21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2013 SALI 6 HABERLER Yargıtay 10. Ceza Dairesi, hukuka aykırı delille mahkumiyet kararı verilemeyeceğine hükmetti Her dinleme delil olmaz İLHAN TAŞCI ANKARA Adalet Bakanlığı, hukuki delil niteliği olmayan istihbari dinlemelerin de delil sayılmasını isterken Yargıtay, suç işlemek amacıyla kurulan örgütün üyelerine “hukuka aykırı dinlemelerle” ceza verilemeyeceğine hükmetti. Daire, hangi suç için dinleme kararı alındıysa ancak dinlemelerin ona delil sayılabileceğine, bunun dışındaki suçlamalara dayanak yapılamayacağına da işaret etti. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, bu gerekçelerle suç örgütünün üyelerine yasadışı elde edilmiş telefon dinlemelerine dayanılarak verilen cezayı bozdu. Yargıtay temyiz incelemesini yaptığı bir dosyada dinlemenin delil olarak kullanılma ölçütlerini belirlediği olay şöyle gelişti: Adana’da 8 kişi “suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma, suç işlemek TİB BAŞKANI ŞEN DE ÖNLEM İSTEDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Böcek Araştırma Komisyonu’na bilgi veren TİB Başkanvekili Nihat Şen, dinleme cihazlarının denetiminin yapılması gerektiğini belirterek bu tür cihazların reklamının verilmemesine ilişkin bir düzenleme yapılmasını talep etti. Ortam dinlemesinin delil sayılmamasını öneren Şen, “Dinlemenin aslında biz bir anlamda garantisiyiz, dinleme olmamasının garantisiyiz. Ortam dinlemesine yapılacak en ciddi garanti, başlangıçta bunun delil olmaması, yani bu sistemin bu çarkın içinden geçmemesi” dedi. amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma” suçları kapsamında yargılanarak bu suçlardan mahkum oldu. Temyiz üzerine dosya Yargıtay 10. Ceza Dairesi’ne geldi. Daire, bir sanık hakkında “suç işlemek için örgüt kurma” suçundan; 5 sanık hakkında ise “örgüte üye olma” suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesini yaparken suç işlemek için örgüt kurma suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması gerektiğini belirtti. Sanıklar hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” nedeniyle iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması kararları alındığı anımsatılan kararda her dinlemenin delil olamayacağı şöyle anlatıldı: “... Dinlenen telefon görüşmeleri, ancak uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden delil olarak kullabilir. ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya kurulmuş olan örgüte üye olma’ suçları yönünden dinleme kararı bulunmadığından, sözü edilen telefon konuşmaları bu suçlarda delil olarak kullanılmaz. Öte yandan, CMK’nin 135. maddesinin 6. fıkrası uyarınca, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin hükümler ‘suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma’ suçu için uygulanamaz. Olayda, örgüt oluşturmak için sanıkların sayısı yeterli ise de suç işleme iradelerinde devamlılık ve aralarında hiyerarşik ilişki bulunduğuna ilişkin delil olmadığından, TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen ‘suç işlemek için örgüt kurma’ ve dolayısıyla ‘suç işlemek için kurulan örgüte üye olma’ suçlarının unsurlarının oluşmadığı; hukuka aykırı delil niteliğindeki telefon konuşmalarının bu suçlar yönünden hükme esas alınamayacağı gözetilmeden, sanıkların bu suçlardan beraatları yerine mahkumiyetlerine karar verilmesi yasaya aykırı, hükümlerin bozulmasına...” Kürt Yasağı Kondu Kürt Yasağı Kalktı Herkes eteğindeki taşları dökmeye başladı nihayet! Hah şöyle be kardeşim! Artık özgürlük geldi! Tabii bu “özgürlüğün kapısını” Recep Tayyip Bey açınca ve hükümetin Kürt meselesini çözüm politikası desteklene talimatı ülke çapında bildirilince herkes o kapıdan süzüldü, gülerek kahkaha atarak memnun mesut... Baktım mesela CÇandar, Hakkâri ve çevresinin coğrafya ve kültür olarak Türkiye ile değil, Kürdistan ile ilişkili olduğunu, oranın bir parçası olduğunu rahatça yazmaya başladı.(*) Bunu Kürtler zaten söylüyordu, biliniyordu, ama “yüksek politika” erbabı, bunu Kürtler gibi dile getirmekten nedense kaçınıyordu. Hükümetin adamlarından MAkyol’un benzer konudaki yazısında sorduğu “Is There a Turkish Kurdistan?” sorusunu, Çandar ayakları üzerine oturtuyor ve diyor ki: Bu sorunun “ilgili tarafları tatmin edebilecek cevabı şöyle olabilir: ‘Part of Turkey’s territory is Kurdistan’...” (Türkiye’nin bir kısmı Kürdistan’dır.) Milliyet gazetesinde mutlu bir isim daha var: MSancar. Kürt meselesinin çözümü yeni bir cumhuriyet inşa edecek.. Ortadoğu’da sınırlar fiilen kalkar.. diyor. “Kürt meselesi çözülüyor”u tartışıyoruz artık... RTE, adeta IV. Murat gibi! Geçen yıl, gazete ve televizyonlara bildirmişti: KürtPKK tartışmalarına son verin diye... Anımsayan var mı? Bunun üzerine, örneğin NTV bu tartışmaların hepsini ekranlarından kaldırmış ve tartışmacı ekran yüzlerini de kapının önüne koymuştu! Habertürk ve Milliyet bu nedenle kimleri kovmuştu? Dördüncü Murat’ın içki yasağı koyup, içerken de yasağı kaldırmasına benzer olayı yaşıyoruz. Şimdi rüzgârlar tersten esiyor. İçki yasağı, pardon, KCK tutuklamalarınayargılamalarına laf etme yasağı kaldırıldı... Artık Kürt meselesini bütün açıklığıyla, RTE’nin çözüm isteği doğrultusunda tartışma, yazma çizme özgürlüğü “açıldı”! Çünkü RTE, başkanlık seçimleri ve bunun için gerekli başkanlık anayasasını acilen gündemine aldı ve yeni politikasını açıkladı. RTE epey zor durumda! RTEApo, AKPBDP ittifakının halkla ilişkilerinin hızla yapılması gerekir.. Şu KCK tutuklamalarının da tasfiyesi... Ekranlar ve sayfalar bayram ediyor! Yok yok, yasağın kalkmasından memnunum. Herkes düşüncelerini özgürce dile getirmeli.. Kimse de hiçbir şeyin arkasına saklanmamalı. ??? Ama olay gerçek çıplaklığıyla tartışılmalı.. tek yönüyle değil. “Hem RTE hem Apo, Güney Afrika’nın siyahi lideri Mandelası olur” düşünceleriyle “çözüm”e Formula yarışları gazı veriliyor. Güzel ama Milliyet’in Sancar’la röportajını okuyan okurların gözlerinden ise en temel gerçek kaçırılıyor. Gazetenin yeni röportaj yüzü Zeynep Miraç Hanım, örneğin Kürt meselesinin nasıl çözüleceğine ilişkin tek soru sormuyor. Bu çözümün, RTE’ye diktatörlük yetkileri verecek diktacı başkanlık anayasası ile sağlanmak istendiği gibi, en temel gerçeği öğrenemiyoruz... Sanki RTE, çözümü tartışın, övün, ama dikta anayasası ile bağlantı kurmayın istiyor... ??? Burada, “BDP, ‘RTE bize isteklerimizi versin de isterse diktatörlük yönetimi kursun.. ver özerklik al diktatörlük’...” demiştik ya... BDP Başkanı Demirtaş Meclis’te açıklama yaparak yanıt vermiş bize: “BDP otoriter başkanlık sistemine evet demez.. yeni anayasanın yapılma olasılığı yüzde 1 bile değil” diye eklemiş. Seçim takvimi elvermiyormuş... Pardon? Demirtaş bu yanıtıyla aslında bizle konuşmuyor, resmen RTE ile anayasa pazarlığına oturuyor! Geçen yıl, Kürtler devlet içinde paralel devlet kuruyor, buna izin veremeyiz diyerek KCK tutuklamalarını başlatan ve patronları toplayarak medyanın kulağını çeken başbakan, durup dururken şimdi neden tam tersi bir politikaya soyundu acaba? Ancak siyasetten anlamayan, RTE’nin her şeyi başkanlık anayasasına endekslediğini, görmez veya anlamaz... Demirtaş “henüz anayasayı görüşmedik” diyor.. RTE bu konuyu sizinle değil, yeni müttefiki Apo ile İmralı’da görüşüyor. Ve büyük olasılıkla da işi bitirdi!.. Türk milliyetçiliğini de Kürt milliyetçiliğini de ayakları altına aldığını açıklamasını, başkanlık anayasasının temel konuları üzerinde Apo ile anlaşma sağlandığının işareti olarak görmek gerekir! Şuraya yazıyorum: Başkanlık anayasası yok, Kürt meselesine de çözüm yok.. Daha nasıl anlatsam durumu! Millete Kürt meselesinin çözümü değil, aslında diktacı bir anayasa yutturulmak isteniyor! Kotarılmak istenen ancak AKPBDP anayasası olur. Bu milletin değil... Not: Bir İhanetin Öyküsü’nün üçüncü yazısı gelecek. (*) www.al monitor. com/pulse/tr/contents/ articles/opinion/2013/02/turkeykurdistanpkkhakkari.html Suçlama konusu İrticayla Mücadele Eylem Planı’na Genelkurmay bilgisayarlarında rastlanmadı Asıl belge bulunamadı Yargıç HSYK’ye şikâyet edildi Baba Demir bugün yargıç karşısında ‘Hamzaçebi görevi kötüye kullandı’ İstanbul Haber ServisiPoyrazköy davasına bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi yargıç Mehmet Hamzaçebi, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği, CD ve DVD’lerin el koyma işlemi sırasında imajlarının alınmamasının, delil sıhhatini tek başına zedelemeyeceğini belirttiği yazısı nedeniyle HSYK’ye şikâyet edildi. Hamzaçebi, Poyrazköy davasında bu görüşleri nedeniyle reddedilmişti. Avukatlar, reddi hâkim taleplerinin kabul edilmemesine de itiraz etti. Avukatlar, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nden de Hamzaçebi hakkında yasal işlem başlatmasını talep etti. Poyrazköy davasında tutuklu yargılanan emekli Binbaşı Levent Bektaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz, yargıç Hamzaçebi’nin Kafes Eylem Planı’nın çıktığı CD ve DVD’ye ilişkin yazısında, yanlış ve gerçekdışı bilgilerin olduğunu belirtti. Ersöz, “Yargıç, kanundaki açık düzenlemeye karşın, CD ve DVD’lere numaralandırılarak el konulmasını usule uygun diye nitelendirmiştir. Mayıs 2009’da bulunan Kafes Eylem Planı’nın, Eren Günay’a savcılıkta, 27 Nisan 2009’da sorulmasıyla ilgili değerlendirmesi ise üye hâkimin tarafsızlığını tamamıyla kaybettiğini de göstermektedir” dedi. Yargıcın, avukatların CD/DVD’lerin içeriği ile oynanmış izlenimi yaratmak amacıyla bilirkişi raporu aldırdığı yönündeki yorumuna da dikkat çeken Ersöz, şöyle devam etti: “Tarafsız hâkimin böyle bir değerlendirmede bulunması mümkün değildir. Davanın tutuklu sanıkları Levent Bektaş, Eren Günay, Erme Onat ve Ercan Kireçtepe’nin AİHM başvurularında, hükümetin 2. cevabı beklenmektedir. Hamzaçebi tarafından yazılan yazının bu sürece etki etmek amacıyla kaleme alındığı açıktır. Yazıda kasıtlı olarak ‘gerçekdışı’ değerlendirmelere yer verilerek, genel müdürlükte görevli hukukçular yanlış bilgilendirilmiştir. Bu durum tarafsızlığı ortadan kaldırması bir yana görevi kötüye kullanma suçunun işlenmesi demektir.” Nora babasına kavuşabilecek mi? HİLAL KÖSE Nora Demir henüz 4.5 aylık bir bebek. Doğduğu gün tutuklanan babasıyla ilk buluşması 10 günlükken, demir parmaklıklar ardında gerçekleşti. Cezaevine gide gele idrar yolları enfeksiyonu kaptı. Nora’nın babası Yusuf Demir, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün yargıç karşısına çıkacak. Davayı, Nora bebek ve Demir’in tahliyesini bekleyen öğrencileri de izleyecek. Eğitim Sen 7 No’lu şube yöneticisi, sınıf öğretmeni Yusuf Demir (34), 19 Ekim 2012’de terör örgütü MLK/P üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Demir aleyhine, dosyadaki tek delil ise davanın diğer sanığı Ünal Şengezer’in ifadesi. Polis, telefon ihbarı üzerine Ünal Şengezer’in evine baskın düzenledi. Evinde bomba yapımında kullanılan malzemeler ele geçirilen Şengezer, “İçinde patlayıcı bulunan çantayı öğretmen Yusuf Demir’in getirdiğini” ileri sürdü. Yusuf Demir’in eşi Sevgi Demir, “Yusuf sosyalist, duyarlı bir insan. Yusuf üzerinden gözdağı verdiler. Yusuf çok geniş çevresi olan Eğitim Sen de aktif çalışan, herkes tarafından sevilen bir öğretmendi” diyor. Eşi gözaltındayken rutin kontrol için hastaneye gittiğini anlatan Demir, “Hastaneye giderken öğrendim, basında ‘bombacı öğretmen’ diye haberler yapıldığını. Şoka uğradım. Hastaneye gittiğimizde doğum başlamıştı. Oysaki 15 günümüz daha vardı. Hiçbir duyguyu yaşayamadım, donmuştum.” Nora’nın babasının ilk gülümsemesini göremediğini dile getiren Demir, “Yakında dişi çıkacak, konuşmaya, yürümeye başlayacak. Umarım babasına kavuşur” diyor. Demir, Nora’yla babasının buluşmasının, tutuklandıktan on gün sonra Metris Cezaevi’nde gerçekleştiğini anlatıyor: “Kapalı görüştü. Camın ardındaki eşimi tanıyamadım. Çökmüştü, 10 kilo vermiş gibiydi. Ertesi gün açık görüşe gittik. Nora’nın göbeği cezaevinde düştü. Her ayın sonunda Tekirdağ’a açık görüşe götürüyoruz. Aramalar sırasında hırpalanıyor. İlk gittiğimizde sütyenimizdeki tel öttüğü için geri gönderildik. Koştum geldim ki masanın üzerinde çıplak bir şekilde duruyor. Bezi bile açıktı.” İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Genelkurmay bilgisayarlarına ilişkin yapılan inceleme raporunda suçlama konusu yapılan “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”na rastlanmadığı kaydedildi. Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi’nde, tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek imzalı “İrtica ile mücadele eylem planı” hazırlandığı iddia edilen, aynı dairede hükümet aleyhine kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteler kurulup işletildiği iddialarıyla ilgili Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi’ndeki bilgisayarların harddiskleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldı. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un da suçlandığı internet andıcına ilişkin belgelerin de araştırıldığı bilirkişi incelemesi sonucu toplam 1336 sayfa ile 4 klasörden oluşan rapor hazırlandı. Mahkemenin 12 Ocak 2011 tarihli kararı uyarınca Genelkurmay’dan gönderilen harddisklerde naip hâkim Hüsnü Çalmuk tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesine ilişkin rapor 11 Şubat 2013’te tamamlandı. Mahkeme 18 Şubat 2013’teki duruşmada, sanık ve avukatlarına bu raporu inceleyerek beyanda bulunmaları için 11 Mart’a kadar süre verdi. Şifreli dosyaların büyük oranda çözüldüğü anlatılan raporda harddisklerin 35 kez silme işlemi yapıldığı yönündeki tespitler ve inceleme sonuçları dikkate alınarak kelime bazlı arama yapıldığı anlatılarak “ ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nda geçen kelimelerden bir kısmı bulunmuş ise de suça konu belgeye rastlanmamıştır” denildi. Başkan dahil 31 kişiye gözaltı Emniyet’ten bilgi istendi CHP’li Mahmutlar Belediyesi’ne operasyon ANTALYA (Cumhuriyet) Antalya’nın Alanya ilçesine bağlı Mahmutlar beldesinde “İhaleye fesat karıştırmak” suçundan CHP’li Belediye Başkanı Ali Çelik ve meclis üyelerinin de aralarında bulunduğu 31 kişi gözaltına alındı. Antalya İl Jandarma Komutanlığı ve Alanya İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, “ihaleye fesat karıştırmak” iddiasıyla dün saat 07.30’da Mahmutlar Belde Belediyesi’ne yönelik operasyon düzenledi. Belediye Başkanı CHP’li Ali Çelik, CHP’li Meclis Üyesi Hasan Kısa ve MHP’li Meclis Üyesi Mehmet Çatal’ı evlerinde gözaltına alan jandarma ekipleri, mesainin başlamasıyla birlikte belediye binasına operasyon yaptı. Operasyonda, Hesap İşleri Müdürü Ali Uyar, Yazı İşleri Müdürü Mehmet Avcı, Satın Alma Komisyonu Üyesi Şerife Tokaradayı ile bir devlet bankasında çalışan memurların da aralarında bulunduğu 31 kişi gözaltına alındı. Başkan Çelik ve beraberindekiler sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Mahmutlar Jandarma Karakolu’na götürüldü. Jandarma, belediye çalışanları gözetiminde belediyedeki bilgisayar ve evrakı inceledi. Operasyonu duyan çok sayıda belde sakini, belediye binasının önünde toplandı. Raporda, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nden gönderilen dosyaların yedeklemeleri de içerdiğinden yaklaşık 235 bin dosya üzerinde inceleme yapılması gerektiği anlaşıldığı, bunun üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne 26 Aralık 2012’de yazılarak inceleme konusu harddisklerde yargılamaya konu olan andıç, Ergenekon’a ilişkin bilgi notlarını ve dava dosyasında yer almayan ancak sanıklar ile ilgili olduğu görülen delillerin tespitinin istendiği anlatıldı. ERGENEKON’DA SANIKLAR YÜZDE 1 ORANINDA SÖZ ALMIŞ HP’li belediyelere savcı atasınlar’ Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ise “Her yıl 4 kez soruşturma geçiriyoruz. 3 ayda bir belediyeye müfettişler geliyor. Bir de Sayıştay denetçileri hep Antalya’da. Onlar da her şeyi didik didik ediyor. Hükümet CHP’li belediyelere bir de savcı atasın. Savcı buradan çıkmasın. Her şeyi araştırsın. Biz onlara da bir oda veririz” dedi. ‘C Mahkemeden ‘konuşanlar’ listesi İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık ve avukatların konuşma sürelerine ilişkin bir çizelge hazırladı. Mahkeme, büyük çoğunluğu 5 yıla yakın süredir tutuklu bulunan sanıkların ve avukatların konuşma sürelerini dakika, saat ve gün bazında hesapladı. Liste en çok konuşandan en kısa konuşana doğru sıralandı. Buna göre tutuklu sanık avukat Kemal Kerinçsiz, talep ve savunmasında toplam 136 saat 55 dakika söz alarak “konuşanlar” listesinde 1. sırada yer aldı. Tutuksuz sanık eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Abbas Yurtkuran 1 dakika ile listenin sonunda yer aldı. Ancak bugüne kadar birleşen davalarla toplam 577 duruşma yapılan davada, mahkemenin çizelgesindeki süreler, toplam süre ile karşılaştırıldığında sanık ve avukatların konuşma süreleri yaklaşık yüzde 1 oranında kalıyor. KCK’de ‘uyarılı’ tahliye ? ERZURUM (Cumhuriyet) Iğdır’daki KCK operasyonunda tutuklanan BDP’li Iğdır Belediye Başkan Yardımcısı Elif Dağgül, ilk duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, “Buradan hem sanığa, hem salonda bulunan sanık yakınları ve varsa belediye yetkililerine şunu söylemek isterim. Bakın yasadışı bir eylemin talimatı, ister BDP’den, ister diğer partilerden gelsin bu suçtur. Bu suçu işleyen her kişi veya parti bundan sorumludur. Yasadışı eylemin talimatını verenler kadar katılanlar da yasalar karşısında suçludur” dedi. Balbay 5. sırada Çizelgeye göre 6 Mart 2009’dan bu yana tutuklu olan CHP Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, savunma, çapraz sorgusu, talep ve beyanlarda toplam 40 saat 53 dakika, gün bazında ise 6 gün, 4 saat, 53 dakika konuşabildi. Listede 5. sırada olan Balbay’ın konuşması toplam duruşma süresinin ancak yüzde 1.38’ini oluşturuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle