sürdüren işçi örgıit- lerinin iktidarlar gibi "kemikleş- mesi" ve "muhalefet görevinde kaypaklık uygulaması" gibi ne- denlerle açıklanıyor. İsvec'te "en iktidar" hangisi? Bu soruyu yüzde 62*lik bir kesim "hüknmet" yüzde 42'lik bir kesim "sanayiciler", >1ızde 39'luk bir ke- sim "sendika yöneticileri" diye ya- nıtlıyor. Dördüncü sırada ise yüzde 22'lik bir kesimce desteklenen "gazetedler" var. Yine aynı kumluşun yaptığı bir başka araştırma ise tsveçlilerin si- yasetten uzak durmaya çalıştığını göstermekte. Anketin temel soru- su, "toplumda bir şeyleri degiştir- mek isterseniz nasıl davranırsı- nız?" şeklinde. 1000'den fazla ki- şiye yöneltilen bu soruyu yüzde 53'luk bir kesim "dostlaria ve iş arkadaşlanyla konuşurum", yuz- de 48'i "angaje bir gruba para gönderirim" diye yanıtlamış. Pro- testo'fcun altına imza atmaya ha- zır olanların oranı yüzde 45'te ka- lıyor. Yanıtlar arasında yer aian do- kuz alternatiften "bir partiye ka- tılmm"ı seçenler ise yüzde 19 gi- bi cüzi bir oran. En düşük oran da bu yanıtta toplanmış. Londra'dan Borsanın kırmızısıEDİP EMtL ÖYMEN LONDRA — Bir avukat, bir muhasebeci, bir de borsa simsarı konuşuyorlarmış. "Es mi isterdi- niz, metres mi?" diye sonnuş bi- ri. Avukat, "Tabil ki eş" demiş. "Hem yasal olan o, hem de dog- ru olan." Muhasebeci: "Metres daha*pratik. Ona alacagım butün bediyeleri vergiden duşerdim." Borsa simsan susuyormuş. "Ya sen?" demişler. Ağır ağır, "tkisi- ni de" demiş. "Kanmdan uzak ol- dugumda beni metresimle zanne- derdi, metresimden uzak oldu- gumda da kanmla zannederdi. Böylece ben de ikisinden uzakta, ofıste alırn sabmla ugrasabilirdiın. Kafam dinç olurdu." 8O'lerde hızlı kazarup hızlı yi- yen, paradan başka bir şey düşün- meyenlerin şimdi çabucak ıslah olup, aile hayatını öne çıkartan, başkalarını düşünen, hassas ruh- lu meleklere dönüşecekleri çok söylendi. Reklamlarda babalannın göğ- süne yatmış bebekler, hafta orta- sında ofiste değil de karısıyla bir- likte olan erkekler görüldü. 1989'dan 9Ca geçtiğimiz için sa- dece bir tarih değişimi ile tılsımlı bir döneme de gececeğimize inan- dırmaya çalıştı reklamcılar. Rea- gan'ın gitmesi, Doğu Avrupa'nın değişmesi gerçekten bir dönemin bittiğini gösterdi göstermesine. Ama 80"ler bitti diye de her şey de- ğişmedi. Para hırsı da bunlardan biri. Romalılardan beri sürmttş. Tarih 90 oldu diye şimdi mi du- raklayacak? Günde 15 saat, haftada 80 saat çalışmak olağan. Nerede? "City" de Para alım satımıyla uğraşan- lara bol para, az zaman. Evlilik, aşk hayatı, hele hele çocuk zinhar. Kısa, gelip geçici, birkaç hafta sü- ren ilişkiler yeter. Akılda tek şey olacak: Para kazandırmak ve do- layısıyla para kazanmak. Ekranda uçuşan titrek sanb, ye- şilli, kırmızılı, mavili rakamlan oradan alıp buraya, buradan alıp şuraya yollamak. Bir elde telefon, bir parmak tuşlarda, arada bir uzanıp sigaradan bir nefes. Yapay havalı, kuşsuz, ağaçsız bir koca salonda, düny'anın göbeğınde olup dünyayı unutarak. Sadece rakam- lara bırakarak Hong Kong'dan si- pariş alıp Sydney'e, Zürih'lekını New York'a yatırarak, bir saat ön- ce aldığını bir saat sonra satarak... Hisse alım satımıyla uğraşanla- nn, banker ve piyasa analistleri- nin yüzde 70"i boşanmış. Çok V.L- zanıyorlar, ama kısa sürede de tü- keniyorlar. Tükenmemeyi bece- renler daha yukarı çıkıyor. Orada da tükenmezse daha da yukan. Ve nihayet artık tükenmesine gerek kalmayan bir yere gelip sakinliyor- lar. Danvin kuralı geçerli. Çok ki- şi telef olacak. Kısa sürede buhar- laşacak. Adları sanlan, hatta şe- killeri unutulacak. Ama alım sa- tım durmayacak. Kadırgalardaki forsalar gibi. Tek fark: Bunlar gö- nuUü. Atina'dan Ortodokslar haçla dövüşür STELYO BERBERAKİS ATİNA — Orta Yunanistan'- ın Larissa semtinde geçen hafta içinde çıkan olaylar, Bizans döne- minin 'yeşiller' ile 'maviler' ara- sındaki ezeli düşmanlığını akla ge- tirdi. Yunamstan'ın büyük kent- lerinden biri olarak kabul edilen Larissa'mn Aghios Ahillios Kili- sesi'nin despotu Dunitrios, yol or- tasında 300 kişilik bir grubun sal- dınsına uğradı. Saldırıda yumur- talar, bozuk paralar başrolü oy- nadı... Daha sonra polis copları- nın ve göz yaşartıcılann katıldığı bu saldırıda çok kişi yaralandı ve 'lanetler' yağdınldı. Olay, 1989 yılının ekim ayına dayanıyor. O tarihte Larissa'mn Aghios Ahillios Kilisesi'nin met- ropolü TneofOlos, Kutsal Sinod tarafından başka bir bölgeye 'sii- ralntüştü* Theofillos'u 'cuntaa' olarak tanıyanlan mem- nun eden bu karardan sonra, des- potluk görevine Dimitrios atan- dı. Gel gelelim 1989 ekiminden bu yana TheoTıllos'un 300 kadar ta- raftarı, Dimitrios'un despotluğu- na itiraz ediyor. Geçen mart ayından bu yana süren bu 'kavga' geçen hafta 'patlak' verdi. Despot Dimitrios'- un, kilisesinin yortusu için düzen- ledigi dini ayin savaş alanına dön- dü. Kilise içinde toplanan yüzlerce kişi, kilise dışında beddua okuyan 300 kişinin 'tutsagı' olmuştu ade- ta. Despot Dimitrios içeride ayin yönetiyor; eski despot, 'cuntaeı' Theofülos'un taraftarlan dışan- da lanet yağdınyordu. Ortodoks-, luğun kurallanna göre dini ayin ne olursa olsun hiçbir durumda durdurulamazdı. Ama bu kez ku- rallar bozulmustu. Çünkü dışan- dakiler, içeridekileri daha da 'korkutnak' için kilisenin içine göz yaşartıcı bir bomba bile at- maktan kaçınmamışlardı. Ortalık birbirine kanşınca papazlar bir yana, despot bir yana, halk da ki- İiseden dışari fırladı.. Ayin yanda kesilmişti. Ancak dışanda polis kordonunu delip ki- lisenin içine girmeye çalışanlara "boynn egmemek" amaayla Des- pot Dimitrios, yanda kesilen ayini yeniden başlattı. Dışanda kan gövdeyi götürüyordu. Polis ile Theofillos taraftarlan çatışıyor, bu arada Dimitrios taraftarlan da kavgaya karışmaya başlıyordu. Daha sonra ayin gereğince, Aziz Ahillios'un kemiklerini yüzyıllar- ca koruyan kutsal kutu, kilisenin dışına çıkarılacak ve dolaştınla- caktı. Ama nafile. Bunu gören Theofillos taraftarlan daha çok tahrik olmuştu. Ellerine ne geçir- dilerse Dimitrios'un kafasına yağ- dınyorlardı. Bozuk paralardan bi- ri Dimitrios'un gözüne isabet et- mişti bile. Yumurtalar ise yağmur gibi din adamlannın üzerine dü- şüyordu. Bu olaylardan sonra bir açık- lama yapan Dimitrios, bundan böyle bu tür olaylann çıkması du- rumunda "kilise yasalannı" kul- lanmak zorunda kalacağını du- yurdu. Bu bir bakıma 'aforoz' an- lamına da geliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle