21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ŞUBAT 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 İSO Ekonomik Durum Tespit Anketi’nden ‘işten çıkarmalar’ ve ‘finansman sıkıntısı’ çıktı İ Diken üstü iyimserlik Ekonomi Servisi İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) hazırladığı 2012 ikinci yarı Ekonomik Durum Tespit Anketi’nde, işletmelerin yüzde 48.8’lik bölümünün finansman sıkıntısı çektiği ve 2012 ikinci yarıda ücretli çalışanların sayısı düşerken işten çıkarılanların toplam çalışanlara oranının yükseldiği ortaya çıktı. İşten çıkarılanların toplam çalışanlara oranı 2012 ilk yarıda yüzde 6.7 olurken bu oran 2012 ikinci yarıda yüzde 7.7’ye yükseldi. Anket sonuçlarını açıklayan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük’ün verdiği bilgilere göre üretim, iç satışlar, dış satışlar, yeni siparişler ve istihdamın ele alındığı 5 temel konudan dördünde göstergeler, 2012 ilkyarıya göre biraz daha olumsuz sonuçlandı. 2012 ikinci yarıda, iç satışlar hariç diğer temel göstergelerde artış bildiren işletmeler oranı düşerken azalış bildiren işletmeler oranı tüm temel göstergelerde yükseldi. İç satışlarda artış bildiren işletmeler oranı 2012 ikinci yarıda yüzde 48.4’ten yüzde 49.1’e yükselirken üretimde yüzde 51.4’ten yüzde 50.6’ya, dış satışlarda yüzde 47.1’den yüzde 44.3’e, yeni siparişlerde yüzde 46.3’ten yüzde 45.7’ye, istihdamda yüzde 41’den yüzde 34.6’ya geriledi. Beş temel göstergede azalış gerçekleştiğini bildiren işletmeler oranı üretimde yüzde 22.4’ten yüzde 26.4’e, iç satışlarda yüzde 22.8’den yüzde 26.4’e, dış satışlarda yüzde 23.8’den yüzde 30’a, yeni siparişlerde yüzde 21.1’den yüzde 24’e, istihdamda yüzde 21.7’den yüzde 27’ye yükseldi. Böylelikle 2012 ikinci yarıda, 2012 ilkyarıya göre tüm temel göstergelerde azalış bildiren işletmelerin oranı önemli ölçüde arttı. Özellikle dış satışlarda azalış bildiren işletmeler oranının yüzde 30’lara ulaşması, dış satışlardaki yavaşlamanın 2012 ikinci yarıda daha fazla hissedildiğini ortaya koydu. SO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, işletmelerin 2013’ün ilk yarısına yönelik olarak ölçülü bir iyimserlik içinde olduklarını belirterek 2013’ün ekonomik anlamda 2012’den pek de farklı bir yıl olmayacağını söyledi. Kürt Düğümü: Kim Çözer, Kim Çözemez (2) Kürtlerin kimlik sorunu, kültürel hakları, yönetime katılma talepleriyle ilgili asgari programı karşılamak, bilinçli biçimde çarpıtılarak, belli bir kesime, belli bir coğrafyada ayrıcalıklar tanımak, bir tür “taviz”, hatta “teröre taviz” olarak kamuoyuna sunuldu, sunuluyor. Mesele, “taviz”e indirgendiğinde, bunu göze alanın bir “bedel”i de göze aldığından, alacağından da dem vuruluyor tabii. RTE’nin (yalandan kim ölmüş!) neye mal olursa olsun sorunu çözeceğini üfürmesi de bu bakışın devamı. Oysa sorun, bir “taviz”, bir ayrıcalık tanıma, ‘bölmeböldürme’ değil, ülke bütünlüğü içinde, barış içinde, kimliklere saygı çerçevesinde birlikte yaşama, bir topyekun demokratikleşme sorunudur. Sorun Kürt’ü,Türk’ü, Lazı, Arap’ı, Çerkezi ...her kimliğe, çokkültürlülüğe, çok renkliliğe saygının gereğini yapma sorumluluğudur. Kürt düğümünü çözmek bir “lütuf” değil, bir sorumluluktur. Temel göstergede azalış var İşletmeler istihdamı kısacak 2013 ilkyarıda işletmelerin yüzde 11.9’u üretimde, yüzde 12.2’si iç satışlarda, yüzde 13.1’i dış satışlarda, yüzde 11.2’si yeni siparişlerde, yüzde 11.7’si istihdamda daralma beklediğini bildirdi. Böylelikle tüm göstergelerde daralma bekleyen işletmelerin oranı yüzde 10’un üzerinde seyretti. İşletmelere göre Türkiye’nin öncelikli sorunları arasında yüzde 18.9 ile işsizlik gelirken bu sorunu yüzde 12.4’lük payla eğitim, yüzde 12.2’lik payla kayıt dışı ekonomi ve haksız rekabet ortamı izledi. Kâr oranının düştüğünü açıklayanların oranı 2012 ikinci yarıda yüzde 29.3’ten yüzde 33.3, zarar ettiğini belirtenlerin oranı yüzde 6.4’ten yüzde 7.1’e yükseldi. Kâr oranlarının daha düşük olduğunu veya zarar etiklerini belirtenlerin toplamı yüzde 40.4 olurken bu oran 2012 ilkyarıda yüzde 35.7 olmuştu. 2012 ikinci yarıda 4.7 puan artış gösteren bu artış, işletmelerin üçte birinden fazlasının kaynak yaratmada zorluk çektiğini gösterdi. İSO Başkanı Tanıl Küçük, anket çalışmasının, 2012’de ekonomik yavaşlamayı teyit eder şekilde sonuçlandığını belirterek “GSYİH verileri de bu yönde seyretmiştir. 2010 ve 2011’deki yüzde 10’lara yaklaşan yüksek büyümelerin ardından 2012’nin 9 ayı sonunda büyüme oranı yüzde 2.6’dır” diye konuştu. Ankete göre, çalışmaya katılan işletmelerin 2013 yılı GSYİH büyüme hızı beklentisi yüzde 4.7 oldu. İşletmelerin üretici fiyat endeksi (ÜFE) tahmini ortalaması yüzde 6.8, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) tahmini ortalaması yüzde 7.3 olarak görüldü. İşletmelerin 2013 sonu ABD Doları kur tahmini 1.88 lira, Avro kur tahmini 2.43 lira, Avro/dolar paritesi 1.29 düzeyinde olacağı ortaya çıkıyor. Ankete katılan işletmelerin rekabet açısından karşılaştıkları en önemli sorunlar arasında ilk sırayı yüzde 15’lik payla ‘kayıt dışı ekonomi, haksız rekabet ortamı’ aldı. 2013 Dolar kuru tahmini 1.88 lira AKP ile sınıfsal çelişki Kürt sorununu, Türkiye genelinin bir demokratikleşme sorunu olarak almayan zihniyet, elbette ki demokrasiyle sorunu olan zihniyettir öncelikle. AKP’nin, neden az gidip uz gidip bir arpa boyu yol alamadığı da demokrasi algısıyla ilgilidir. Başkanlık sistemini, diktatörlük düzeninin son basamağı olarak gören AKP rejimi için Kürt hareketinin talepleri, hazmı kolay talepler değildir. Her gün biraz daha merkezileştirilen yetkileri yerelle paylaşmak, İstanbul merkezli mali kaynağı da güdükleşmiş yerelle paylaşmak demektir ki neoliberal zihniyetin kabul edeceği şey değildir bu. Yerelde demokrasi demek, merkezi bütçenin azgelişmiş bölgeler lehine daha adil bölüşümünü istemek, yerelde politika üretmek demektir ki bu, büyük sermayenin ve iktidarı AKP’nin kimyasına uymaz. PKK, son tahlilde bir Kürt burjuva hareketi değil, yoksul Kürt proleterinin, topraksız Kürt köylüsünün hareketidir. Taleplerin kimlikle sınırlanmayıp sınıfsal bir muhteva kazanması kaçınılmazdır. Anadilin özgürleşmesi kadar, işaş meselesinin çözümünü de kapsamak zorundadır program. “Kürtlüğüm tanınmış, ama işim yok, ekmeğim yok” demez mi yoksul kitleler? Gerçek çözüm, beraberinde, en çok ezilen Kürt işçi sınıfına örgütlenme, iş güvencesi, daha adil bölüşüm, sosyal devlet, yoksul, topraksız köylüye toprak dağıtımı demektir ki bunlar, sermayenin, büyük toprak sahiplerinin hazmedeceği şeyler değildir. AKP ile işte bundan dolayı olmaz, yol alınamaz… Böyle bakınca, Kürt sorununun gerçek çözümü, demokrasiyi dert edinen, eşitsizliklere karşı, adil bölüşümden yana tüm kimliklerden sol, sosyal demokratlarla daha mümkündür. CHP, bugünkü bileşimi ve Kürt sorununu algılama biçimiyle AKP’nin yapamayacağını yapabilecek durumda mıdır? Henüz değil. CHP’de, parti yönetiminin hiç olmasa, Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile aynı frekans boyuna gelmesiyle bu soruya olumlu yanıt vermek mümkün olabilecek. CHP’nin “çözüm ortağı” durumuna gelmesi için daha çok emek odaklı, demokratikleşmeyle Kürtlerin özgürlük mücadelelerinin iç içe bir süreç olduğunu görecek duruma gelmesi gerekiyor. AKP ve CHP seçeneklerinden geriye, sosyalist solun Kürt siyasetiyle birleşik muhalefeti seçeneği kalıyor. Aslında, böyle bir etkili bütünleşme, sadece Kürt sorununa çözüm değil, Türkiye’nin bütün sosyal, siyasal, ekonomik açmazlarına yeni ufuklar açabilecek, çürümüş, adaletsiz, köhne yapıları tersyüz edip yeni bir Türkiye kurmanın muazzam dinamizmini harekete geçirecek potansiyel demek. Böyle bir güçlü bütünleşme, toplumu değiştirecek cesareti ve özgüveni tüm kesimlere taşıyabilir, aynı zamanda CHP yelkenlerine de müthiş bir değişim rüzgârı taşır. Ne yazık ki hem Türkiye solunun hem de Kürt siyasetinin içinde bu potansiyeli görememe, ütopyaları küçümseme, büyük hedefleri göze alamama zafiyeti, güvensizlik var. Hem Türkiye solunun hem de Kürt siyasetinin kendini “iç AKP’lilerden”, milliyetçimuhafazakâr, liberal, sermaye kuyrukçusu çapaklardan arındırması, emeğin programına daha yakın yapılandırması gerekiyor. Programına, pratiğine ve söylemine biraz daha “bir arada yaşama”, ülke bütünlüğünde emek siyasetinin mücadelesini yapma vurgusu yapacak Kürt siyaseti, Karadeniz’in hırçın dalgalarını karşısında değil, bütün haşmetiyle arkasında bulur. Hem öyle bulur ki artık gittiği her yere Enver Gökçe’nin dizelerini önden gönderir: Açık ve Türkiyeli avuçlarımı/Sıcak sakladım/ Buz tutmuş/Eller içindi,/Şimdi sargısız, merhemsiz, çaresiz geliyorum/Şarapnel yarası kollar!/Şimdi uzaklardan teklifsiz ve senin için geliyorum. Yatırım kısılacak Yatırım planlayanların oranı 2013 ilkyarısında, yüzde 41.6 oldu. Bu oran 2012 ikinci yarısında yüzde 41.4 olarak gerçekleşti. Yurtdışında yatırım yapmayı planlayanların oranına bakıldığında, 2012 ilkyarısında yüzde 9.3 olan bu oranın, 2013 ilkyarısı için yüzde 9.4 ile çok fazla değişmediği görüldü. Girdi çıktı oranının arttığını belirten işletmelerin oranı 2012 ikinci yarıda yüzde 50.3’ten yüzde 17.6’ya geriledi. Firmaların en büyük sıkıntısı finansman Finansman sıkıntısı yaşayan işletmelerin oranının 2011 ikinci yarıda yüzde 48.4 olduğu ve işletmelerin yarıya yakın bir bölümünün finansman sıkıntısı ile karşı karşıya bulunduğu belirtildi. Ölçek olarak bakıldığında küçüklerin yüzde 55.7’si, ortaların yüzde 48.2’si, büyüklerin yüzde 30.1’i finansman sıkıntısı çekiyor. Finansman sorununun başında kredi maliyetinin yüksekliği yüzde 70 oranla ilk sırada yer aldı. Tanıl Küçük en CHP’dda iki emekliye yıl Sol, ille sol... ikramiye teklifi Ekonomi Servisi CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, emeklilere veya bunların hak sahiplerine her yıl ocak ve temmuz aylarında olmak üzere, yılda iki defa almakta oldukları aylık tutarında ikramiye verilmesi için kanun teklifi verdi. Nazlıaka, TBMM Başkanlığı’na sunduğu, teklifin gerekçesini şöyle aktardı: “2012 Aralık ayı itibarıyla SSK’de asgari aylık 852 TL, azami aylık 1417 TL; BağKur’da 6. basamak 797 TL, 24. basamak 1867 TL; Emekli Sandığı’nda asgari aylık 1042 TL, azami aylık ise 4 bin 781 TL. Geçim sıkıntısı çeken yüz binlerce emekli yeniden çalışmaya başladı. Resmi rakamlara göre Türkiye’de emeklilerin yüzde 38’i emekli olduktan sonra da çalışmaya devam etmektedir.” Memura emeklilik kâbus Döner sermaye, ek ödeme, ek ders ücreti gibi ödemeler maaşa yansıtılmıyor. KamuSen bu adaletsizliğe dikkat çekecek bir uçurum yaratıyor. Türkiye KamuSen, maaş ve ikramiye adaletsizliğine dikkat çekmek için Türkiye genelinde dilekçe kampanyası başlattı. 15 Nisan’a kadar sürecek olan kam panya kapsamında toplanacak dilekçeler, 16 Nisan’da Başbakanlık’a gönderilecek. Türkiye KamuSen’in verilerine göre bu adaletsizlik şöyle: l 35 yıl çalışmış, ek ders ücretini tam olarak alan, ek ödeme ve sosyal yardımlardan faydalanan ve brüt ücreti 3 bin 347,17 TL olan bir öğretmenin emekli olduğunda alacağı emekli maaşı 1681,05 TL. Aynı şartlardaki bir işçinin maaşı 2 bin 214,06 TL. l Kamuda çalışan mühendis 68 bin 874 TL emekli ikramiyesi alıyor. Brüt maaşı ve çalışma süresi aynı olan bir işçinin alacağı ikramiye ise 108 bin 692 TL. l Kamuda çalışan mühendise brüt maaşının yüzde 53’ü oranında emekli maaşı bağlanırken kamudaki mühendis, kendisiyle aynı şartları taşıyan işçiye göre aylık 615,85 TL daha az emekli maaşı alıyor. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA AKP iktidarında, kamu çalışanları için emeklilik hayal olmaktan çıkıp kâbusa döndü. Çalışırken aldıkları maaş ile emeklilik maaşları arasında uçurum oluştu. Memur emekli olduğunda maaşı yarı yarıya düşerken kamu ile özel arasındaki maaş farkı da katlandı. Kamu çalışanlarına çalışırken döner sermaye, ek ödeme, ek ders ücreti gibi ödemeler yapılırken bu ödemeler prime esas kazançtan sayılmıyor ve emekliliklerinde de bu ödemeler maaşlarına yansıtılmıyor. Ödemelerin emeklilik maaşlarına yansımaması, memurların çalışırken aldıkları maaş ile emekli maaşları arasında büyük Emekli ikramiyesindeki fark ise 39 bin 818 TL. l 35 yıllık çalışma süresinin ardından kamudan emekli olan bir doktor 2 bin 826,99 TL emekli maaşına hak kazanıyor. Bu doktorun aynı şartlarda özel hastaneden emekli olması durumunda ise emekli maaşı 4 bin 551,21 TL’yi buluyor. İkramiye de kamuda 68 bin 873 TL, özelde 108 bin 692 TL. l Kamuda görev yapan, sosyal yardımlar ve ek ödemelerle birlikte brüt maaşı 2 bin 142,73 TL olan bir hizmetli ancak brüt maaşının yüzde 59’u kadar yani 1262,11 TL emekli maaşı alırken; benzer şartlar taşıyan işçinin emekli maaşı 1.448,01 TL olarak belirleniyor. Bir çocuk daha okusun diye 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 0212 275 52 44 SGK Başkanı Acar görevinden alındı www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası Osmanbey Şubesi 00158007287986476 n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar’ın görevinden alındığı öğrenildi. Acar’ın boş bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarlığı’na atanacağı belirtildi. Acar’dan boşalan SGK Başkanlığı’na ise Başkan Yardımcısı Yadigâr Gökalp İlhan’ın atanacağı bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle