18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S AĞUSTOS 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Korkut Eken Susurluk biçer! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97Bektronik posta: [email protected] - Tren kazası kem gözlerin nazarrymış,.. "Vaaonlara 'ete/n tere fiş' vazılsın!" Bu hızlaAyşe ve Sıtkı Ergüney: "Bu hükümet, hızlandırılmış tren, giydirilmiş vaatler, yönlendirilmiş medya vasttasıyia kandırılmış halkın desteğini arttırmayı amaçlarken, çarşıya uydurulamayan evdeki hesaplar sonunda hızlandınlmış seçim projesine öncelik verebilir mi?" GÜIIÜAnıl Oçal: "Gardırop Atatürkçüleri yüzünden önce sendikalar sarardı, sonra partiler... Şimdi de türban Atatürkçüsü oldu lider adayı san güller." ürkiye'de havayolu ulaşımı Ulaştırma Ba- kanlığı'ndan sorulur. Türkiye'nin denizyo- lu ulaşımı Ulaştırma Bakanlığı'nın bünye- sindedir. Türkiye'de demiryolu ulaşımı U- laştırma Bakanlığı'na bağlıdır. Hava, deniz, demir yolu ulaşımında Ulaştırma Bakanlığı yetkilidir; otorite Ulaştırma Bakanlı- ğı'dır... Peki, ya karayolu ulaşımı? Karayolları Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakan- lığı'na değil Bayındırlık Bakanlığı'na bağlıdır! Havayolu, denizyolu, demiryolu Ulaştırma Ba- kanlığı'nda; karayolu Bayındırlık Bakanlığf nda. Bu ne garabettir böyle? Garabet değil dayatma! ABD, 1950'de Demokrat Parti iktidarı ile Türki- ye'nin içine girerken yeni karayolları yapmak üze- re kurulan Karayolları Genel Müdürlüğü, Sam Am- ca'nın kesin talimatıyla Bayındırlık Bakanlığı'na Ulaştırmamabağlanmıştır. ABD'nin buyruğu ile Ulaştırma Bakanlığı, "ka- rayolu"ndan özellikle uzak tutulmuştur. Karayolları, ulusal ulaşım politikasının dışında tutulmuş; alınan dış borçlarla ulaştırma sektörün- de yatırım ağırlığı tümüyle karayoluna verilmiştir. Demiryollannın "komünist" işi sayılması, cum- huriyetin gururu "demir ağlar"ın örümcek ağına dönüştürülmesi, denizyollannın ihmal edilmesi; üç yanı denizlerte çevrili Türkiye'de bugün üç yolcu gemisinin olmaması hep bu politikanın ürünüdür. Bu politikanın meyveleri ise ulus ötesi şirketler tarafından petrol ve otomotiv yedek parçafatura- ları ile toplanmış ve toplanmaktadır. Türkiye'nin pahalı yük ve yolcu taşımacılığına DSİ •DSİ 6. Bölge Müdüriüğü'ne bağlı Mersin 67. Şube Müdüıiüğü'nden yedi, Tarsus Işletme Bakım Başmühendisliği'nden iki mühendis sendika üyesi ve meslek odasına kayıtlı olduklan için önce geçici görevle sonra tayinle Adana ve Silifke'ye gönderildi. Yerlerine kimlerin geleceği ve barajlardaki hızlandırılmış felaketler şimdiden belli. SESSÎZSEDASIZ(l) mahkûm edilmesi de işin başka bir yanıdır. AKP iktidarının "hızlandırılmış tren"le demiryol- larında yarattığı katliamdan sonra meslek örgüt- leri tarafından yapılan ulaştırma politikalarının ye- niden tartışılması ve bundan ulusal ihtiyaçlanmı- za yanıt verebilecek sonuçlar çıkartılması çağrısı yerinde olmakla birlikte asla yerine getirilemeye- cek bir çağndır. Çünkü... Ulusal ulaştırma politikalarını oluşturacak Ulaş- tırma Bakanlığı'nın "kara" ayağı eksiktir! 50 küsur yıldır sağcısıyla demokratik solcusuy- la, koalisyonuyla dincisiyle hiçbir hükümet, Kara- yolları Genel Müdürlüğü'nü Ulaştırma Bakanlı- ğı'na bağlama girişiminde bulunmak bir yana böy- le bir girişimi aklının ucundan bile geçirmemiştir. Uiusal politikalar için ulusal kimlik gerekmekte- dir. Hele son yıllarda bulan varsa haber versin! Trafik Yılı'nda trafik kazaları artarken Renault'nun sosyal sorumluluk projelerini ve yol güvenliği deneyim- lerini paylaştığı "www.herkesicin- guvenlik.org" adresinde yer alan bir araştırmaya göre, Türkiye'de "Trafik Yı- lı"nın kutlandığı bu yıl, trafik kazalannın artış gösterdiğini ortaya çıkıyor... 2004'ün ilk beş ayında, geçen yılın aynı dönemine göre trafik kazalan yüz- de 16, ölümler ise yüzde 22.2 oranın- da artmış bulunuyor. Geçen yılın ilk beş ayında toplam kaza sayısı 158 bin 680 iken, bu yıl aynı dönemde 25 bin 368 artışla 184 bin 048 trafik kazası meydana geliyor. Kazalarda geçen yıl 842, bu yıl ise bin 29 kişi yaşamını yi- tiriyor... O da şimdilik... Çünkü önümüzde araştırmaya konu olacak yedi ay daha var. Sitede yer alan bir başka yazıda "Ağustos'a dikkat" uyansı yapılıyor ve "Trafik kazalan tatil hareketliliği nede- niyle yaz aylannda çoğalryor. Ağus- tos ise yılın en tehlikeli ayı. Istatistik - verilerini dikkate aldığımızda, ölümlü kazalann ağustos aylannda yılın en üst düzeyine çıktığını görüyoruz" deniyor. Peki, "Trafik Yıh"nda ve özellikle ağustos ayında, trafik polisleri, bölge trafik ekipleri ne yapıyor? Şehirierarası yollarda, yöredeki sü- rücülerin çok iyi bildiği bir gölgelik al- tına geçip "radar"ını çalıştnyor ve baş- ka illerden gelip geçen "yabancf lara "üç kilometre hızlı gittin" diye ceza ke- siyor! Yüksek Yerilim Hattı Tinsel aşklar eskide kaldı, şimdiki ilişkiler sadece tensel! erdincutkuiayahoo.com Bireysefleşme CEZJVÜ DOĞANER- Teknolojik devrim çağının yaşan- dığı dünyamızda, Türkiye içine ka- Dalı bir ülke durumundadır. Tekno- lojik iletişimin sınır tanımadığını dü- şürtecekolursak; Türkiye'de tekno- lojinin altyapısının olmaması, çok pahalı ve gelişmiş ülkelere göre kı- yaslandığında kullanıcı sayısının az oluşu vb. etkenler bilgiye ulaşma- da insanlanmızın yetersiz kalması- na neden olmaktadır. Türk toplumu politize olmak ba- kımırtdan belki dünyanın en geliş- miş ülkesidir. Fakat dünya ile ilişki- ler, dünyadan haberdar olma bakı- mından Türkiye dünyanın taşrası haline gelmiştir. Dünyanın nimetle- rinden insanlanmız yeterince yarar- landınlmıyor. Geri bıraktınlmışlık ya- şamımızın her alanında kendini bel- li ediyor. Türkiye'de üzerinde çok az çalı- şılmış, bu konuda az yazılıp üzerin- de konuşulmuş bireysellik kavramı üzerinde durmak istiyorum. Bireycilik kavramı, Bat toplumla- nnda sanayi devriminin doğurduğu bir sonuç olarak kabul edilmektedir. Türkiye'ye 1950'lilerden itibaren girdiğini görüyoruz. özellikle Fran- sa'da eğitimlerini tamamlayıp yur- da dönen aydınlann yazılannda okuyoruz. Avrupa'da 1968 öğrenci olayla- nın en önemli kazanımlanndan bi- ,n de özgür birey ve bireyselleşme anlayışının otonomi kazanması ve bireyin ön plana çıkmasıdır. Birey bir amaç mıdır, yoksa araç mıdırtar- tışması, o günlerden bugüne halen tartışılan bir konu olmuştur. Kişinin bireysel çıkarlannın bilincine var- ması ve "ben" demesi, "özgür bi- rey"\n sağlam, sağlıklı, hiçbir otori- teye bağlı olmayan bağımsız kişilik ve kimliğinin oluşmasında önemli etken oldu. Bireyselleşme, kişinin özğürieşmesinde belirieyici en önemli unsuru oldu. Bireyselleşme eşittir özgürlük olarak görüldü. Gü- nümüzde bireyselleşme halen sü- rüyor. Bireyin üzerinde ailenin, kili- senin (caminin), sendikalann, der- neklerin, siyasi partilerin, belediye- lerin, kısaca baskı gruplannın etki- si azaldı. "Sosyal devletin öne çık- ması, buna paralel olarak bireyin tüm gereksinmelerinin karşılanma- sı ve insanlann birbihne az muhtaç olmalan, bireyci anlaytşın gelişme- sinin en önemli etkeni oldu. "Dev- let Baba" ve "Başka baba" lann ye- rini "sosyal devlet" aldı. Her insan deyim yerinde ise; iki ayağının üze- rinde durmak ve kendi yaşamını ya- şamak istiyor. Bir gruba bağlı olma, bir grubun üyesi olma düşüncesi geçmişte kaldı. İnsan kendini yeni- den keşfetti. Bireysellik; artık burjuvazinin za- feri, egoizmin abartılması, özele ge- ri dönüş ve diğer rahatsızlıklar de- ğil. Bireysellikten, öncelikle aklın il- kesi olarak söz ediyoruz. Gelenek- se) değilse de hümanist bir düşe, diğerierini kendisi gibi dikkate alan, yani sınır ve tehdit yerine bir fırsat olarak olgun ve uygar bireysellik- ten bahsediyoruz. Bireyselleşmek, bazılan tarafın- dan kaçınılmaz ve döndürülemez bir gelişme ve bireysellik bir otono- m olarak algılanırken; Bazı uzman- tara göre de (Tinbergen) haklan, scrumluluklan ve zorunluluklan be- jirlerken kişisel ilişkilerin önemini yi- tircliği bir durum olarak belirieniyor. Bu gelişme; kişisel gelişmeye kat- kıda bulunduğu sürece, pozitif bir getişme olarak algılanıyor ve özğür- lü}ü genişletiyor, özgür birey anla- yışını geliştiriyor ve her alanda alter- natifleri artnyor. Bireyin özgüriüğü- nün sının, diğerinin özğüriüğünü ra- hatsız ettiği zaman belli olur. Birey- sellik doğal bir şey olarak görülme- meli. Dayanışmada sınıriannı bul- malı, dayanışma ile sınanmalı. Bi- reysellik banş, savaş ve çevre kirii- liği vb. felaketler karşısında daya- nışma yolu ile kendini belli eder... Geleneksel toplumlarda modem "baba" çağı sürüyor. Geleneksel toplumlar, birine veya bir yere bağ- lı olarak yaşamaya alışıldığından. bireyselleşmenin önemi kavranma- mış toplumlardır. Bu toplumlarda "skolastik" dü- şünce anlayışı eğitim ve kültürel ya- şamın bir parçasıdır; 'ben bilmem" anlayışı ve otoriteye bağlılık hâkim- dir. Geleneksel ve azgelişmiş top- lumlarda her şeye "evet" diyen bir anlayış egemendir. Geleneksel top- lumun insanlan hiçbir konuda inisi- yatif ve sorumluluk almazlar. Ger- çek görüşlerini açık açık söylemez- ler. Görüş ve düşünceleri gruba bağlıdır. Otoriteye bağlılık ve saygı vardır. llişkilerdeduygusallık, kabul- lenme, aıle büyüklerine bağlılık ve kişinin yaşam anlayışında hiyerarşi hâkimdir. llişkilerde tartışma ve so- runlardan kaçma, duygusal tepki vardır. llişkilerde imalı ve dolaylı ko- nuşma hâkimdir. Konuşmalarda açıklık yoktur. İnsanlan kırmak ve gücendirmekten korkarlar. Gelişmiş toplumlarda: Bireysel- lik, büyük ve küçük öneminden zi- yade kişisellik ön plandadır. Karşı- lıklı llişkilerde açıklık ve netlik söz konusudur. Eşitlik ve mantıksallık ilişkilerde temel unsur olarak kabul edilir. Sorunlar hemen çözüme ka- vuşturulur, ertelenemz. llişkilerde açık, somut, içerik ön planda olup. söylenecekler kişinin yüzüne söyle- nilir. Din, mezhep, hemşehrililik ve aile ilişkileri pek rol oynamaz. Günümüzde kişi birey olmanın tadını anladı. Sahip olduğu ekono- mik düzeyi ile özgürce istediğini alıp satabilmekte. İnsanlann eğitim dü- zeyi yükseldikce, bilgilenme isteği, bilgi ve kültür düzeyi artmakta. In- sanlar her alanda bilinçli oldu. Türkiye'de bireyselleşmek; ya- banalaşmayta, nihilizmle, materya- lizmle, yalnızlaşmayla ve toplumla insanın arasına perde çekmeyle eşanlamlı algılanılıyor. Türkiye'de devlet-birey anlayışı- nın değişmesi gerekir. Toplumda bu değişimi yaşamaktayız. Dışandan bakıldığındaTürkiye bir çelişkilerül- kesi. Biryandan duygusallık, feda- kâriık, hoşgörü ve sevgi.. diğer yan- dan da bendllik zalimlik, açgözlü- lük, hortumculuk ve çeteleşme iç içe yaşanıyor. Bir yandan her şeyi babalardan, ağalardan, paşalardan ve devletten beklericen, dünyada kendi alanında uzman bilim insanı ve ululararası kalrte ödülü alan, ye- nilikler yaratan, riske giren özei te- şebbüs kuruluşlan var. "Zaman bizde çok önemli.. sa- dıkkalınır ve verilmiş sözler tutulur. Burada ise bir saatte halledileceği söylenen şey birgün sürüyor. Türk- ler genişler! Benim tarzım mı, on- lannkimidoğrubiiemiyorum. Vurt- dışında özel hayata saygı Türki- ye'den daha fazla..." (Fenerbahçe Teknik Direktörü C. Daum'la yapı- lan görüşme, Hürriyet, 21 Mayıs 1995) KİM KLME DLM DUMA BEHİÇ AK behicak(cı turk.net BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇİ [email protected] / Enf tesycmvrrıuz OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGESÇ k_urg»nc(a yahoo.com HAYAT EPİK TÎYATROSU MVSTAFA BÎLGIIS OLÎMPİYATLARA tLK KEZ 67 SPORCU İLE KATTLT/ORMUSUZ ARKADAKtNI TANIDINMr? "MTLtf OKCUMUZ"! TAhJlMAZ- MIYIAAI TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 6 Ağustos tcute.nıumtaz-arikon.com Kaynakça: ' Doğan Erğün, Türk Bireyi Kuramına Giriş (Gerçek Y.) ' Steven Lukes, Bireycilik (ark Y.) ' Geleceğin Sosyalizmi (Sodev Y.) BAROK RESMİN GUÇLÜ USTASL. 16SOT/4 8UGÜM, ÜULÜ , 61 yAŞ/NPA ÖLMÜŞTÜ- Ç-OH GEUÇ BA2I USrALARlNIN YAPITLjŞ£(N/ İNCELE- Ç.OK ^ GOteEvf <Se/££<S/MC.£ YAPrt- ANKARA...AJNKA... MÜŞERREF HEKIMOĞLU 'Madımak Müzesi'nde Canlanacak Gerçekler Meslek yaşamım yeni dostlar ile zenginleşir, renklenir her zaman. Telefon çalar, bir selam gelir. Bu kez de Yozgat'tan, Sorgun'a bağlı Bahadın Bel- desi'nden güzel seslenişler var. Bana yeni dallara tırmanma olanağını verdi. Sorgun, Selam gazete- sinden Ahmet Doğan, yeni dostlaria selamladı beni. Bahadınlı adını iyi tanıyorum. ANKA'daki ça- lışma arkadaşım, Mülkrye Ozdemir'den dinledim ilk kez. Sorular ve yanıtlartyla renkli birsöyleşi oluş- tu. Bahadınlı okurlara seslenirken, bölgenin köy- lerinden belli güzellikler yakaladım. Yeni ufuklara yöneldim ve yeniden karar verdim. Memleket ha- berierini kısa köşelerde değerlendirmek sağlıklı bir olay değil. Küçük bir haber önemli gerçekler du- yuruyor. ömeğin, 8'inci Kültür Şenliği nedeniyle köşelerzenginleşti. Bahadın beldesinden ozanlar, yazarlaria sessizliği güzel aştı Bahadınlılar. Ben de uzaktan ve yakından izlenimlerie kutladım bu şen- liği. llginç, Berlin'deki Bahadın Korosu da yer alı- yor bu şenlikte. Emeğini, yüreğini koymak isteyen herkes Bahadınlılar için düzenlenen şenlikte yeri- ni alıyor. "Paylaşım" dergisinde uygulanan gerçekler ay- dınlığa giden yolda yalnız olmadığımızı vurguluyor. Kimi zaman bir beldede, bir kazada yaşanan olay- laryerimizi, yöntemimizi çok gerçekçi biçimde du- yuruyor bize. Üzgünüm, Ibrahim Ankan'ı da ye- teri kadar tanıyamadım ama dostluk için, sıcak duygularia yol almak için biriiktelik gerekmiyor her zaman. Koşullar elverse daha neler yapacaklar ancak, koşullar da hep elvermiyor. Belli birikim ol- mazsa paylaşmak da sağlıklı gerçekleşemiyor. Ib- rahim Ankan'ın biröğüdü de büyük anlam taşıyor: - Ne zulüm yapın, ne zalim olun. En güzeli bu kuşkusuz. Ancak, bu söz özünü bu- lamıyor her zaman. Son günlerde yaşadığımız olaylar da belirtiyor değil mi? Bahadın Kültür Şen- liği, yaşadığımız acı ve bulanık olaylara karşın Ana- dolu gerçeğini yalın biçimde yansıtıyor bence. Kül- tür Şenliği'nin, Kültür Sergisi'nde yer alan ürünler Bahadınlı görüşünü özden ve içten sergiliyor. Ba- hadınlı kardeşler savaşlar olmasın diyor. Hepimi- zin isteği bu değil mi? Aynca, bir fotoğraf sergisi ve Sıvas katliamını canlandıran fotoğraflar. Hepsi- nin başka şarkısı var. Acıda buluşuyor, acı olayla- n yansıtıyor. Ancak, karamsariığı duyurmuyor. Ter- sine, karanlık içinde ayndınlığa giden yolu göste- riyor. Hacıbektaş, Kayseri Semah Derneği de bir semah gösterisi ile selamladı konuklan. ÖDP'li Ba- hadın Belediye Başkanı ŞimşekTürker'i kutlamak gerekiyor. Konuklarını iyi ağıriadı bu şenlikte. Böy- le örnekler gerekiyor ülkemize. Belli konulara, bel- li sloganlara, partizan davranışlara yer vermeden biriikteliği kutlamak, yol almak güzel bir olay. Da- hası güzel bir yöntem. Sevgili okurlanm, siz de duydunuz. Madımak Ote- li'nin müzeye dönüşmesi isteniyor bir süredir. Ger- çekler açısından önemli bir müze olur. Herkes gör- meli, anısını tazelemeli bence. Belli olayların müze- cilikte yer alacağı günler geride kalsın, önümüzde geniş kapılar açarak, geniş soluklara yol açsın. BULMACA SEDAT 1 2 SOLDANSAĞA: 1/ Sulann ak- ması için bir duvara açüan yank. II Ince 3 dantel... Yeni bir taşıtı ya da makineyi, motorun açıl- ması için dü- şük rejimle çalıştırmaya verilen ad. 3/ 9 Beyaz ya da pembe renkli çiçekler açan zehirli bir ağaç- çık... ttalya'da bir 0- va. 4/Gelincik çiçeği. 5/Hattatlann kâğıt ci- lalamakta kullandık- lan bileşim... Bir no- 6 I ta. 6/Bir ay adı... Es- 7 ki dilde eşek. 7/ Bir 8 yüzeyde renk dalga- 9 [ lanması sonucu görülen parli lıkc 8/ Bir gösterme sıfatı... Uzaklaşmak, ara açıhnak. 9/Kazak başkan- lanna verilen ad... Eski Mısır'da güneş tannsı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Türk halk müziğinde Orta ve Güney Anado- lu'ya özgü uzun hava türü... Baryum elementinin simgesi. 2/ Avuç içi... Araba koşumunda atlann boyunlanna geçirilen ağaç çember. 3/ Dansöz. 4/ Işık, ses ve radyoelektrik dalgalarmın karşılaştığı kimi engelleri dolanarak geçmesi olayı. 5/ Divan şürinin ölçüsü... Otlak. 6/Kuzey Anadolu dağla- rında yetişen ve kışın yapraklannı dökmeyen, iri ve mor çiçekleri olan bir ağaççık... Bir ilimiz. II tsim... Metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlannın genel adı. R/Eldiven ve giysi yapımında kullanılan bir tür yumuşak de- ri... Eskiden harman ürünlerinden onda bir oranın- da alınan vergi. 9/Konken gibi kimi iskambil oyun- lannda her kâğıdın yerine kullamlabilen kart... Akım şiddeti kiloamperin kısa yazılışı. PENDtK SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN 2004/730 Esas 20041013 Karar Mahkememizin 2004/730 Esas, 1013 Karar sayüı ve 1.7.2004 tarihli ilamı ile Pendik Sulh Hukuk Mahkeme- si'nin 2003/459 sayıh Pendik Batı Mah. Misket Sokak 768 ada, 94/3 pafta, 26 parsel kayıtlı taşınmaz ile ilgili açılmış bulunan izale-i şuyuu davasında adresinde bulu- nalayan davah Mahdume Ünsalan'a açılmış bulunan izaleyi şuyuu davasında hak ve menfaatlerinin korunma- sı bakımından Istanbul defterdannın"lcayyum olarak ta- yin edildiği ilan olunur. 14.2004 Basın: 35840 Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. YUSUF OCAK Öğrenci pasomu, öğrenci kimliğimi ve sağlık belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. ESRA PEKER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle