Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SOSYAL BİLİMLER ÖDÜLÜ: ŞADUMAN HALICI ‘YÜZELLİLİK GAZETECİLER’ ‘Yüz Ellilik gazeteciler’ gerçeği! Seçici Kurulu Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Barış Doster, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr. Örsan Kunter Öymen ve Doç. Dr. Deniz Yıldırım’dan oluşan Sosyal Bilimler Araştırması dalında ödüle bu yıl “Yüz Ellilik Gazeteciler” adlı araştırma dosyasıyla Prof. Dr. Şaduman Halıcı değer görüldü. Yüz Ellilik Gazeteciler, Lozan Antlaşması’nca belirlenen genel af kapsamı dışında kalan 150 kişiden 22’sini konu alıyor. Halıcı, ismi geçen kişilerin, organize ve bilinçli bir biçimde Cumhuriyet karşıtı eylemlerin merkezinde olduğunu belgelerle gözler önüne seriyor. ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR n Gayet kapsamlı gözüken çalışmanızda hangi kaynaklardan yararlandınız? Araştırma, inceleme eserlerinin dışında iki kaynak grubum var. İlki arşivler. Bunlar içinde de Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde yer alan belgeler ile Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivi’nde yer alan istihbarat dosyaları öne çıkıyor. İkinci grubu gazetecilerin önce Milli Mücadele döneminde Türkiye’de, ardından sürgünde yaşadıkları ülkelerde çıkardıkları gazeteler oluşturuyor. Fransa’dan Yunanistan’a, Bulgaristan’dan Mısır’a kadar geniş bir coğrafyaya yayılan gazeteler bunlar. SÜRGÜNDE İKİ FARKLI DURUŞ n Bu gazeteciler sürgünde nasıl bir tavır sergilediler? Sürgünde iki farklı duruş sergiliyorlar. Bir kısmı inançsızlıklarını; suçlamaya, hakarete hatta ne yazık ki yabancı devlet ve örgütlerle işbirliğine dönüştürüyor. Eleştirileri bilimsellikten çok uzak. Maddi ve manevi konumlarını kaybetmenin verdiği öfkeyle yoğrulmuş slogan cümleler, özel hayatlara müdahaleler, Türk kadınları ve anaları üzerinden yapılan çok küçültücü saldırılar gibi. Dikkat çekici olansa; dünyanın farklı bölgelerine giden, birbirlerinden binlerce kilometre uzakta olan bu kişilerin suçlamaları, yaparken kullandıkları kelimeler, cümleler, kalıplar sanki tek bir kaynaktan çıkmış gibi. Birileri ellerine yazılı bir kâğıt vermiş, bu doğrultuda yazın, konuşun demiş sanki. n İkinci gruptakiler kimlerdir? İkinci gruptakiler Türkiye’ye muhbirlik yapanlardır. Birinci grupla olan yakın ilişkilerini kullanarak Türkiye’ye bilgi satmışlardır. Satmışlardır, diyorum çünkü bu görevi para karşılığı yapmışlardır. Kimileri düzenli maaşa bağlanmıştır, kimilerine verdikleri bilgi karşılığında ödeme yapılmıştır. Kritik öneme sahip bilgiler de vermişlerdir. SanRemo’da Vahideddin’in yaptığı toplantılar, Atatürk’e suikast girişimleri, Kürtçü ayaklanmalar gibi.. Bu isimlerden bir kısmı samimidir. Yani yaşadıkları ülkelerde o güne kadar olan duruşlarının hata olduğunu kavramışlar, ilk grubun niyetinin Türkiye, Türklük değil kendi kişisel çıkarları olduğunu gözleriyle görmüşlerdir. Muhbir olanların bir kısmı çift taraflı çalışmıştır. Hem Türkiye’ye kendi arkadaşlarını gammazlamışlar hem de İngiliz, Fransız, Yunan ayırt etmeden yabancı istihbarat örgütlerine Türkiye, Türk ordusu hakkında bilgiler vermişlerdir. Bir masanın başına oturup, uydurma raporlar hazırlayıp Türkiye’den para koparmaya çalışan da vardır. ‘DÜŞMANIMIN DÜŞMANI DOSTUM DİYENLER’ n Yüz Ellilik gazeteciler ile isyanlar arasında bir bağlantı var mı? Evet. Kemalist Türkiye diye tanımladıkları Türkiye Cumhuriyeti’ni, onun yaşamasının tek dayanağı olarak gördükleri Atatürk’ü ortadan kaldırmak, saltanatı iade etmek, eski mevkilerini kazanmak için yabancı örgütlerle de işbirliği yapıyorlar. Bu işbirliklerinden biri de 19261930 yılları arasında Ağrı ve çevresinde meydana gelen isyan dalgasında yaşanıyor. İngiliz, Fransız, Yunan destekli cemiyetler kuruluyor, gazeteler çıkarılıyor, para toplanıyor, Ermenilere toprak verilerek sözleşmeler yapılıyor. Görüşmeleri yapanlar arasında gazetecilerin yanı sıra Milli Mücadele tarihimizin önemli bir ismi de var üstelik. Bu süreçle ilgili pek çok değerli çalışma ortaya konuldu. Ben de bu süreçte gazetecilerin rolünü ortaya koymak istedim. Prof. Dr. Şaduman Halıcı, “Yüzellilik Gazeteciler” çalışmasının son kontrollerini yapan doktora öğrencileri Sultan Berna Akkoyunlu ve Selma Baysal ile birlikte. İsyan sürecinin yalnızca iç dinamikleri olmadığını, asıl kaynağın Ortadoğu ile Avrupa olduğunu, emperyalistler ve işbirlikçilerinde düğümlendiğini; din, dil, ırk fark etmeden Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak hedefine yöneldiğini belgeleriyle ortaya koymayı amaçladım. Düşmanımın düşmanı dostumdur, diyorlar özetle. n Yüz Ellilik gazeteciler olayından bugüne çıkarım yapacak olursak, neler söylemek istersiniz? 15 Temmuz darbe girişimi sonrası darbeciler hangi ülkelere kaçtılar, hatırlayalım. Kaçanlar Türkiye ve Türk ordusuyla ilgili hangi bilgilere sahipti, hatırlayalım: Millî Mücadele’ye karşı çıkıp kaçanlar da benzer ülkelere gittiler, benzer bilgilere sahiptiler. Sürgünde Türkiye’yle ilişkilerini bir şekilde sürdürdüler. İçerde hâlâ adamları vardı. Adamları sözcüğünü bilerek vurguluyorum. Çünkü kendileri söylüyorlar. Bakanlıkları, Meclis’i işaret ediyorlar, Orduyu ele geçirmekten bahsediyorlar. İşte böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayken hâlâ Atatürk dönemine diktatörlük, Atatürk’e diktatör, İsmet İnönü’ye zafersiz paşa gibi tanımlamalar yapmak, sorunlarımıza çözüm üretmez, bizi birleştirmek yerine de ayrıştırır. Oysa biz birleşmeye, bütünleşmeye, hoşgörüye, birbirimizi anlamaya çok ama çok büyük gereksinim duyduğumuz bir süreçten geçiyoruz. ŞADUMAN HALICI 1970 yılında Ankara’da doğdu. 1996’da Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1998’de aynı üniversitede “Yüz Ellilikler” başlıklı teziyle yüksek lisans, 2004’te “Yeni Türkiye Devleti’nin Yapılanmasında Mahmut Esat Bozkurt 18921943” başlıklı çalışmasıyla doktora tezini veren Şaduman Halıcı halen Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Yayımlanmış dokuz kitabı, pek çok uluslararası makalesi bulunuyor. 12 5 Kasım 2020